10 Nisan 2016 Pazar

aşık veysel & köy enstitüleri, ben gidersem sazım sen kal dünyada, abdullah özkucur


Meşk-Aşık Veysel'in Anısına

"O ortaya çıkar, saz meraklıları da onun karşısına yarım ay şeklinde otururlar.Aşık Veysel'in çaldığı türküye göre sazına bakarak seslerini de ayarlayarak ona göre tele vurmaya, çaldığı gibi çalmaya temrin ederlerdi.Böyle kısa bir zamanda da ona uyarlar, onu öğrenirlerdi."

Aşık Veysel, Köy Enstitüleri'ni gezer, saz hevesi vermek için enstitülerde belli bir süre dururdu.Bir gün başka bir yere gitmeden önce 'Çevreyi gezelim' dediler.Mualla Eyüboğlu var, Ferit Oğuzbayır  var, epeyce kalabalığız.Bir gün önceden erzak hazırlandı, söğüşler yapıldı, kumanyalar alındı, arabaya dolduruldu.Ertesi sabah Aşık Veysel'le Küçük Veysel, erzak arabasına bindiler, dağın eteğinden gidecekler, biz İdris Dağı'nın yamaçlarından gideceğiz.Böyle yola çıktık.Çok kalabalıktık.Mualla Hanım'ın yanından hiç ayrılmadığım için bilmiyorum, karlara basarak gidiyoruz.Dağı aştık, Dereşik Köyü'ne vardık, Dereşik Köyü'nde hafif bir yamaç var, ondan sonra köy görünüyor.Oraya vardık.Tonguç da var başımızda.Yaya yürüyor.İşte köyü gezdi arkadaşlarımız, öğlen oldu, yemek zamanı geldi, fakat erzak arabası gelmedi.Bekliyoruz, gelmez.Bir de haber geldi ki arabanın dingili kırılmış, araba devrilmiş, erzaklar etrafa saçılmış, Aşık Veysel yaralanmış, sazı kırılmış.Hemen bir ekip çıktı, Aşık'ı aldılar, getirdiler.Ama Aşık Veysel'in suratı asık, sanki yağmur yağacak gibi, bulutlar aşağı inmiş hava kararmış gibi, canı sıkılıyor.Epeyce dinlendikten sonra Aşık, yanındaki Hidayet Gülen'e, "Eline kağıdı kalemi al" dedi, kalemi kağıdı aldı, "Yaz bakayım" dedi."Ben gidersem sazım sen kal dünyada/Gizli sırlarımı aşikar etme" diyerek "Sazım" türküsünü yazdırdı.

Aşık Veysel'in Kazası
Abdullah Özkucur (Çifteler Köy Enstitüsü)

Köy Enstitüleri
Can Dündar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder