Çok küçük bir mekanda, çeşitli küçük masalara dağılmış olarak ve birbirine hiç benzemeyen gruplar halinde, çevremde toplanmış çok genç on ya da on iki insan.Onların sıkıştırmasına rağmen yazmayı inatla sürdürüyorum.Soğuk ve aşağılayıcı bakışlarının karşısına ancak yaşlılığımın merakını ve sıcaklığını çıkarabilirim.Benim masamı istiyorlar, onu ağırdan işgal ediyorlar, ritmik bir biçimde ona çarpıyorlar.Belki de niyetleri, beni yazarken rahatsız etmek bile değil, fakat sadece ritimlerini her nesnede sınamak, her şeye geçirmek, masa böyle bir nesne ve belki ben de öyleyim.Benim üzerimden konuşuyorlar, kulaklarıma haykırıyorlar.Onlara karşı koyuyorum ve sinirliliğimi belli etmemeye çalışıyorum.
Sadece aşağı gördükleri sabrım karşısında şaşırıyorlar.Yalnızca bir kurşun kalemin devindiği bir insan bedeninin katılığı, onlar için anlaşılmaz bir şey.Şarkı söylemeyi deneyebilirdim, ama söyleyeceğim onların şarkısı olmazdı.Konuşmaya çalışırdım, fakat sözcüklerim onlara Çince'ymiş gibi gelirdi.Hiçbir koşul altında, onlar için bir önemim olamazdı.Belki de hissettikleri merakım, onlarda tiksinti uyandırıyor.Aslında yüzüme tükürmekten çok hoşlanırlardı, içlerinden biri bunu yapsa, ötekiler de onu izlerlerdi.
Onların karşısında sırf onlar kulak verdiğim için dayanamıyorum.Kulak verebilecek tek tek şeyler olduğunu sezemiyorlar, kendilerini burada bir genel olarak algılıyorlar.Kızları onlara bağlı.Acaba hoşuma gideni var mı içlerinde?Bunu bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum.Sadece sürü diye kafamda canlandırmış olduğumu yaşamaktayım.
Elias Canetti
1965 Yılından...
İnsanın Taşrası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder