19 Ocak 2019 Cumartesi

kâtip bartleby, bir wall-street hikâyesi, herman melville



..."Sabahları askerlerimi sıraya dizip konuşlandırıyor, öğleden sonra da kahramanca onların başına geçip, düşmana işte böyle saldırıyorum!" diyerek elindeki cetvel şiddetle ileri uzuattı.

"Peki, şu mürekkep lekeleri ne olacak?" diye üzerine gittim.

"Doğru, efendim ama izninizle, şu saçlarıma bir bakın!Artık yaşlanıyorum.Şu ak saçlar güzel bir öğleden sonrası oluşan bir iki mürekkep lekesi için, kuşkusuz, böylesine sert harcanmamalı efendim.Bir sayfayı lekelese bile, yaşlılık onurlu bir durumdur.İzninizle söyleyeyim, ikimiz de yaşlanmaktayız."

...

Üçüncü seslenişimde, bir ruh çağırma toplantısındaki çağrılara uyan bir hayalet gibi, kuytusunun girişinde göründü.

...

Büromu evi olarak kullanan Bartleby, Kartaca yıkıntıları arasında derin düşüncelere dalan suçsuz ve başkalaşıma uğramış Marius gibi, kalabalık iken şimdi yalnızlığa dönüşmüş bu yerin tek izleyicisiydi.



Yaşamımda ilk kez, böyle her yanımı kaplayan bir etkili bir melankoliye kapılmıştım.Daha önce yaşadığım üzüntülerin hiçbiri bu denli katıksız olmamıştı.Sıradan insanlığın bağlayıcı niteliği artık beni karşı konulmaz bir kedere sürüklemekteydi.Kardeşçe bir melankoli!Ben ve Bartleby, ikimiz de Adem'in çocuklarıydık.

...

Şurası gerçek ve korkunçtur ki, sefalet görüntüsü bir noktaya kadar en iyi duygularımızı kamçılar ama bazı özel durumlarda, o noktanın ötesine geçince etkisi kalmaz.Bunun, değişmez olarak insanın yapısında olan bir bencillikten kaynaklandığında ısrar edenler yanılıyorlar.Bu durum daha çok, kötücül ve yapısal bir hastalığın iyileştirilmesinde duyulan umutsuzluktan kaynaklanır.Duygusal bir insan acıma duygusunun yabancısı değildir.Bu acıma duygusunun etkili bir yardımcı olmadığı anlaşıldığında, sağduyu onu dışlar.O sabah gözlemlediğim şey beni, bu yazmanın doğuştan gelen ve onulmaz bir hastalığın kurbanı olduğuna inandırmıştı.Bedeni açısından ona para yardımı yapabilirdim ancak ona acı veren bedeni değildi.Acı çeken yanı ruhuydu ve ben oraya erişemezdim.

...

Adamın, bu dünyada tek başına olduğu anlaşılıyordu.Atlantik'in ortasında bir gemi enkazıydı.

...

Yıkılmış bir tapınaktan geriye kalan son bir sütun gibi terk etmesi gereken odanın ortasında suskun ve tek başına, ayakta durmaktaydı.

...

O, varsayımlardan çok içinden gelen tercihlerin adamıydı.

...

Bu öyküyü daha fazla sürdürmenin gereği yok.Zavallı Bartleby'ye ne denli tatsız bir cenaze töreni yapıldığını herkes aklında canlandırabilir.

...

Doğuştan ve şanssızlıktan gelen karamsar bir umutsuzluğa yazgılı bir insanı düşünecek olursanız, sürekli olarak böyle kayıp mektuplarla uğraşan ve onları yakmak için ayıran o insanın umutsuzluğunu artırmakta hangi iş bu kadar etkili olabilir?O mektuplardan her yıl bir araba dolusu yakılmaktadır.Bazen, soluk benizli memurun katlanmış bir kağıdın arasında bulduğu bir yüzük, aslında, mezarda çürümüş bir parmak için de gönderilmiş olabiliyordu.Acil yardım olarak kendisine bir banknot gönderilen bir kişi, şu anda artık ne yemek yiyor ne de karnı acıkıyordur; umutsuzluk içinde ölenlere karşı acıma duygusu, umudunu yitirip ölenlere umut; umarsız hastalıklarda boğularak ölenlere iyi haberler gönderilmiştir.Yaşam savaşında görevlerini yerine getirmeye çalışan bu mektuplar hızla ölüme koşuyorlar.

Ah Bartleby! Ah insanlık!


Herman Melville
Bir Wall-Street Hikâyesi: Yazman Bartleby
Toplu Hikâyeler-I
Ayrıntı Yayınları
İngilizce Aslından Çeviren: İrfan Seyrek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder