...
Za'îfî ve Âlî'nin buruk otobiyografik notlarının tersine, Şeyhülislam Feyzullah Efendi 1702'de şaşırtıcı dinginlikte bir otobiyografi kaleme almıştır; üstelik, Edirne Vakası diye bilinen patırtılı bir isyan sonucunda azledilip vahşice öldürülmesinden bir yıl önce.Şeyhülislam, büyük bir ulema grubunun da katıldığı isyancı askerlerin baş hedeflerindendi, bunun başlıca sebebi de had safhada akraba kayırmacılığı dolayısıyla ilmiye kadrolarının üst sıralarındaki hiyerarşik terfi sistemini ciddi olarak bozmuş olması idi.Ama Feyzullah Efendi'nin otobiyografisinde özeleştiriye rastlanmaz.Ne itiraf vardır, ne de mazeret.O, fütursuzca hatta gururla, on yedi yaşındaki oğlunun itibarlı bir makam olan Mekke kadılıklarından birine atandığını, ikisi on beşer, biri on dört yaşta olan diğer üç oğlunun da müderrislik makamına (modern üniversitelerdeki öğretim üyesi dengi) geldiklerini yazar.
Feyzullah Efendi'nin otobiyografisinin kendinden memnun üslubu, özellikle sonradan başına gelenler düşünüldüğünde biraz aşırı görünebilir.Ama aslına bakılırsa o da kaygılı, hınçlı şekvacılar Âlî ve Za'îfî'den ya da mütefekkir ilim adamı Kâtip Çelebi'den çok farklı değildir.Bu anlatılanların hiçbirinde üçüncü boyut, anlatıcı ile anlatılan "ben" arasında bariz bir mesafe yoktur.Yazarların kendilerine üçüncü boyutu ihtiva eden bir perspektiften bakmaktan kaçınmaları ya da bununla ilgilenmemeleri gerçekten de bu eserlerin Sohbetname ile paylaştıkları en çarpıcı yönlerinden biridir.
...
Cemal Kafadar
Ben ve Başkaları
Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken
Dört Osmanlı: Yeniçeri, Tüccar, Derviş ve Hatun
Metis Yayınları, 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder