-Umman Şahiner'e teşekkür ile...-
KÛFE'DE BİR HÜSEYNÎ AKŞAM
Saplı kalsın göğsümde 
kanıma teşne hançerin, 
yaramdan damlar tekrar 
nasıl olsa bir Hüseyin
Hüseyin bir ayna değil 
ki kırılsın Yezid’e, 
kan dökülsün ister hırkası 
Yezid bir bahane
Sırrı aşikâr bir Hüseyin 
aşka verir ser’ini, 
tebeşir dairesinde Azrail’in 
çözer zifaf düşmesini
Hüseyin kadar şivekâr 
kaç isim var dilinde, 
kimseye ve herkese ait 
bir başka menkıbe
Sanır mısın ki Hüseyin 
kumların fısıltısıdır bes, 
yazılan sağdan sola 
iki veya üç hecelik bir nefes
Hüseyin bir cinaslı avazdır 
kişiye özel bir temrin, 
bengisuda boğmak gerekir 
onu öldürebilmek için
Hârelidir elbet Hüseyin 
bir o kadar çocuk, 
ateş çemberi değil ki bu çizdiğin 
basbayağı bir boşluk
Hüseyin gece bir vakit 
dokunmak gibidir güneşe, 
eski yarasını Kûfe’nin 
yıldızlar basmadan önce
Bencileyin külden bir Hüseyin 
ezbere bilir ihaneti, 
ruhuma sapladığın hançer 
şehvetle ürpertir etimi
Hüseyin bir sırma kamerdir 
tasviri nafile bir şehrayîn, 
zaten Kerbelâ’ya uçar 
sûreti haktan her Hüseyin
Hüseyin Ferhad
(Kaşgar 36 / Ocak-Şubat 2004)
 

 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder