tarjei vesaas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tarjei vesaas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Temmuz 2018 Perşembe

saray yıkılıyor, tarjei vesaas, buz sarayı


Buz sarayının yıkılışına kimse tanık olamaz.Geceleyin olur bu iş, çocuklar yataklarındayken.

Orada bulunmak için de kimse öylesine içten bir ilgi duymaz.Sessiz kaosun sert bir rüzgarı ta uzaktaki yatak odalarında havayı titretebilir, ama kimse uyanıp da sormaz: Bu nedir diye.

Kimse bilmez.

Şimdi saray, bütün gizleriyle çağlayanın içine giriyor.Kızgın bir savaşım oluyor ve sonra tamam.

Şiddetli bir sarsıntı, boş, yarı aydınlık, yarı soğuk ilkyaz gecesinde.Eskimiş, aşınmış iç dayanaklardan hiçliğe doğru bir patlayış.Ölü buz sarayı son saatinde, yankılanan bir sesle yaygarayı basar.Dayanağından koparken ve gitmek zorunda kalınca.Savaşında bir şakırtı vardır; içerisi karanlık, dermiş gibi.

Suyun basıncı ile paramparça olur ve çağlayanın ak köpükleri içine düşer.Koca buz parçaları birbirlerini kırarlar ve daha küçük parçalara bölünürler, suyun elinde oldukları için kolayca başarırlar bunu.Set haline getirir kendini, sonra yine bozar bu seti, daha sonra, aşağıda, kenarları kayalık olan geniş kanala yıkılır, uzaklara doğru yüzer ve bir dönemeçte çarçabuk görünmez olur.Tüm saray toprağın üstünden silinip gitmiştir.

Onun yerinde, kalıntılarla dolu alanlar vardır şimdi ve nehir kıyılarında dökülmüş yaprak izleri, ters dönmüş taşlar, köklerinden çıkmış ağaçlar ve kabukları soyulmuş yumuşak dallar.

Buz parçaları düşer gider, acele acele aşağıdaki göle doğru ve gölü geçerken yayılırlar daha kimse uyanıp bir şey görmeden.Parçalanmış buz yüzecek orada, kenarları suyun üstünde yapışık, eriyip yüzecek ve yok olup gidecek.

Tarjei Vesaas
Buz Sarayı

buz sarayı, tarjei vesaas


Bir giz var burada.İçlerindeki bütün kederi açığa vuruyor ve onu, ışığın bu gece yansı oyununa ve ölüm kuşkusuna bırakıyorlar.Ve onlar büyülenmekle oyalanıyorlar.Buzun ıssız köşeleri arasında dağılmış durumdalar, fenerlerden çapraz ışıklar parlıyor, bunlar başka yarıklardan ve prizmalardan yansıyan ışıklarla karşılaşıyor, tümden yeni ışınlar parlıyor ve yine çarçabuk silinip gidiyordu bütün bütün.Onu o kadar iyi tanıyorlar ki, titriyorlar.Tehlikeli o, fakat yapmak istiyorlar, ona katılmak zorundalar.Eğer bir kapı varsa, sadece öyle göründüğünden bu.
---
Annesi öleli az olmuş bir kız, mutlu olamaz çabucak.
---
Buranın hakimiydi o...Ve bu yüzden yaşam bomboştu.Kuşun tüylü pençeleri buz gibi soğuktu.Uçarken tırnaklarının arasında inliyordu soğuk rüzgar.
---
Başını gerçeğe çarptıkça, kalbi paramparça oluyordu.
---
Daha ne olduğunu anlamadan huş ağaçlarının ak gövdeleri ortasındayız.Demin, kısa bir an, yolda idik, şimdi buradayız.Bizi bekliyorlar.Bize bırakılan kısa an burada geçirilecek.

Bir kuş uçtu yukarı doğru.Ağaçlarla örtülü bir burun uzanıyor gölün içine.Bizim kısa vaktimiz.

Tarjei Vesaas
Buz Sarayı

7 Mayıs 2017 Pazar

kuşlar, tarjei vesaas


"Sen, taşa sürten gagam."


"Neden benim gömleğimi yırtacak kocaman kaslarım yok?" diye sordu yüksek, keskin bir sesle.
Hege karşılık vermedi.
"Senin sorduğun da yok," diye sürdürdü, coşkuyla.
"Neyi?"
"Sorulmaması gerekenleri"
---
Bam!Korunun derinlikleri gürültüyle inledi.Çok uzaktaydu, Mattis yeri çıkaramadı.Havadaki kuştan küçük bir çığlık koptu.

Bam!Tepeler yankıyla yanıtladı.

Mattis kımıldayamamıştı.Büsbütün karışan düşüncelerine çekidüzen vermeye çalıştı.Genç adam çalıların arasından koşarak geliyordu -o sırada bedeninin denetlemey başaran Mattis ileri atılmış, yerden aldığı kurşun dolu kuşun tüylerini düzeltiyor, kara gözlerine bakıyordu.Kuş da ona.

Yok yok, böyle düşünme.Yapmamalısın.Bu kuş ölmüş.

Ölmüş mü, niye?

Önce o bana baktı.

Bu sırada av sevinciyle koşar adım ilerleyen avcı açıklığa ulaşmıştı.Mattis'in sabah konuştuğu güçlü, mutlu genç adamdı bu işte.

Mattis elinde kuşla kalakalmıştı.

"Ne atış!" dedi genç adam, ışıltılı tüfeğini kolunun üzerinde dengede tutarak."Kuşu şöyle bir gördüm yalnızca, ok gibi gidiyordu, öylesine çektim tetiği."

Mattis karşılık vermedi.

"Bunlardan pek anlamıyorsun sanırım" dedi genç adam, "çok iyi bir atıştı.Üstelik bakıyorum da yere düşmeden ölmüş."

Düşünceler içinde yitip giden Mattis kuşla birlikte öylece durmayı sürdürüyordu.Sessizdi.Kuşu kavrayan eli havada gevşekçe asılıydı -tuttuğunu unutmuş gibiydi.
...
Mattis kendini topladı; ona bakan kara gözlerden konuşmak istiyordu -ancak gözlerin gittiğini gördü.Kapanmıştı.Onlarla ilgili söyleyecek söz kalmamıştı.Kuşu bırakmadı.
...
Yeniden yalnız kalan Mattis konuşma yetisine kavuştu; mırıldandı:
"Gözler kapalı."
"Artık."
"Kanadında kurşun."

---
Güç iş bittiğinde yorulan Mattis terlemişti.Kuşu saydığını göstermek, korumak için, kaldırmakta zorluk çektiği bir taşla örttü.Kaya kütlesini andıran taş, tüm gücünü tüketmişti.Gece yarısı olmuştu bile.
---
Mattis yanağına dokunulmasını bekledi boş yere.
Kara göz.
Kapalı artık.
Üzerinde de büyük, ağır taş var.
Böyle bir bakışı ne göz kapağı ne taş gizleyebilir.
---
Soğukkanlı konuşmaya çalıştıysa da gergindi.Böyle önemli biri olmak çok yorucuydu.Yatmadan önce şöyle dedi: "Neyse, çulluk taşın altında"
---
Evde bir iz kaldı.Kuş vuruldu, gözlerini yumdu, taşın altına kondu, ancak iz kaldı.
---
Mattis inanmaz gözlerle ona baktı.
"Benim çulluğumdan daha önemli bir konu olabilir mi?"
"Çullukla ben vardık!Şimdi taşın altında yatıyor-yine de bu önemli değil, bir bakıma evin üzerinde uçuyor, bir bakıma işte!Benimle çulluk, bir bakıma.Buradan uçuyoruz, bir bakıma.Burada uçup duracağız.Siz istediğiniz kadar...

Tarjei Vesaas
Kuşlar