5 Temmuz 2018 Perşembe
ağlama gönlüm, nazan öncel, göç
Nazan Öncel-Ağlama Gönlüm
Bir ben miyim bu kadar az
Bu yoksulluktur
Ne haram yedim, ne eğildim
Bu yalnızlıktır
Ya çok sevdim unutuldum
Ya birinde çok şey buldum
Bir gecede aşka durdum
Ağlama gönlüm
Gönlüm ağlama
İnsan diyorlar aslıma
Aslımız topraktır
Bu gönül bir aşktan anlar
Ömrüm bir seraptır
Ne doğruyum ne de eğri
Yaşadığım nerden belli
Bu garipliğim az şey mi
Ağlama gönlüm
Gönlüm ağlama
Nazan Öncel
saray yıkılıyor, tarjei vesaas, buz sarayı
Buz sarayının yıkılışına kimse tanık olamaz.Geceleyin olur bu iş, çocuklar yataklarındayken.
Orada bulunmak için de kimse öylesine içten bir ilgi duymaz.Sessiz kaosun sert bir rüzgarı ta uzaktaki yatak odalarında havayı titretebilir, ama kimse uyanıp da sormaz: Bu nedir diye.
Kimse bilmez.
Şimdi saray, bütün gizleriyle çağlayanın içine giriyor.Kızgın bir savaşım oluyor ve sonra tamam.
Şiddetli bir sarsıntı, boş, yarı aydınlık, yarı soğuk ilkyaz gecesinde.Eskimiş, aşınmış iç dayanaklardan hiçliğe doğru bir patlayış.Ölü buz sarayı son saatinde, yankılanan bir sesle yaygarayı basar.Dayanağından koparken ve gitmek zorunda kalınca.Savaşında bir şakırtı vardır; içerisi karanlık, dermiş gibi.
Suyun basıncı ile paramparça olur ve çağlayanın ak köpükleri içine düşer.Koca buz parçaları birbirlerini kırarlar ve daha küçük parçalara bölünürler, suyun elinde oldukları için kolayca başarırlar bunu.Set haline getirir kendini, sonra yine bozar bu seti, daha sonra, aşağıda, kenarları kayalık olan geniş kanala yıkılır, uzaklara doğru yüzer ve bir dönemeçte çarçabuk görünmez olur.Tüm saray toprağın üstünden silinip gitmiştir.
Onun yerinde, kalıntılarla dolu alanlar vardır şimdi ve nehir kıyılarında dökülmüş yaprak izleri, ters dönmüş taşlar, köklerinden çıkmış ağaçlar ve kabukları soyulmuş yumuşak dallar.
Buz parçaları düşer gider, acele acele aşağıdaki göle doğru ve gölü geçerken yayılırlar daha kimse uyanıp bir şey görmeden.Parçalanmış buz yüzecek orada, kenarları suyun üstünde yapışık, eriyip yüzecek ve yok olup gidecek.
Tarjei Vesaas
Buz Sarayı
the method (2015), yury bykov
"...inatta diretince sordum: "Şampiyon olmak istiyor musun?"
O, kuş bilimi okumak istediğini söyledi.Kuş bilimi okumayı,
ulusal şampiyonluktan önce sayıyor."
"Güzel şehir; sadece gelme nedenime yazık."
"Çok çocuklu aile sürü gibidir: Ailenin menfaati, kendi menfaatinden önce gelir.İşte iyi ebeveynler, sadık arkadaşlar, kahramanlar ve manyakların kurbanları böyle ortaya çıkar."
"Eğer şamanlar, düşmanı sadece öldürmek istemiyor,
dehşete düşürmek de istiyorsa, afyonun suyunu kullanırlardı.
İnsan ölümden önce öyle bir sanrı görüyor,
o kadar ızdırap çekiyor ki;
o dönemde tanrıların bile bu acıya dayanamayacakları düşünülürdü."
"O, günahkarları kendi günahları ile öldürüyor."
The Method (2015)
Yury Bykov
buz sarayı, tarjei vesaas
Bir giz var burada.İçlerindeki bütün kederi açığa vuruyor ve onu, ışığın bu gece yansı oyununa ve ölüm kuşkusuna bırakıyorlar.Ve onlar büyülenmekle oyalanıyorlar.Buzun ıssız köşeleri arasında dağılmış durumdalar, fenerlerden çapraz ışıklar parlıyor, bunlar başka yarıklardan ve prizmalardan yansıyan ışıklarla karşılaşıyor, tümden yeni ışınlar parlıyor ve yine çarçabuk silinip gidiyordu bütün bütün.Onu o kadar iyi tanıyorlar ki, titriyorlar.Tehlikeli o, fakat yapmak istiyorlar, ona katılmak zorundalar.Eğer bir kapı varsa, sadece öyle göründüğünden bu.
---
Annesi öleli az olmuş bir kız, mutlu olamaz çabucak.
---
Buranın hakimiydi o...Ve bu yüzden yaşam bomboştu.Kuşun tüylü pençeleri buz gibi soğuktu.Uçarken tırnaklarının arasında inliyordu soğuk rüzgar.
---
Başını gerçeğe çarptıkça, kalbi paramparça oluyordu.
---
Daha ne olduğunu anlamadan huş ağaçlarının ak gövdeleri ortasındayız.Demin, kısa bir an, yolda idik, şimdi buradayız.Bizi bekliyorlar.Bize bırakılan kısa an burada geçirilecek.
Bir kuş uçtu yukarı doğru.Ağaçlarla örtülü bir burun uzanıyor gölün içine.Bizim kısa vaktimiz.
Tarjei Vesaas
Buz Sarayı
kelebek, hayvan mitosları, deniz gezgin
Samoalı bir halkın inanışında tanrı bir kelebekti.Bu sebeple bu insanlar kelebek yakalayan birinin çarpılacağına inanırlardı. (Frazer, 1992)
Mandegusu adasında epilepsi hastalığı kelebek ile benzeştirilirdi.Epilepsi nöbeti geçiren hastanın hareketleriyle kelebeğin hareketleri birbirine benzetilirdi. (Rivers, 2001)
Deniz Gezgin
Hayvan Mitosları
kunduz, hayvan mitosları, deniz gezgin
Jizvit'te Kızılderililer bir kunduz öldürdüklerinde geleneksel bir tören düzenlerlerdi.Bu törende "Büyük Kunduz'a" tütün armağan eder, onu memnun etmeye çalışırlardı.Bir konuşmacı kunduzları öven bir söylevde bulunur, öldürdükleri kunduza olan ihtiyaçlarını dile getirirdi."Derinizle silah alacağız, etinizle çocuklarınızı doyuracağız" denirdi.Bu özür dilemek amaçlı bir konuşmaydı.Son olarak kunduza kemiklerine saygı gösterileceği, asla köpeklere verilmeyeceği sözü verilirdi.Kızılderililer bu töreni düzenlediklerinde kunduzların kendilerine öfkelenmeyeceğini böylece bir dahaki sefere sorun yaşamadan kunduz avlayabileceklerine inanırlardı.
Deniz Gezgin
Hayvan Mitosları
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)