max horkheimer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
max horkheimer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mayıs 2020 Cuma

Doğa & İnsanın Doğası, Aydınlanmanın Diyalektiği, Adorno & Horkheimer

...

İnsan, kendisinin bizzat doğa olduğuna dair farkındalığını bertaraf eder etmez, uğruna hayatta kaldığı bütün hedefleri -toplumsal ilerleme, maddi ve manevi bütün güçlerinin, hatta zihnin bile güçlendirilmesi- hükmünü kaybeder...İnsanın, kendiliğinin temelimi oluşturan kendisi üzerine kurduğu tahakküm, hemen her zaman, uğruna işe koşulduğu öznenin tahribiyle sonuçlanır.

...

Aydınlanmanın Diyalektiği
Theodor W. Adorno & Max Horkheimer

17 Şubat 2016 Çarşamba

vicdan rahatlığı & ahlak, max horkheimer, geleneksel ve eleştirel kuram


...Herkesin kendi vicdanına uymasıyla, ne kaos ne de ondan kaynaklanan sefalet sona erer.Kendi kendisiyle barışık olma, çelişkisiz bir istence sahip olma yönündeki biçimsel talimat, ahlaki huzursuzluğun nedenini ortadan kaldırabilecek bir ilke oluşturmaz.Bir kez bile vicdan rahatlığıyla yapılmamış tek bir alçaklık var mıdır?..

Max Horkheimer

Materyalizm ve Ahlak (1933)
Geleneksel ve Eleştirel Kuram

13 Nisan 2014 Pazar

akıl tutulması, max horkheimer

Başlangıçta, siyasal düzenin nesnel akla dayalı sonut ilkelerin bir ifadesi olduğu düşünülüyordu; adalet, eşitlik, mutluluk, mülkiyet düşüncelerinin hepsinin akla uygun olduğu, akıldan doğduğu ileri sürülüyordu.Sonradan, aklın içeriği keyfi olarak bu içeriğin sadece bir bölümüne, onun ilkelerinin sadece birinin çerçevesine indirgendi; tikel olan, evrensel olanın yerine sahip çıktı.Düşünce alanındaki bu elçabukluğu ve kuvvet gösterisi, siyaset alanında kaba kuvvet iktidarına zemin hazırlar.
---

Özerkliği kalmayan akıl bir araç haline gelmiştir.
---
Düşünmenin kendisi de sınai süreçlerden biri durumuna düşürülmüş gibidir; çok keskin bir programa tabidir, üretimin bir parçasıdır.Toynbee tarih yazımı  açısından bu sürecin bazı sonuçlarına değinmiştir."Çömlekçinin, kullandığı kilin kölesi olma eğilimi'nden söz etmektedir."...Eylemler dünyasında hayvanları ya da insanları inşaat malzemesi gibi görmenin hep ters teptiğini ve felaketlere yol açtığını biliyoruz.Öyleyse bu yaklaşım düşünceler dünyasında da aynı ölçüde yanlış değil midir?
---
Halk çeşitli kısmi çıkarların kontrolü altında girdikçe, çoğunluk da kültürel hayatın hakemi olarak sunulmaya başlar.Popüler sanat ve edebiyatın  kitleleri aldatmaya yarayan ürünlerine kadar her dalda kültürün yerine konulan sözde kültür ögeleri, çoğunluk yargısı adına savunulur ve aklanır.Bilimsel propaganda kamuoyunu karanlık güçlerin aleti haline getirdikçe, kamuoyu da aklın yerini almaya başlar.Demokratik ilerlemenin bu yanıltıcı zaferi, demokrasiyi beslemiş olan düşünsel cevheri yiyip bitirmektedir.
---
Günümüz ölçülerine göre, iyi sanatçıların doğruya, iyi gardiyanlardan, iyi ev kadınlarından veya iyi bankacılardan daha iyi hizmet etmesi söz konusu değildir.
...
Belirli bir etkinlik açısından "iyi" olma, zamanın bir fonksiyonudur.
---
Cadı avlarının açığa vurduğu şey, kilisenin kendi inancına karşı beslediği gizli bir kuşkudur.Kilise işkencecileri hemen her zaman rahatsız bir vicdan taşıdıklarını belli etmişlerdir; bir insan ateşe atıldığı zaman kan dökülmemiş olduğu yolundaki sefil kaçamakları bunun bir göstergesidir.
---
Sağ kalma-ya da başarı diyelim buna- bireyin toplumdan gelen basınçlara kendini uyarlama yeteneğine bağlıdır.Sağ kalmak için, hayatını oluşturan anlaşılmaz, çetrefil durumlara her an en uygun tepkiyi gösteren bir aygıta dönüştürür insan kendini.
---
Göğe baktıktan sonra, babasına "Baba, Ay neyin reklamı acaba?" diye soran çocuk, biçimsel akıl çağında insanla doğa ilişkisinin düştüğü durumun tipik bir göstergesidir...Ay'ın ne reklamı olduğunu sormasalar bile, onu balistik ya da uzay uçuşları açısından düşünmektedirler.
---
Birkaç yıl önce gazetelerde yer alan, bir haber dünyamızda hayvanlara ayrılan yeri çok iyi anlatmaktadır.Bu haberde fillerin ve öteki vahşi hayvanların Afrika'ya uçak inişlerine engel olduğu bildiriliyordu.Hayvan burada sadece trafiğe engel olarak görülmektedir.
---
Bireyin talihi hep kentsel toplumun gelişmesine bağlı olmuştur.Kent sakinleri, bireylerdir.Kent yaşamını eleştiren Rousseau ve Tolstoy gibi büyük bireycilerin kökleri kentsel geleneklerde yatar; ormanlara kaçmayı öneren Thoreau, bir köylü değil, Yunan polisi üzerine çalışan bir öğrencidir.Bu insanlarda uygarlığa duyulan bireyci tepkiyi besleyen şey, yine o uygarlığın meyveleridir.
---
Ortaçağ insanı adaletten kaçmak için prenslerin affına sığınıyor, himayesine giriyordu.Bugün bizadalet için savaşıyoruz; evrenselleşmiş, eşitlik ve bağışlama düşüncelerini de içeren, dönüşmüş bir adalet kavramı bu.Asyalı despotlardan, Firavunlar'dan, Yunan oligarşilerinin yöneticilerinden tüccar prenslere, rönesans'ın liderlerine ve çağımızın faşist şeflerine kadar, bireyselliğin değerini öne sürenler, başkalarının bireyselliklerini ezmek pahasına kendi bireyselliklerini geliştirme fırsatını bulmuş olanlardır.

Akıl Tutulması
Max Horkheimer

7 Aralık 2013 Cumartesi

teori ve pratik üzerine bir tartışma, theodor w. adorno, max horkheimer

İnsanlığın neden bu atomist medeniyet evresinden geçmek zorunda olduğunu açıklayacak bir şeyler söylememiz gerekiyor.Günümüzde insanlar "bize iyi muamele ederseniz verimlilik artar." diyor..Bunun açık açık söylenmesi başlı başına önemli bir şey...Horkheimer 
---
Çalışmanın başarısı çabayla sorunlu bir ilişki içindedir.Çalışma kesin, garantili bir biçimde çalışanların hayatını yeniden üretmiyor, onları çalışmaya ikna edenlerin hayatını yeniden üretiyorsadece.İnsanları çalışmaya razı etmek için emeğin kendinde şey olduğu safsatasını yutturmaya çalışıyor...Adorno
 ---
Çalışma kavramı....Bizi uygarlıktan önceki, insanın çalışmaktan çocukluğuna kaçmayı bir ölçüde başardığı evreye dönmemizin mümkün olmadığına ikna etmek için Marksizm de burjuva dünyası da elinden geleni yaptı...Horkheimer
---

Geriye ne iyi kalır ne de kötü, ama kötünün ayakta kalması daha olasıdır...Horkheimer
---
Horkheimer: "Özgürlük birikim yapabilmek değil, bilakis biriktirmeye ihtiyacımın olmamasıdır."
Adorno: Marks da söylemişti bunu.Marks, çalışmaktan kurtulmayı tahayyül ediyordu bir yandan.Diğer yandan, toplumsal emeğin üzerine muazzam bir parıltı kondurdu.Bu iki moment doğru dürüst formülleştirilemiyor Marks'ta.Marks emeğin ideolojisini eleştirmedi, burjuvaziyle hesaplaşabilmekk için emek kavramına ihtiyacı vardı çünkü."
Horkheimer: "Burada bir diyalektiğe ihtiyacımız var.İnsanlar kendilerini işten uzaklaştırabilecek kaotik düşünceleri bastırıyorlar ve böylece çalışma onlar için kutsal bir şey haline geliyor."
---
Adorno: "Karl Kraus insanın tüketici ya da üretici olarak yaratılmadığını, insan olarak yaratıldığını söylüyordu.
Horkheimer: "Bugünlerde daha ziyade işçi-işveren birliklerinden bahsediliyor.
Adorno: "Bütün karşıtlıklar aynıkefeye konuyor.
Horkheimer: "Biz kaotik olanın tarafındayız, henüz dahil edilmemiş olanın."
---
Adorno: "Dünya sadece delirmiş değil, hem deli hem rasyonel."
Horkheimer: "Karamsarlığını yalancı çıkaracak tek şey, bugün hala düşünmeye devam ediyor oluşumuz.Bütün ümit düşüncede.Ama bunun da yok olacağını gayet iyi tahayyül edebiliyorum."
---
Adorno: "İnsanlar her konuda hayvanlardan çok daha dehşet verici; buna raağmen her şeyin başka türlü olabileceğini de sadece insanlar düşünüyor."
Horkheimer: "Tek tek insanlar, insanlık değil."
---
Horkheimer: "Eklenmesi gereken bir ara bölüm: Hapishane: Bir cezalandırma biçimi olarak kullanıldığında, çalışmanın mutluluğa dönüşmesini engellemek çok zordur.Çalışmayı olabildiğince nahoş kılmak gerekir."
Adorno: "Bir iş ne kadar gerksizleşirse, o kadar kötüleşir, o kadar ideolojiye dönüşür."
Horkheimer: "Ve bir o kadar yanlış uygulanır.İnsanlar aç kalmaya devam ettiğine göre, bütün çalışma gereksizdeğil demektir.Çalışma saptırılmıştır.Otomasyon.Başkalarına yardım etmeyi, doğru malları kişilere ulaştırmayı, hastalıklara çare bulmayı daha çok dert edinmemiz gerekiyordu.Bugün çalışma yanlış bir biçimde ortadan kaldırılıyor."
---
Babama kitle kültürünün yalan yanlış olduğunu söyleseydim, "Ama benim hoşuma gidiyor." derdi...Adorno
---
Düşüncenin hakikiliğinin alametifarikası, kendi menfaatinin dolaysızlığını reddetmesidir.Hakiki düşünce haklı kalmak istemeyen düşüncedir...Adorno
---
Bir toplama işlemi yapmanın, bir müzik parçasını dinlemekle aynı anlamda bir faaliyet olduğunu söyleyemezsin.Nasıl ki bir sandalyeyi bir yere itmekle sandalyeye oturmak arasında bir fark varsa, bu ikisi arasında da bir fark vardır.Dinlenme, bakma momenti teori tarafındadır...Horkheimer 
---
Dünya bugün olduğu gibi kaldıkça her şeyin yanlış olacağını biliyorum...Adorno
---
Horkheimer: "Devrimci olmayan bir durumda, devrimci yazılar yazıyor ve kültürün pozitif veçheleriyle ilgilenmiyorsan, yazdığın her şey umutsuz bir görünüm alır."
Adorno: "Ama Marks hiç de umutsuz grünmüyordu."
Horkheimer: "Marks'ın sekter bir tarafı yoktu.Bu toplumda yaşadığımızı ve bu toplumun bir parçası olduğumuzu inkar eden tek bir sözcük bile yazmamalıyız."
---
Biz pratiği değil, buyurmayı reddediyoruz.Hala yaşayabildiğimiz için, bir şeyler yapmakla yükümlüyüz...Horkheimer

Teori ve Pratik Üzerine 
Bir Tartışma (1956)
Theodor W. Adorno & Max Horkheimer