15 Temmuz 2021 Perşembe

Kıssadan Hissesi Olmayan Öykü - Julio Cortazar


Bağırış ve sözcük satan bir adam vardı.Müşterilerinin çoğu fiyatları çok bulup indirim talebinde bulunsa da işleri fena gitmiyordu.Pazarlıklar neredeyse her seferinde uzlaşıyla sonuçlandığı için, adam bir sürü sokak satıcısı bağırışının yanı sıra rantiye hanımefendilerin satın aldığı birkaç derin iç çekiş ve talimatlarda, sloganlarda, antetlerde ve sahte fikirlerde kullanılan sözcükleri satmayı başarıyordu.

Adam en sonunda zamanının geldiğini anladı ve ülkenin, başka yerlerdeki meslektaşlarına çok benzeyen tiranından görüşme talebinde bulundu ve onun tarafından, etrafı generaller, sekreterler ve kahve fincanlarıyla çevrili bir ortamda kabul edildi.

"Size son sözlerinizi satmaya geldim," dedi adam, "Onlar çok büyük önem taşıyorlar çünkü zamanı geldiğinde ağzınızdan asla istediğiniz gibi çıkmayacaklardır, oysaki o zorlu can çekişme anında söyleyecekleriniz retrospektif bir tarihsel istikameti kolayca şekillendirmek açısından belirleyici olacaktır.1

"Ne dediğini tercüme et," diye tiran tercümanına emretti.

"Arjantince konuşuyor ekselansları."

"Ne dediğimi çok iyi anladınız," dedi adam."Tekrar söylüyorum, size son sözlerinizi satmaya gelim."

"Bu gibi durumlarda alışıldığı üzere tiran ayağa kalktı ve sinirden titreyişini frenleyerek adamın tutuklanmasını ve o tür yönetimsel ortamlara özgü özel zindanlardan birine kapatılmasını buyurdu.

"Çok yazık," dedi adam götürülürken."Gerçekten vakti zamanı gelince son sözlerinizi söylemek isteyeceksiniz ve retrospektif bir tarihsel istikameti kolayca şekillendirmek için onları söyleme ihtiyacı duyacaksınız.Benim size satacağım şey sizin söylemek istediğiniz şey olacaktı, bu yüzden ortada kandırmaca falan yok.Ama anlaşmayı kabul etmediğiniz için, bu sözleri önceden öğrenmeyeceğiniz için, bu sözlerin ilk kez ağızdan dökülmek isteyecekleri an geldiğinde, doğal olarak onları söyleyemeyeceksiniz."

"Eğer onlar söylemeyi istemek zorunda olduğum sözlerse, neden söyleyemeyecekmişim?" diye sordu tiran, şimdi yeni bir kahve fincanının önünde.

"Çünkü korku bunu yapmanıza izin vermeyecek," dedi hüzünlü bir şekilde adam."Boynunuza geçirilmiş ip, üzerinizde infaz gömleği, korku ve soğuktan titrerken dişleriniz takırdayacak ve sözcükleri dile getiremeyeceksiniz.Cellat ve refakatçileri ki onların arasında bu beylerden bazıları da bulunacak, adet yerini bulsun diye iki dakika bekleyecekler, ama ağzınızdan sadece hıçkırık ve bağışlanma yakarışlarıyla (evet, onları hiç zorlanmadan çıkaracaksınız) kesilen bir inilti çıkınca sabırsızlığa kapılıp sizi asacaklar."

Çok öfkelenen yardımcılar, özellikle de generaller hemen tiranın etrafını sarıp adamı derhal kurşuna dizdirmesini istediler.Ama ölü gibi beti benzi atık tiran onları ite kaka dışarı gönderdi ve son sözlerini satın almak için adamla baş başa kaldı.

Bu arada, maruz kaldıkları muameleden ötürü kendilerini son derece aşağılanmış hisseden generaller ve sekreterler bir ayaklanma hazırladılar ve ertesi sabah en sevdiği kameriyesinde üzüm yerken tiranı kıskıvrak yakaladılar.Son sözlerini söyleyemesin diye hemen oracıkta kafasına bir kurşun sıkarak öldürdüler.Bunun ardından, hükümet sarayından kaybolmuş olan adamı aramaya başladılar ve bulmakta gecikmediler, zira pazaryerinde dolaşarak akrobatlara seyirci çekme sözleri satmakla meşguldü.Onu bir hapishane arabasına koyarak kaleye götürdüler ve tiranın son sözlerinin hangileri olabileceğini ortaya çıkarmak için ona işkence yaptılar.Ağzından bir itiraf alamayınca tekmeleyerek öldürdüler.

Ondan bağırış satın almış sokak satıcıları köşe başlarında onları haykırmayı sürdürdüler ve o bağırışlardan biri daha sonra generallerin ve sekreterlerin ipini çeken karşıdevrimin parolası oldu.İçlerinden bazıları, ölmeden önce belli belirsiz bir biçimde, yaşananların hepsinin gerçekte saçma sapan bir karmaşalar silsilesi olduğunu ve bu ne kadar saçma gözükse de, sözlerle bağırışların icabında satılabilecek, ama asla satın alınamayacak şeyler olduklarını düşündüler.

Ve hepsi, tiran, adam, generaller ve sekreterler çürüyüp giderken, bağırışlar arada bir köşede yankılanmayı sürdürüyordu.

Julio Cortazar
Kıssadan Hissesi Olmayan Öykü
Ayak İzlerinde Adımlar / Bütün Öyküleri 2
Can Yayınları
Çeviri: Süleyman Doğru

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder