İskambil
destesinin en sevdiğim kağıtlarından biri, üzerine The Jolly Jocker
yazılı, o delişmen, o uçarı, o biraz cambaz, biraz sihirbaz, bir miktar
da düzenbaz, ama neşe dolu, hayat ve hareket dolu, kanısıcak
delikanlıdır. Ne yazık ki, Joker'lere Kanasta'dan, Kumkan'dan, Remi'den
başka oyunlarda yer verilmiyor. Verilse, her girdikleri oyuna renk ve
hareketlilik,canlılık ve şaklabanlık katarlardı.
Jolly Joker'ler bir yana, destenin en
itibarlı kağıtları, bilindiği gibi, Beyler yani Aslar oluyor. Ayıp değil
ya, ben Aslardan oldum bittim hoşlanmam. Belki kendim hiçbir zaman As
olamadığım, As olamayacağım için. Kabul etmeli ki, onların dördünde de
bir Kral havası, bir Padişah cakası vardır. Hele bazı takımlarda bunları
daha da bir şatafatlı resmederler.
Karamaça Beyinde uğursuz bir şeyler
sezilir. Onun sarayında herhalde birtakım karanlık dalavereler dönüyor,
gece, mahzenlerinde, bir sürü kelleler uçuyor olmalıdır.
İspati Beyini ben bir Bizans prensine benzetirim.
Bunlara oranla, Kupa Beyi daha bir bizden gibidir. Kupa Beyi herhalde Osmanlı soyundan olmalı.
Karo Beyine gelince, bakınız, o bir
Selçuk Sultanıdır. Çelebi, zarif, nazik...Aksi gibi, Tekel damgasını da
hep onun üstüne vurular. Buna karşın öylesine soylu ve kibar bir havası
vardır ki, damgası olmayan bir Karo Beyi görsek, bayağı yadırgar, bir
eksiklik duyarız.
Resimli kağıtlar içinde kanım en çok Kupa
Kızına kaynar. Kupa Kızı, etine dolgun, duru-beyaz, hanım-hanımcık bir
tazedir. Üniverisiteyi felan bir kalem geçin, güç hal ile bitirdiği
ortadan sonra, liseyi bile okuyamamıştır. Olsa olsa sanat enstitüsü
mezunudur. Herkesin okumaya merakı olmasa, buncağızın da başka
marifetleri var: Dikişle nakışın her türlüsü, örgü işlerinin
daniskası...Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor. Yeni yetişirken
mahalledeki oğlanlarla mektup alıp verdiği olmuş gerçi. Cahillik işte.
Hoş görmeli. Ama evlenince eşi bulunmaz bir hayat arkadaşı olacaktır.
Buna eminim. Bir kere kocasına karşı ukala ukala karşılık vermez. Sonra
bu cins kadınlar çocuklarına da düşkün olurlar. Daha ne?
Onunla evlendiğiniz taktirde, kaynınız
Kupa Oğlu olacaktır ki, Allah için, uslu akıllı, yumuşak başlı, kendi
halinde bir çocuktur.
Babaları Kupa Papazına gelince, sizden
iyi olmasın, pek babacan pek cana yakın bir adamdır. Hoş fıkralar
anlatıp göbeğini hoplata hoplata güler. Daha coşarsa, küt küt
karşısındakinin sırtına vurur. Evde teklif tekellüf hak getire...Sen de
sen , ben de ben. Candan insanlardır vesselam. Öyle bir aileye damat
girmek isterim.
İspati Kızına gelince, bakın ondan her
türlü sinsilik umulur. Siz onun öyle sakin ve masum göründüğüne
bakmayın, o ne hin oğlu hindir o, o ne içten pazarlıklı aşiftedir o...
İskambil üstünde gördüğünüz onun bayramlık resmi. O, bu masum erdem
pozunu, fotoğrafçıda resim çektirirken bir, bir de pazarları kiliseye
giderken takınır. Şöyle kulağınızı verin de bir dinleyin mahalleyi.
Maçanın Oğlu ile sinema localarında, plaj kabinlerinde yapmadığı
kalmamış. Hal böyle iken, yine de bilmeyenlere karşı kendini dirhem
dirhem satar. İspatinin Oğlu ablasının kirli çamaşırlarını herkesten iyi
bilir, bilir ama gel gör ki ablası da onun kumar borçlarını öder, evden
şunu bunu götürüp satışını gizler. Babaları da zaten itin biri. Bu yaşa
gelmiş hala sefih, kumarbaz, birgün olsun ayık gezdiği görülmemiş.
Tencere dibin kara hikayesi, kimin kime ne demeye hakkı var.