Başlangıçta, siyasal düzenin nesnel akla dayalı sonut ilkelerin bir ifadesi olduğu düşünülüyordu; adalet, eşitlik, mutluluk, mülkiyet düşüncelerinin hepsinin akla uygun olduğu, akıldan doğduğu ileri sürülüyordu.Sonradan, aklın içeriği keyfi olarak bu içeriğin sadece bir bölümüne, onun ilkelerinin sadece birinin çerçevesine indirgendi; tikel olan, evrensel olanın yerine sahip çıktı.Düşünce alanındaki bu elçabukluğu ve kuvvet gösterisi, siyaset alanında kaba kuvvet iktidarına zemin hazırlar.
---
Özerkliği kalmayan akıl bir araç haline gelmiştir.
---
Düşünmenin kendisi de sınai süreçlerden biri durumuna düşürülmüş gibidir; çok keskin bir programa tabidir, üretimin bir parçasıdır.Toynbee tarih yazımı açısından bu sürecin bazı sonuçlarına değinmiştir."Çömlekçinin, kullandığı kilin kölesi olma eğilimi'nden söz etmektedir."...Eylemler dünyasında hayvanları ya da insanları inşaat malzemesi gibi görmenin hep ters teptiğini ve felaketlere yol açtığını biliyoruz.Öyleyse bu yaklaşım düşünceler dünyasında da aynı ölçüde yanlış değil midir?
---
Halk çeşitli kısmi çıkarların kontrolü altında girdikçe, çoğunluk da kültürel hayatın hakemi olarak sunulmaya başlar.Popüler sanat ve edebiyatın kitleleri aldatmaya yarayan ürünlerine kadar her dalda kültürün yerine konulan sözde kültür ögeleri, çoğunluk yargısı adına savunulur ve aklanır.Bilimsel propaganda kamuoyunu karanlık güçlerin aleti haline getirdikçe, kamuoyu da aklın yerini almaya başlar.Demokratik ilerlemenin bu yanıltıcı zaferi, demokrasiyi beslemiş olan düşünsel cevheri yiyip bitirmektedir.
---
Günümüz ölçülerine göre, iyi sanatçıların doğruya, iyi gardiyanlardan, iyi ev kadınlarından veya iyi bankacılardan daha iyi hizmet etmesi söz konusu değildir.
...
Belirli bir etkinlik açısından "iyi" olma, zamanın bir fonksiyonudur.
---
Cadı avlarının açığa vurduğu şey, kilisenin kendi inancına karşı beslediği gizli bir kuşkudur.Kilise işkencecileri hemen her zaman rahatsız bir vicdan taşıdıklarını belli etmişlerdir; bir insan ateşe atıldığı zaman kan dökülmemiş olduğu yolundaki sefil kaçamakları bunun bir göstergesidir.
---
Sağ kalma-ya da başarı diyelim buna- bireyin toplumdan gelen basınçlara kendini uyarlama yeteneğine bağlıdır.Sağ kalmak için, hayatını oluşturan anlaşılmaz, çetrefil durumlara her an en uygun tepkiyi gösteren bir aygıta dönüştürür insan kendini.
---
Göğe baktıktan sonra, babasına "Baba, Ay neyin reklamı acaba?" diye soran çocuk, biçimsel akıl çağında insanla doğa ilişkisinin düştüğü durumun tipik bir göstergesidir...Ay'ın ne reklamı olduğunu sormasalar bile, onu balistik ya da uzay uçuşları açısından düşünmektedirler.
---
Birkaç yıl önce gazetelerde yer alan, bir haber dünyamızda hayvanlara ayrılan yeri çok iyi anlatmaktadır.Bu haberde fillerin ve öteki vahşi hayvanların Afrika'ya uçak inişlerine engel olduğu bildiriliyordu.Hayvan burada sadece trafiğe engel olarak görülmektedir.
---
Bireyin talihi hep kentsel toplumun gelişmesine bağlı olmuştur.Kent sakinleri, bireylerdir.Kent yaşamını eleştiren Rousseau ve Tolstoy gibi büyük bireycilerin kökleri kentsel geleneklerde yatar; ormanlara kaçmayı öneren Thoreau, bir köylü değil, Yunan polisi üzerine çalışan bir öğrencidir.Bu insanlarda uygarlığa duyulan bireyci tepkiyi besleyen şey, yine o uygarlığın meyveleridir.
---
Ortaçağ insanı adaletten kaçmak için prenslerin affına sığınıyor, himayesine giriyordu.Bugün bizadalet için savaşıyoruz; evrenselleşmiş, eşitlik ve bağışlama düşüncelerini de içeren, dönüşmüş bir adalet kavramı bu.Asyalı despotlardan, Firavunlar'dan, Yunan oligarşilerinin yöneticilerinden tüccar prenslere, rönesans'ın liderlerine ve çağımızın faşist şeflerine kadar, bireyselliğin değerini öne sürenler, başkalarının bireyselliklerini ezmek pahasına kendi bireyselliklerini geliştirme fırsatını bulmuş olanlardır.
Akıl Tutulması
Max Horkheimer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder