29 Mart 2019 Cuma

yardımcı, robert walser


...Kadın eskiden bir süre garson olarak çalışmıştı ama birkaç haftanın ardından, o geçici eklenti sökülüp atıldığına göre, tüm bunların ne anlamı vardı ki?Patronu, İngiliz parasıyla ilgili o hadiseye rağmen, Joseph'e fazladan bir veda primi ödemiş ve kışlada şans dilemişti.Şimdi ilkbaharın tılsımıyla büyülenmiş kırlardan geçen bir tren yolculuğu var sırada ve ardından bilmeye değer hiçbir şey kalmaz, çünkü o andan itibaren sadece bir rakama dönüşür insan; bir üniforma, bir fişeklik, bir kasatura, düzgün bir tüfek, bir kasket ve ağır yürüyüş postalları tutuştururlar eline.Kendine ait değilsindir artık; bir parça itaat ve bir parça talim olursun.Uyur, yemek yer, talim yapar, ateş eder, yürüyüş yapar ve dinlenme molaları verirsin; ama kurallarda yazıldığı biçimde.Duygularını bile büyük bir dikkatle gözetim altında tutarsın.Kemiklerin kırılacak gibi olur başlarda; ama beden gitgide çelik gibi sertleşir, esnek dizkapakları demirden birer menteşeye dönüşür, kafan düşüncelerden arınır, ellerin ve kolların, askerlere ve acemi erlere her yerde eşlik eden tüfeğe alışır.Joseph rüyasında komutlar ve patlayan silahların takırtısını işitir.Sekiz hafta boyunca sürer bu, bir sonsuzluk değildir, ama Joseph'e zaman zaman öyle görünür.
---
...Joseph bir parça kenarda duruyor ve düşünüyordu: "İşte orada yürüyorlar, adam ve yaşlı kadın.Bu tepeden görünmüyorlar artık ve şimdiden yarı yarıya unutuldular.İnsanların davranışları, tavırları ve eylemleri ne kadar çabuk unutuluyor.Şimdi tren istasyonuna ya da vapur iskelesine vaktinde yetişebilmek için ellerinden geldiğince hızlı yürüyorlar.Bu uzun yolda -ki on dakikalık yürüyüş, bozguna uğramış ve kaygılarla dolu iki insan için uzun bir yoldur- ikisi de tek kelime etmeyecek, ancak buna rağmen konuşacaklar, çok anlaşılır bir dil, sessiz ama fazlasıyla anlaşılır bir dil konuşacaklar.Acının çok kendine has bir konuşma tarzı vardır.Ve şimdi biletlerini alıyorlar, veya biletleri vardı belki de, çift yönlü biletlerin olduğu malum ve tren gürleyerek geliyor ve Yoksulluk ile Belirsizlik birlikte biniyor vagona.Yoksulluk kemikli, tamahkar elleriyle yaşlı bir kadın.
---
Bu sabah Joseph'in saçları taranmaya ve fırçalanmaya karşı olağanüstü bir direnç geliştirmiş gibi görünüyordu.Diş fırçası geçmiş zamanları hatırlatıyordu.Elini yıkamak için aldığı sabun kaydı ve yatağın altına uçtu ve en uzak köşeden çekilip çıkarılması gerekti.Gömleğinin üzerine mükemmelen oturmuştu.Ne hayret verici şeyler.Ve tüm bunlar ne kadar usandırıcıydı.
---
...Kaygılar ve hayal kırıklıkları, tıpkı yorgun düşmüş ama disipline alışkın askerler gibi uygun adım ilerliyor, yoldan ayrılmaya yeltenmiyordu.Başarısızlıkları ve umutsuzlukları da aralarına katarak, yaklaşan noktaya dikilmiş gözlerle, ağır ama düzenli bir biçimde ilerleyen çok düzenli bir yürüyüş alayı oluşturmuşlardı.
---
...Bulanık bir rüyada yürür gibi geçiliyordu her şeyin içinden.Ve bu hava ve böyle bir dünya bile, her şeye rağmen gizli bir neşeyi dile getirir gibiydi.Gürültüler uyuyordu sanki ya da ses çıkarmaya ürküyordu.Sabahın erken saatlerinde ve akşamın ilerleyen vakitlerinde, gölün üzerinden uzun bir soluk gibi gelen sis düdüklerinin, açıktan geçen gemileri haber vererek birbirlerini uyardıkları duyuluyordu.Bu sesler, çaresiz hayvanların acılı feryatlarını hatırlatıyordu.Evet, yeterince sis vardı.Arada sırada yine güzel bir gün yaşandığı da oluyordu.Ve birde gerçekten sonbahara özgü günler vardı, ne güzel, ne de viran, ne özellikle latif ne de özellikle kasvetli, ne güneşli ne de kapalı olan, tersine sabahtan akşama kadar hiç değişmeden aynı ölçüde aydınlık ve karanlık günler; öyle günlerde dünya akşam üzeri dörtte nasıl görünüyorsa öğleyin on birde de aynı manzarayı sergiliyor, her şey dingin , donuk sarı ve biraz kederli bir ışık içinde dinleniyor, renkler adeta sıkıntılı bir rüya görür gibi kendi içine çekiliyordu.Joseph öyle günlere meftundu.
---
Siz korkaklıkla cüretkârlığın acayip bir karışımısınız, Joseph.
---
Sevgili Baba,

Sana küçük bir yeni yıl hediyesi gönderiyorum.Bu purolar bana şimdiki işverenim tarafından Noel hediyesi olarak verildi.Bunları zevkle içeceğinden eminim, kaliteli purolar, içlerinden iki tanesini ben denedim; gördüğün gibi, kutuda iki puro eksik.Bugün daldan dala atlayan düşüncelerimle, bu iki eksik puroyu karakterime yapışıp kalan iki kusurla karşılaştırınca birincisi sana hiç mektup yazmadığımı, ikincisi de çok yoksul olduğumu hemen fark ediyorum; o kadar yoksulum ki, sana hiç para gönderemiyorum; eğer kendimi bıraksam, bu iki eksiklik beni hüngür hüngür ağlatabilir.Sen nasılsın?Kötü bir oğul olduğumdan eminim; ama sana sevindirici bir içeriği olmayan mektuplar yazıp durmamın bir faydası olsaydı, oğulların en iyilerinden biri sayılabileceğimi de aynı kesinlikle biliyorum.Dürüstçe mücadele verdiğime inandığım bu hayat, bugüne dek seni sevindirme fırsatı tanımadı bana.Hoşça kal, sevgili baba.Sağlığına dikkat et ve daima yemeklerin tadını çıkar ve yeni yıla iyi başla.Ben de aynısını yapmaya çalışacağım.

Oğlun Joseph
---
Felaketin bilinci, aradığı kelimeleri bulamaz genellikle.
---
Aşağıdaki ana caddeye vardıklarında, Joseph durdu, Tobler'in purolarından birini çıkardı cebinden, yaktı ve son bir kez eve bakmak için döndü.Orada tepede duruyordu işte, sanki bir parça üşüyormuş gibi sessiz ve kışa has bir yalnızlık içinde.Komşu evleri bacalarından gri havaya dağılan narin, mav,mtrak duman sütunları yükseliyordu.Sanki manzaranın düşüncelere dalmak üzere usulca kapadığı gözleri vardı.Evet, her şey bir parça düşünceli görünüyordu.Çevreyi sarmış renkler rüya görür gibi yumuşak ve uysaldı.Uyuyan çocuklara benziyordu evler, ve gökyüzü her şeyin üzerine dostça ve yorgun uzanmıştı.Joseph yolun kenarındaki bir taşın üzerine oturdu ve geride bıraktıklarına uzun uzun baktı.Bir kez daha o kadını, çocukları, bahçeyi ve tüm o sabahları, öğlenleri, akşamları ve geceleri; kulağına onca zaman tanıdık gelmiş tüm o sesleri, Tobler'in sesini; büyük bir tat aldığı şu tepedeki mutfağın kokularını hızla geçirdi aklından.İçinden bir selam gönderdi oraya, sonra birlikte yürüyerek uzaklaştılar. (İtalik kısımlar, 1909 baskısında yer almayan satırlardır.)

Robert Walser
Yardımcı
Can Yayınları
Çeviri: Cemal Ener

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder