this is us etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
this is us etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mayıs 2020 Pazar

This is Us 4. Sezon, Hayat ve "Bir dahaki sefere"ler

This is Us 4. Sezon
"hayat ve 'bir dahaki sefere'ler"

Küçükken hep buraya gelirdim.
Aynı resim, aynı oda.
Bir keresinde, sekiz ya da dokuz yaşındayken,
bu resme gözlerini hiç ayırmadan bakan bir kadın görmüştüm.
Nereden baksanız saatlerce bakmıştı.
Çünkü, ailemle birlikte etrafı gezip geri döndüğümüzde,
o kadın hala oradaydı.
Çok etkilenmiştim.
Bir resme o kadar süre boyunca, 
gözünü ayırmadan bakma fikri insana çok sofistike gelebilir.
Olgun.
Bir an önce büyüyüp, o kadın gibi olmayı istediğim zamanları hala hatırlarım.
Onun resimde gördüğü şeyleri, benim de görebilmemi.
Dilediğim kadar orada dikilmeyi ve gördüğüm şeyleri anlayabilmeyi.
Büyüdüğümde buraya gelebilmek oldukça basit gözüküyordu,
ama hiç bir zaman gelmedim.
Bir kere siz çocukken, 
bir kere de Kevin buraya taşındığı sıradaNew York'a gelmiştim.
Sonra Miguel ile birlikte de şehire ne zaman gelsek
ya bir şova geliyorduk ya da bir akşam yemeği 
ya da başka acele bir şekilde yapacak işlerimiz oluyordu.
Ve her seferinde bir dahaki sefere diyordum.
Bir dahaki sefer Met'e giderim diyordum.
Bir dahaki sefere.
Tüm hayatım, hep bir dahaki seferelerle dolu.
İlerde yapmayı umduğum şeylerle.
Ama şimdi farkına varıyorum ki,
bunları yapabilmek için vaktim azalıyor.






This is Us 4. Sezon

17 Ekim 2018 Çarşamba

this is us, number three, randall & pacman

This Is Us - 2. Sezon 10. Bölüm (Number Three)
Randall & Pac-man

- Önceden Pac-Man bağımlısıydım.Bilgisayarımda vardı.Herkes uyuduktan sonra oynuyordum.Kızlara da alıştırdım.Tuhaf olan şey ise, bunca yıldan sonra oyunda hiçbir şeyin değişmemesiydi.Değişen sadece oynayan kişilerdi.Her şeyin ortasında ise sadece Pac-Man vardı.Sarı parlak ufaklık, yapması gereken şeyi yapıyordu.Homieler, Sisifuslar.On yıllar boyunca o yuvarlak şeyleri yiyip, farklı rotaları deneyerek, hayaletlerden kaçmaya çalışıp en yüksek puanı elde etmek.

- Bebeğim?
- Efendim.
- Neden bahsediyorsun?
- Bilmem.Sanırım, hayat bazen Pac-Man imiş gibi geliyor bana.Sürekli olarak aynı oyunmuş gibi.Aynı oyun, aynı hayaletler.Bazen hayat ağzına bal çalabiliyor, ama en sonunda, kaçınılmaz bir şekilde hayaletler seni yakalayıveriyor.

- Kahretsin.
- Hmm...Cehennem kadar kasvetliymiş.
- Yoksa, güzel mi?
- Hayır, kasvetli.
- Sen güzelsin ama.
- Renkli camlar yüzünden.
- Hala güzelsin.


this is us (2016)































-Kev, hayatımdaki tek güzel şey sensin. 
-Hadi ama, o kadar da iyi değilim. 
-Biliyorum, durumu daha da kötüleştiren de bu ya.

This Is Us (2016-)


this is us, number one, kevin pearson & bojack horseman

This Is Us - 2. Sezon 8. Bölüm (Number One)

Kev, depresyon abidesi olarak karşımızda.
BoJack Horseman ete kemiğe bürünse, Kevin Pearson diye görünürdü muhtemelen.



Naber saha?
20 yıldan fazla oldu.
Pekâla.

Pearson sahanın ortasında yerini aldı.Bu gece iki sayı elde etti.Bu çocuğun yapamayacağı bir şey var mı ki?Vicodin almadan 4 saat ayakta duramaz, yapamayacağı şey bu.Ama yine de çok seviliyor.Pearson!

- Mavi 42!
- Mavi 42!
- Mavi 42!
- Mavi 42!

Başlayalım artık.

Top yükseklik kazandı.Pearson aldı.Soluna baktı.Bir feyk attı.Sağına doğru ilerliyor. Topu sakladı. Kalabalığa girdi.Defanstan kurtuldu.Sahanın sonuna doğru baktı.Önü açık. Hem de apaçık.Geleceğini görüyor.Notre Dame.Heisman Kupası.Yılın oyuncusu.Yılın en iyi çaylağı. Super Bowl MVP.Tribünde babasını görüyor.Super Bowl Kupasını elinde tutarken, babası onunla gurur duyuyor...gözlerinden yaş gelircesine gurur duyuyor hem de."Bu benim oğlum." diyor."Bu benim oğlum."Pearson şuta hazır. Şutu çekiyor.Boom! Yere düştü.Bayanlar baylar, Pearson yerde, ayağa kalkamayacak gibi.Dizinden sakatlandı.Bundan sonra geri dönemeyebilir.Her şey Kevin Pearson için bitti.

- Kate, git babanı ara çabuk.
- Tamam.
- Bir telefon bul, ara çabuk.
- Yürü, hadi yürü.
- Kate, Kate, git.
- Pekâla, tamam.
- Kalkabilecek mi?
- Kalkacak.

Bayanlar baylar, kalkacak.
Kalkacak.
Kevin Pearson tekrar yürüyecek; sevgili babasını gömmek için yürüyecek.

- Bu sefer yerde kalacak.Bu sefer yerde kalacak, değil mi?
- Hayır.Hayır, yine ayağa kalkacak.Ayağa kalkacak, ve harika...Harika bir kızla evlenecek.Hollywood'a gidecek, ve mutlu bir son olacak Kevin Pearson için.Hayır, bekleyin biraz, olmadı.Bekleyin biraz.Kızı aldatıyor.Evet, doğru. Kızı da elinden kaçırıyor.Peki ya cezası ne olacak?
Bir sitcom'u oluyor ve milyonlar kazanıyor, bayanlar baylar.Kalabalık çıldırıyor.Peki ya bu ikinci şansını ne yapacak?Bayanlar baylar, bu şansını da mahvediyor.Onun tarzı bu çünkü. Her şeyi mahvetmek.Aslına bakarsanız, artık evrenin onu cezalandırması gerekir, değil mi?Yanılıyorsunuz. Kızı tekrar elde ediyor.Şimdi yine kızla birlikte, ayrıca bir de sinema filmi oluyor.Sonra yine!Yine aynı dizi.

Bam!Yine yere düşüyor.Güçlü olmak için elinden geleni yapıyor, ama bunu becerebilmek için ağrı kesicilere ihtiyaç duyuyor.Ne kadar acınası bir halde olduğunu söylemek istediğinde ise sadece duymazdan geliniyor.

Onu alkışlıyorlar.




"Kaçtığım için bana kızgınsın, biliyorum.
Senle bir alakası yok, tamam mı?
Acı içerisindeyim!
Baksana, acı çekiyorum, görmüyor musun?
Göremiyor musun acı çektiğimi?
Son bulsun istiyorum.
Birisi bana yardım etsin.
Bana yardım edecek birisine ihtiyacım var.
Sadece yardım istiyorum, lütfen.
Lütfen birisi bana yardım etsin."

This Is Us - 2. Sezon 8. Bölüm (Number One)