ne denizsiz ne tütünsüz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ne denizsiz ne tütünsüz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ocak 2022 Pazar

Ü-ürü-üüü - Asil Horoz Beneventano'nun Ötüşü

Son zamanlarda dünyanın her yerinde, ahlâksız despotluklardan kaçmaya çalışan birçok coşkulu insan başından vurulmuştu; çok fazla kayıp vardı, lokomotif ve buhar makinesi de yüzlerce heyecanlı yolcuyu başından etmişti.(Bir arkadaşımı da böyle kaybettim.) Kendi kişisel ilişkilerim de despotluk, kayıplar ve başından vurulmakla ilgiliydi.Erken bir bahar sabahı, uyuyamayacak kadar evhamlı olduğum için dışarı fırlayıp, yamaçtaki çayırlarda yürüyüşe çıktım.

...

"Güzel sabahlarda,
Biz güzel horozlar neşeyle öteriz;
Ama çok ötmeyiz akşam olduğunda,
Çünkü o zaman gelir ümitsizlik ve delilik."

...

Hiçbir horoza cevap vermemişti, münferit bir küçümseme ve bağnazlıkla yalnızca kendisi için ötüyordu.

...

Horoz ölmüştü

Eğer o dağlık bölgeyi ziyaret ederseniz, dağın hemen altında, bataklığın diğer tarafında, rayların yanında bir mezar taşı görürsünüz -üzerinde tehlike işareti değil, coşkuyla öten bir horoz çizilmiştir ve şu sözler yazar:

"Ey ölüm, zaferin nerede?

Ey ölüm, dikenin nerede?"

...

Herman Melville
Ü-ürü-üüü 
Asil Horoz Beneventano'nun Ötüşü
Ne Denizsiz Ne Tütünsüz
Zeplin Kitap
Çeviri: Sibel Hacıoğlu

Jimmy Rose, zavallı Jimmy Rose, Herman Melville

...

Yıllar önceydi.Ben o zaman kasabada oturuyordum ama yıllık ziyaretlerimden biri dolayısıyla şehre inmiştim.Dört ya da beş gün önce Jimmy'i evinde görmüştüm, sonrasında da ipek kumaşlar içinde bir kadın tarafından verilen bir eğlencenin kapanışında konuşurken duydum: "Asil ev sahibimiz; yüzünde açan çiçekler kalbindekiler gibi sonsuza dek solmasın!" Ve onlar, oradaki hanımefendiler ve beyefendiler kadehlerini büyük bir neşeyle ve içtenlikle kaldırmıştı.Jimmy'nin gözlerinde nazik, gururlu ve minnettar gözyaşları vardı, parıltılı yüzlere ve bir o kadar parıltılı kadehlere bir melek gibi bakıyordu.

...

O zamanlar ben genç bir adamdım, Jimmy de kırkını geçmemişti.Yirmi beş yıl sonra onu tekrar gördüm.O nasıl bir değişimdi!Çökmüş, küçülmüş, zayıflamış, çaresizlik içinde ve insanlardan kaçarak öfke dolmuş birini görmeyi -belki de görmemeyi- beklerken -hayret!Yüzünde eski İran gülleri açmıştı.Yine de bir sıçan kadar zavallı; sefalet içinde bir zavallı; düşkünler evine düşecek kadar fakir; ince, eski püskü, yamalı ceketiyle dolaşan bir yoksul; süslü kelimeleriyle zengin olan bir yoksul; nazik, gülümseyen, soğuktan titreyen bir beyefendi.

...

Belki de Jimmy hiçbir şekilde insanlardan nefret edemeyecek kadar iyi ve nazik bir adamdı.Ve şüphesiz insanlardan kaçmak bile Jimmy'e günah gibi görünmüştü.

...

Görünüşe göre, kötülükten uzak ama kaderin küçük düşürdüğü ve sadece merhamet edilebilecek biri olarak görülmüyorsa, hiç kimse bu hayatta ceza almadan yaşayamazdı.Evine yemeğe gelenler iyilikten pek nasibini almamıştı çünkü çay ve ekmek yardımı için gelen, açlıktan ölen beyefendiyi içeri almamışlardı.Onu her gün kapı kapı dolaşıp yardım dilemekten kurtaracak bir miktar parayı aralarında toplasalardı biraz değerli olabilirlerdi.

Ama en dokunaklı şey, yanaklarındaki o güllerdi; dondurucu soğukta o kıpkırmızı güller.Nasıl açtı o güller; yemek, süt ya da çay ve ekmek onları büyütmüş olabilirdi; ya da o boyamış olabilirdi; öylesine açmak için nasıl bir tuhaf büyü yapılmıştı; hiçbir insan oğlu bunu bilemiyordu.Ama onun yanaklarında güller açmıştı.Ve güllerin yanında, gülümsemesi vardı.Her zaman gülümserdi.Onu çaya davet edenler, onun kadar gülümseyen bir misafir daha bilmezdi.Zengin zamanlarında Jimmy'nin gülüşü çok meşhurdu.Şu anda üç kat daha meşhur olmalıydı.

Nereye gitse, kasabanın bütün haberleri onda olurdu.Sık sık okuma salonlarına giderek Avrupa meselelerini ve yerli yabancı edebiyatı takip ederi.Ve teşvik edildiğinde, bunlar hakkında konuşurdu da.Ama her zaman teşvik edilmezdi.Jimmy çoğu eve çay saatinden on dakika önce uğrar ve yine çay saatinden on dakika sonra ayrılırdı; daha fazla durmasının ev sahibinin rahatını bozacağını iyi bilirdi.

Cömertçe sunulan çayı bardak bardak içişini, leziz ekmek ve tereyağını yiyişini izlemek ne kadar da üzüzüydü.Akşam yemeği saatinin geç olması ve yemek bolluğu sebebiyle, Jimmy hariç kimse ekmek ve tereyağına dokunmaz ya da bir bardaktan fazla Souchong çayı içmezdi.Ve bunu çok iyi bilen zavallı Jimmy açlığını gizlemeye, bir yandan da gidermeye çalışırdı; şen şakrak ev sahibesiyle sohbete devam etmeye çalışır, dalgın bir havayla lokmaları ağzına atar, sanki açlıktan öldüğü için değil de sadece ayıp olmasın diye yiyormuş gibi yapardı.

Zavallı, zavallı Jimmy -Tanrı hepimizi korusun- zavallı Jimmy Rose!

Jimmy nazik davranışarından da vazgeçmemişti.Ne zaman masada kadınlar olsa, kesin güzel sözler duyarlardı; fakat Jimmy'nin yaşamının sonuna doğru, genç bayanlar onun iltifatlarının demode olduğunu, fötr şapka ve sade kıyafetleri çağrıştırdığını düşünmüştü.Çünkü Jimmy'nin hitabında hala bir tür askeri hava vardı; geçmiş başarılı günlerinde, diğer birçok şeyin yanında, devlet ordusunda bir generaldi.Bu ordunun generalliklerinde bir talihsizlik var gibi görünüyordu.Ah!Eskiden ordu generali olan, sonradan yoksullaşan birkaç beyefendi daha hatırlayabiliyorum.Bunun neden böyle olduğunu düşünmeye korkuyorum.Gayri askeri bir kalbi olan -yumuşak, nazik bir kalbi- bir adamın askeri eğitimi, zayıf ve beyhude bir gösteriş aşkının belirtisi midir?Ama büyük ihtimalle öyle değildir.Her halukârda, böyle olmayanları ahlak bakımından değerlendirmek kaba ve uygunsuzdur.

...

Yoksullara verecek paran olmasa da Jimmy, hâlâ zenginlere verecek sadakan vardı.Çünkü köşedeki ağacın altındaki dilenci ne kadar ekmek peşindeyse, kibirli bir kalp de bir o kadar iltifat peşindedir.Zenginler doymak bilmez tokluklarıyla, yoksullar da bitmek bilmez sefaletleriyle bizimledir.Sanırım Jimmy Rose böyle düşünüyordu.

...

Jimmy Rose öldü!

...Bütün acımasız geçmiş unutuldu, Tanrım Jimmy'nin güllerini sonsuza kadar yaşatsın!

...


Herman Melville
Jimmy Rose
Ne Denizsiz Ne Tütünsüz
Zeplin Kitap
Çeviri: Sibel Hacıoğlu

Bir Hudson Nehri Hikayesi, Herman Melville - Ne Denizsiz Ne Tütünsüz


...

- Burada kürek çekmek oldukça zor, amca.

- Zafer zorla kürek çekmeden kazanılmaz, genç adam -bizim şu an yaptığımız gibi, akıntıya karşı.Genel akıntıyla kayıtsızlığa sürüklenmek, insan doğasında var olan bir eğilimdir.

...

Aklı yıllar ve beyaz saçlar getirir, delikanlı.

...

"Delikanlı!" dedi amcam sonunda, başını kaldırarak.Ona dikkatlice baktım ve yüzündeki o korkunç görüntünün neredeyse kaybolduğunu görünce sevindim.

"Dekikanlı, yaşlı bir dünyada yaşlı bir adamın icat edeceği çok bir şey kalmadı."

Bir şey demedim.

"Delikanlı, sözümü dinle, hiçbir şey icat etmeye kalkma mutluluktan başka."

...

Başarısızlık için Tanrı'ya şükürler olsun!

Herman Melville
Bir Hudson Nehri Hikâyesi
Ne Denizsiz Ne Tütünsüz
Zeplin Kitap
Çeviri: Sibel Hacıoğlu