24 Eylül 2020 Perşembe

Parla Yıldızım Parla (1970), Alexander Mitta

 
Giriş Müziği - Çaykovski












Ağaç Boyayan Ressam











Bağlılık











Dans Öğretisi











Oyunculuk Dersi













Final Sahnesi











Film Gösterimi












Duvar Resimleri










Parla Yıldızım Parla - Şarkı









Parla Yıldızım Parla (1970)
Gori, Gori, Moya Zvezda
Shine, Shine, My Star
Alexander Mitta

Thomas Bernhard'ın "Avusturya Devlet Ödülü" Konuşması (1968)


Sayın Bakan, sayın konuklar,


    Övülecek bir şey yok, lanetlenecek bir şey yok, yakınılacak bir şey yok, ama birçok şey gülünç, ölüm düşünülecek olursa her şey gülünç.

    İnsan yaşayıp gidiyor, etkilenerek, etkilenmeden, sahneden geçip gidiyor, sahne donatımlı devlette daha iyi ya da daha kötü eğitimle her şeyin yeri değişebilir: yanılgı!Kavrıyor insan: hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk, güzel bir ülke -ölü ya da vicdanlı vicdansız babalar, bayağılık ve alçaklık içindeki insanlar, gereksinimlerinin yoksulluğu içinde...Her şey son derece yüksek felsefi ve çekilmez bir geçmiş.Çağlar ebleh, içimizdeki şeytanlık sürekli vatansı zindan, orada ahmaklık ve kayıtsızlık unsurları günlük dışkılamaya dönüşmüş.Devlet sürekli başarısızlığa, böylesi bir halksa sürekli alçaklığa ve bunaklığa mahkum.Yaşam filozofların sırtlarını dayadıkları ve sonunda her şeyin delirmek zorunda kaldığı bir umutsuzluk.

    Biz Avusturyalıyız, duygusuzuz; yaşamda hain bir ilgisizlik olarak bir yaşamız biz, gelecek olarak, kendini beğenmişliğin doğasının işleyişi içindeyiz.

    Anlatacak bir şeyimiz yok, acınacak oluşumuz dışında, felsefi-ekonomik-mekanik tekdüzeliğe kapılmışız.

    Çöküşü hedefleyen araçlar, can çekişme yaratıkları bize her şeyi açıklıyor, hiçbir şey anlamıyoruz.Bir travma halkıyız, korkuyoruz, korkmaya hakkımız var, geride, belirsiz olsa da korku devlerini artık görmekteyiz.

    Düşündüklerimiz enine boyuna düşünülmüş, hissettiklerimiz karmakarışık, ne olduğumuz belirsiz.Utanmamıza gerek yok, ama biz de bir hiçiz ve karmaşa dışında bir şeyi hak etmiyoruz.

    Kendi adıma ve burada benimle birlikte onurlandırılan bu jüri adına, özellikle de burada bulunanlara teşekkür ederim.

Thomas Bernhard
Ödüllerim

The Odd Couple (1968), Gene Saks / Neil Simon

The Odd Couple (1968)

- Bir evlilik danışmanı, bir keresinde beni dışarı atıp,
dosyama da ''deli'' olduğumu yazmıştı.

- Kötü bir evlilik iki kişinin eseridir.

- Evde nasıl olduğumu bilmiyorsun.
Bende temizleme saplantısı var.
Frances'ten sonra her şeyi temizlerdim.
Her yemeği ondan sonra bir kez daha pişirirdim, çünkü daha iyi pişiririm.
Bu evliliği bu hale ben getirdim.
Kahrolası aptal kafam.

- Hey, Felix, yapma. Başın ağrıyacak.

- Artık dayanamıyorum. Bu sadece...

- Kendimden çok nefret ediyorum!

- Nefret etmiyorsun, seviyorsun.
Başka kimsenin derdi yok sanıyorsun.

- Dostum olduğunu sanmıştım.

- Evet. Böyle konuşabilirim. 
Seni en az kendini sevdiğin kadar seviyorum.

- Öyleyse neden yardım etmiyorsun?

- Ben kendime yardım edemiyorum.

- Seninle birlikte yaşamanın mümkün olmadığını sanıyorsun değil mi?
Blanche bana ''Ne zaman yersin?'' dediğinde, ''Bilmem, tokum,'' derdim.
Sonra, gecenin üçünde onu uyandırıp,''Şimdi!'' derdim.
Son on dört yılın en çok kazanan spor yazarlarındandım.
8.5 dolar bozuk para biriktirebildik.
Hiç evde olmam, kumar oynar, balık gibi içerdim.
Her fırsatta ona yalan söyledim.
Evlilik yıldönümümüzde onu New York Detroit hokey maçına götürdüm.
Hokey diski kazara ona geldi.
Beni niye bıraktığını hala anlamıyorum.
Bu kadar çekilmez bir adamım ben!











The Odd Couple (1968)
Yönetmen: Gene Saks
Öykü ve Senaryo: Neil Simon

Ödüllerim, Thomas Bernhard


...Hastalar otuz derece sıcaklıkta yataklarında gölgelerinde yatıyorlar ve gerçekten de hepsi, tıpkı benim yaptığım gibi ölmek istiyorlardı ve hepsi de, daha önce söylediğim gibi ardı ardına arzularına uygun olarak öldüler, eski polis memuru Immerhof da o yan odada yatıyor ve gücü yettiği sürece her gün benim odama benimle altmış altı oynamak için geliyordu, o kazanıyor, ben kaybediyordum, haftalarca o kazandı, ben kaybettim, o ölüp ben hayatta kalana kadar.Tutkulu altmış altı oyuncuları olan bizler zaman öldürmmek için o ölünceye kadar altmış altı oynadık.

...

(Alman Endüstri Birliği Kültür Dairesi Ödülü)

---

Bir sonraki ödül alacak kişinin jüri üyesiydim ve oyumu Canetti'ye verme konusunda kesin kararlı olarak Bremen'e gittim, o kanımca o kanımca o güne kadar hiçbir edebiyat ödülünü almamıştı.Hangi nedenle olursa olsun benim için Canetti dışında birisi söz konusu olamazdı, diğer her adayı gülünç buluyordum.

...

(Özgür Hansestadt Bremen Edebiyat Edebiyat Ödülü)

---

Benim kim olduğumu topluluğa anlattığı sırada söylediklerinin hepsi gerçekten anlatılamaz bir burnu büyüklükte kültür bakanının ahmak ve bütünüyle duyarsız, sanat yoksunu suratında yazılıydı.Ama herhalde bakanın budalalık kılıfı içinde hakkımda salona nasıl bir sahtelik sunduğunu benim dostlarım dışında kimse anlamamıştı.Hiçbir duygusu yoktu, kafasız sekreterinin yazdıklarını o doğuştan monoton sesiyle okuyordu, birbiri ardınan yanlışlık, birbiri ardından alçaklık.Bunu neden gereksineyim ki?

...

(Avusturya Devlet Edebiyat Ödülü)

---

...Bundan kısa bir süre sonra o zamana kadar arkadaşım ve jüri üyesi olan Gerhard Fritsch'le Müze'nin Cafe'sinde hem de Robert Musil'in her zaman oturduğu masada oturmuş ve ona, bu terbiyesizlikten sonra şimdi Sanayi Birliği'ni davranışından dolayı protesto edip etmeyeceğini ve jüriden ayrılıp görevini bırakıp bırakmayacağını sormuştum.Ama Fritsch'in ne protesto etmeye ne de jüriden ayrılmaya niyeti vardı.Üç karısı ve bu kadınlardan olma yığınla çocuğuna bakmak zorunda olduğunu söyledi ve ne benim için son derece doğal olan bir protestoyu, ne de benim için aynı biçimde doğal olan Wildgans-Ödülü Jürisi'nden ayrılmayı göze alamayacağımı söyledi.Birçok çocuğun babası ve son derece pahalıya mal olan üç kadına bakan bir kişi olarak bana dert yandı ve benden iğrenç bir ses tonuyla ona anlayış göstermemi istedi.Zavallı insan, tutarsız, üzülünecek ve acınacak durumdaçBu konuşmanın üzerinden fazla bir zaman geçmeden  Fritsch evinin kapısındaki çengele kendini astı, kendi kendine berbat ettiği yaşamı artık dayanılmaz olmuş ve onu yok etmişti.

(Anton-Wildgans Ödülü)

---

Kısa süre içinde öleceğini bildiğiniz biriyle sohbet etmek kolay değil.

(Eyalet Ticaret Odası Edebiyat Ödülü)

---

Sürekli büyüklerimiz hakkında konuşmaya hakkımız yoktu ve kendi acınası varoluşumuz ve çaresizliğimizi büsbütün şiddetle ve feryatla büyüklere yükleyemezdik.İnsanların bir Kant plaketi ya da bir Dürer ödülü aldıklarında Kant ya da Dürer hakkında uzun konuşmalar yapmaları sıradandır, büyüklerden kendilerine doğru tatsız ilişkiler kurar ve beyinlerini toplantı üzerine çürük bir ansiklopedi gibi boşaltırlar.

(Büchner Ödülü)

---

    Avusturya Devlet Ödülü'nün Verilişinde Yaptığı Konuşma                                                                                                  (1968)

Sayın Bakan, sayın konuklar,

    Övülecek bir şey yok, lanetlenecek bir şey yok, yakınılacak bir şey yok, ama birçok şey gülünç, ölüm düşünülecek olursa her şey gülünç.

    İnsan yaşayıp gidiyor, etkilenerek, etkilenmeden, sahneden geçip gidiyor, sahne donatımlı devlette daha iyi ya da daha kötü eğitimle her şeyin yeri değişebilir: yanılgı!Kavrıyor insan: hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk, güzel bir ülke -ölü ya da vicdanlı vicdansız babalar, bayağılık ve alçaklık içindeki insanlar, gereksinimlerinin yoksulluğu içinde...Her şey son derece yüksek felsefi ve çekilmez bir geçmiş.Çağlar ebleh, içimizdeki şeytanlık sürekli vatansı zindan, orada ahmaklık ve kayıtsızlık unsurları günlük dışkılamaya dönüşmüş.Devlet sürekli başarısızlığa, böylesi bir halksa sürekli alçaklığa ve bunaklığa mahkum.Yaşam filozofların sırtlarını dayadıkları ve sonunda her şeyin delirmek zorunda kaldığı bir umutsuzluk.

    Biz Avusturyalıyız, duygusuzuz; yaşamda hain bir ilgisizlik olarak bir yaşamız biz, gelecek olarak, kendini beğenmişliğin doğasının işleyişi içindeyiz.

    Anlatacak bir şeyimiz yok, acınacak oluşumuz dışında, felsefi-ekonomik-mekanik tekdüzeliğe kapılmışız.

    Çöküşü hedefleyen araçlar, can çekişme yaratıkları bize her şeyi açıklıyor, hiçbir şey anlamıyoruz.Bir travma halkıyız, korkuyoruz, korkmaya hakkımız var, geride, belirsiz olsa da korku devlerini artık görmekteyiz.

    Düşündüklerimiz enine boyuna düşünülmüş, hissettiklerimiz karmakarışık, ne olduğumuz belirsiz.Utanmamıza gerek yok, ama biz de bir hiçiz ve karmaşa dışında bir şeyi hak etmiyoruz.

    Kendi adıma ve burada benimle birlikte onurlandırılan bu jüri adına, özellikle de burada bulunanlara teşekkür ederim.

Thomas Bernhard
Ödüllerim

Dondurma Spekülatörü (1966), Sovyet Animasyon

 
Ice cream speculator (1966)
Sovyet Animasyon Film


Bir Otobüsün Hüzünlü Kalkışı - Christopher McCandless

"Gerçek bir hikayenin anlatıldığı Into the Wild kitabıyla tanınan 
ve daha sonra aynı isimli film uyarlamasıyla milyonlara ulaşan 
ve The Wild'da hikâyesi anlatılan Christopher McCandless'ın 
1992 yılında içinde öldüğü Alaska kırsalındaki otobüs, 
güvenlik endişeleri nedeniyle kaldırıldı." 
 19.06.2020

Bir Otobüsün Hüzünlü Kalkışı - Christopher McCandless
&
Eddie Wedder








Bir Otobüsün Hüzünlü Kalkışı - Christopher McCandless
 İnto the Wild
&
Eddie Wedder

Ağlama Gönlüm - Nazan Öncel

 
Nazan Öncel - Ağlama Gönlüm

Bir ben miyim bu kadar az 
Bu yoksulluktur 
Ne haram yedim, ne eğildim 
Bu yalnızlıktır 

Ya çok sevdim unutuldum 
Ya birinde çok şey buldum 
Bir gecede aşka durdum 
Ağlama gönlüm 
Gönlüm ağlama 

İnsan diyorlar aslıma 
Aslımız topraktır 
Bu gönül bir aşktan anlar 
Ömrüm bir seraptır 

Ne doğruyum ne de eğri 
Yaşadığım nerden belli 
Bu garipliğim az şey mi 
Ağlama gönlüm 
Gönlüm ağlama 

Nazan Öncel

23 Eylül 2020 Çarşamba

Dans Paris (2006), Christophe Honore

 
Aileler ve Keder

Madeni paraların değerlerinin farklı olduğunu öğrendiğim gün, 
üzerine "Ailenin kederini görmezden gelmek için acele etme" 
mottosu işlenmiş aile arması bana emanet edildi.
Her ailenin kendine has bir özelliği var.
Bizimkisi soyutlanmak.
Bu aynı zamanda bizim zayıflığımız.


Çocuk Masalı

- Noel'de vermiştin bunu.
- Oku.
- Ezbere biliyorsun!
- Oku.
- Yüz kez okudum.Kıkırdayacaksın.
- Hayır!
- Bir zamanlar Tom adında bir tavşan vardı, daha önce hiç kurt görmemişti.
Genç kurt, Loulou, bir tavşanla hiç karşılaşmamıştı.
Tom ve Loulou arkadaş oldular.
Loulou büyüdü ve Tom ona misket oynamayı, okumayı ve balık tutmayı öğretti.
Loulou Tom'a çok hızlı, diğer tavşanlardan daha hızlı koşmayı öğretti.
Loulou Tom'a korkmayı da öğretti.
Bazen kurdu korkut, bazen tavşanı korkut oynadılar.
Bir gün, Loulou Tom'u o kadar çok korkuttu ki Tom yuvasına koştu.
...ve bir daha hiç çıkmamaya karar verdi.
Tom rüyasında kurdun kocaman siyah ve kırmızı olduğunu,
ve onu yediğini gördü.
Loulou arkadaşlıklarının bittiğini düşündü.
Üzgünce dağlara gitti.
Bir gece, kurtlar tavşan sanarak Loulou'ya saldırdılar. 
O gece, Loulou kurttan korkmayı öğrendi.
Loulou Tom'a gitti.
Ona anladığını söyledi.
Onu bir daha korkutmayacaktı.
Ve Tom yuvasından çıktı.


Kitap Alıntısı

- Hayır, kitaplarım var...
- Evet, tabi!
- Annemin bazı klasikleri, okulda okuduğumuz birkaç şey, bu kadar.

"Üzülerek izledim seni o korkunç durumda.
Acınası Oreste'nin peşinden her yere gitmeye hazır.
Her seferinde deliliğimin akışını bölüyor.
Ve nihayet her gün kendimi kurtarıyorum. "


Claire: Üzüntülüler, intiharlar ve göz renkleri

- Her neyse, bir kardeşimiz vardı, Claire.
Hatırlıyorum, ayda bir iki kez tüm günü burnunda mendille, ağlayarak geçirirdi.
Hiçbir şey onu üzüntüsünden uzaklaştıramazdı; ne komik espriler, ne de büyük itiraflar.
Dikkatini dağıtma çabaları işe yaramazdı.
Çünkü aslında sebepsiz yere ağlardı.
Kendi söylemişti: "Çok eski bir keder"
O kadar eski ki muhtemelen ilk kez önceki yaşamında hissetti...
Orta çağda veya işsiz kralların zamanında.
İşte o zamandan beri, bu üzüntü sürekli geri gelirdi.
Claire'in kaçması mümkün değildi.
"Zırlama günleri" derdi.
Kahkahalarla karşılardı, kuzeni gelmiş gibi.
Gözleri nemli.
O günlerde onu boğabilirdim, ona yardım edememek...
Kendimi küçük düşmüş hissederdim.
Başkalarının acılarına karşı benim çaresizliğimi test ediyormuş gibi.
- Seni delirtmek için mi ağlıyordu yani?
- Benimle ilgisi yoktu.Sadece ağlardı.
Buda ya da bir ilah gibi.
Bu şekilde ağlanabileceğini kabul etmek başkaları için imkansız.
Yüzünde bir gülümsemeyle.
Sonra Claire 17 yaşında intihar etti.
Herkes çok şaşırmıştı.
Ciddiyim...
Eve üzüntüden önce, şaşkınlık hakim oldu.
Kız kardeşim çok güzel ve mutluydu.
Onunla ilgili her şey bir paylaşımdı...
Kastettiğimi anlıyor musun?
Her şeyi paylaşırdı.
Evet, zırlama günleri...
Bence o çok eski kederler onu öldürdü.
Bence biz acımızı küçümsüyoruz, genel olarak.
Aslında hepimiz, üzüntüden ölüyoruz.
- Yani...Yani üzüntü bize doğumla beraber mi geliyor ?
- Evet.
- Göz rengi gibi?
- Aynen.
Bu yüzden ilgimize ihtiyacı var.
Ama başkaları bir şey yapamaz.
Kimse göz rengimize müdahale edemez.


Paul & Anna - Telefonda Düet



Paul 



Dans Paris (2006)
 Christophe Honore

Doğuda Ulusal Kurtuluş Hareketleri, Lenin


Asıl adı Ulyanov olan Lenin, 
22 Nisan 1870'te Simbirsk'te (Şimdiki adı Ulyanovsk) doğmuştur.
İlya Nikolayeviç Ulyanov adındaki bir öğretmenin oğludur.
Ağabeyi Aleksander, üniversite öğrencisiyken Narodniklere katılmış 
ve Çar Aleksander III'e düzenlenen bir suikastte yer aldığı için idam edilmiştir.
Lenin'in devrimci olmasında bu olayın etkisi büyüktür.

...

Zavallı imparatorluk hükümeti!Hem bu denli Hıristiyanca fedakarlık et, hem böylesine haksız yere kötülen!Yıllar öncesi kendinden fedakarlık edip Mançurya'ya el atıyor.Kendinden fedakarlık edip Çin'in sınır eyaletlerine tümen tümen müteahhit, mühendis ve subay yığdı; bu adamlar oradaki davranışlarıyla, her şeyi alttan almalarıyla ün salmış Çinlileri bile çileden çıkardılar.Çin demiryolunun yapımında çalıştırılan Çinli işçiler günde on kopekle geçinmek zorundaydılar.Rusya'nın kendinden fedakarlık etmesi değil de nedir bu?

...

Mülk sahibi olmamakla birlikte işçi de olmayan bir sınıf, sömürücüleri alaşağı edemez.

...

Türkiye'de Genç Türkler'in başını çektiği ordudaki devrimci hareket başarı sağlamıştır.Gerçi bu sadece bir yarım zaferdir, hatta o bile değildir.Çünkü Türkiye'nin İkinci Nikola'sı ünlü Türk anayasasını yeniden yürürlüğe koyma vaadiyle şimdilik durumu kurtarmıştır.Ne ki bir devrimde böyle yarım zaferler, eski rejimin vermek zorunda kaldığı bu gibi acele tavizler, iç savaşın daha geniş halk yığınlarını harekete katan yeni ve çok daha kesin, çok daha sert dalgalanmalarının en sağlam teminatıdır.Ve de milletler iç savaştan ders almasını her zaman bilirler.Güç bir okuldur iç savaş okulu; müfredat programının içinde, zorunlu olarak, karşı -devrimin zaferleri, azgın gericilerin hiçbir kayıt tanımayan küstahlığı, eski hükümetin isyancılara karşı vahşi misillemeleri vs. de yer alır.Fakat milletlerin bu çok acılı okula girmiş olmalarından yakınanlar, ancak iflah olmaz kakavanlarla içi geçmiş mumyalardır.Çünkü ezilen sınıflara iç savaşı nasıl zafere götüreceklerini öğreten bir okuldur bu; ayaklar altına alınan, geri bıraktırılan cahil köylerin tarihin her çağında içlerinde taşıdıkları ve köleliklerinin utancını duyan köleleri en yüce tarihi başarılara götüren nefreti çağdaş köle yığınlarında yoğunlaştırır.

...

Gazetelerden biri savaş sahnesinde iki tarafın da ruh haletini belirten ufak fakat karakteristik bir olayın sözünü ediyor.Yaralı bir yoldaşlarını taşıyan işçiler, grevcilere karşı harekatı yöneten General Virvaire'in önünden geçerken, nümayişçiler arasından "Saluez" (Selam dur) sesleri yükselir.Burjuva cumhuriyetinin generali yaralı düşmanını selamlar.

...

Karşımızda gerçekten büyük bir halkın, gerçekten büyük bir ideolojisi var.Bu halk yüzyıllar süren esaretine ağıt yakıp özgürlüğün ve eşitliğin hayalini kurmasını bilen bir halk değil yalnız, Çin'i yüzyıllardır ezenlerle döğüşmesini de bilen bir halk.

...

McCormick adında bir İngiliz albayının bir metresi, onun da on bir yaşında, Aina adında bir kız hizmetçisi varmış.Medeni bir milletin yiğit bir temsilcisi olan albay Aina'yı kandırıp odasına alıyor, iğfal ediyor ve eve kapatıyor.

Tam o sırada Aina'nın babası ölmek üzereymiş, kızını yanına istetiyor.Böylece adamın yaşadığı köyün ahalisi hikayeyi öğreniyorlar.Halkın öfkesi kabarıyor, polis McCormick'in tutuklanması için emir vermek zorunda kalıyor.

Gelgelelim, Yargıç Andrew adamı kefaletle serbest bırakıyor, sonra da adaleti gülünç düşürecek bir tarzda beraat ettiriyor.Yiğit albay, soylu ailelerden gelme beylerin bu gibi durumlarda her zaman yaptıkları gibi, Aina'nın bir fahişe olduğunu söylüyor, bunu ispat etmek için de beş tanık gösteriyor.Ama Aina'nın anasının gösterdiği sekiz tanık Yargıç Andrew tarafından sorguya bile çekmiyorlar.

Gazeteci Arnold iftiradan yargılanırken mahkeme başkanı Sir (Zatıalileri) Charles Fox savunma tanığı göstermesine razı olmuyor.

...

Eğer İngiltere'nin sosyalistleri İrlanda'nın ayrılma hakkını tanımıyor ve savunmuyorlarsa, eğer Fransızlar İtalyan Nis'e, Almanlar Alsace-Lorrain'e, Danimarka Schleswig'ine ve Polonya'ya, Ruslar Polonya'ya, Finlandiya'ya, Ukrayna'ya, vs., ve Polonyalılar Ukrayna'ya bu hakkı tanımıyor ve onu savunmuyorlarsa, eğer bütün "büyük" devletlerin, yani büyük soyguncu devletlerin sosyalistleri sömürgelere bu hakkı tanımıyorlarsa, bunun tek nedeni onların sosyalist değil, aslında emperyalist olmalarıdır.Kendileri hakim milletlerden oldukları halde ezilen milletlerin "kendi kaderlerini tayin hakkı" için savaşmayan kimselerin sosyalist siyasetler uygulayabileceklerini hayal etmek gülünçtür.

...

...Bugün dahi mollaların sözünden çıkmayan Kırgızlar, Özbekler, Tacikler, Türkmenler gibi halklar konusunda ne yapabiliriz?Burda, Rusya'da, uzun zamandır papazlarla içli dışlı yaşayan halk onları devirmekte bize yardım etti.Buna rağmen medeni nikah kararnamesinin hala ne kadar yetersiz uygulanmakta olduğunu biliyorsunuz.Şimdi biz bu halklara gidip de kendilerini sömürenleri devireceğimizi söyleyebilir miyiz?Bunu yapamayız, çünkü onlar tamamen mollalarının hakimiyeti altındalar.Bu gibi hallerde, söz konusu millet gelişene kadar, proleteryanın burjuva unsurlardan ayrılması -ki bu kaçınılmazdır- gerçekleşene kadar beklemek zorundayız.

...

Legal Bolşevik gazetesi Pravda'nın onuncu yıldönümü, en büyük dünya devriminin bu büyük hızlanışının açık seçik bir işaretidir.1906-07'de çarlık hükümeti devrimi tastamam tepelemiş görünüyordu.Birkaç yıl sonra Bolşevik Partisi -değişik bir biçimde, değişik bir yöntemle- düşmanın öz kalesinin içine girmeyi başardı ve her gün "legal olarak" kahrolası çarlık ve toprak sahipleri aristokrasini içerden çökertmeye koyuldu.Birkaç yıl daha geçti, Bolşeviklerin örgütlediği proleter devrimi zafere ulaştı.

1900'de eski Iskra'nın kuruluşunda on devrimci ya var ya yoktu.1903'te Brüksel ve Londra illegal kongrelerinde Bolşevikliğin doğuşuna tanıklık edenler ise topu topu kırk kişi kadardı.

...

1917 Ekim ayı sonunda ve Kasımda proleteryanın ve sınıf bilincine varmış köylülerin çoğunluğu, (Sovyetler İkinci Rusya Genel Kongresi delegelerinin çoğunluğu) ve emekçi halkın en faal ve siyasi bakımdan en uyanık kesiminin, yani o günün on iki milyonluk ordusunun çoğunluğu Bolşevikleri destekliyordu.

...

V. I. Lenin
Doğu'da Ulusal Kurtuluş Hareketleri
Belge Yayınları