24 Temmuz 2024 Çarşamba

Görev fedakârlıktır - House of Dragon 2. Sezon (2024)

 House of Dragon 2. Sezon (2024)
s02e01
- kuzgun, görev fedakârlık -

Görev fedakârlıktır.
Her şeyi gölgede bırakır,
kanı bile.
Tüm onurlu adamlar,
bunun bedelini ödemelidir.

Çehov Öykülerine Giriş - Richard Pevear - Alıntılar

...

Çehov, 10 Mayıs 1886 tarihinde, kendisinden önce yazarlık yapmış ve mütevazı bir başarı yakalamış olan ağabeyi Aleksandr'a yazdığı mektupta, tanınan bir yazar olarak edindiği yeni mevkiinden, iyi bir öykünün sahip olması gereken altı ilkeyi belirlemiştir:

1. Siyasi, sosyo-ekonomik konularda uzun anlatımların olmaması.
2. Yalın bir nesnellik.
3. Kişi ve nesnelerin gerçeğe uygun tasvirleri.
4. Mutlak bir özlülük.
5. Cesaret ve özgünlük: Basmakalıplardan uzak durmak.
6. Sevecenlik.

Bakıldığında bu, Çehov'un icra ettiği sanatın şaşırtıcı ölçüde eksiksiz bir açıklamasıdır.Yazarın yorumu olabildiğince kısadır.Sıradan mı sıradan olaylar, birkaç ufak ayrıntı, birkaç sarf edilen söz, olmayan bir olay dizisi, münferit hareketlere ve ufak özelliklere odaklanma, hem titizlikle kotarılmış hem de pek anlaşılmayan bir ruh hali: Çehov'un izlenimciliği böyledir."Gelenekte dışarıdan bakıldığında ufak sanılabilecek bir değişim," diye yazmıştır eleştirmen Boris Eikhenbaum, "aslında bir devrim niteliğindeydi ve etkisi yalnız Rus edebiyatı değil, dünya edebiyatında da korkunç derin olmuştu."

...

Musiki, bir dil ile yazdığından değil, aksine, muhtemelen Rus edebiyatında en yalın dile sahip olan yazardır ama öykülerini musiki araçlar ile yapılandırır: kavisler, tekrarlar, kiplemeler, kesişen tınılar, beklenmedik kapanışlar.Mirsky'nin söylediği üzere özü ruhun geliştirilmesi değil muhafaza edilişindedir."Lirik kurgular"dır.Bu durum Çehov'un seslere verdiği önemi, bazı sesleri aynen kağıda geçirişini kısmen açıklayabilir: tahta sopalarını rap rap vuran gece bekçileri; bıldırcın kılavuzlarının, guguk kuşlarının, balaban kuşlarının ve öfkeli, yorgun kurbağaların ayrı sesleri; fırtınada çarpan pervazların gümbürtüsü, odun sobalarının uğultusu veya cıvıldaması, semaverlerin mırıldanması ve zillerin çınlaması -hepsi sembolik seslerdir; en meşhuru da eserlerinin son notası, yani Vişne Bahçesi'nin sonunda kopan teldir.

...

Çehov'un dünyası daha dağınıktır, kişileri daha tesadüfi biçimde geçici tiplerdir: yaz misafirleri, muayeneye gelmiş doktorlar, tarladaki avcılar, vapurda yolcular, yolu düşenler, taşraya savrulan şehirliler, şehirde kalakalan taşralılar.Kutsal yolculukların kesin bir gayesi yoktur.

...

Çehov yeni bir öykü yarattığı sırada, yeni bir yazar imgesi de yaratmıştı aslında: uzaktan gözlemleyen, ağırbaşlı, temkinli, mütevazı, doğruluk ve kesinlik ölçütüne göre nesrinin hammaddesine biçim veren, ideolojik aşırılıklardan, ahlaki yargıların baştan çıkarıcılığından, yüce fikirlerin boş gururundan kaçan bir zanaatkar.Çehov'un kendisi çoğunlukla böyle tasvir edilmiş, o da kısmen böyle olmayı istemiştir.İdeolojik noksanlıkları konusunu sık sık alaya alırdı.9 Ekim 1988'de Grigoroviç'e "Hala bir siyasi, dini ve felsefi dünya görüşüne sahip değilim," diye yazmıştı."Her ay değişiyor; ben de mecburen kendimi kahramanlarımın nasıl aşık oldukları, evlendikleri, çocuk sahibi oldukları, öldükleri ve nasıl konuştuklarının tasvirine bırakıyorum." Yazarın vazifesini bu olarak görüyor, bunu yeterli kabul ediyordu.

...

Dönemin önde gelen halkçı eleştirmeni Nikolay Mihailovski, Çehov'a hayran olanların onun muazzam sanatsal gerecini bir kırlangıca ve bir intihara, bir sineğe ve bir file, gözyaşına ve suya aynı "kayıtsızlık ve hissizlik" ile uyguladığı için hayran olduklarını söylemiş; bu keşfe 'gerçekliğin ıslah edilmesi' veya 'panteizm' diyorlar.Doğada var olan her şey (...) aynı derecede sanatın konusu olmaya layıktır, her şey eşdeğerde bir sanatsal zevk sağlayabilir; insanın genel bir fikre veya ilkeye göre seçim yapmaktan kaçınması gerekir," diye yazmıştır.Mihailovski'ye göre bunu yapmakla Çehov yeteneğini harcıyordu.Tüm takdirine rağmen Tolstoy da benzer fikirdeydi.Ağustos 1895'te, Çehov malikanesini ilk kez ziyaret ettiğinde, günlüğüne şöyle not düşmüştü: "Çok yetenekli, iyi de bir kalbe sahip, fakat şimdiye kadar belirli konularda kesin bir görüş edinememiş." Çehov'un seçtiği konularda ve ayrıntıları düzenlemekte ve tesadüfiliğe atfettiği yer, bütünü oluşturan genel bir fikrin eksikliği ya en büyük özgünlüğü ya da bir sanatçı olarak en feci kusuruydu.

Çehov, 4 Ekim 1888'de Svernyi Vestnik'in (Kuzey Habercisi) editörü Aleksey Pleşçeyev'e yazdığı bir mektupta kendini eleştirmenlerin saldırılarına karşı savunmuştur:

Aslında satır arasında tarafgirlik arayan ve beni ya liberal ya da muhafazakar olarak adlandırmaya çalışanlardan korkuyorum.Ne liberal ne de muhafazakarım; tedrici reform yanlısı da, keşiş de, kayıtsızlık yanlısı da değilim.Tek istediğim özgür bir sanatçı olmak, maalesef ki Tanrı bana bunun için gerekli yüreği vermemiş.Her türlü yalandan ve şiddetten nefret ediyorum; kilise katipleri de benim nezdimde Notoviç ve Gradovski (iki ilkesiz solcu gazeteci) kadar nefret uyandırıcıdır.İkiyüzlülük, alıklık ve despotluk yalnız tüccar evlerinde ve karakollarda karşımıza çıkmaz.Genç neslin icra ettiği bilimde ve edebiyatta bunu görüyorum.Kutsalların en kutsalı bildiğim şey ise insan bedeni, sağlığı, zekası, yeteneği, esini, aşkı ve hayal edilebilecek en mutlak özgürlük olan, her ne biçim alırsa alsın şiddet ve yalanlardan özgür olma hissi.Büyük bir sanatçı olsam peşine düşeceğim gündem işte bu olurdu.

...

Shestov'un 1908'de yazdığı, halen Çehov'un sanatına dair en derin analizlerden biri olan "Hiçlikten Yaratmak" denemesi dönemin manevi durumunu aşağıdaki gibi tasvir etmiştir.

"Önceden kestirmek imkânsız.Ümit etmek dahi mümkün değil.İnsan, neşeli ve ileri görüşlü zihnin işlemeyi reddettiği bir varlık aşamasına girmiş bulunuyor.Kendine olup bitenin açık ve kesin bir halini sunması söz konusu değil.Her şey garip bir absürdlüğe bürünüyor.İnsan her şeye inanıyor, hiçbir şeye inanmıyor."

...

1867 ve 1879 yılları arasında Taganrog'daki Rum okulunda okudu ve burada Ortodoks dinine uygun eğitim gördü.Ailesi tarafından da dindar yetiştirildi; babasının şeflik ettiği koroda erkek kardeşleriyle birlikte solistti; kilisede azizlerin mektuplarını ve Mezmurlar'ı okur, mihrap mihmandarlığı ve zangoçluk yaparlardı.Bu deneyimi kasvetle hatırlamış, daha sonraları inancını da yitirmiştir.Yine de en yakından tanıdığı kilise hayatı pek çok öyküsünde karşımıza çıkar; ayinler ve dualar hakkında bildikleri de muhtemelen Rus yazarlarınkinden daha doğrudur.Eserlerine de Hıristiyanlığa özgü cefa motifi sinmiş gibidir.Eleştirmen Leonid Grossman onu "her yaşayan varlığa Assisili Aziz Francesco gibi sevgi besleyen araştırmacı bir Darwinist" olarak tarif etmiştir.

...

1876 yılında Çehov'un babası iflas etti; borçlular hapishanesinden kurtulmak için en büyük oğlu Aleksandr'ın eğitim gördüğü Moskova'ya kaçtı.Aile de onun peşinden gidince, on altı yaşındaki Anton liseyi tek başına Taganrod'da bitirmek zorunda kaldı.Geçimini sağlamak için özel dersler veriyor, kıt kanaat geçiniyordu; buna rağmen 1879'da eğitimini tamamlamış, Moskova'daki ailesine katılmış ve tıp okuluna girmiştir.On yıl sonra Suvorin'e yazdığı bir mektupta (7 Ocak 1889), hayatının bu döneminde geçirdiği değişimi üstü kapalı olarak şöyle anlatır:

Soylu yazarların doğadan karşılıksız aldığını, aynı ayrıcalığa sahip olmayanlar gençliklerini bedel ödeyerek alırlar.Bir delikanlının hikayesini yaz bakalım; bir serfin, eski bir bakkalın oğlu, kilisede koroda şarkı söyleyen bir okul çocuğu, sonra üniversite talebesi; rütbeye riayet ederek yetiştirilmiş, rahibin elini öpmüş, başkalarının fikirlerine taparcasına inanmış, yediği her lokmaya şükretmiş, sık sık kırbaç yemiş, ayağında mestsiz öğretmen olarak dolaşmış, kavgaya karışmış, hayvanlara eziyet etmiş, zengin akrabalarının evinde akşam yemekleri yemiş, Tanrı ve insana ikiyüzlülük gösterip nihayet kendi anlamsızlığını kabul etmiş bir delikanlının-onun içindeki köleyi damla damla sıkarak nasıl çıkardığını; nasıl, güneşli bir sabaha uyandığında, damarlarında akan kanın bir kölenin değil, gerçek bir insanın kanı olduğunu fark edişini...

...

Lev Şestov'un Çehov'un eserlerinin yüreğinde bulduğu çelişkiye gelmiş oluyoruz:

İdealizmin her türü, açık da gizli de olsa, Çehov'da dayanılmaz bi huzursuzluk hissi uyandırırdı.Hümanist idealizmin kupkuru tesellilerini dinlemektense, açıkça materyalist olanların merhametsizliklerini dinlemekten daha mutlu oluyordu.Dünyada her insanı ezen ve felce uğratan yenilmez bir güç vardır: bu açık ve hatta hissedilebilirdir.En ufak düşüncesizlik en güçlüyü de en önemsiz olanı da devirebilir.İnsan ancak bunu kulaktan dolma bildiği sürece kendini kandırabilir.Bir kez ihtiyacın demirden pençelerine yakalandı mı, kendini idealistçe kandırmaya yönelik tüm iştahı kaçar.

Bu yüzden Çehov'un ciddiye aldığı, dolayısıyla da ciddi bir şekilde müdafaa ettiği tek felsefe, doğanın kurallarıyla karşı karşıya gelen insanın sürekli ayak uydurması ve boyun eğmesi gerektiğini söyleyen pozitivist materyalizmdir.İnsan ruhu yalnızca itaat edebilir.Öte yandan Çehov'da "itaat yalnızca göstermeliktir; altında bilinmeyen bir düşmana yönelik katı, kötücül bir öfke gizlidir."

...

Şestov'un savı üzerine düşünmeye değer, çünkü söylediği kolaylıkla yanlış anlaşılabilir.Çehov'a "ümitsizlik şairi" adını verir.Çehov'a genelde yöneltilen karamsarlık ve teslimiyet suçlamaları gibi görünse de, Şestov'un kasettiği şey başkadır.

Dolayısıyla Çehov'un asıl ve tek kahramanı ümitsiz insandır.Başını taşlara vurmak dışında önünde hiçbir eylem yoktur.(...)Elinde avucunda hiçbir şey yoktur, her şeyi kendisi üretmelidir.İşte bu "hiçlikten yaratma" ya da böyle bir yaratma olasılığı Çehov'un zihnini meşgul eden ve renklendiren tek meseledir.Kahramanın elinden her şeyi aldığında, başını taşlara vurmak dışında bir çare bırakmadığında Çehov tatmin benzeri bir duygu hisseder; o sönük gözlerinde yanan garip ateşe Mihailovski boş yere "meşum" dememiştir.

...

Çehov Öykülerine Giriş - Richard Pevear
Çeviren: Emrah Serdan
Albion'un Kızı - Anton Pavloviç Çehov - Öyküler Cilt-1 Önsöz
İletişim Yayınları

Şiir Nerede Başlar? (26) - Merasim Kıtası

Deniz Harp Okulu Komutanı olan Kıyat, öğrencilerden oluşan tören bölüğünün bir karşılama için bir saat öncesinden alana çıkartıldığını ve öğrencilerin orada amaçsızca bekletildiğini görür ve o bundan sonra öğrencilerin en fazla 15 dakika bekleyecek biçimde yerlerini almalarını söyler.Uygulama başlatılır."Bir emirler bir sorunu halletmiştim.Öğrenci artık boşu boşuna bir saat ayakta beklemeyecekti.(...) Bir gün gene bir karşılama töreninden bir saat kadar önce boru trampet sesleri işittim.Camdan dışarı baktım, hiç kimse yoktu.Herhalde bana öyle geldi dedim.Ama bir anda şeytan dürttü.Odamdan çıktım ve odamın tam karşısındaki komutan yemek salonuna daldım.Camdan baktım.Merasim kıtası arka bahçede duruyordu.Benim emrimden sonra çocuklar bir saat benim göremeyeceğim bir yerde bekletiliyor ve on beş dakika önce, benim göreceğim yere, yani merasim mahalline getiriliyordu."

Şiir Nerede Başlar? (26)
Atilla Kıyat - Üç Yıldız Bir Penaltı
Aktaran: Hakan Şahin
Türkiye'de Asker, Toplum ve Siyaset - Askerlerin Yaşam Anlatıları Üzerinden Bir Okuma

Meryem Ana

Şiir Nerede Başlar? (25) - Kör Kadı Hikâyesi

Adam, komşusunu kadıya şikâyet eder.Kadı, şikâyetin sebebini sorar.Davacı, “Efendim komşum çok doğru söylüyor” der.Kadı, “İyi ya kardeşim, herkes doğru söyleyeni arar.Sen neden doğru söyleyen komşundan yakınıyorsun?” diye sorar.Davacı, “Efendim çok doğru söylüyor, sözleri beni rahatsız ediyor” diye karşılık verir.“Pekâlâ” diyen kadı, çok doğru söyleyen davalıyı mahkemeye çağırır.Kadının bir gözünde ak vardır yani yarı kördür. İçeriye adım atar atmaz kadının gözünü gören davalı, “Esselamu aleyküm kör kadı” der.Kadı: “Vallahi ben doğru söyleyeni severim ama bu kadarı da fazla.” der.

Şiir Nerede Başlar? (25)
Kör Kadı Hikâyesi

Napoli 2024-2025 İç Saha Forması









Napoli 2024-2025 İç Saha Forması

Selamun Aleyküm Kör Kadı - Kör Kadı Hikâyesi

Adam komşusunu kadıya şikâyet eder.Kadı şikâyetin sebebini sorar.Davacı, “Efendim komşum çok doğru söylüyor” der.Kadı, “İyi ya kardeşim, herkes doğru söyleyeni arar.Sen neden doğru söyleyen komşundan yakınıyorsun?” diye sorar.Davacı, “Efendim çok doğru söylüyor, sözleri beni rahatsız ediyor” diye karşılık verir.“Pekâlâ” diyen kadı, çok doğru söyleyen davalıyı mahkemeye çağırır.Kadının bir gözünde ak vardır yani yarı kördür. İçeriye adım atar atmaz kadının gözünü gören davalı, “Esselamu aleyküm kör kadı” der.Kadı: “Vallahi ben doğru söyleyeni severim ama bu kadarı da fazla.” der.

Kesitlerle The New Pope (2020) - HBO


The New Pope (2020) - s01e02
- kilise ve sevgi -

- Kiliseyiz biz, Sör John.
Bizim görevimiz sevgi.

- Ne arzuluyorum, biliyor musunuz?

- Ne?

- Bana bu sevgiyi anlatmanızı.

- Size karşı dürüst olacağım Sör John.
O konuda biraz zayıfım ben.
Her şeyi mahvetme riskine girerim.

- Öyleyse belki Monsenyör Gutierrez
bana sevgiden bahseder.

- Sevgi soyut bir konsepttir ama gereklidir.
Mutluluk gibi, zeka gibi.
Tanrı gibi.
Ben çocukken, bir adam beni istismar etti.
Bunu yaparken "Tanrı yok" derdi.
Ben de Tanrı'nın yerine cevap verirdim:
"Yoksa bile var olduğuna inanmaya muhtacız."

- Ya siz, sayın kardinal?
Sevgi sizin için ne?

- Bir berduş sokakta yere yatmış, ölmekteymiş.
Hükûmet ona "sana yardım edeceğim" demiş.
Doktor "seni iyileştireceğim" demiş.
Kızı "sana para vereceğim" demiş.
Arkadaşı "seninle şarabımı paylaşacağım" demiş.
Kiliseyse ona hiçbir şey dememiş.
Kilise onu düşünüyormuş.

- Kabul ediyor musunuz sayın kardinal?

- Bu gece kalbimde gizlenen cevabı arayacağım.
Bu gece kilise o berduşu düşünecek.
Ben de kiliseyi düşüneceğim.

The New Pope (2020) - s01e05
- Voiello, tek kişilik azınlık -

Hayatım boyunca azınlıkta oldum ben, papa hazretleri.
Hatta o kadar küçük bir azınlıktayım ki 
tek üyesiyim.


The New Pope (2020) - s01e05
- Tanrı beni sevmiyor -

- Seçimde Lenny Belardo bir oy aldı.

- Biliyorum.
Günlerdir herkes bunu konuşuyor.

- Ama oyu kimin verdiğini bilmiyorsunuz.

- Hayır, kimse çözemedi onu.

- Benim oyumdu o.

- Neden?

- Çünkü Tanrı beni sevmiyor.
...
Niye rahip oldum, biliyor musun?

- Hayır.

- Çünkü din bir söylevdir.
Anlatılan bir hikayedir.
Son derece başarılı bir hikaye.
Tanrı tarihteki en popüler ana karakter çünkü.
Edebiyat, film ve müzikte bulduğum 
küçük anlatılara kendimi adamakla asla tatmin olmazdım.
Onlar en fazla zaman geçirmeye yarayabilir.

-Dini anlatıda en çok ilginizi çeken ne peki?

- En büyük gizemin sürekli sorgulanması:
İnsanlığın doğası.
O yüzden de ruhban sürekli aynı şeyi soruyor:
"Gay mi, heteroseksüel mi?"

The New Pope (2020) - s01e08
- Girolamo'ya veda konuşması, cenaze & Voiello -

Komşunu da kendini sevdiğin gibi sev, der Hazreti İsa.
Benim tek bir komşum var:
Sen, Girolamo.
Bu kadar çok insanın önünde konuşmada pek iyi değilim.
Girolamo'yla birçok basit, huzurlu saat geçirdim.
Mutlu olmak için görkemli şeyler yapmamıza gerek yoktu.
Büyük konuşmalar yapmadık çünkü
arkadaşlar arasında sükût altındır.
Bugün sizi Girolamo anısına neden burada topladım?
Bir adaletsizliği düzeltmek için.
Çünkü onunla zaman geçirme şansına erişen tek kişi benim.
Bu yanlışı düzeltmeye niyetliyim.
Yani size Girolamo'nun kim olduğunu anlatmam gerek.
Girolamo acı çeken dünya.
Girolamo lütuf.
Girolamo iyilik ve erdem.
Onu tanıma şansına erişemeyen herkese söylemeliyim ki...
...Girolamo nazik ve neşeli, şen ve hayat doluydu.
Muhtemelen merak ediyorsunuzdur:
Girolamo ne yapmayı severdi?
Girolamo konuşmaya bayılırdı ama dinlemeye ve
bana tavsiye vermeye de.
Benimle televizyon izleyip radyo dinlemeyi severdi.
Girolamo koşup dans etmeyi,
yürümeyi, şarkı söylemeyi ve
dua etmeyi severdi.
Gün batımında yüzmeyi severdi.
Kızlarla flört etmeyi de.
Çünkü Girolamo yakışıklı bir çocuk!
Kızlara çiçek vermeyi severdi çünkü
Girolamo nezaketi severdi.
Girolamo bizim olmadığımız her şeydi.
O yüzden bugün
onu kutlamak için toplandık.
Ona benzemediğimiz ama benzemek istediğimiz için.
Bu yüzden onu düşünüyor ve ona tapıyoruz.
Çünkü Girolamo sevmeyi ve gerçek bir dost olmayı biliyordu.
O yüzden bugün dostları buraya geldi
ve sayıları bu kadar çok.
Girolamo ahlaki bir rehber.
O yüzden ülkesinin liderleri bugün burada.
Girolamo bir aziz, kardeşlerim.
O yüzden papa bugün cenazesini yönetmek istedi.
Girolamo acı çeken bir dünya.
Girolamo seven bir dünya.
Tanrı'ya, bana onun en iyi dostu olma şansı verdiği için şükrediyorum.
Teşekkürler Girolamo.
Sen ve sadece sen acının kederini,
.fedakarlığın güzelliğini,
sevginin gücünü...
...yakından biliyordun.
Seni asla unutmayacağım Girolamo.
Asla.

The New Pope (2020) - s01e08
- Girolamo'ya veda konuşması, cenaze & Voiello -

Lisette, toplumun ilerlediğini ve
kilisenin de topluma ayak uydurması gerektiğini söylüyorsun.
Ama ilerlemenin savunucusu değiliz biz,
inancın savunucusuyuz.
Farklı olmak bizim görevimiz.
O yüzden,
bu duvarların dışında hayat konfor ve memnuniyetten ibaretken,
biz mahrumiyet ve fedakarlıklarla yaşıyoruz.
Bazen, bu mahrumiyet ve fedakarlıklar
mantıksız ve yanlış gelebilir.
Ama ikisi de değiller.
Açıkçası gizemliler.
Gizemli olmak da bizim görevimiz.
Gücümüz bu.
Dışarıda toplum öngörülebilir.
Öngörülebilen her şey boştur da.
Her şey aynı kalmalı mı diyorum?
Hiç de bile.
Ama siz rahibeler şimdiden farklı ve gizemlisiniz.
Öte yandan rahipler sivil topluma fazla yaklaştı.
O yüzden siz rahibelere,
rahiplerin hak ve ayrıcalıklarını verme meselesi değil bu.
Daha ziyade rahiplere siz rahiplerin
görev ve mahrumiyetlerini verme meselesi.
Kilisede olası tek eşitlik bu.
Sizin onlarınkini yıkadığınız gibi
rahipler de sizin çamaşırlarınızı yıkamalı.
Kendi içlerinde sizin lütfunuzu bulmalılar.
Cömertliğinizi,
zekanızı ve
...sevginizi.
Sizin dürüstlüğünüz onların dürüstlüğü olacak.
Ama günahlarının sizin günahlarınız olacağı anlamına gelmez bu.
Hanginiz günahsızsınız?
Peki.
Kim günahsızsa ilk taşı o atacak.



The New Pope (2020) - s01e09
- Pius, son sesleniş -

Ağızlarımız "güzellik" kelimesiyle dolu.
Ama herkesten önce ben bile
güzelliği benimsemeyi bilmiyordum.
Bunun için affınızı istiyorum.
Lütfen bağışlayın beni.
Bazen sevgiyi delilikle karıştırırız.
Güzelliği de vectle.
Tarih tekerrür etti.
Delilik ve vect...
karşı konulmaz ayartılar olduklarını yine kanıtladı.
Ama sonları hep Ventotene'deki gibi oluyor.
Haksız ölümle.
Bu sefer iyi ve masum bir rahip öldü.
Naziklik, iyilik, ılımlılık ve sevgi dolu olmakta...
mutluluk dolu bir hayat var.
Dünyada var olmayı öğrenmeliyiz.
Kilise sapkın sevgiye karşı savaşmak için
olası sevgiye açık olma fikrini değerlendirmeli.
III. Ioannes Paulus, büyük mütevazılıkla buna "orta yol" diyor.
Son birkaç günde bir şey anladım.
Orta yol değil bu.
Tek yol.
Geri döndüğümden beri kendinize bir sürü soru sordunuz.
"Baba mı yoksa Oğul mu o?"
"Tanrı mı yoksa Kutsal Ruh mu?"
"İnsan mı yoksa İsa mı?"
"Uyandı mı yoksa dirildi mi?"
"Aziz mi yoksa sahtekar mı?"
"Mesih mi yoksa Deccal mı?"
"Yaşıyor mı yoksa ölü mü?"
Önemi yok.
Soruların güzel yanı ne, 
biliyor musunuz?
Onlara cevabımız olmaması.
Nihayetinde
cevaplar sadece Tanrı'da.
Onun sırları onlar.
Sadece Tanrı'nın bildiği sırlar.
Bizim inandığımız gizem bu.
Vicdanımıza yön veren gizem de bu.
Şimdi aranıza katılmak istiyorum.
İlk andan beri yapmak istediğim şeyi yapmak için:
Sizlere sarılmak.
Birer birer.

The New Pope (2020) - HBO