çocuk masalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çocuk masalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ağustos 2022 Pazar

Cıngıllavan Kuşu Masalı - Doğa Derneği

Cıngıllavan Kuşu Masalı - Doğa Derneği
Via: https://www.youtube.com/user/DogaVision


"Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, az iken, uz iken.
Bir gün bir ceviz ağacı göründü gözüme; yalanım yok, inanmayın sözüme, ağaçta ağaç mı ki.
Kökü var, budağı yok; dalı var, yaprağı yok; üstündeki cevizin de adı var, tadı yok!
Taş attım, değmedi; kuş attım, değmedi, değmedi ya.
Ağacın başı da koskoca bir tarla oldu sana!
Kimi dedi; Tuz ek! Kimi dedi; Karpuz ek!
Bu lafları duydum, bu teflere uydum, tutup karpuz ektim.
Ektim ama ne ektiğim yeşerdi geldi; ne diktiğim güverdi gitti.
Velâkin öyle bir karpuz bitti, öyle bir karpuz bitti ki, alâmet mi desen alâmet!
Bin dev yese bitiremez; bin deve gelse götüremez.
Dilim dilim dileyim bari dedim, başladım kesmeye.
Ha babam ha, daha daha, bir daha, derken bıçağım içine kaçmasın mı?
İlâhi evin, köyün yıkılsın karpuz!
Ağzımı soktum, alamadım; gözümü soktum, bulamadım.
Baktım ki olacak gibi, duracak gibi değil; getirdim bir biçimine, kendim girdim içine.
Tam yedi yıl, yedi ay aradım, taradım olmadı; derdim, çilem bir türlü bitip dolmadı.
Ne bıçağımı bulabildim, ne elimi.
Açıldım deryalara, denize; gayri ne selâm, ne kelâm; öylesi, böylesi kof cevize!
Bin kantar akıl ister, şu masalı seçmeye..."

Resim: Ekin Çelik

5 Şubat 2021 Cuma

Mormorik - Çocuk Hikâyesi



Bir zamanlar garip bir ülke varmış.Bu ülkenin insanları her şeye burunları üstünden bakarlarmış.Yani başkalarını küçümserlermiş.


Burnu büyük olmayan yalnız bir külhancı varmış.Ülke halkı bu külhancıyı, çocuğu olmadığı için küçümser, ona burun bükerlermiş.İhtiyar külhancı, bir akşam ateşin karşısında kara kara düşüncelere dalmış.



Sonra üzüntüyle yatağına yatmış.İşte ne olmuşsa bundan sonra olmuş.O sırada ateş perileri külhancıya çok acımışlar.Ocaktan bir mor kıvılcım alıp ihtiyarın yatağına koymuşlar.Sonra da bir duman olup bacadan uçup gitmişler.


Sabah uyanınca, külhancı yatağında bir de ne görsün; mor renkli bir çocuk yanında yatmıyor mu! Hemen çocuğu uyandırıp nereden geldiğini sormuş.Çocuk:

- İnsan, oğluna hiç nereden geldin der mi? demiş.

Bu söz, ihtiyarın çok hoşuna gitmiş.


Külhancı yeni oğluna, mor renkli olduğu için, Mormorik adını koymuş.Sonra: "Haydi Mormorik, sana yeni elbiseler alalım" demiş.Yol boyunca Mormoriği gören herkes: "Hıh, aman ne garip!" diye burun büküyorlarmış.Bu duruma içerleyen Mormorik, babasının elinden fırlayıp kaçmış.Adamcağız arkasından yetişememiş.


Koşarak şehrin dışına çıkan Mormorik, bir sarmaşık ağacının altında ağlayarak akşamı etmiş.Gece iki ibibik kuşu ağaçta:

- Mormoriğin yerinde biz olsak, bu ağaca çıkardık diye konuşmuşlar.


Kuşların bu öğüdünü duyan Mormorik, ağaca çıkmış.Çıktıkça uzayan dallardan birine tutunarak yükselmiş de yükselmiş.

Sonunda bir de ne görsün! Ağacın tepesinden bir nehir akıyormuş.Nehrin içinde yüzen uzun burunlu kuşlar, havada uçuşan ibibikler varmış.Her şey o kadar başkaymış ki, güneş bile yuvarlak değilmiş.


Uzun burunlu kuşlardan biri, Mormoriği sırtına aldığı gibi saraydaki uzun burunlu dev anasına götürmüş.Dev anası:

- Beni iyi dinle Mormorik.Ben, bu diyarın kraliçesiyim.Ülkemin insanları her şeye burun büküyorlar.


Onların yüzünden, hep benim burnum büyüdü.Bundan böyle büyüklük taslayanların burunları büyüyecek, demiş.


Kendini tekrar ağacın üzerinde bulan Mormorik, ağaçtan inerek evin yolunu tutmuş.Yolda, herkes ona yine burunlarının üstünden bakmaya başlamışlar.Mormorik içinden gizli gizli gülerek:

- Bundan sonra çeksinler burunlarının cezasını, demiş.


Gerçekten de Mormoriği beğenmeyenlerin burunları uzamaya başlamış.Onların uzun burunlarına kim burun büküyorsa, kendi burnu da uzuyormuş.Uzadıkça da ağırlaşıyormuş.İçlerinden biri:

- Bunlar hep o mor çocuktan oldu, deyince. külhancının evine doğru yürümüşler.


O sırada ihtiyar külhancı ile oğlu, birbirlerine kavuşmanın sevinci içindelermiş.Mormorik, kapıda adamları görünce, onlara:

- Bunun tek kurtuluş yolu, şehir dışındaki sarmaşık ağacının altında, alçak gönüllü olmak için ant içmektir, demiş.


Hemen herkes sarmaşık ağacının altına koşup özür dilemişler.Kibirli olmamak için ant içmişler.

Böylece yeniden eski burunlarına kavuşmuşlar.

Meğer büyük burunlu olmamak ne güzel şeymiş.


Artık herkes birbirlerine sevgi ve saygı gösteriyormuş.Mormoriğe, her gördüklerinde de kendilerini büyüklükten, kibirli olmaktan kurtardığı için teşekkür ediyorlarmış.


Resimler: M. Ökkeş İlhan
Damla Yayınevi - 2000