barış bıçakçı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
barış bıçakçı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ağustos 2023 Salı

Baharda Yine Geliriz - Barış Bıçakçı


...

İnsanın geçmişi peşinden uysal bir köpek gibi gelse, tamam!Ama biz insanların zamanla tedirgin bir kediye dönüşme olasılığı da var.Sırtı kabarık, durmadan arkasına bakan bir kedi...

...

Bazen yağmur şimdiki bir yağmur olarak yağar şehrin üzerine, bazen de daha önceki bir yağmur olarak.Minareler, vinç kuleleri, çatılardaki antenler pusun ardından silikleşir.Her şey birbirine karışır.Çıkıp bir sokakta yürüsek, şehrin boğazına kaçmış gibi oluruz.Binalar, kaldırımlar, tabelalar, belediyenin işlek caddelerin kenarına diktiği cılız ağaçlar, püskürtmek istercesine üzerimize gelir.Evde kalsak, komşunun oğluna Türkçe dönem ödevi için yardım etmemiz gerekir.Zavallı çocuk bizim ağzımızdan, içinde "umarsız" sözcüğü geçen bir dolu cümle yazar, sonra da umarsızlık içinde bir bize bir yazdıklarına bakar.

...

Barış Bıçakçı
Baharda Yine Geliriz

16 Ekim 2022 Pazar

Bizim Büyük Çaresizliğimiz - Barış Bıçakçı


Her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilir bizi?Anılarımızı avuç dolusu gibi her sabah yüzümüze çarpmanın işe yaramayacağına kim inandırabilir?

Tanıklarla, kanıtlarla, uygun adım yürümek için ikide bir ayak değiştirme imkânı veren gerçeklerle ne kadar üstümüze gelseler, boşuna! İnanmayız."Geçen bir şey yok!" diye bağırırız."Her şey tam şimdi yaşanıyor!"

...

Hareket etmezsen acı üzerinde birikir.

...

Gençlik Parkı'na Opera kapısından girmiştik.Karşımıza çıkan suyu donmuş havuz Nihal'i heyecanlandırmıştı: "Üstünde yürüyelim mi?"

...

Nihal'e bakarken, annemin sık sık söylediği, sarımsağı gelin etmişler kırk gün kokusu çıkmamış, sözünü hatırlamıştım.

...

Gözlerimin içine bakarak konuşan her kıza aşık olduğum lise günlerini değerlendirme dışı bırakıyorum.

...

Sonuç olarak,ben Serap dışında kimseye aşık olmadım.Ona aşık olmamın nedeni de, bana geçmişimdeki sevme-sevilme biçimini tekrar etme olanağı sağlamasıydı.

Yararlanılan kaynaklar: Yurt Ansiklopedisi, Kemirgenlerle Mücadele El Kitabı, Belirli Günler ve Haftalar.

...

Evet, diyor Ender, bazen edebiyat daha açıklayıcıdır.

...

"Sen yine kendini sevdin.Bense onu sevdim!"

...

Fransızca derslerinde girdiğin gülme krizlerine ne demeki?Siyah çerçeveli gözlüğü, sımsıkı bağlı saçları ve fularıyla bir çizgi roman kahramanı gibi görünen öğretmen seni dışarı yollardı böyle zamanlarda.Zavallı kadın arkandan psikolojik sorunların olduğunu, bizim sana yardımcı olmamız gerektiğini söylerdi.

...

Perşembe akşamları halı saha maçlarına başladık, süreki bir kalecimizin olması ve taç kuralının uygulanması güzeldi.

...

Bütün tatlar ekşi, bütün kokular kesif, bütün hisler fani.

...

Nihal sahiden güzel kızdı, onun yanında sen göbeğinin üzerinde hareket eden bir fok, bense kel kafasını kaşıyan bir maymun olabilirdim.

...

Bir arkadaşım anlatmıştı: Üç buçuk yaşındaki oğlunun genzinde bir sorun olduğu ortaya çıkmış.Geniz eti galiba.Çocukcağız bu yüzden burnundan nefes almıyor, daha kolay geldiği için ağzından alıyormuş.Doktor sorunun çok önemli olmadığını, ancak çocuğun ağız ve burun yapısında kalıcı bir bozulma olmaması için burnundan nefes almaya alışması gerektiğini söylemiş.Arkadaşım çocuğuna konuyu bir soruyla açmayı uygun bulmuş: "Oğlum neden ağzından nefes alıyorsun?" Çocuk da kendinden emin, babasını küçümser bir tavırla, "Baba" demiş, "başka türlü nefes alınmaz ki!"

...

Aptalca bir şey ama, bu fotoğraflarda kendimi de arıyorum, bulamayınca da kederleniyorum.

...

Onunla birkaç kez şiir yazdığı günlerden konuşmak istediğimde, şiir yazmanın kendi harcı olmadığını, başaramadığını söylemiş, Tanpınar'ın çok sevdiği cümlesini tekrarlamıştı: "Zaten şiir, fakirinizde eserden ziyade şair budalalığı şeklinde tecelli etmiştir." Babamdaki bu vazgeçiş beni de etkilemişti.Yazmak, başaramamak, vazgeçmek...

...

Lisedeyken, biliyorsun, seninle çok az gezerdik.Bahçelievler'de okul, ev, pazaryeri, çevredeki basket sahaları, langırt oynadığımız kahve, Emek Mahallesi'nde bizim evin çevresi, lise son sınıfta sizin evden dershaneye giderken izlediğimiz güzergah (İrili ufaklı dört park, kaidesinde Melih Cevdet Anday'ın "Oysa geçen hiçbir şey yok, tümümüz / Göğün ortasında.Bir anıt gibi." dizelerinin yazılı olduğu, mermerden ve yaldızlı tunçtan yapılma modern bir heykel ve önünde oturup gazoz içebileceğimiz birkaç bakkal içeriyordu.) Kızılay ve tabii Gazi Mahallesi'nden demiryolu.Bizim dünyamız bu kadardı.Bir keresinde Etimesgut'a Zırhlı Birlikler'e bir okul gezisi düzenlenmişti de şehrimizin başka yerlerini de görmüştük.Ev kuşuyduk biz.Radyo dinlerdik, çay içip bisküvi yerdik, bu da yetmezdi bisküvimizi çaya batırırdık: Gülüşümüzün bütün dişleri tamamdı da gençliğimizin üç dişi eksikti.

...

Ne yazın gelişinden ne Dünya Kupası'ndan bir şey anlamıştık.Bir mevsimi elin böğründe karşılamak...Bir gazetenin spor sayfasından Dünya Kupası maçlarının programını kesip odanın duvarına asmamak.

...

Lisenin ilk yılında Nur'un dilinin ve parmağının ucunda geçen günlerim.(Erotik değil Çetinciğim, trajik!) Sonra Zühal'in kendisini bana layık bulmadığını söyleyerek kafesinin kapısını zarif bir yalanla kapatması.

Üniversitenin ilk yılı yaz tatilinde yarım yamalak bir Fransızcayla iki turist kıza tavla oynamayı önermem, onların da elimdeki tavlayı alıp teşekkür ederek kendi aralarında oynamaya başlamaları.(Büyük hezimet Çetin! Erdenliği başıma vurduğu o günlerde kadınlarla ilişkilerde bir eşik olduğunu, ancak bu eşiğin aşılmasının, ilişkilere yüklediğim romantik-platonik anlam yüzünden bir hayli zor olduğunu düşünüyordum.

...

Daha önce de söylemiştim, bir kere daha söyleyeceğim: Yaşamak aslında birbirinden kopuk yaşantılar arasında bağlantılar kurmaktır.Bir hatırayı diğerine bir fotoğraf albümü değil yaşayan insan bağlar.Langırt masası bu nedenle önemlidir!

...

Barış Bıçakçı
Bizim Büyük Çaresizliğimiz

5 Temmuz 2015 Pazar

sinek ısırıklarının müellifi, barış bıçakçı

Cemil bazen gün içinde apartmanda konuşmalar duyuyordu.Kapılar çalınıyor, "Banyonuz akıtıyor!" diyordu komşular birbirlerine.Cemil de birkaç kez , tavandaki gazete kağıtlarının iyice ıslandığını ve suyun damlamaya devam ettiğini gördüğünde çıkıp çalmıştı üst katın kapısını, "Banyonuz akıtıyor!" Parola buydu.Toplu konutta yaşayanların savaşta, neyse o savaş, aynı tarafta olduklarını, aynı kaderi paylaştıklarını belirten o parola.
---


Hayat tesadüflerle doludur ve o kadar doludur ki insan günün birinde kendi gençliğine tesadüf edebilir.
---
Rene Char'ın Seçme Şiirleri'nin önsözünde geçen şu cümleyi unutamıyordu: "Kırk yaşımızda, yüreğimize yirmimizde sıktığımız bir kurşunla ölüyoruz."..Böyle bir cümleyi okuyup yıllarca aklınızda tutuyorsanız zaten ölüyorsunuz demektir.
---
Biz askerlerden daha çok şey biliyorduk ve biz de bildiğimiz dünyanın bir an önce yıkılıp gitmesini istiyorduk.
---
Evet, kitabı basılmayan yazarlardan iyi birer roman kahramanı oluyor.
---
Zaten biz insanların saf gerçekle pek işi olmaz.Gerçekler av hayvanları içindir.Balıklar örneğin, hayatta kalabilmek için neyin gerçek neyin yalan olduğunu bilmek zorundadır, geyikler de öyle.Her neyse gerçek ya da değil, hatıra büyülüydü.Büyü sürsün istedim çünkü büyü sürsün isteriz.
---
Beni kendi acılarının suyuna batırıp çıkardı.Babamın düğüm düğüm olmuş dünyasını kendi dünyammış gibi algılamaya başladım: Çocukken kafatasımız yumuşaktır.Okulda arkadaşlarımla birlikteyken, sokakta insanların arasındayken aklımda babamdan duyduğum uzun ve kederli cümleler olurdu uzun sırıklar gibi üzerine basarak yürüdüğüm, cambaz derlerdi bana, soytarı derlerdi, yazar olacağımı söylerlerdi; bu üçü çoğunluk için aynı şeydi.Rahatlatırdı beni bu düşünce: Uzun sırıkların üzerinde koşarak geçiyorum insanların, dünyanın dertlerinin arasından, yazarmış, soytarıymış fark etmez.
---
Bir sabah erkenden okula gidip tahtalara Yusuf Atılgan'ın Saatların Tıkırtısı öyküsünden üç cümle yazdılar: "İzmir fuarındaki sırtlanı düşünüyorum.Kafesinin beton tabanı çepeçevre aşınmış; gezinmekten.Aşınan yer kafesin en uzun yolu."
---
Metin, devlet büyüklerini kaçırıp onlara günlerce hep aynı kitabı okuyarak işkence etme fikrini ortaya attı.Hangi kitabı okuyacakları konusunda ciddi tartışmalar yaşadılar.Cemil, Çamlıca'daki Eniştemiz'i önderi.İlhan, Ses ve Öfke'yi ya da Körleşme'yi uygun buluyordu."Feleklerini şaşırmaları lazım!"
---
"Dünyanın dev bir kaplumbağanın sırtında durduğunu söyleyen kadının hikayesini biliyor musun sen?"
Cemil daha yeni okumuştu."Gökbilim konferansındaki kadını diyorsunuz.Kalkıp bilim insanlarını mantıksız konuştukları için azarlamış ve kaplumbağa teorisini anlatmış."
"Evet...İşte o kadın, "Peki kaplumbağa neyin üzerinde duruyor?" diye sorulduğunda, 'Ondan aşağısı hep kaplumbağa!" diye cevap vermiştir.Şimdi bu cevap önemli."
"Biz de bir cinayetin üzerinde duruyoruz ve ondan aşağısı hep cinayet." dedi yaşlı kadın.
---
Kocaman bir sirk kurup kaldırıyoruz her gün hiç üşenmeden.
---
Haz, hafıza kaybı mıdır, diye soruyor İlhan.Eğer öyleyse neleri unutturabilir?Mamak çöplüğünde para edecek şeyleri toplarken çöplerin içine düşüp kaybolan adamı ve gündüzleri onu arayan, geceleri ateş yakarak bekleyen ailesini unutturabilir mi?
---
Evrenin muazzam boşluğu madde, anti-madde ve keder ile doludur.
---
Zaten bu dünyada çoğunluğu, herkesin kendisine hayran olduğunu düşünenler ile kimsenin kendisini sevmediğini düşünenler oluşturur, geri kalanlar ise Vüs'at O. Bener okurudur.
---
Editör Hanım, bunca acıya rağmen hala hayatta olduğumuza göre ya üçkağıtçıyız ya da umudumuz var.Ben kendimi üçkağıtçı gibi hissediyorum.
---
Bunun için hekimlerimiz ve ilaçlarımız var.Ne olursa olsun hayatın devam edeceğini bize bildiren dostlarımız var.
---
Başlangıçta birinci etap vardı, ikinci etap vardı ve kurbağalar vardı.Çok fazla kurbağa.Gece yürürken sağdan soldan kurbağalar sıçrıyordu.Sonra çok fazla kurbağa ölüsü oldu.Otomobillerin altında kalıyorlardı ve anlıyorlardı kağıttan kurbağa nasıl olur.Otomobiller iyice arttı, otoparklar doldu, kurbağalar tamamen ortadan kayboldu.Bir süre kirpiler dolaştı geceleri.Geceleri yollarda, parklarda dolaştılar.Sessizce dolaşıyorlardı, düşünceli, dalgın.Karşılarına insan çıkınca "Hih!" diyerek minik ayaklarının üzerinde azıcık sıçrıyorlardı.Çok yavaştılar, içe kapanıktılar, onlar da otomobillerin altında kaldılar.
---
Küçük burjuvaların kayda değer lükslerinden biri de kendi biyografilerini hayal edebilmeleri ve bazı şeyleri sırf biyografilerinde yer alsın diye yapabilmeleridir.
---
Hayat tesadüflerle doludur ve o kadar doludur ki, insan günün birinde kendi ihtiyarlığına tesadüf edebilir.

Sinek Isırıklarının Müellifi
Barış Bıçakçı