4 Temmuz 2015 Cumartesi

seyreyle güzel, sinan kaynakçı, niğdeli ahmet kuddusi, alvarlı efe hazretleri


Seyreyle Güzel / Sinan Kaynakçı
Seyreyle Güzel Kudret-İ Mevla Neler Eyler
Allaha Sığın Adl-İ Teala Neler Eyler
Canana Gönül Vereli Ben Candan Usandım
Hem Düşeliden Derdime Dermandan Usandım
Meyl Eylemezem Gayrisine Tevbeler Olsun
Bu Ân’e Değin Ettiğim İsyandan Usandım
Pervane Gibi Yanmağı İster Deli Gönlüm
Her Şam-U Seher Ah İle Efgandan Usandım
Kalmadı Firak Giryesine Sonra Mecalim
Vuslat Dilerem Yarime Hicrandan Usandım
Aşk İle Üns Oldi Gönül Geçdi Siva’dan
Ben Sohbet-İ Nas Ülfet-İ Yarandan Usandım
Çün Zerre Vefa Bulmadım İhvan-İ Zemandan
Şol Yüzleri Dost Özleri Düşmandan Usandım
Vird Edeyim İsmin Hemen Hayret-İ Hakkın
Kesret İle Ünsiyet-İ İnsandan Usandım
Kuddisi’ye Vahşet Golüben Cümle Siva’dan
Der Her Ne Ki Ağyar Var İse Andan Usandım
Yukarıdaki gazel Niğde'li Ahmet Kuddusi Hazretlerine (1769-1848 Niğde -Bor) aittir. Aşağıdaki gazel ise Erzurumlu Hazret-i Şeyh Muhammed Lutfi Efendi'ye (Alvarlı Efe Hazretleri, 1868-1956 Erzurum) aittir. İlk iki mısra dışında, gazellerin anlam ve sözleri arasında bir benzerlik bulunmamaktadır. Her iki zat da tasavvufi hissediş ile söyledikleri bu güzel gazelleri edebiyatımıza bırakmışlardır.


Seyreyle güzel kudret-i Mevla neler eyler
Allah’a sığın adl-i Teala neler eyler
Elbet yürüdür fermanını Kadir-u Kayyum
Herkese layık sırr-i tecella neler eyler
Alemleri var eyleyen Allah-u Alimdir
Gözler görecek mihr-i mualla neler eyler
Eltaf-i kadim rahm-i Azim Bari Teala
Kerem-i Kerim şems-i mücella neler eyler
LUTFİ der-i dergah-i İlahi’de sebat et
Nazlı niyaz et Hakk’a temenna neler eyler

kötülüğün sıradanlığı, hannah arendt

Nazi hiyerarşisinin vicdanla ilgili sorunları çözme konusunda en yetenekli üyesi Himmler'di. Hitler'in 1931'de SS'e yaptığı bir konuşmadan alınan şu meşhur "Sadakatim Onurumdur" gibi sloganları -Eichmann'ın "kanatlı kelimeler", hâkimlerin "boş laflar" dediği sloganları- buldu ve Eichmann'm hatırladığı kadanyla "sene sonuna doğru", muhtemelen Noel ikramiyesiyle birlikte dağıttı."


Kötülüğün Sıradanlığı
Hannah Arendt

kahpe felek sana nettim neyledim, doğadaki insan, serdar kılıç


Kahpe Felek Sana Nettim Neyledim / Serdar Kılıç / Doğadaki İnsan


    Sivas/Divriği-Bekir Tektaş-Osman Özdenkçi
---

Kahpe Felek Sana Nettim Neyledim
Attın Gurbet Ele Parelerimi
Akıbeti Beni Sılamdan Ettin
Kestin Mümkünümü Çarelerimi

 Aman Aman Dağlar Duman Geçti Zaman Ben Varamam
 Aman Aman Dağlar Duman Halim Yaman


Ben Kemlik Görmedim Hüsnü Aladan
Gözlerim Mektubun Gelsin Sıladan
Ölürüm Kurtulamam Ben Bu Yaradan
Dost Olan Bağlasın Yarelerimi

 Aman Aman Dağlar Duman
Geçti Zaman Ben Varamam
 Aman Aman Dağlar Duman Halim Yaman

Şu Dağların Arkasını Bilirim
İflah Olmam Ben Bu Dertten Ölürüm
Vadem Yeter Çöl Gurbette Kalırım
Yine Ben Sarayım Yarelerimi

 Aman Aman Dağlar Duman
Geçti Zaman Ben Varamam
 Aman Aman Dağlar Duman Halim Yaman 

 

rüya poetikası, tarkovski'nin rüya mantığı, filmler ve rüyalar, thorsten botz-bornstein

Bergson, "Bir açıklama gerektiren, rüya değil, uyanıklık halidir" demiştir.Uyanık geçirdiğimiz gündelik hayatın kaotikliğiyle kıyaslandığında, rüyalar yadırgatıcı değil, bilakis açık ve blirgindir.Tarkovski'nin filmlerinde sürekli kullandığı ve bize -burada ismini zikretmenin hiç de yanlış olmayacağı- Gaston Bachelard'ın bazı düşüncelerini anımsatan suya benzerler.Bachelard şunu fark etmiştir: Aynalar fazlasıyla uygar, fazlasıyla 'el altında hazır', fazlasıyla geometrik nesnelerdir; rüya hayatı kendiliğinden uyum gösteren birtakım rüya aletleri oldukları ayan beyan ortadadır.Bachelard'ın suyun daha da yadırgatıcı  yansımasına ihtiyaç duyduğumuz sonucuna ulaşmasının nedeni budur.Kendi yüzümüzün aynadaki yansıması, tam da bilimsel açıklığından ötürü, rahatsızlık verici bir kuşku duymamıza yol açar ve bizi ayna imajını "gerçek" olarak kabul etmekten caydırır.Buna karşılık, yüzümüzün sudan yansıyan imajını "gerçek" olarak kabul etmeye çok daha fazla meyilliyizdir."Tuhaf", yadırgatıcı bir hale gelmiş olan yüzümüz, birdenbire daha az yadırgatıcı görünür ve biz de bu imajı bizatihi gerçekliğin bir temsili olarak kabul etmeye hazırızdır.Bu bakımdan, sırsız bir ayna olarak suyun yansıtması, tıpkı rüya gibi, gerçekliği yadırgatıcı hale getirerek daha az yadırgatıcı kılar."Rüya" Maurice Pinguet'in söylediği gibi, "tüm yalanların kaynağıdır; ama rüya görenler tıpkı yazarlar gibi, "yalnızca başkalarının yalanlarından ötürü suçluluk duyar, çünkü kendi yalanları bir oyunun masumiyetine sahiptir...Bachelard, "suya meyleden varlık, başı dönen varlıktır.Ölüp ölüp dirilir her an" diye yazar.

Rüya Poetikası
Tarkovski'nin Rüya Mantığı
Filmler ve Rüyalar (Tarkovski, Bergman, Sokurov, Kubrick ve Wong Kar-Wai)
Thorsten Botz-Bornstein

sarardım ben sarardım, nida ateş & hüseyin turan


Sarardım Ben Sarardım / Nida Ateş & Hüseyin Turan


Sivas - Muzaffer Sarısözen
--
Sarardım Ben Sarardım,
Senin İçin Sarardım.
Baş Yastıkta Göz Yolda,
Her Geçene Sorardım.

Al Dağlar Yeşil Dağlar, Gurbette Yarim Ağlar
Açtı M’ola Şu Sivas’ın Gülü Yaprağı,
Çekti Bizi Gurbet Elin Suyu Toprağı.

Kayalardan Kayarım,
Bulamadım Ayarım.
Ben Bu Dertten Ölürsem,
Kaderime Sayarım.

Al Dağlar Yeşil Dağlar, Gurbette Yarim Ağlar
Açtı M’ola Su Sivas’ın Gülü Yaprağı,
Çekti Bizi Gurbet Elin Suyu Toprağı. 


reddediyorum, per petterson


Vicdan ile tekerlek arasında doğrudan bir benzerlik olduğuna inanıyor musun?
Nasıl yani?
Şöyle, vicdan bir tekerlek hatta daire testere gibidir, keskin dişlileriyle ruhumuzda döner durur, canımızı delicesine yakar, eğer çok kötü bir şey yaparsan etrafı kan götürür, ancak yaptığın kötülükler arttıkça testerenin dişleri körelmeye başlar, ruhun hissizleşir ve hiçbir şey koymaz sana, öyle biri olmuşsundur.
---
Fredrik bana iki kez neden kendimi sığınakta bulduğumu sordu.Evet böyle derdik, kendimizi orda bulmak, sanki amatör bir golf oyuncusu tarafından gelişigüzel atılmış golf toplarıydık, sanki havada bir yarım daire çizere uçmuş ve bir golf çukurunda, bir ormanda veya burada bulmuştuk kendimizi.
---
Fredrik aptal biri değildi, sadece biraz deliydi o kadar, bence mantıklı konuşmuştu.Ancak odunluğa girmezden önceki dönemi her aklıma getirmeye çalıştığımda  tüm düşünceler, anılar ve sözcükler çözülüp beynimin değişik köşelerine akıyor ve tıpkı kapanmış fabrikaların boş binaları gibi oralarda unutuluşa terk ediliyor, bir daha da bir araya gelemiyorlardı.

Reddediyorum
Per Petterson

abdülbaki gölpınarlı, fıkralarla eski ramazanları anlatıyor...


Abdülbaki Gölpınarlı, fıkralarla eski ramazanları anlatıyor...


rastlantı, ferit edgü, doğu öyküleri

-Bir tekne kiralamak istiyordum.
-Bunu niçin istiyorsun? diye sordu.
-Yolculuk her zaman çekmiştir beni, dedim.
-Hiç, bir kaptan öldürdün mü? diye sordu.
-Bu saçma soru da nerden çıktı? dedim.Ben dürüst bir insanım.
-Dürüst olabilirsin, dedi.Ama isteğin, benim sorumdan daha saçma.Gördüğün gibi, 
burda bir dağ başındayız.Burda tekne ne arar?Buralarda yanlışlıkla tekne arayan bir kişi, 
olsa olsa kaptanını öldürüp buralara kaçan bir denizci olabilir.
...

Rastlantı
Ferit Edgü
Doğu Öyküleri

gülendam, erdal çelik, 1993



Gülendam / Erdal Çelik



bu, ferit edgü, doğu öyküleri

-Bu ne bu?
-Kar.
-Böyle kar hiç görmemiştim.
-Burda daha neler göreceksin.
-Neymiş göreceklerim?
-Kurt, köpek.
-Başka?
-Ayı, tilki.
-Başka?
-İşin rast giderse, bir insanoğlu.
-Bu karda mı?
-Bu karda, eğer yolunu bulabilirsen.Ya da o yolunu yitirmişse.Artık bahtına...

Bu
Doğu Öyküleri
Ferit Edgü