haydar ergülen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
haydar ergülen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ocak 2024 Salı

Kemallettin Tuğcu - Haydar Ergülen Şiiri

"Orada tenha olarak yaşadım"
diyordu Kemalettin Tuğcu
çocukluğu yurt tutmadan
önce ıssız ve kimsesiz
sonra tenha kaldığımız
çocukluk, şiirin yurdu.

Haydar Ergülen
Hafız ile Semender

21 Ocak 2024 Pazar

Avaremu - Haydar Ergülen


Duyumsama ruhta yüzen kayıktır
Ganj'da avare gezer, kırda yıkanır
insan su içindir şair sır için
şairi sır yıkar şiir utanır

Fakat kuşbakışı turistler içindir folklor
çiftkağıt sarsanız da ruhunuz yere basıyor
Ganj bütün pislikleri süpürür lakin
külünüzden o bile ağır akıyor

Kerem edin bu nihayet bir gerçek
Uçmasak da konduğumuz yalandır
bilinen dallarda konuk olmamak
Hafız'a hediye eski esrardır:

Biz Bağdat pazarında kaybolanın arkadaşıyız
hâlâ eski çocukların Hindistanıyız

Haydar Ergülen
Avaremu
Hafız ile Semender

Bencileyin - Haydar Ergülen / Hafız ile Semender



İnsan kendi vehmine
kapılıyor nafile
öteki yok beriki de
insan ne de olsa
olmasa ne kendine
ne benliğine gerek
insan ne ötekine

Bahane, vesile
sebep, vesvese

Biz olsak kime ne de kim olsa
bize ne varsa
yoksa kim kime
zamandan başka
bir suret, aynada
yüz başka cevap,
yokluktan varsa bir
vuslat, yazıdan elde
biz uzlet, geçse
kalır üç kelime,
biri ah! bir eyvah!
unutturacak o zalim
saat, o sonsuz firak!

Tereddüt veya endişe
üzüntü veya öfke
herkes bildiği yerde
kayık çekildiği sahilde
söz çilehanede
dem bu demde
keşmekeş aynı
derviş beyhude
idrak infilak
böyle bir vehim

Sakin ol beyim
sakin ol ya hû
ara sıra bildiğim
biri gibi dur
bende veya kendinde
Hafız sensin bencileyin
bense onun yerine
gevezelik etmetyeyim.

Haydar Ergülen

Bencileyin
-Hafız ile Semender-

3 Temmuz 2023 Pazartesi

"101 Bir Dize" : Daha - Haydar Ergülen'den Güven Turan'a İthaf

Güven Turan için

1.
Yüreğin sustuğunu yalnızlık konuşur ya, gürültü bundan.

2.
Senin kanatlarındadır bendeki düş kırıklığı;
gülümse ey kelebek.

3.
Nasıl bir sağanak ki paylaştığımız doymuyorum susuzluğuna.

4.
Yalnızlığını elinden tutmuş geziyor, şiir.

5.
Öptüğüm nisan bulutu, şimdi yüzünde yağmur.

6.
Yağmurun değil, gam yapraklarının hışırtısı dökülüyor
ömrümüzün üstüne.

7.
Yazıla bozula artıyor gönlümün kışı: Gün tutuşuyor.

8.
Bir nar kırılmaya görsün eylülde bin bir heves açıyor.

9.
Sakinim, anılar gövdemde bir su gibi eskiyor.

10.
Saçlarını taramaya başlayınca, ne bende söz kalıyor
ne pencerede buz.

11.
Artık rahatça 'Aşığım' diyebilir: Öyle yalnız ki!

12.
'Fırtına kopacakmış' diyorlar o hüsnüyusufu koparırsam...

13.
Dünyanın avucunda olduğumuz doğrudur.

14.
Varlığından beri bende değil bu yürek, senin sevginde.

15.
Dize dize gümüş bir kolye yapsam şiirden, gümüş boynuna.

16.
Kavak ağacını dinle ki, kar pamuk gibi yağsın!

17.
Havada bulut var, martılar sırtını dönüyor denize.

18.
Bir yağmur köpeği gibi yatışıyor, fırtınanın
kollarındaki deniz.

19.
Dayanmış anılarına, ayakta durmaya çalışıyor yaşlı aşık.

20.
Hançerine yatırmış, ipeğini biçiyor günlerimizin, avcı.

21.
Tan vakti: Defneli ev, mersinli deniz, incirli bahçe
tütsüler içinde.

22.
Uykunun çobanı düş, kırlarınki Pan: Bitse bu karabasan.

23.
Yazılda da ömrümün kırk yaprağı: Biri kalmış,
bekliyor sonbaharı.

24.
Kalem elinde düşünüyor: Neye borçlu şiiri, aşkı?
Kalbine mi, doğaya mı, kağıda mı yoksa?

25.
Ağzına toplamış sözcüklerş: Söyleyince serin,
susunca ılık.

26.
Ne aşk, ne yalnızlık...Yazılmayı bekliyor şiir, silme
boşluk üzeri.

27.
Bir şiir çabuk büyürse, onda heves kalmamıştır.

28.
"Dur orada, aşma çizgiyi" diyor aşık denize fener.

29.
Aşkın eteklerinden döktüğü taş, şiir gibi gelir şaire.

30.
Özlüyor yol arkadaşını!Çocukluğu, gençliği, sonbaharı;
Unutuyor yalnızlığı.

31.
Gecenin tarlasındaki yıldızlar, göle düşünce nilüfer.

32.
Düş.Düş.Düş.Düş.Ve uyku.

33.
Saçların savruldukça havanın yüzünde turna semahı.

34.
Yüreğin saati!Aşkla ayrılık arasında gidip geliyor sarkaç.

35.
"Gel, yaz!" daha yazmam gel diye, kağıt terliyor.

36.
Aşk uygundur akışına ırmakların: Bazen yatağında akar,
bazen taşar yatağından.

37.
Bütün gölgeleri topladım, tek senin avlun güneşli kalsın diye!

38.
Yüzün gibi tut aynaya yazını; okuduğun hep bir hiç.

39.
İlk okulum gövdemdi, çıplaklığında öğretmenim.

40.
Provası yok günlerin, makas değdiği yerden yakıyor.

41.
Bu sevgiyle şair olsam, yeniden doğururdum seni.

42.
Görmedim aşklar içinde yalnızlık gibi gözde bir renk.

43.
Kar üstüne ne yazsam, harfler siyah çıkıyor.

44.
Kış koynunda yaz gibi besliyor kardeleni.

45.
Çimenler üstünde gözyaşları var uzun havanın.

46.
Gökyüzündeki nilüfer göldeki aya düşkün.

47.
Kuşların, yaprakların ağabeyi olur bu hışımlı fırtına.

48.
Eski havuzun suyu gibi çekiliyor anılar da içimden...

49.
Kulak ver aşka; duyuyor musun gümbür gümbür
sessizlik...

50.
Yüreğimde kopardığın kırk yılın bir fırtınası.

51.
Yıldızları çoğaltıyor sözlerin: Yarın aşk sıcak olacak.

52.
"Yapraklarda yıldız yağmuru mehtapta salyangoz izleri";
Doğanın ironisi.

53.
Şu ağustos, dağıttığından beri temmuzun yanık havasını,
öyle güzel ki!

54.
Güz...Eylülün, ekimin, kasımın değil sessizliğin şiiri.

55.
Muhip'in dediği gibi "Kardır yağan üstümüze" şiirden...

56.
Bahçeler buluştu, nişanlandı üzümle kiraz...Güz şahidimdir!

57.
Ovalar, vadiler, dağlar ve gövden: O sonsuz uçurum.

58.
Gök gürleyince duyduğum çınarların kokusu ve kamaşan gövden.

59.
Tuzu yazdan biriktir, kışın soğuk şiir yazma!

60.
Mavi söz, mavi soğuk..Kış niye beyaz?

61.
Toprak ana yaprak yaprak mektup yolluyor şair oğluna!

62.
Kırk odalı ekimde kırk ayna; yüzüm bulutlu hepsinde.

63.
Bin ressam boyasa da, yine şairini bekler güz!

64.
Aşkın doğasıyla aldattığı biziz: Bizimki de aşk işte!

65.
Korktum: Sustuğum her kıyıda bir liman buldu fırtına!

66.
Hangi şiir bitebilir ki ölüm burada,
yanı başımızdayken daha?

67.
Anneler sahili boş! Açılan çocuklar geri dönmüyor...

68.
Mavi bir yolcu ol yüreğim, durana kadar!

69.
Kalemin yazdığı da sensin, sustuğu da sen.

70.
Aşk olsun güneşteki kumruya, içini aşkla çekiyor!

71.
Upuzun şiiriyle yaz bu dizeden de kısa.

72.
Sözlerin dökülüyor üstüme; serzeniş ırmağı, sitem denizi.

73.
Başkasının ağzından çıkıyor sanki sana "güle güle" diyen sesim!

74.
Süt dökmüş bir kedi gibi şu beyaz geceler...

75.
Eylül yeşillenmiş, baharda görücüye çıkacak!

76.
Canımdan bir can çekip alıyor şu ayrılık...

77.
Üzümü yazdım, "Narla incire Gazel"i okudum:
Güz gene.

78.
Yok ki dönülecek bir oda, kağıt ve kalemden başka!

79.
Sanki bir şiir güldestesi şu hercaimenekşe...

80.
Uykulu bir bahçe gibiyim, gözlerim geceyi sevindiriyor...

81.
Onat ötüşlüdür şimdi ishak kuşu.

82.
Şair olmak ne ki doğadaki şiirin yanında?

83.
Kış ortasında bir ağaç, kuşların kursağındaki heves.

84.
Fırtınanın yarısı gelişinse yarısı da gidişin.

Haydar Ergülen

85.
Kendimden daha yabancısını bulamadığım için iyiyim
yerliler arasında.

86.
Kitabın gölgesine çekiliyorum; teni kapattım.

87.
Gövdeler mahcup...Birbirlerinin karanlığına sığınıyorlar.

88.
Kayıp taşra...Yetişkinlerin eğlendiği bir çocuk bahçesi.

89.
Balkonda taflanın, şimşirin, hanımelinin güneşli daveti.

90.
Sözle yetin, rüzgarın dili tuzlu.

91.
Takılıp kaldın şiirlere, sevda bekleme.

92.
Cihangir'de bir balkon, dolunaya en yakın...

93.
Gecenin gördüğü; şiirden bir pervanedir şemin çevresinde.

94.
Çiçekler yerli yerinde; kimsenin kimseyi sevdiği yok mu ne?

95.
Çıt diye koptu dalından şiir.Çıt çıkmıyor bahçede!

96.
Bir vadi görgüsü gerek her uçuruma.

97.
Dünyadan mutluluğa izinli çıksam, gidecek yer yok bana!

98.
Ufukta suskunluk gözüküyor; ateşi dağıt, kendini topla.

99.
Mevsimler birbirinin kederine kapanıyor gitgide.

100.
Eski leylek dön artık, herkes kendi göçünde.

101.
Uzun bir geri dönüş tadıyla ilerledim mevsimlerin
içinde...

Haydar Ergülen
"101 Bir Dize" : Daha - Güven Turan için
Hürriyet Gösteri, 190 , Eylül 1996

14 Aralık 2020 Pazartesi

Sami Baydar İçin Dünyadan 7 Cümle, Haydar Ergülen


Sami Baydar İçin Dünyadan 7 Cümle

1. Dünyada Anılara Bakıyorum (Yayınevi Yayıncılık, Ekim 1991), Sami Baydar’ın öykü kitabı, başka öykü kitapları da var. Sami dünyada baktığı anıları, evlerimize, hepimize anı olarak bıraktı. Sami’nin her evde, hepimizde bir anısı var. Dünyadan hafif, uçucu, bugün var yarın daha çok var bir anı olarak geldi ve geçti. Anılı çocuk. Anısı çok bi çocuk.

2. Dünya onun için… Çok geçti, çok gençti, çok sertti, çok tersti, çok acıydı, çok karanlıktı, çok uzaktı, çok yakıcıydı, çok büyüktü, çok dardı, çok acımasızdı, çok tekinsizdi, çok sivriydi, çok batıcıydı, çok tuhaftı, çok kesikti, çok dikenliydi, çok yokuştu, çok çıkıştı, çok inişti, çok süslüydü, çok plastikti, çok kırıktı, çok tuzaktı, çok dehşetti, çok beyazdı, çok gizliydi, çok yalancıydı, çok vardı, çok yoktu, çok şakaydı, çok çöldü, çok kıştı, çok kalabalıktı, çok kabaydı, çok düzdü, çok fazlaydı… Dünya onun için…diye okuyun, yazın, sürdürün! Sami’nin aşkına.

3. Bu dünyadan değildi! Belki de böyle demek gerekiyor Sami için. Dünyayı çok, Sami’yi az yaşadık ama, onun şiirden öyküye, resme yazdığı çizdiği, dünyaya bırakıp gittiği, meraklısına armağan ettiği her şey, uzun Sami’yi upuzuuuuuun kılacak güzellikte, anlamda, kıymette ve bunun gibi… Varlığı armağandı Sami’nin, şimdi daha da…

4. Dünyadan Çıkış Yolları’na hiç gidiş, kaçış, terkediş, bırakış olarak bakmadım. Cümleye yorulan anlamın tersine, hep bir ışık gördüm onda. Sızan bir ışık, inceden, gün ışığı gibi, dünyanın ağır kapısının açılacağı ve ışığın rüzgâr gibi çıkacağını, yağmur gibi yağacağını ve Sami’nin desenleri gibi, şiirleri gibi bir “yeşil alev” saçacağını. Sami, o ağır kapıyı aralamaya çalışan bir rüzgâr ışığıydı.

5. Dünyaya inanmak istedi. “Sevgili Yürek” şiirine “Benim için fosforlu bir dizedir içim” dizesiyle başlar. Dünya, rüyasıydı. Rüyasında gördüğü şeydi dünya. Ve gerçekti: “uzak bitkisel alemlerde/dolaşan insanlar/tuhaf kokular, arzular” kadar gerçek. Dünyanın ve rüyanın buluştuğu gerçekti Sami’nin şiiri: “Hayatı rüya içinde gördüm Nerval”. Rüyasına inanıyordu, dünyaya da rüyasıyla inanmak istedi.

6.“Suçsuzduk/sonunda/dünya gibi.” Varla Yok Arasında(2003) böyle diyor. Dünyayı bile temize çıkaracak, temize çekecek kadar saf bir şiir. Sami’de şiir de, öykü de, resim de bir düşünce. Konuşma. Diyalog. Gereksinim: “Sevindik dünyaya güzeldir.” Dünya, rüyadan hemen sonra. Rüyadan, güzel bir yer olması arzusuyla gözünü açtığı yer, dünya: “Dünyadaki günlerin hepsiydim.”

7. “Sami, güzel melek.” Ahmet Güntan, Sami için en hakikatli sıfatı söyledi. Bir tablosu vardı, “Yeşil Melek”, şimdi ona bakıyoruz evde, o bize bakıyor belki de, su getirecek.


Haydar Ergülen


Pelerin Fanzin, Sayı:1

19 Mart 2020 Perşembe

sözler, sina akyol - şiirin seyri, haydar ergülen & ihsanimasyon (ihsan ezer)


Sözler - Sina Akyol
Okuyan: Haydar Ergülen - Şiirin Seyri

Çalışma: İhsan Ezer (İhsanimasyon)



SÖZLER

                                       Melih Ergen’e


Burda kal.Öğlen avlusunda.
Zamanın yalın diline yerleş.
Ufka bakmanın meraklısı ol.
Maviye, beyaza, gündüze çalış.

Zakkumu anla! Ağusu,
tenime sürdüğüm merhemdir
diye beni, mırıldanıp şaşırt.

Ağustos’un hummalı böceğini
onun terli şarkısını
gayret et,
Türkçeye çevir.

Taşlığı yıkamanın
asmayı budamanın
çıplak ayakla yürümenin
hayli zengin
üslubunu edin.

Burda kal. Kalıcı zamanda.
Öğlen avlusunda.

Arın gövdenden. Kendin oluncaya
kadar soyun.

Ferah sular dökün.

Derin uyu.

Sina Akyol





21 Aralık 2019 Cumartesi

güz koruma kılavuzu, haydar ergülen

Güz Koruma Kılavuzu

"Güz, gölün kıyısında durdu
sessizlik iki kere kuğu
şimdi fazladan bir yaprak
belki anılardan doğru..."

diye bir şiire başladım
"Kim geride kalsa
dostlukta, aşkta, ayrılıkta
onun adı güze çıkar"

-'onun adı güze yazılır' da olabilir-
diye sürebilirdi belki
ve bitebilirdi eski bir güz
tekrarı olarak bu şiir
bir yaprak hırsızı olmakla övündüğüm
eylülde şu güzkurusu dizelerle:
"İnsan bir yaprak gibi
düşer kendinden
güz'ey
kim kurtulur kimden?"


Güzün yaprağa, yaprağın şiire söylediği:
İnsan da kendinden düşmeyi bilmeli...

Haydar Ergülen


16 Ekim 2018 Salı

eski su şarkısı, haydar ergülen, müzik: mesut göçmen


Eski Su Şarkısı - Haydar Ergülen
Müzik: Mesut Göçmen


kötü yazla karardı elmanın rengi
aşk, bağların bozulduğu mevsimde

bana yeni sular gönder, gecikme
gecikme, şarkılar gitgide ince

yüzüm küçük bir harf gibi
dökülüyor eski suyun yüzüne

bana yeni düşler gönder, gecikme
gecikme, geceler gitgide gece

Haydar Ergülen


6 Temmuz 2018 Cuma

tarihiniz cici olsun, muhterem - haydar ergülen



tarih bir resim miydi
adıgüzel şehzadenin bıldırcın avında ölü minyatürü
oku bıldırcını değil kendini vuran
şehzade kendi boyadı tarihte kendi resmini

fiil bildiren tarih
ters akan suların gizli yatağı
içinden olumsuzluk kipi seyrek adamlar geçti
asılmış gülbedenleri taşırdı azgın suları
her teli ibrişimden örülü dağınık sakalları
ne gülsuyuyla yıkandı ne müzelere girdi

gölgesini bir cönke batman düşüren
yavuz bıyıklı oğlanlar tarihinde
yoktur cücelerden kamburlardan adı dipnotlarda olsun
yoktur bir tek kızkesen burçdiken serveren
çün'sağlıktır devleti karnında söz gizleyen

sorarım hiç boy aynasına baktı mı tarih
suya bir taş attı mı korkup da suretinden
çocuk boynunun en ince yerinden
kırılıp kimisi kara zindanda
ağlayarak bir kemende kalktı mı tarih

Haydar Ergülen
Sırat Şiirleri (1981-1984)
Nar

3 Şubat 2013 Pazar

400 darbe, haydar ergülen



herkesin annesi yok, onun kendisi
'ey güzel baba' hem benim
hem kimsesi

adı bir unutkanlık, bence: yosma
küçük, küçük, yok gibi bir kız
önce dudaklar küser
'...annemiz yoksa!'

beni bir parkta yitirecek yaşta
incelikler sınıfında

keşke okuldan beraber kaçsaydı!



Haydar Ergülen

13 Aralık 2012 Perşembe

trenler de ahşaptır, haydar ergülen


"Ya bu kez ölenleri görmeliysek
Ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenl"C. Zarifoğlu

Tren, uçak gibi üstümüzden, vapur gibi kıyımızdan geçmez, tren içimizden geçer, o yüzden böyle yakındır bize.
---
Diğer vasıtalar fazlalığı taşıyadursunlar, tren içimizdeki çokluğu, çocukluğu taşımıştır, taşıyıp durur.O yüzden artık "yolculuk nereye?" diye sormanın da anlamı yoktur.Yolculuk buraya kadardır..Çocukluğu da, buharlı yolculukları da emanete brakma zamanıdır.
---
Saatin yarım olma hali, şairin dediği gibi insan olma halidir, vaktidir.Saat yarımsa zaman bizdendir; saat onikiotuzsa zaman bize küsülüdür.
---
Galiba istasyonlara hiç bebek bırakmıyorlar, daha çok camilere bırakıyorlar, üzerine de "adını garip koyun, büyüyünce bulurum" diye yazıyorlar.İstasyonun küçük bahçesine, istasyon şefinin kapısına bırakılırsa, hani karakollarda polisler, "kader" koyuyorlar ya terkedilmiş çocukların adını, onun gibi, "kader"i değişecek belki de...
---
Çünkü biz artık ayrı zamanların acılarıyız, ayrı acıların insanlarıyız.
---
Hem aslında tren ne doğuya, ne batıya gider,tren içimizdeki yolculuktur.
---
Hiçbir şeyi hiçbir şeyle dolduramamanın sıkıntısıdır.Hiçbir şeyin hiçbir şeyin yerine geçmediğini anlarsınız bazen yolculuğun sonunda.

Trenler de Ahşaptır
Haydar Ergülen