Anne babaların çocuklarına sıklıkla söylediği bir tembih sözüdür;
‘sakın yabancılarla konuşma!’ Kahramanımız Miguel, eğer anne babasının
sözünü dinleyen bir çocuk olsaydı, bu kitap kesinlikle çok sıkıcı
olurdu. Şimdi bildiğiniz tüm tembihleri unutun ve akıllı, duyarlı, tatlı
yürekli Miguel’le tanışın!
Sıradan bir çocuktur Miguel; en azından hikayenin başında.
Arkadaşlarıyla top oynar, televizyon izler, bilgisayar oyunlarına
bayılır ve her haftasonu ailesiyle alışveriş merkezine gider. Annesiyle
babası, açıkçası pek de ilginç kişilikler değildir. İş hayatının
yoğunluğunda sürekli koşturan, rutinle beslenen insanlardır… Ama
Miguel’in hiçbir şeyi eksik değildir. Hatta babası seyahate giderken
ondan ne isteyeceğini bilemeyecek kadar çok eşyası olduğunu farkedip
şaşırır! Tam da bu döngünün ortasında bir gün alışveriş merkezinde
kaybolur ve ailesini ararken karşısına yaşlı, garip bir adam çıkar. Üstü
başı dökülen, yiyecek bir parça ekmek bulmak için çöpleri karıştıran bu
adam, cebinden Amerikalı ünlü şair Walt Whitman’a ait bir şiir kitabı
çıkararak büyülü bir dünyanın kapılarını aralar. Kitaptan okuduğu üç
satır, Miguel’in hayatını değiştirecektir:
‘Her gün dışarı çıkan bir çocuk vardı
Ve baktığı ilk şeyde
Dönüşüverirdi o nesneye.’
Bu satırları duyduktan sonra dünyası tepetaklak olan fakat bir
taraftan da sıkıcı ve sıradan yaşamından sıyrılarak etrafını fark etmeyi
öğrenen Miguel, empati kurma konusunda hayranlık uyandırıyor. Evde
çalışan Perulu Casilda, trafik ışıklarında su dolu kovalarla bekleyen
Chiqui ve Loren, sırlarla dolu Mario, dilsiz küçük kız Afrika ve
öğretmen Don Alfonso, Miguel için çok daha anlamlı hale geliyor.
Dönüştükçe dönüşüyor, büyüyor Miguel! Gündelik hayatın akışında
yanlarından geçip gittiği insanların aslında ne kadar zor koşullarda
yaşadıklarını, geçmişlerinde ve hatta bugünlerinde büyük acılar
barındırdıklarını öğreniyor, biraz canı yansa da… Ama büyümek böyle bir
şey işte… Güle ağlaya olgunlaşıyor Miguel. Sizi de biraz ağlatıyor,
benden söylemesi!
İspanyol yazar Alfredo Gómez Cerdá’nın daha önce başka kitabı
Türkçeye çevrilmemiş. Oysa yüze yakın kitabı bulunuyor. Çocuk ve gençlik
kitaplarıyla, tiyatro oyunlarıyla birçok ödül almış. Fransa, İtalya,
Meksika, Norveç, ABD ve Kore kıymetini kavrayıp birçok kitabını
yayımlamış. İletişim Yayınları sayesinde Türkiye de bu ülkeler arasına
girdi. Üstelik Miguel, kısa sürede ikinci baskıyı yaptı. Orijinal adı;
Cuando Miguel no fue Miguel. İspanyolca bilen bir arkadaşıma sordum
‘Miguel, Miguel olmadan önce’ anlamına geldiğini söyledi. Onun
yalancısıyım. Ama bu açıklamayla kitap daha da güzelleşti. Dilerim
çocuğunuzun dünyası da Miguel’le güzelleşir. Artık bu ayrımları yapmak
çok zor biliyorum ama 9 yaş ve üstünün kitabı daha iyi kavrayacağına
inanıyorum.
Son olarak; kapaktaki o yaşlı, sakallı, şapkalı adamın Walt Whitman’a ne kadar benzediğini söyleyip gidiyorum. İyi okumalar…
Gökçe Gökçeer