21 Mart 2021 Pazar

Yine de yürürüz

-Yine de yürürüz-

Asfalt Dünya - Zaman



Nomadland (2020), Chloe Zhao



 "Hatırlanan hayatta kalır.
Galiba, hayatımın çoğunu sadece hatırlayarak geçirdim Bob."

Nomadland (2020) - Chloe Zhao

Türk Mitolojisi, Bahaeddin Ögel


"Altay'da olmuş idi, bir çocuk doğmuş idi,
Dünyaya gelir iken, nurlara boğmuşidi.
Yedi kurtlar uçmuşlar, koku alıp koşmuşlar,
"Çocuğu ver" demişler, uluyarak coşmuşlar.
Annesi çok ağlamış, yüreğini dağlamış,
Çocuk da dile gelmiş, yarasını bağlamış.
Demiş: "-Anne, sızlama!Oyala da, aşlama!
"Yedi gün mühlet iste, işi bağla sağlama!"
Yedi gün mühlet dolmuş, annesinin benzi solmuş,
Oğlan beşiği kırmış, bir civan yiğit olmuş."

(Türk Mitolojisi ve Kutsal Çocuklar)

...

Türk mitolojisinde kahramanlar, "üç" veya "yedi" günde konuşurlardı": Az önc, Müslüman olmuş Türklerin Oğuz-Kağan destanlarından söz açarken, Oğuz-Kağan'ın üç günde konuşmağa başladığını belirtmiştik.İslamiyetin tesirleri görülmeyen, Uygurca Oğuz-Kağan destanında da, aynı şeyleri görüyoruz.Ama, yukarıda da dediğimiz gibi, eski Türk efsanelerinde büyük kahramanlar, çoğu zaman "Yedi günde kendilerine gelir ve kırk gün sonra da, bir delikanlı gibi hayata başlarlardı." Nitekim Uygurların Oğuz-Destanı, Oğuz un küçüklüğünü şöyle anlatıyordu:

"Geldi ana göğsüne, aldı emdi sütünü,
İstemedi bir daha, içmek kendi sütünü.
Pişmemiş etler ister, aş yemek ister oldu,
Etraftan şarap ister eğlenmek ister oldu.
Ansızın dile geldi, şiirler düzer oldu,
Aradan kırk gün geçti, oynaşır, gezer oldu."

Oğuz Han'ın vücudu, güçlü ve korkunç hayvanlara benzetilirdi: Dede Korkut masallarında da büyük kahramanların yürüyüşü, arslanlara benzetilmiş ve vücut yapıları da, korkunç hayvanlar gibi anlatılmışlardı.Oğuz-Kağan destanında da, az da olsa, bunları görmüyor değiliz.Uygurların Oğuz destanı, Oğuz-Kağan'ın şeklini, şöyle anlatıyordu.

"Öküz ayağı gibi, idi sanki ayağı,
Kurdun bileği gibi, idi sanki bileği.
Benzer idi omuzu, ala samurunkine,
Göğsü de yakın idi, koca ayınınkine !"

"Oğuz Kağan'ın vücudu niçin tüylü idi": Eski Türkler, "İlk insanın, tüylü olduğuna inanırlardı." Altaylarda yaşayan birçok efsanelerde, bu konu ile ilgili sayısız örneklere rastlıyoruz: "Tüylerle kaplı olan ilk insan, Tanrı'ya karşı günah işlemiş ve bundan dolayı da tüyleri dökülmüştü.Tüyleri dökülünce de insanoğlu, bir türlü hastalıktan kurtulamamış ve ölümsüzlüğü elinden kaçırmıştı.(Bir söylenişe göre) Tanrı, insanı yaratırken şeytan gelmiş ve insanın üzerine tükürerek, her tarafını pislik içinde bırakmıştı.Tanrı da, insanın dışını içine, içini de dışına çevirmek zorunda kalmıştı.Bu suretle insanın içinde kalan şeytanın pisliği ve tüyler, insanoğlunun ruhunu ve ahlakını kötü yapmıştı.İnsanın gerçi dışı, Tanrı yapısı idi ve güzeldi ama; içi şeytan tarafından kirletilmiş ve şeytana benzer, bir özelliğe bürünmüştü." (İnsanın alacası içinde, hayvanın alacası ise dışında) Bu sebeple Oğuz destanında, bu çok eski Türk inançlarının izlerini de buluyoruz.Çünkü Oğuz-Kağan, bizim gibi tüysüz değil; her tarafı kıllarla dolu ve fevkalade bir yaratıktı:

"Bir insan idi fakat, tüyleri dolu idi,
Vücudu kıllı idi, çok uzun boylu idi.
Güder at sürüleri, tutar, atlara biner,
Daha bu yaşta iken, çıkar, avlara gider.
Geceler günler geçti, nice seneler doldu,
Oğuz da büyüyerek, bir yahşi yiğit oldu!"

(Oğuz-Kağan'ın Çocukluğu)

...

"Kim bilür bizi, nice soydanızi
Ne zerrece odddan, ne de sudanuz,
Bize meftun olan marifet söyler,
Biz Horasan ellerinden, baydanuz !
Bizim zehmumuza merhem bulunmaz !
Biz kudret okından, gizlü yaydanuz!.."

En eski Bektaşi nefeslerinden birisi sayılan Abdal Musa'nın söylediği bu nefesi, Altay yaratılış destanları ile bir ilgisi vardır diye, buraya almadık.Böyle bir iddiada bulunmak, elbette ki büyük bir ihtiyatsızlık olur.Ama ne yapalım ki, her iki inanışın temellerinde yatan düşünce düzenleri arasında, büyük benzerlikler bulunuyordu.İran mitolojisinde de ilk insan, "kil" dediğimiz yapışkan topraktan yapılmıştı.Onun için İranlılar ilk insana "Kil Şah" adını veriyorlardı.Türkler ise daha çok "balçık" üzerinde durmuşlardı.Bektaşi şairi Behlul Dana şöyle diyordu:

"Ademi balçıktan yoğurdun yaptın !
Yapıp da neylersin, bundan sana ne?
Halkettin insanı, saldın cihana !
Salıp da neylersin, bundan sana ne?.."

Şüphesiz ki, Bektaşi şairinin söylediği bu şiirde, İran mitolojisinin de tesirleri vardır.Artık Şah İsmail devrinde, balçıktan çok, toprağa önem veriliyor ve topraktan geldiğimiz söyleniyordu:

"Hatai ümidüm kesmezem Hak'tan,
Bizi var eyledi, o demde yoktan,
Balçığımız yoğurmuştu topraktan,
Turabiyem, yerden bittüm ezelden!.."

(Altay Yaratılış Destanları)

Bahaeddin Ögel
Türk Mitolojisi

A Hidden Life (2019), Terrence Malick

A Hidden Life (2019) -Terrence Malick
-Acıyı Çizmek-

Peygamberlerin Mezarı'nı çizdim.
İnsanların, kilise bankından 
ve hayallerden başını kaldırmasına yardımcı oluyorum.
Yukarı bakıyorlar ve İsa'nın zamanında yaşasalardı, 
diğerleriyle aynı şeyi yapmayacaklarını düşünüyorlar.
Şu an hayran oldukları insanları öldürürlerdi.
Tüm bu acıyı çizmeme rağmen, kendim hiç acı çekmiyorum.
Bundan para kazanıyorum.
Yaptığımız iş, sadece anlayış yaratmak.
Biz...
Biz, hayran kalan insanlar yaratıyoruz.
Müritler yaratmıyoruz.
İsa'nın hayatı bir taleptir.
Hatırlatılmasını istemezsin.
Böylece gerçeklerin karşılığını görmek zorunda kalmayız.
Daha kötü günler geliyor.
Ve insanlar daha zeki davranacak.
Gerçeğe karşı savaşmayacaklar.
Görmezden gelecekler yine.
Huzurlu İsa'larını çizerim.
Başında ışık halkası olan.
Yaşamadığım şeyi nasıl gösterebilirim?
Günün birinde gözümü karartıp bunu yapabilirim.
Henüz değil.
Günün birinde...Gerçek İsa'yı çizeceğim.


"Kasten çekilen acı ile kaçışı olmayan acı aynı değildir."




A Hidden Life (2019) -Terrence Malick
-Gidişatı Değiştirmek & Kumandan-

- Eylemlerinizin gerçekten savaşın gidişatını değiştireceğini mi düşünüyorsunuz?
Dışarıdaki herhangi biri sesinizi duyacak mı?
Hiç kimse değişmeyecek.
İşler eskisi gibi yürümeye devam edecek.
Eylemleriniz, istediğinizin tersi yönünde bir etki bile yapabilir.
Sizin yerinizi başkası alacak.
Beni yargılıyor musunuz?

- Sizi yargılamıyorum.
"Ben haklıyım, o adam bir şeytandır" demiyorum.
Her şeyi bilemem.
İnsan hata yapabilir...
...ama hayatını düzeltmek için hatasından kaçamaz.
Geri dönmek ister ama bu mümkün değildir.
Ama bana öyle geliyor ki, yanlış olduğunu düşündüğüm şeyi yapamam.

-Bunu yapmaya hakkınız var mı?

- Yapmama hakkım var mı?





A Hidden Life (2019) -Terrence Malick
-Tanrı & Egoizm-

Zulme uğramışlar cennetin krallığına ulaşsın.
Dünyanın varisi olan mazlumlar.
Bilgeler bizi kandırıyor.
Korkutuyorlar.
Bir zamanlar senin gibiydim.
İtiraf et.
Senin tanrının acıması yok.
Bizi bıraktı. Terk edip gitti.
Tıpkı İsa'nıza, kendi oğluna yaptığı gibi.
Rızkımızı daha ne kadar bekleyeceğiz?
Kötülükten korunmayı daha ne kadar bekleyeceğiz?
O'nun krallığının başlangıcını bir görebilsek keşke.
Güneşin doğuşunu.
Ama olmuyor.
Hiçbir şey olmuyor.
Neden onlar için hayatını feda edesin?
Neden onlar için hayatını feda edesin?
İnsanlar boş yere öldü.
O geldi ama hiçbir şey değişmedi.
Yirmi asır boyunca başarısız olduk.
Başarılı bir azize ihtiyacımız var.




A Hidden Life (2019)
Terrence Malick

On connaît la chanson (1987), Hayat Bir Şarkıdır - Alain Resnais

 On connaît la chanson (1987), Alain Resnais
Hayat Bir Şarkıdır
Charles Aznavour - Et moi dans mon coin

O, seni göz ucuyla süzüyor
Sen, koltuğunda heyecanlı
O, seni gözleriyle okşuyor
Sen, kendini ona bırakıyorsun
Ve ben, bir kenarda, sessizce
Her şeyin farkındayım
Ve ben, kendimi zor tutuyorum
Sonun geldiğini gördükçe
Ah, hayır, önemli değil,
Belki biraz yorgunum.
Hayır, hayır, hiç değil.
Ne demeye çalışıyorsun
Hayır, Hayır, sadece harika...
 harika bir akşam geçirdim.

(Charles Aznavour - Et moi dans mon coin)




 On connaît la chanson (1987), Alain Resnais
Hayat Bir Şarkıdır
Gilberd Becaut - Nathalie

Kızıl Meydan boştu
Önümde yürüyordu, Natali
Rehberimdi, adı çok hoştu: Natali!

Gilbert Bécaud - Nathalie




 On connaît la chanson (1987), Alain Resnais
Hayat Bir Şarkıdır
Jane Birkin - Quoi & Eddy Mitchell - La Derniere Seance

Ne?
Çılgın aşkımızdan geriye sadece kül mü kalacaktı?
Ben, inmek için dünyanın durmasına razıydım
Sen teslim olmaktansa ölmeyi yeğlerdin
Halimize baksana,
anlasana

Jane Birkin - Quoi


Bu son gidiş
Bu son bakış
Ve oyun bitti

Eddy Mitchell - La Dernière Séance



On connaît la chanson (1987), Alain Resnais
Hayat Bir Şarkıdır
    Julien Clerc - Ce n'est rien & Eddy Mitchell - Blues du blanc

Gayet iyi biliyorsun
Gemiler gibi giderler ve aniden
Geri gelir
Gidip de dönen gemiler için
Yolunun üstünde bin tane ceviz kabuğu var
Akıp gider ve çok güzel

Julien Clerc - Ce n'est rien


Gider ve gelir
Bunlar küçük önemsiz şeyler
Şarkı söylenir, dans edilir
Ve geri gelir, kalır
Sevilen bir şarkı gibi
Aşk bir nakarat gibi
Avucuna akıverir
Ve geri gelir, kalır
Sevilen bir şarkı gibi
Bu arada içmedim
Bu filmi daha önce izledim
Kahramanlar her zaman kazanır
Bir damla kan dökmeden
Ah, beyaz hüzün, beyaz hüzün

Eddy Mitchell - Blues du blanc



On connaît la chanson (1987) - Alain Resnais
Hayat Bir Şarkıdır

Elmas Doruk, Melih Cevdet Anday



Gece yarısı durdu ay, yıldızlar,
   uyku.
Ölü, zamanın adılını
   mırıldanıyordu
Hiç bilmediği yabanıl bir dille,
Ay gibi karanlıkta dinliyorduk
   bizse,
Neden hep sonumuza doğru
   benziyoruz,
Madem aramaya çıkmış tohum bu
Ölüyü saklıyoruz evde.

Bu ölü açık denizdeydi, kılıç gibi,
Başlamanın hiç bilmediğimiz
   istenci,
Bilgeliğin altın kemeri başımıza
   değdikçe
Her sabah her akşam görünür
   gözümüze
Yaşlı bir kıral gibi sağına soluna
   bakan
Zamanın duvara yazılmış ikiz
   resmi,
Ölüyü saklıyoruz evde.

Bir ölü gerekli her eve
Dalmış parmaklarının
   kalenderliğine,
Hiç bilinmez ki öldüğümüz
Bu yağmur hem gece yağar hem
   gündüz,
Söndürüp camlara damlayan ayı
Gündüzle gece yanyana iner
   denize,
Ölüyü saklıyoruz evde.


Melih Cevdet Anday

Aki Kaurismaki

 Aki Kaurismaki


Mike Leigh

 

Mike Leigh

Janus Films






Sınıf Listesi