thorsten botz-bornstein etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
thorsten botz-bornstein etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ağustos 2015 Cuma

imaj ve alegori: tarkovski ve benjamin, filmler ve rüyalar, thorsten botz-bornstein


Benjamin uyanışın "bize en yakın ve en alelade şeyi hatırlamada muvaffak olduğumuzda" gerçekleşeceğini savunur.Rüyadan uyanma, eskiden gerçeklik olduğunu zannettiğimiz, ama aslında öyle olmayan şeyden uyanmak demektir.Tarkovski'nin Kurban'ında (1986) Adelaide'nin başına geldiği şekilde olur.Yatıştırıcı iğne yapıldıktan sonra Adelaide şunları söyler: "Sanki bir rüyadan uyanmışım gibi hissediyorum şimdi...Başka türlü bir hayat yaşıyormuşum gibi.Bir nedenle hep direniyordum...Bir şeyle savaşıyordum.Her zaman kendimi savunuyordum.Sanki benden içeri başka bir "ben" vardı da şöyle diyordu: Kendini bırakmamalısın, istemediğin bir şeyi kabul etme yoksa ölürsün.Ah Tanrım, nasıl da yanılıyor insan...."

İmaj ve Alegori: Tarkovski ve Benjamin
Filmler ve Rüyalar (Tarkovski, Bergman, Sokurov, Kubrick ve Wong Kar-Wai)
Thorsten Botz-Bornstein

6 Temmuz 2015 Pazartesi

wong kar-wai ve kawaii kültürü, filmler ve rüyalar, thorsten botz-bornstein



...Wong Kar-wai'nin filmlerini hangi mantığa (veya hangi kültürel uzama) mal edebiliriz?Benim bu soruya verdiğim yanıt şöyle: dandylik yanlısı pan-Asyacılık mantığına.Bu kültürde kapitalizm parodileştirilmiştir, iyiler ve kötüler kendilerinin klonlanmış hayali ikizleri gibidir ve Asya da sadece mnem'den, yani yönetmenin "Asya"ya dair kendi kişisel belleğinden süzülerek canlandırılır.

 ...
Wong Kar-wai ne Asyalı ne de batılı sayılır; Japon felsefeci Naoki Sakai'ye göre, "somutlaştırılamayan bir tedirginlik 'hissi' veya haz ilkesinin yönetimindeki bir uzamsallaşmış zaman ekonomisinin içermesinin mümkün olmadığı bir tekinsizlik hissi tarafından belirlenen tuhaf bir kültürel farklılığın tam ortasında yer alır.Bunun, çağdaş "pan-Asya" kültürünün ayırt edici özelliklerinden biri olduğunu düşünüyorum.

...
Wong'un ayrıntılara yoğunlaşması, hikayelerin serbest montajı görüntülerle deney ve karakterlerin belli bir dramatik yapıya yerleştirilmemesi, birbirinden kopuk olması, bu filmin rüyaya benzemesini sağlar.Paul Valery "Rüyalar sadece başlangıçlardan müteşekkildir." demiştir.Wong öyküler anlatmaz, sadece farklı hayat biçimlerinden bölük pörçük parçalar gösterir.


Wong, hiçbir zaman "gerçek" olma şansını yakalayamamış insan ilişkileri ağına, "gerçek hayata" ait unsurların sızmasına bazen izin verir: örneğin vahşi gangster hayatı.Ama bu bile gerçek gibi görünmez.Dövüş sahneleri ağır çekim olduğu için değil, bir mekanda geçmediği, belli bir yere ait olmadığı için rüya sekanslarını andırır.Filmin tesis ettiği özdüşümsellik, bize bunun sadece bir sahne olduğunu düşündürür.Wong'un melodramı soyuttur: Bizatihi melodram olmayı veya metafizik bir statüye sahip bir melodram olmayı hedefler.


Wong-Kar-Wai ve Kawaii Kültürü
Filmler ve Rüyalar (Tarkovski, Bergman, Sokurov, Kubrick ve Wong Kar-Wai)
Thorsten Botz-Bornstein

4 Temmuz 2015 Cumartesi

rüya poetikası, tarkovski'nin rüya mantığı, filmler ve rüyalar, thorsten botz-bornstein

Bergson, "Bir açıklama gerektiren, rüya değil, uyanıklık halidir" demiştir.Uyanık geçirdiğimiz gündelik hayatın kaotikliğiyle kıyaslandığında, rüyalar yadırgatıcı değil, bilakis açık ve blirgindir.Tarkovski'nin filmlerinde sürekli kullandığı ve bize -burada ismini zikretmenin hiç de yanlış olmayacağı- Gaston Bachelard'ın bazı düşüncelerini anımsatan suya benzerler.Bachelard şunu fark etmiştir: Aynalar fazlasıyla uygar, fazlasıyla 'el altında hazır', fazlasıyla geometrik nesnelerdir; rüya hayatı kendiliğinden uyum gösteren birtakım rüya aletleri oldukları ayan beyan ortadadır.Bachelard'ın suyun daha da yadırgatıcı  yansımasına ihtiyaç duyduğumuz sonucuna ulaşmasının nedeni budur.Kendi yüzümüzün aynadaki yansıması, tam da bilimsel açıklığından ötürü, rahatsızlık verici bir kuşku duymamıza yol açar ve bizi ayna imajını "gerçek" olarak kabul etmekten caydırır.Buna karşılık, yüzümüzün sudan yansıyan imajını "gerçek" olarak kabul etmeye çok daha fazla meyilliyizdir."Tuhaf", yadırgatıcı bir hale gelmiş olan yüzümüz, birdenbire daha az yadırgatıcı görünür ve biz de bu imajı bizatihi gerçekliğin bir temsili olarak kabul etmeye hazırızdır.Bu bakımdan, sırsız bir ayna olarak suyun yansıtması, tıpkı rüya gibi, gerçekliği yadırgatıcı hale getirerek daha az yadırgatıcı kılar."Rüya" Maurice Pinguet'in söylediği gibi, "tüm yalanların kaynağıdır; ama rüya görenler tıpkı yazarlar gibi, "yalnızca başkalarının yalanlarından ötürü suçluluk duyar, çünkü kendi yalanları bir oyunun masumiyetine sahiptir...Bachelard, "suya meyleden varlık, başı dönen varlıktır.Ölüp ölüp dirilir her an" diye yazar.

Rüya Poetikası
Tarkovski'nin Rüya Mantığı
Filmler ve Rüyalar (Tarkovski, Bergman, Sokurov, Kubrick ve Wong Kar-Wai)
Thorsten Botz-Bornstein