9 Nisan 2024 Salı

Dark Eyes (1987) - Siyah Gözler / Oci Ciornie - Nikita Mihalkov

Dark Eyes (1987) - Siyah Gözler / Oci Ciornie - Nikita Mihalkov
- Satış pazarlama -


Dark Eyes (1987) - Siyah Gözler / Oci Ciornie - Nikita Mihalkov
- Karşılama -



Dark Eyes (1987) - Siyah Gözler / Oci Ciornie - Nikita Mihalkov
- Ninniler ve anneler -

Ben çocukken, hiç yatağa gitmek istemezdim.
Uyuduğumda en güzel kısmın başladığını düşünürdüm.
Annem bana ninni söylerdi,...
...ben onu duymamak için kulaklarımı kapatırdım...
...çünkü uyuyakalmaktan korkardım.
ama sonunda uyurdum...
...parmaklarım kulaklarımdayken.

"Uyu,
 annesinin güzel bebeği
Küçük oğlum,
sana bu ninniyi söyleyeceğim."


Nemli topraklardan geçtik...
...arabadan çıkan tıngırtıların eşliğinde.
Rüyamda annemi gördüm...
...ve onun sesini duydum.
Ve ilk kez, 
onca yıldan sonra...
hiç pişmanlık duymadım.



Dark Eyes (1987) - Siyah Gözler / Oci Ciornie - Nikita Mihalkov
- tirad -

...çekingen biriyim, sana bunu söylemiştim.
İnsanlara kendimi nasıl sevdireceğimi bilmiyorum.
Ama her şey işe yarıyor,
...her gün, her işaret.
Her şeyi mezara götüreceğiz.
Ve kuvvetle muhtemel...
...bu gemi çürüyecek, ve deniz kuruyacak.
Ama yaptığımız iyilikler, yaptığımız yanlışlar,
sonsuza dek bir yerlerde kalacak.

---

Ben her günümü bir parodiymiş gibi yaşadım.
Kötü bir kopya.
Her şeyim vardı...
...hiçbir şeyim yoktu.
Ne gerçek bir evim, ne de gerçek bir ailem.
Kızım bile bana benzemez,
suyun iki damlası gibiyiz.


Hiçbir şey hatırlamıyorum.
Ölmüş olsaydım,
Kutsal babamız bana şunu derdi:
."Romano,...
hayatın hakkında ne hatırlıyorsun?
Çocukken annemin bana söylediği ninniyi.
İlk gece Elisa'nın yüzünü.
Rus sisini.



Dark Eyes (1987) - Siyah Gözler 
Oci Ciornie - Nikita Mihalkov

8 Nisan 2024 Pazartesi

Küstah ve Cüretkâr, Türkiye'nin Doksanlı Yılları - Doğan Gürpınar

Küstah ve Cüretkâr, Türkiye'nin Doksanlı Yılları - Doğan Gürpınar

 ...

"Apolitik 80 kuşağı" 1980'ler boyunca elbette yaş hiyerarşisinde 1970'lerin sol mücadelesini vermiş nesil tarafından kınanan, yargılanan bir küme olmuştu.Bununla beraber 90'larla beraber bu tavrın kendisine bir eleştirellik gelişti.Zaten artık 80 kuşağı da eli kalem tuttukça kendi sesini vermeye başlamıştı.90'larda sindikleri kuytulardan bu on yıl bizimdir dercesine çıkmaya, görünmeye başlamışlardı: "Yıllar yılı bir yerlerde görüş açıklayabilme lüksüne kavuşmuş ne kadar adam varsa sanık kürsüsüne oturttu size: Apolitiksin, markacısın, tüketicisin, çıkarcısın, kiitap okumuyorsun, özentisin...Onlu yaşlarınızın ilk yıllarında bir gün televizyonda o üniformalı adamı görünce, "Anne müjde ihtilal olmuş!" demenin bedelini sonraki yıllarda lümpenlik suçlamasıyla ödeyenlerden misiniz?

...

Doğan Gürpınar
Küstah ve Cüretkâr, Türkiye'nin Doksanlı Yılları





Küçük Köpekli Kadın (1960) - Iosif Kheifits - Çehov Öyküsünden Uyarlama


Küçük Köpekli Kadın (1960) - Iosif Kheifits
Çehov Öyküsünden Uyarlama
- O şapka sana yakışmıyor -









Küçük Köpekli Kadın (1960) - Iosif Kheifits
Çehov Öyküsünden Uyarlama
- Ağustos böceği ile karınca -


"Cırcır böceği çaldı saz
Tembel tembel bütün yaz

Derken kış gelip çatınca
Cırcır düşündü biraz

Baktı ki yok hiç yiyecek
Ne bir sinek ne bir böcek

Kalktı karıncaya gitti
Yandı yakıldı ah etti

Üç beş buğday ver bana
Yaz gelsin öderim sana

Yemin billah ederim
Geciktirmem öderim

..."










Küçük Köpekli Kadın (1960) - Iosif Kheifits
Çehov Öyküsünden Uyarlama
- Mum ışığı & piyano -









Küçük Köpekli Kadın (1960) - Iosif Kheifits
Çehov Öyküsünden Uyarlama
- 500 rublelik istek -







Küçük Köpekli Kadın (1960) - Iosif Kheifits
Çehov Öyküsünden Uyarlama
- Kumar masasında aşk & edebiyat -
"Hayatım ve ölümüm senin elindedir."





Küçük Köpekli Kadın (1960) - Iosif Kheifits
Çehov Öyküsünden Uyarlama
- Aynı konularda sonsuz muhabbetler -

Ne vahşi tavırlar !
Ne yüzler !
Ne aptalca bir gece !
Ve dün gece
Ve önceki gece...
Ne ilginç olmayan, boşa geçen günler !
Çılgın kumar oyunları,
oburluk, sarhoşluk...
Aynı konuda sonsuz muhabbet !
 Bundan kaçmak da imkânsız.
Tıpkı bir akıl hastanesinde veya
prangalı mahkûmlarmışız gibi !





Küçük Köpekli Kadın (1960) - Iosif Kheifits
Dama s Sobachkoy
Anton Çehov Öyküsünden Uyarlama

Kim Ki-duk Tribute

Kim Ki-duk Tribute

Allan Simonsen & Rainer Bonhof - Borussia Mönchengladbach 1977


Allan Simonsen & Rainer Bonhof 
Borussia Mönchengladbach 1977

Gogol'le Dostluğumuz ve Mektuplaşmalarımız - Sergey Aksakov



"Ey boş dünya, güldürecek en küçük bir saçmalık bile kalmadı sende..." dizelerini anımsatıp, dünya yaşamının monoton, hareketsiz olmasından kaynaklanan bir boşluk içinde bulunduğunu, kaleme almaya değer bir konu kalmadığını söylediğimde, Gogol bana ciddi ciddi bakarak: "Bu doğru değil, komiklik her yerde gizlenmiştir.İçinde yaşarken onu görmeyiz, ancak sanatçı onu sanata taşıyıp, sahneye çıkardığında, daha önce bunu nasıl fark etmediğimize şaşarak, gülmekten yerlere yatarız," dedi.

...

1937 yılında Puşkin öldü.Bunun Gogol için ne büyük kayıp olduğu, mektuplarından anlaşılmaktadır.Bu olay Gogol'ü ruhen ve bedenen hasta etti.Bence, o hiçbir zaman sağlıklı olmadı, Puşkin'in ölümü de, ruhundaki tüm hastalıkların gün yüzüne çıkmasının bir başka nedeni oldu, bundan sonra, büyük yeteneğinin hiçbir şekilde yeterli bir yanıta ulaşamayacağı ve çözümü mümküün olmayan sorularla dolu içine kapanık bir savaşta, yorulup bitkin düştü.

...

Vera, Gogol'ün annesine oğlunun çocukluğuna ait anılarını kaydetmesini teklif ettiğimi hatırlatıyor.(onları bizim kaydetmemiz daha güvenilir olurdu belki) Gogol ona beş yıldan önce dönmesinin mümkün olmadığını (bana bundan bahsetmemişti) söylediği halde, hep onun yakında döneceğine inandırmaya çalışıyordu kendini.Bir keresinde, Ölü Canlar'ın yeni basılmış cildini misafir odamızın masasında gördüğünde, kitabı açıp, "Ah gençliğim, ah tazeliğim..." sözcüklerini okuyunca gözyaşları sel olmuştu.Genç, güzel ve taze görünümlü bir kadının, kendi oğlunun solmuş ve tazeliğini yitirmiş gençliğine yas tuttuğunu görmek şaşkınlık verici bir şeydi.

...

"Vera Sergeyevna'ya, Petersburg'da onun arkadaşı Kartaşevskaya'yı görmekten, buluşma kısa sürmüş olsa d mutlu olduğumu söyleyin.Ruhlar vardır, kıymetli taşlara benzerler; işlenecek kabukları yoktur, sanki öylece işlenmiş halde doğmuşlardır.Kuyumcunun keskin gözü onları çok uzaklardan tanıyıp kıymetli bir taş diye almaya gider.Onun söylediklerini ve düşüncelerini kaydedip, yollayınız bana; doğal olması için, bunları benim merak ettiğimi asla bilmemesi gerek.Bilmediği zaman her söylediğini içtenlikle, gönülden söyler.Bana sağduyuyla söylenmiş fikirler kadar böyle gönülden söylenenler de gerekli." Gogol

...

"Roma'da altı aydır kimseden borç almadan, beş parasız yaşıyorum; ama bunun önemi yok.Yazıkov burada ve ben onun yanındayım.Ama gelecek sefer durum Roma'daki gibi olmaz; önümde yalnız kalacağım günler, uzun ayrılıklar var.Bu ihtimali gözden uzak tutmayınız.Eğer para yetişmez ve zamanında elime geçmezse, sadaka olarak toplayınız.Ben dilenciyim ve bu unvandan utanmıyorum." Gogol

...

"Doğrusu annemin benimle iftihar ettiğini görmek benim için iğrenç bir şey, çünkü bu insanın kendini beğenmesi, erdemleriyle övünmesi gibi bir şey.Annem beni sadece oğlu olarak sevsin yeter, yeteneklerim hakkında fikir yürütmek onun işi değil." Gogol

...

"Geçen sene anneni ziyarete gittiğimde, kalbimin derininde senin için hala sevgi kıvılcımı kaldığını hissettim.Nihayet olanları unutmaya başladım ve teselli buldum Tanrı'ya şükür!" Artık yine hazırım sana kızmaya ve seni sevmeye." Pogodin

...

Gogol bu dönemde Yazıkov'a sık sık Aksakov'u sordu: Bazı mektupları doğrudan Yazıkov'unkilerle birlikte yolladı.İşte Aksakov'un gözlerini kaybetmekte olduğu haberini aldıktan sonra yazdığı mektuplardan biri:

Siz de hastasınız ben de.Bırakalım, bizim için neyin daha iyi olduğunu daha iyi bilen Tanrı'ya kendimizi ve onun emrine uymayı öğrenmekte bize yardım etmesi için ona dua edelim.Her şeyin onun elinde olduğu unutmayalım.Sahip olduğumuz şeyleri bizden almak da, bunun ödülü olarak, şimdiye kadar sahip olduklarımızdan daha iyisini bize vermek de onun kudreti dahilinde.Dünyevi bilgeliği alırken göksel bilgeliği vermek; duyularımızla görmeyi elimizden alırken ondan önce sadece tozunu fark ettiğimiz nesnelerin bize aslını gösteren ruhsal görüşü vermek; önemsiz ve geçici yaşamı alıp, ona kıyasla fani hayatın bir hiç olduğu ebedi hayatı vermek hep onun elindedir.Birbirimize her an söylememiz gerekenler bunlardır işte.Kendimiz için sürekli imtiyazlar isteyen, fani hayatın sonsuza kadar değişmeyecek eylem kanunlarına tabi olduğu gerçeğini unutmaya meyilli olan, zayıf ve nihayet Tanrı'ya inanacak ruh asaletinden bile yoksun yaratıklarız biz.Güvenilirliği hakkında bize hiçbir işaret göstermeyen sıradan bir insana inanıyoruz da, sevgisinin sonsuz kanıtlarıyla bizi kuşatmış olanı kuşkuyla karşılayarak ona inanmıyoruz.İşte birbirimizle her dakika konuşmamız gereken bu konuyu ben size hatırlatayım, siz bana hatırlatın.Sonra en içten duygularla sizi kucaklayayım ve benim yerime tüm aileyi kucaklamanızı rica edeyim.Gittiğiniz yerden, eğer oradaysanız Moskova'dan yazınız.Çoocuklarınız ne yapıyorlar?Mümkünse ayrı ayrı hepsinden bahsedin.Yazmakta zorlanırsanız, mektuplarınızı yazması için Olga Semyonovya'ya rica ediyorum.Elveda.Tanrı sizi korusun.

Dostunuz Gogol
Frankfurt, 2 Mayıs 1845

....

Aksakov şu mektupla cevap verdi ama yazısı artık eskisi kadar belirgin değildi:

"Sevgili Nikolay Vasilyeviç, son mektubunuzu Yazıkov vasıtasıyla aldım! Sözlerinizin hepsi doğru, ancak...Gönül gözü açılmış bir insan için vücut gözünün kaybı ne demektir! Bundan haz duymanın mümkün olduğu gerçeğini tartışmıyorum; ama ne zaman olacak bu?Öyle bir zaman gelirse, kuşkusuz insanın dış dünyayı algılayan yapısı içsel, manevi bir yaşamla taçlnacaktır.Ben henüz bu dönüşüme uzağım, bir zaman gelip buna layık olacak mıyım bilmiyorum, bu yüzden mektubunuzu okurken üzüntü duyduğumu açıkça size söyleyeyim...Sizden dünyevi bir paylaşım bekliyordum, hatta sizi çok üzeceğimden korkmuştum.Ben bir insanım ve bu yüzden üzülmek, şikayet etmek, homurdanmak isterim...Kör oluyorum; tasadan, öfkeden kendimi yiyip bitiriyorum, bazen ümitsizlik içinde kıvranıyorum ve siz beni körlüğün hiç önemi olmadığını söyleyerek teselli edeceğinizi mi düşünüyorsunuz?

..."

...

"Geleceğimiz karanlık ve korkunç! Tek kendin değilsin çünkü, korkman gereken çok kişi var." Aksakov

...

"Dostum, siz olguları doğru tartmadan görüşlerinizi İsa'nın sözleriyle pekiştirmeyi düşündünüz.Ancak bunu sadece, bütün yaşamını İsa'ya adamış, bütün işlerinde, düşünceleri ve girişimlerinde onu örnek alan, yaşamın anlamını onun sayesinde kavrayan ve baştan sona Mesih ruhuyla dolu olan kişiler hiç yanlışsız yapabilirler.Ama siz aksine, İsa'nın bütün sözlerinde onun kendi söylediklerini değil kendi düşüncelerinizi görmek istiyorsunuz." Gogol

...

"Kışı nerede geçireceğime gelince, kışın Rusya'da kalacağımdan pek emin değilim.Hastalığımdan geriye öyle bir üşüme kaldı ki, Roma bile bana soğuk gelmişti ve Napoli'ye taşınmak zorunda kalmıştım.Moskova'da geçirdiğim son kış mevsimi ise çok zorlu geçmiş ve bende acı anılar bırkmıştı.Vücut yapım biraz sayıf, güneyi isteyen bir yaşlınınkini andırıyor: Kanım kurudu, hareketlerim yavaşladı; sinirlerim de öyle incelip hassaslaşmış ki, kuzeyin hafif bir sisi soluğumu kesecek kadar etkiliyor beni.Vatan havasının bana şifa getireceğini, güçlerimizi yeniden toplayacağımızı söylüyorsunuz.Dostum, eski sağlığımıza tamamen kavuşamayacağımızı unutmayalım; doğduğum günden beri zayıf ve hastalıklı biri olarak hayatımın en güzel yarısı geçmişte kaldı ve ben eskisi gibi olamam.Tanrı'dan geriye kalan günlerimizi bir gönül huzuruyla geçirmemizi nasip etmesini dileyelim." Gogol

...

"Tamamen dürüst olmak gerekir...Kalbimden geçen her şeyi size anlatmalıyım.Gerek yazdığınız mektuplarda gerekse kitabınızda her şeyden evvel öne çıkan bir eksiklik görmekteyim: Bu da yalan söyleme hastalığıdır.Aldatma ve yanlış yapma anlamında.Kişinin kendi içinde oluşan bir yalan bu.Böyle bir yalan, derinlerdeki yalan, her şeyden daha ok hakikat ve samimiyet kılığına bürünür.Kitabınız da böyle." Aksakov

...

Mektubunuzda "Kitabınızın en önemli eksiği, özünün yalan olmasıdır," mealindeki görüşlerinizi okuduğumda, aklıma bir düşünce daha geldi.Hakikatin kendisinde olduğundan emin bir kişiden başka kim bu kadar kesin sözler sarf edebilir? Bir insan yalanı ve doğruyu birbirinden nasıl ayırt edebilir?Her attığı adımda yanlışlıklar olan birisi başka birisini adil biçimde yargılayabilir mi?Deneyimsiz ve kalp kırıcı birisi, sözleri ne kadar samimi olursa olsun, ciddiye alınabilir mi?Acaba kitabımla ilgili söylediklerinizin de yalan olabileceğini düşünüyor musunuz?Yoksa siz bir insan değil misiniz?Konstantin Sergeyeviç, nefsinize dikkat edin; nefis, aldatıcıdır ve heyhat, tam bizden uzak olduğunu, ondan, yalanlarından kurtulduğumuzu ve ağzımızdan çıkan sözlerin hakikatler olduğunu düşündüğümüz zaman, bize en yakın olduğu zamandır.Bir kitapla ilgili yargısını masum bir hakikat gibi tamamen kendinden emin şekilde beyan eden birisiyle karşılaştığım zaman, bunun her seferinde bana korkunç bir rahatsızlık verdiğini söylemek isterim size.Bana göre yapılacak en doğru şey, kendinden daha az emin olmak ve daha fazla kanıtlar sunarak hüküm vermektir." Gogol

...

Sergey Aksakov
Gogol'le Dostluğumuz ve Mektuplaşmalarımız
İletişim Yayınları
Çeviren: Varol Tümer