4 Kasım 2011 Cuma

bir değirmendir bu dünya

Hep kendi sofralarımızı düşünüyoruz. Aradığımız ilaçlar kendi hastalıklarımızın ilaçları. Kar ve su, sanki bu uğursuz zemheride sadece bizim ayakkabılarımızdan içeri sızmakta…Genç dullar, üç günlük yetim yavrular sanki sadece bizim ailelerimizde…
 

Bir günlük yakıt yokluğu, aspirin yerine gripin tavsiyesi, kürk mantodaki tüy dökümü, barbut masasındaki tatsız şakalar, pokerde ters dönen şanslar, hipodromdaki müşterek-bahis hileleri, çocuklarımızın on yerine dokuz alışları, süte su katılması, çorbadaki tuz eksikliği…

Say sayabildiğin kadar. Evet, tüm bunlar bizi, hepimizi, bütün bencilleri zıvanadan çıkarmakta, asıl şirazemizi bozmakta, yataklara düşürmekte, asabi tansiyon illetine giriftâr etmekte… Etrafımız için, sıhhatimiz için zehir-zenberek olmaktayız...


Cahit Zarifoğlu
Bir Değirmendir Bu Dünya

maradona

Biz futbolcular‚ sürekli üzerimizde çok baskı olduğundan yakınırız.Baskı‚ ancak evlerine beş peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların üzerinde olur. Binlerce dolar alıp‚ sahaya çıkıp oynuyoruz ve ağzımızı açınca stresten bahsediyoruz.Stres bu ülkede‚ sabahın altısında kalkanlar içindir‚ lanet olsun ki!...Diego Armando Maradona

2 Kasım 2011 Çarşamba

kaçmak isterken vuruldu, ismet özel

Gök gürledi
Canı sarsılmadı şimşek çakışından
Ve yağışlar dilinden döküleni epritemedi
Sert esen poyrazın dayattığı siliklik
Ağustos sıcağı gerekçesiyle pelteleşme
Dilsizlik sağırlık çolaklık körlük
Mızrak değdiremediler güzelim gövdesine
Değiştirilsin aniden coğrafya dersinde konu
Kaçmak isterken vuruldu.

1 Kasım 2011 Salı

bir zamanlar anadolu'da


"Ölüyü hiçbir zaman bulamazlar aslında, çünkü kendileri de ölü, kendilerini, kendi cenazelerini arıyorlar" Muhammet Uzuner

Bozkırda, ahkâma yer bırakmayacak kadar boğulmuşluğumuzla baş başa...Akıl sır erdirme gayretinin, sonuçlar karşısındaki hükmen mağlubiyeti.O mağlubiyetin, uzağa bakan adamların gözlerindeki tarifi..Ve tüm bunların sebeplerden müteşekkil olamayacağına inandıracak kadar kalıcı hasarlar..Savcı'nın bilip de inanmayı asla istemediği, Naci'nin karısını, "neden bizim oğlumuz" diye söyleten..Ya da gecenin bir vakti cesedi unutturup, hepsinin birlikte kafa yordukları; öyle bir muhtarın nasıl olup da o güzellikte bir kızı olabileceği.Sebepler işte..Doktor o arayışa ancak otopsi raporunda son verir.Yolculuk boyunca biriktirdiği tüm sebepleri, ölüm nedeninden düşer.

"batmak, çıkmak, görünmemek, neden olsun ki özel bir anlamı" diyor Mehmet İşten.Anadolu'da o özel anlamların karşılığı yine 'batmak'tır.Ve o arayışta, battığı yeri dahi kestiremez insan.O çeşme, bu çeşme arar durur.Çıktığı yerdeyse görünmemek kaydıyla varlığını sürdürebilir ancak, doktor gibi..Malzeme ve yaşama eksiğinin bol olduğu yerlerde.'Allı turna'larla, sual edeni olmayan ellere selam söyler hep.

28 Ekim 2011 Cuma

kalanlar, tezer özlü

İşte Doğu, işte Üçüncü Dünya, biraz ötede de tüketim mağazaları, kalabalık bulvarları, pubları, kahveleri, meyhaneleri ve bitmeyen trafiği ile Batı.
Batı'nın tren istasyonlarından birini sarhoşlar kendilerine haykırma yeri olarak seçmişler.Burada "Bombok! Bombok!" diye haykıran, alkolizm içinde gözleri kızarıp şişmiş Alman alkolikler var.
...
Birdenbire çok yorulduğumu, taşıyamayacağım kadar yaşantı üstlendiğimi ölürcesine algıladım.Kitapsız, sanatçısız, tartışmasız bir yaşam özlemi sardı benliğimi.
...
Şimdi okumuş kitapları yeniden okuyorum.Şimdi bildik müzikleri yeniden dinliyorum.Yenmiş yemekleri yiyorum.Sevip yitirdiklerimi yeniden seviyorum.Şimdi uykusuzluğumu yeniden uyuyorum.Şimdi açlığımla yeniden acıkıyorum.Şimdi gittiğim kentlere yeniden gidiyorum.Şimdi havada uçuyor, raylarda, su yüzeylerinde, yaşama ve ölüme karşı duyduğum aynı umursamazlıkla dolaşıyorum.Tartışmaları biliyorum.Duyguları.Korkuları.Sözcükleri.Her dili anlıyorum.Anlıyor ama kavrayamıyorum.
...
Dün gece Beckett'in "Sen sesinle yalnız olacaksın.Dünyada kendi sesinden başka ses olmayacak" cümlesini düşündüm sık sık.
"Sen kendi sesinle yapayalnız kalacaksın.Dünyada kendi sesinden başka bir ses olmayacak."
...
Herkese kendi sessizliği.
...
Hiç kimseyle birlikte yaşlanmak istemiyorum.Kendimle bile...

Kalanlar
Tezer Özlü


25 Ekim 2011 Salı

yenilmek büyük günah

Her alanda olduğu gibi futbolda da kaybetmek yasaktır.Yüzyılımızın sonlarına yaklaştığımız bir sırada başarısızlık affedilmesi mümkün olmayan tek günahtır.94 Dünya Kupası'nda bir grup fanatik taraftar, Kamerunlu başarısız kaleci Joseph Bell'in evini ateşe verdi ve Kolombiyalı futbolcu Andres Escobar da kendi kalesine gol atmak gibi bir şanssızlığa ulaşmıştı ve bu "vatana ihanet" suçunun affı olmazdı; Escobar, Medellin'de kurşunlanarak öldürüldü...Eduardo Galeano

23 Ekim 2011 Pazar

kronolojik bir seyran



Çıktım yücesine seyran eyledim
Cebel önü çayır çimen görünür
                               Dadaloğlu



Çıktım yücesine seyran eyledim
Kayak merkezleri olmuş yüceler
                               Hüsrev Hatemi

22 Ekim 2011 Cumartesi

the cyclist, mohsen makhmalbaf

The Cyclist,1987
Mohsen Makhmalbaf

Bisikletçi, çürük teknelerden payına kahraman kaptan olmak düşenlerin uykusuz turu.Yoksulluğun ve ezilmişliğin, ancak kamyon tekerleklerinin altında ölüme yatarak son bulacağına inananların, Nesim'in göz kapaklarının önderliğinde aynı ezilmişliğe kafa tutuşları.Kaç ömürdür gözlerine uyku girmemişlerin ve belki de girmeyeceklerin çevirdikleri pedal tadındaki güzel film...

cool anılar, jean baudrillard

Mutsuzluğun kökekinde hep bir kaza vardır
Mutluluğun kökeninde hep bir rastlantı
...
Başkalık hiç kimsenin kendini gıdıklayıp da gülememesidir.
...
Öğleden sonrası olmayan günler icat etmeli; şafak vaktinden önce duran geceler, giderek artan bir ritimle birbirini izleyen mevsimler, başlamadan sonlanan yıllar ve sonsuza dek birbirinin yerini alan neşe ve bedbahtlık.
...
Tanrı insanı yaratırken, yapayalnız hayatta kalamayacağını gördü ve ona bir gölge verdi.O gün bu gündür, gölgesini şeytana satmaktan vazgeçmedi insan.