Birine (bu kim olursa olsun) tuhaf biri olduğumu açıklayacak olsam, sanırım, hemen o akşam beynime bir kurşun sıkardım.Ah, şöyle veya böyle dayanamayıp, durup dururken bunu arkadaşlarıma açıklarım korkumdan çocukluğumda ne korkunç acılar çektim.Ne var ki, gençlik çağına geçişimden sonra, bu korkunç özelliğimin bilincine her yıl daha da çok varmama karşın, bunu nedense biraz daha sakin karşılamaya başlamıştım.Bunun neden böyle olduğunu bugüne kadar çözebilmiş değilim.Belki de herhangi bir nedenle ruhuma çökmüş, orada büyüdükçe büyümüş, benden çok yükseklerde, korkunç bir hüzündür bunun nedeni.
...
"Bizim dünyamızdaki insanlara beslediğim nefrette her zaman acı vardı, diyordum.Niçin sevdiğim halde, elimde olmadan nefret ediyordum onlardan, niçin bağışlayamıyordum onları?Oysa onlara olan sevgimde ıstırap vardı: Neden nefret etmeden sevemiyordum onları?"Dinliyorlardı beni, anlattıklarımı akıllarının almadığını görüyordum.Ama onlara bunları anlattığım için üzülmüyordum: Terk ettiğim insanları ne çok özlediğimi anladıkları biliyordum.Evet, sevgi dolu bakışlarıyla yüzüme baktıklarında, onların yanında kaldığım sürece benim kalbimin de onlarınki gibi tertemiz olduğunu hissettikçe ben de onları anlayamadığım için üzülmüyordum.İçimin hayat dolu olduğunu hissediyor ve onlar için sessizce dua ediyordum.
..
Yalan söylemeye alıştılar, yalanı sevdiler, yalanın çekiciliğiyle tanıştılar.Oh, başlangıçta bu belki de şakacıktan, şımarıklıktan, oyun olsun diye masum bir biçimde bir atomdan başlamıştır, ama bu yalan atomu kalplerine işledi, hoşlandılar bu atomdan.Hemen arkasından şehvet düşkünlüğü doğdu, şehvet düşkünlüğü kıskançlığı doğurdu, kıskançlık da zorbalığı...Oh, nasıl olduğunu bilemiyorum, hatırlamıyorum, kısa süre sonra, çok kısa bir süre sonra ilk kan aktı: Şaşırdılar, dehşete kapıldılar, birbirlerinden ayrılmaya, uzaklaşmaya başladılar.Aralarında karşıt gruplaşmalar oldu.Serzenişler, sitemler başladı.Ayıbı öğrendiler ve ayıbı erdem sayar oldular.Onurla ilgili kavramlar edindiler, her grubun bir bayrağı oldu.Hayvanlara eziyet etmeye başladılar ve bunun üzerine hayvanlar uzaklaştılar onlardan, ormanlara çekildiler ve onlara düşman oldular.Birbirlerinden ayrılma, kopma çatışmaları, kişilik ve senin benim kavgaları başladı.Ayrı ayrı dillerde konuşur oldular.Acıyı tattılar ve sevdiler onu.Acı çekmek için yanıp tutuşuyorlardı.Gerçeğe yalnızca acı çekerek ulaşılabileceğini söylüyorlardı.O zaman dünya görüşleri değişti.Kötü olduklarında bu kez kardeşlikten, insanseverlikten söz etmeye başladılar.Bu kavramları anladılar.Suçlu insanlar olduklarında adaleti icat ettiler ve onu korumak için bir takım yasalar koydular, yasaları korumak için de giyotini kurdular.
...
Kölelik çıkmıştı ortaya, hatta gönüllü kölelik başlamıştı: Zayıflar, sırf kendilerinden daha güçsüz olanları ezmelerine yardımcı olsunlar diye, isteyerek güçlülere boyun eğiyorlardı.
...
Gördüğüm rüyadan sonra sözcükleri yitirdim.En azından en önemli, en gerekli olanlarını...
...
Tuhaf Bir Adamın Rüyası
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder