8 Kasım 2014 Cumartesi

watten, thomas bernhard

Bazıları ömürleri boyunca mağdur olduklarını söyler, bazıları da ömürleri boyunca imtiyazlı olduklarını.Her şey hafifletici sebeptir.Bazıları bütün dünyayı gördüklerini, bazıları da hiçbir şey görmediklerini.Bazıları yüksekokul tahsili olduğunu, bazıları da hiç tahsilleri olmadığını.Filozof, filozof olduğunu, tıpkı kasabın da kasap olduğunu söylemesi gibi.Tüm bu insanların hep bir mazereti vardır.her varlık hafifletici sebeptir, saygıdeğer beyefendi.Her mahkemede, her nefis mahkemesinde..
---
Soru sorduklarında tuzak kurarlar, sormadıklarında tuzak.Ama cevap verdiğimizde de tuzak kurarlar, cevap verince tuzağa düşmüş olurum.
---

Sayısız tuzak, sussak da.İnsanlar bizi, onları davet ettiğimizde, koltuğumuza yerleştiklerinde, kendi uçurumumuza yuvarlarlar.
---
Hesap yapabilirim, diyorum, iyi bir tüccar kadar iyi hesap yapabilirim ama hep hesapla bir şeye ulaşılmayacak sınıra kadar.
---
Söylenen her şey yalan, hakikat bu, saygıdeğer beyefendi, bu lakırdı müebbet zindanımızdır.
---
Yalnızsam insanlar arasına karışmayı isterim, insanlar arasındaysam, yalnız olmayı isterim, bu durum onlarca yıl sürdü.Kah onlardan tiksinirim, kah aralarında duran kendimden, bu durumu bilirim.Hep, işittiğimiz kendi çolpa deyimlerimiz olduğu ortaya çıkan yabancı deyimler, kendi sınırsız çolpalığımız, kendi sınırsız cinnetimiz, kendi sınırsız kalpsizliğimiz, kendi sınırsız nefretimiz, saygıdeğer beyefendi.
---
Anlayamadığımız bir adilikle konuşurlar, saygıdeğer beyefendi, anlıyor musunuz.
---
Hayat tasavvurunun yüce sanatı gibi yaşamanın ve var olmanın daha yüce sanatının da alaya alındığı, kabare gibi bir dünyada yaşıyoruz biz.Her gün kabare usulü intihar ediyorum.
---
Sizin de bildiğiniz gibi her şeyin büyük şenliklerle ahmaklığa teslim olduğu bizimki gibi bir ülkede uzun yaşayınca, kısa zaman sonra tercih hakkımız kalmaz.Beyin bu ülkede yersizdir, işsizdir.
---
Sanki beynimin arkasında ikinci bir beyin birincisine karşı düşünmeye cüret edermiş gibi, saygıdeğer beyefendi.gerçi düşünüyor ve konuşuyordum, ki durmadan düşünüyor ve konuşuyordum, zira talihsizlikten ben durmadan düşünüp konuşan ve elbette konuşup düşündüğünü saklamak zorunda olan bir kimseyim, anlıyor musunuz, ama içimde her şey çoktan parça parça olmuştu.
---
Bu genç insanlara perişan edilmesi gerekli bir dünyanın nasıl perişan edileceğini öğrettim, onlarsa perişan edilmesi gerekli dünyayı değil, perişan edilmesi gerekli dünyayı nasıl perişan edeceklerini kedndilerine öğreten beni perişan ettiler.

Watten
Thomas Bernhard

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder