6 Ekim 2024 Pazar

Kumrunun Gördüğü - Ahmet Büke

...

Halbuki uzay gemisi kadar yalnızdım bu dünyada.

"En fenası rakı ısmarlayacak birinin bile olmaması."

Nah alnında gümüş renkli mermileri sırtlanmış kadın dövmesi taşıyan Yavuz Abi söyledi bunu.

 Karısını yirmi beş kuruşa satmış.Hilal İstasyonu'nda.Arkadaşları bunu zorla çökertmişler akasyanın dibine.Kör karıyı çağırıp cebren dövme kakmışlar alnına.Yirmi beş kuruş dövmesi.

Sonra Yavuz Abi hem karısını hem de sattığı adamı vurmuş.

Yalan da olsa dinleniyor meyhanede.

...

(Sarı Rüya Defteri)

---

Haftalık harçlık on lira oldu.Milliyet Çocuk'un sıfırı yedi buçuk.Yuh yani! Okulun karşısındaki eskicide bir lira.Ama façası bozuk onların.

Amaaa, bu arada üst kata taşınan Halk Bankası müdürünün oğluna on beşte bir hem Teksas hem Mandrake alınıyormuş.Öyle söyledi beyefendi!

"Gelip benden okuyabilirsin."

Yerim senin o cicili dergilerini.Bu davul tozuyla orta biri okuyorum bu sene.Kalemtıraşı demirden lavuğun.

...

(Vesikalıklar)

---

...

Saat saat saat saat
İnsanın babasından kalan tek hatıra geçen zamanı gösteren o şey mi olur?

...

(Herkes her şeyleşiyordu)

---

...

Yanından geçerken ve onu benden başka kimse anlayamazken belediyenin direklerinden anons duyuldu:

"Dikkat dikkat...Burası belediye ilan ve reklam bürosu.Halkımıza duyurulur.Bugün öğleden sonra başlayarak üç gün boyunca Karataş Semti siyah-beyaz görülecektir.Bu durumun geçici olduğunu bildirir, vatandaşlarımızın gereksiz endişeye kapılmamasını dileriz.Dikkat, dikkat...Her yıl aynı tarihte olan ve üç gün üst üste süren bu hadisenin fen adamlarınca incelendiğini ve geçici bir gök olayı olduğu yönünde malumat verdiklerini duyururuz.Vatandaşlarımızın boş endişelere kapılmaması ilanen duyurulur."

...

Hacı Mikayel amcalara niye gelmiş ki?Elli sene önce göçtü onlar.Karısı, berber erkek kardeşi, berberin baktığında içini titreten sakalsız çırağı, tıraş sabunları, at kılından fırçası ve ustura takımı.Hepsi bir sabah gittiler.Giderken de ölü anılarını bıraktılar geriye.

...

Döndüm baktım.Gitmiş Fransız kadın.Öpemedim bile ben onu.Üç gün sürdü siyah-beyaz dünya.Nenem, "Kötülerin karasıdır, bizim değil," derdi.Pekmeze ceviz kırıp koydu önüme.

...

(Kötülerin Karası)

---

...

Yarım kalmış inşaatlar unutulmuş mısralar gibidir.Zaman geçtikçe göğüs kemiği içine çöker, ağlar cümlesi.

...

Ruhi Bey emekli kütüphane memuru.

Onu fırlattıkları odada, üst katta bitmemiş inşaatın aceleyle bitirilmiş tek odasında günde iki defa tepsi bekliyor.Ama gülümsüyor da adamakıllı.

...

Ruhi Bey herkes uyurken çizgili pijamasının paçalarını terliğiyle eze eze dolaşıyor üst katta.Korkuluksuz balkona çıkıyor.Sigara yakıyor."Gasteden" uçak yapıyor.Elinin tersiyle katları bastırıyor.Parmaklarının ucunda bakıyor.Sonra boşluğa fırlatıyor.Bir-iki kedi çöpten falan başlarını kaldırıp bakıyor, "Ruhi Bey ölmese," diyorlar, "iyi adam, eskiden maaş gününde ciğer getirirdi bize de."

...

(Ruhi Bey, Biz Hepimiz Nasılız?)

---

...

Düşülen notlar ölenle ölmez.O yüzden defterleri okur dururdum.

"Kuşluk Köylü Esma.İki donluk pazen.Tütüne verecek..."

"Belediye Reisi'nin hanımı.50 lira.Yakalık ve patiska, mermerşahi iki metre..."

Bediha Teyze olmasa açıp da gören, bilen olmayacaktı yalnızlığımı.

...

(Zeki Kıraç, Akhisar Oteli)

---

...

Kaç yıldır buradaydı?Üç, beş işte.Saymıyordu ki.Ne kadar saçma zaten geçen zamanı hesaplayıp durmak.O zaman insan bu toplamı kalan muhtemel süresiyle kıyaslayıp dururdu.Üstelik Sait hatırladıklarını da eski bir filmden kalan kareler olarak çoktan kabul etmişti.Bu yüzden anıları yoktu onun.Hatırladıklarınızı sizin kabul etmeyip onlara sırtınızı dönerseniz ve mecburen akla takılan kıymıklar gibi hissederseniz anılarınız yoktur.Köpekbalığının çenesine vantuzlarıyla tutunan asalak balıklar gibi size ısrarla yapışabilirler ama içinizde değildirler, sizden sayılmazlar.

O yüzden belki de şu dosyanın köşesinden taşan surat huzur içinde olabilirdi şimdi.Yapışkan balıkların artık onunla işi yoktu.

...

Düştüğü sessizliğin içinden yüzsüz annesi çıktı karşısına.Camlarla kaplı kameriyede oturmuş, etrafını saran çiçeklere bakıyordu."Ah," dedi Sait."Ölmemiş annem" Yüzünü aradı ama boştu saçlarının arası.Sevinç yerine üzüntü taştı avuçlarına."Ölmemiş, ölmemiş.Gitmemiş işte.Onu sardıkları beyazlığı bırakmış da gelmiş.Alışmıştım ama yokluğuna.Şimdi yine ölecek.Yine gidecek.Beni kefen almaya yollayacaklar.Koş bul; kadın örtüsü, battaniye, naylon, çarşaf, kına, buhur, gülsuyu, pamuk bul...Hoca ağzını açacak, 'Şimdi kamis, izar ve lifafe, baş örtülsün, göğüs örtülsün...' diyecek.Saçlarını ikiye ayırdılar da sardılar.İnsanın annesi bir daha ölür mü?Gelmeseydi geriye.Yine gidecek, yine ağlayacağım." Annesinin bulutları aralandı.Yüzünde yüzü belirdi.Annesinin yüzü Sait'in yüzü oldu.

Uyandı.

...

(Kusmak - Unutmak)

...

Ahmet Büke
Kumrunun Gördüğü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder