...
Babamın ölümünden sonra annemin kendisini kolayca toparlaması, içimi ona karşı gizli bir kızgınlıkla doldurmuştu.Annemin babamı hiç sevmemiş olduğunu düşündüm; babam hiçbir kadının yüreğine yerleşemediği için hiçbir gerçeğin içine girememişti, bu nedenle de sonsuza dek yaşamın kenarında kalmaya, yarı gerçek bölgelerde, var olmanın kıyılarında dolaşmaya mahkûm olmuştu.Dürüst bir vatandaş gibi ölmeye bile hakkı olmamıştı; onu çevreleyen her şey tuhaf ve belirsizdi.
...
Haftalarca hamamböceği gibi yaşadığı için onu giderek daha az görür olmuştuk.
...
(Hamamböcekleri)
---
"Babam yaşıyor mu?" dedim, doktorun sakin yüzüne merak içinde bakarak.
"Evet, elbette" dedi, soru soran gözlerime serinkanlılıkla bakarken, "Yani içinde bulunduğu koşulların elverdiği ölçüde" diye ekledi, gözlerini kısarak."Siz de benim gibi biliyorsunuz ki, ailenizin, ülkenizin bakış açısıyla babanız ölü sayılıyor.Bunu tümüyle değiştirme olanağı yok.Bu ölüm, babanızın buradaki yaşamına da belli bir gölge düşürüyor."
"Ama babam bunu biliyor mu, tahmin ediyor mu?" diye sordum fısıltıyla.
Doktor kesin inancını beirtircesine başını salladı."Kaygılanmayın" dedi sesini alçaltarak."Hastalarımızdan hiçbiri bunu bilmez, ya da tahmin edemez.Bu operasyonun gizi" dedi, operasyonun nasıl işlediğini parmaklarıyla göstermeye hazırlanarak, "bizim saati geri almış olmamızda yatıyor.Biz burada her zaman belli bir zaman dilimi gerideyiz, bunun ne kadar olduğunu da saptayamayız.Bu iş tümüyle basit bir görecelik sorunu.Kendi ülkesinde karşılaştığı ölüm, burada babanıza henüz ilişmedi."
...
(Kum Saati Burcundaki Senatoryum)
---
...
Dodo'ya yeni bir elbise verilmedi; her zaman ağabeyinin küçülmüş elbiselerini giydi.Akranlarının yaşamları evrelere ve dönemlere bölünürken, önemli olaylarla, yücelten ve simgesel anlarla -doğum günleri, sınavlar, nişanlar, terfiler- dolarken, onun yaşamı, herhangi bir hoş ya da acı veren bir şey olmadan, şaşmaz bir tekdüzelikle geçiyordu; geleceği de, hiçbir sürpriz taşımayan, tümüyle düzgün ve düzenli bir yol izleyeceğe benziyordu.
Dodo'nun, durumun böyle olmasına içinden itiraz ettiğini düşünmek yanlış olur.O, bunu kendisine uygun düşen bir hayat olarak sadelikle ve hiç şaşırmadan kabulleniyordu.O durgun tekdüzeliğin sınırları içinde serinkanlı ve gururlu bir iyimserlikle yaşamını yürütüyor, ayrıntıları düzene sokuyordu.
...
(Dodo)
---
...
Bizim gibi yaşlı emekliler için sonbahar tehlikeli bir mevsimdir.Bizim durağanlığa erişmemizin, çılgınlıktan ya da insanın kendi eliyle kendini mahvetmesinden kaçınmasının ne kadar güç olduğunu bilenler, rüzgârları, heyecanları ve atmosferdeki karışıklıklarıyla birlikte sonbaharın, bizim zaten tehdit altında olan varlığımızı arzulamadığını anlayacaktır.
...
(Yaş Haddinden Emekli)
Tarçın Dükkânları
Yapı Kredi Yayınları
Çeviren: İlknur Özdemir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder