22 Ocak 2024 Pazartesi

Ayrılık Çeşmesi Sokağı - Selçuk Altun


"Siz beni bulun, ben ararsam herkes anlar." Gülce Başer

...

Bilgi kirliliği hayata renk katabilir ama bilgi eksikliğinin özrü yoktur.

...

Son cümleni bitirirken aklıma geldi: Halikarnas Balıkçısı takma adıyla yazan Cevat Şakir diye bilge ve aykırı bir yazar vardı, duymamış olabilirsin.O 1900'lein başında Oxford Üniversitesi'nde öğrenciyken İtalyan sevgilisi Agnesi ile babasının itirazına rağmen evlenir.Babası Mehmet Şakir Paşa birikimli ve gizemli bir Osmanlı nazırıydı.Kaderin cilvesine bak, Cevat Şakir 1914'te babası ile karısını aynı yatakta sevişirken yakalayınca Mehmet Şakir Paşa'yı vurarak öldürdü.Hatırlı hısımları onu idamdan kurtardı derler.O Bodrum'a sürgüne giderken Agnesi, kızı Mutarra Augustina ile ülkesine döner.Kendisini İtalya'ya götüren diplomatla evlenip kızından uzaklaşır.

2004'te Mutarra'nın kızı Cinzia Türkiye'ye gelip akrabalarını buldu.Onun Cevat Şakir'in ikinci karısından olma kızı İsmet'e anlattığına göre, anneannesi Agnesi de kayınpederi Şakir Paşa ile Büyükada'da baş başa çektirdikleri fotoğrafı başucundan asla ayırmamış.

...

Sokak kedileri metruk mezarlığın duvarları üzerinde, firavun bibloları gibi kasılıyorlardı.İçi talan görmüş bir oba gibiydi, kırılmış, yana yatmış mezar taşlarının acıklı bir hali vardı.Baş kısmında sarık varsa, paşa veya yüksek bürokrata ait kitabelerde ne yazıyorsa, hepsinde bir tasarım çekiciliği bulmuştum.Mezar ve kuru ağaçlarında çalakalem düzensizlik vardı, sanki savaşta şehit düşenler hızla defnedilip yola revan olunmuştu.Neden Arap Mezarlığı da dendiğini kimsenin bilmemesi ayrı bir detaydı, Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı sokağın hakimiydi.

...

"Sonunda seni kime benzetttiğimi buldum" demişti."Sen bir yazar arkadaşımın romanından firar etmiş karaktersin."

...

Kızı, burnumu karıştırdığım için beni şikayet edince, "Başkasının burnunu karıştırmıyor ya!" demiş.

...

St. Joseph'ten intikam almak istiyordu.Komik yanları yok değildi, saçları dökülmeye başlayınca eczane eczane gezip denemediği ilaçlı şamğuan kalmamıştı.Bir halk ilaçları kitabından kopardığı sayfada, "Sabahları ineklerin bulunduğu ahıra giderek saçlarını işeyen ineğin altına tutup sidikle ıslatmak saçlara iyi gelir" yazıyordu.

...

Lisede gözde dersim felsefeydi, zevkle çalışır, hırsla sınıfa girerdim.Hocamız, "Sana yalnızca sorduğun sorular için bile pekiyi verebilirim" deyince mest olmuştum.Filozofların eskimeyen teorilerinin yanı sıra yaşamöykülerini okumak üzere kütüphaneden çıkmaz, aykırılıklarına üstünlükmüş gibi odaklanırdım: Tefekkür zamanı ılık bir fırında uykuya yatan Rene Descartes şaşı kadınları çekici bulsa da hizmetçisinden çocuk peydahlamıştı./Aseksüelliği erdem sayan Immanuel Kant doğduğu kent Könisberg'ten hiç dışarı çıkmamıştı./Bir gözlükçü dükkanı olan Baruch Spinoza bir zamanlar çocuk olduğunu kabullenemezmiş./Tutku tüm kötülüklerin anasıdır Arthur Schopenhauer, "Bir Tartışmayı Kazanmanın Otuz Sekiz Yolu" adlı denemesinde, bir kişiyi otuz sekiz değişik yöntemle dövmeyi anlatmıştır.

...

Güne başlarken herkesin yirmi dört saati vardır.

...

Prof. Caron'un yönlendirmesiyle Almanca öğrenmeye başladım.Böylelikle yirminci yüzyılın aforizma dehası, Edirne kökenli Elias Canetti'nin yapıtlarına iyice nüfuz edecektim.Erkeklerin hayatının kadınını araması gibi ben de hayatımın aforizmasına ulaşmaya çalışıyordum.

...

"Yaptığınız iyilikler cezasız kalmayacaktır."

...

Bir Çin atasözü aklıma geldi: "Bir nehrin kıyısında sabırla oturursan önünden düşmanının cesedinin geçtiğini de görürsün."

...

Kalkarken kimi elimi öptü, kimi sarıldı, meyhaneci "Abi adını bile söylemedin" deyince, "III. Mahmut" deyip, kendi kendime gülmüştüm.Ömer Hayyam Caddesi'ne doğru a-ğır a-ğır çıkarken, o akşam öğrendiğim Diyarbakır türküsünü mırıldanıyordum: "Makarada ipliğim / Asya benim kekliğim / Hiç aklımdan çıkmıyor / Tenhalarda gezdiğim." Tenhaların adamıydım ve şikayetçi değildim.

...

Bir söyleşisinde, "Kitapçılığın güzel bir yanı da emekliliği yoktur.Doksan yaşında da o işi yaparsın ve kimse seni yaşlı bulmaz" diyen onurlu adamın felsefesi, "Bu dünyada muhatabım kitaplar, kalaln umurumda değil" olmalıydı.

...

Kırklı yaşlarım için Elias Canetti'den atasözü şiddetinde bir aforizma var: "Adil kişi günde kırk kez değişir ama ikiyüzlü kişi kırk yıl hiç değişmez."


...

Kiralık aracın şoförü Nezir Abi, emekli ilkokul öğretmeniydi ve yöreyi tanıyordu, "Artvin futbol takımı bulunmayan tek ilimizdir, çünkü bir stadyum yapacak kadar düzlük arsası yoktur" demişti.Kente on yedinci yüzyılda gelen Evliya Çelebi'nin, "Bu şehirde bardağımı koyacak bir düzlük bulamadım" deyişini anımsatırsam Nezir Abi kırılabilirdi, gülümsemeye çalışmıştım.

...

Bir zamanlar Godot'ya dair geliştirdiğim teori göz ardı ediliyor diye üzülürdüm.Artık onun sırrını bilen tek kişi olarak dünyadan ayrıldığıma seviniyorum.

Hayatımın aforizmasının batılı bir şair veya filozofa ait olacağını sanırdım.Oysa seçimim ayet mi, atasözü mü olduğu tartışılan doğu kökenli bir cümle: "Her şerde bir hayır vardır.."

Her şey gönlünce olsun oğlum,


Baban
Ziya Mahmut Adlan

...

Selçuk Altun
Ayrılık Çeşmesi Sokağı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder