5 Mayıs 2012 Cumartesi

ruge'ye mektup, karl marx

Dünyanın karşısına yeni bir ilkeyle çıkıp doktriner bir havada 'doğru budur, önünde diz çökün' demiyoruz. Dünyanın kendi ilkelerinden hareketle dünya için yeni ilkeler geliştiriyoruz. Dünyaya dönüp 'savaşımlarınızı kesin, aptalcadır, biz size mücadelenin doğru sloganını vereceğiz' demiyoruz. Biz sadece dünyaya gerçekte ne için mücadele ettiğini gösteriyoruz.Ve bilinç dünyanın istemese de kazanmak zorunda olduğu bir şeydir...

Bilinç sadece ve sadece dünyanın kendi bilincinin farkına varmasını sağlamaktan, kendine dair rüyasından onu uyandırmaktan, dünyaya eylemlerinin anlamını açıklamaktan ibarettir... O zaman dünyanın uzun zamanıdır, gerçekte sahip olmak için sadece bilincine varması yeterli olacak bir şeye sahip olma rüyası gördüğü açıklık kazanacaktır.Meselenin geçmiş ile gelecek arasına akli bir ayrım çizgisi çizmek değil, geçmişin düşüncelerini gerçekleştirmek olduğu açıklık kazanacaktır.Son olarak, insanoğlunun yeni bir işe kalkışmadığı, eski işini bilinçli bir şekilde sonuca bağladığı da açıklık kazanacaktır..

Eylül 1843
Arnold Ruge'ye Mektubundan
Karl Marx

dut ağacı, ezginin günlüğü

1 mayıs, nazım hikmet











Yaşım yirmi
Lenin sağ
Bir tek kızıl meydan
Yüz elli milyon insan

Otuz beş yıl geçti aradan
Yaşım yine yirmi
Lenin yine sağ
Kızıl meydanlarda
Bir milyar insan

Nazım Hikmet

3 Mayıs 2012 Perşembe

generallerin beş çayı, boris vian


    Süngüyle saldırmak falan mı kaldı, geçti o devirler! 
    Mühim olan komutanların güvenli bir yerde oturup emir vermesi...



   Generallerin Beş Çayı
   Boris Vian

15 Nisan 2012 Pazar

abdal, behçet necatigil

Abdal

 

Yürür asfalt ovalarda abdal.
Vitrinlerin düşen kepenklerinde
Hep hüzün çeşmeleri: lambalar.

Yüzer gibi önce bir tulum yavaşça

Yanaşır kıyımıza eski diclelerden
Ve fırlar ilk bedevi, dalar çadırımıza.
Nerde bu leylâ, aslı nerde?
Çıkartmalar, yağma ve leylâ!
Vurur ferhat dağlarında abdal-
Bir fener olacak ilerde bir yerde.

Sığ sularda dönen yorgun gemiler

Yangın ve tütün içinde arar da
Görmez geçer sönmüş eski feneri
Bir ses çınlar karanlıkta: Kayalar!

Ateşin daha yeni bulunduğu çağlarda

Yine böyle yanardı lambalar,
Sonra asfalt ovalarda
Akan seller ve abdal.

Behçet Necatigil

ben x (2007)



Oyunlarda istediğin kişi olabiliyorsun.Ama burada sadece bir kişi olabiliyorsun.

Düşünmek zorundayım.Özellikle planlı düşünmeliyim.Önceden donatılmış, önceden düşünülmüş.Her şey planlı.Her şey stratejik.

Bir şey yapmadan önce her şeyden emin olmalısınız.Artık her şeyin dayanılmaz hale geldiğinin bir göstergesidir benim için.

Kendini serbest bırak diyorlardı.
Asıl beni onlar serbest bırakmıyordu.

Her akşam diz çöküp sonunun hayırlı olması için dua ediyor.Genelde de iyi sonuçlanır.Ama sanırım bu sefer dua etmeyi unutmuşuz.

Küçükken hep böyle yapardım,  hatırlıyor musun?
Yaşları gözüne geri sokmaya çalışırdım hep.Senin üzülmeni istemediğim için.

Bir şey yok anne.Herkes hep "Bir şey yok" der ya.
İyiyim anne. İnsanlar hep "iyiyim" der ya.
Evet iyiyiz, çok iyiyiz.Hep iyi olacağız, daima.

İlaç etkisini kaybetti.Ben de etkimi kaybettim.

Aslında her şey çok çabuk yok oluyor
Her şey çok çabuk yok oluyor.
Peki, ben neden yok olamıyorum.

Bir şey yapma zamanıydı.
Bir şey söylemeliydim.
Ama benim tek söylediğim, hiçbir şey zaten.

İyi hatırlıyorum, bir keresinde bana "Birinin intihar etmesi için kaç nedeni olmalıdır?" diye sormuştu. "Kaç neden lazım?" diye üsteledi."İki mi, beş mi, on mu?"
Yeterli sebep oldu mu diye öğrenmeye çalışıyoruz.

Son oyun. Planım.Bir kelimelik oyunum:
Cinayet. Kendi cinayetim.
Trene binmek.Ama hiçbir yere varamamak.
 İntihar etmenin bir avantajı var;kurbanı çok uzakta aramak gerekmiyor.
Kendi başına bir şey yapman da gerekmiyor. Her şeyi tren yapıyor.

Ömrünün sonunda hayatının film şeridi gibi gördüğünü söylerler.
Burada sizin de ilginizi çekebilecek bazı görüntüler var.

Ben X, 2007

vodka lemon, her yerde kar var

stepan, tragedyalar v

...
-boşuna yoruluyorsun, dinler mi hiç stepan bizi
tam on yaşındaydı, hiç unutmam
biri dövmüştü onu, dudağı yarılmıştı
ve hatırlar mısın günlerce
dudağında gezdirmişti o kanı.
-vardıkça üstüne kanattıydı yeniden.
-işte yıllarca böyle
kanadı durdu stepan kendi renginde
...

Tragedyalar V
Edip Cansever




11 Nisan 2012 Çarşamba

çocuk rubaisi, hüsrev hatemi


önünde sonunda, sen bir çocuktun
us ülkemi nasıl becerdin, yıktın
kendi kendine oynasaydın ya !
ah çocuk neden karşıma çıktın ?


Hüsrev Hatemi

genç werther'in acıları

Gece derim ki sabah erken kalkayım da gündoğumunu izleyeyim. Sabah olur, gün doğar, ben hala yataktayım.Gündüz derim ki gece olsun da biraz mehtapta dolaşayım.Gece olur, ben odamdan dışarı adım atmam.Aslında niye yatıyorum, niye kalkıyorum, buna benim de bir yanıtım yok...

Genç Werther'in Acıları
 Goethe