1 Şubat 2015 Pazar

oslo 31. august (2011), joachim trier

Halime baksana. 34 yaşındayım.Sıfırdan başlayamam.


Belki çok şey ummuştum.Hiçbir şey hissetmedim.
                         Proust: "Çıplak bir kadını izlerken duyulan arzuyu anlamaya çalışmak, 
                            bir çocuğun zamanı anlamak için saati parçalamasına benzer." der.



Arkadaşlarımla altı yaşından beri yaptığımız futbol maçlarını hatırlıyorum. Ne de olsa Osloluydum.Herkes kazanacağımızdan emindi.Hayal kırıklığını hatırlıyorum.
Yağan ilk karı hatırlıyorum.O zamanlar herkes sigara içerdi.

 


-Klinikteki diğerlerini düşün.Onların önünde bu fırsatlar yok.
-Doğru ama onlar, bir depoda iş bulur ve eski bir alem arkadaşıyla çocuk yaparsa, mutlu oluyor.



Her şey düzelecek.
Her şey yoluna girecek.
Öyle olmayacağı dışında.


Oslo 31. August (2011)
Joachim Trier

atları bağlayın geceyi burada geçireceğiz, melisa kesmez




Arka planda annemden kalan eşyalar, önde bekar babamın omuzları düşük yalnızlığı.
---
Bu hayat, bir hayatsa bunun adı hala, bana göre değil.
---
Adımı onun sesinden duymak garipti.Hiç seslenmemiş gibi daha önce.bir depremin öncü sarsıntısı, bir uyarı atışıydı bu ama…
---
Aklımızın devre dışı, sadece kalbimizin olduğu yıllar, bilirsin.Kalp “git” diyor, gidiyoruz.”Sev” diyor, seviyoruz.
---
Yoksulluğumuzu allayıp pulluyoruz aklımızın içinde, minik kağıtlara yazıyoruz kargacık burgacık, iyi geliyor.Gizliden gizliye seviyoruz üzülmeyi.Yeni mektuplar yazacak malzemeyi sağlıyor bize üzülmek.
---
Genç Werther görse acır halimize
---
“Belki” dedi, verdiği es sonsuzluk kadar uzun geldi, “en başından beri burnumuzun dibinde duran bir şeyi ıskaladık biz.” Başım dönüyordu, “Lakin her pozisyonu da gole çevirecek değiliz ya!”
---
17’sinde çocuk diye beni vermiş doktor kucağına annemin, daha kendisi çocuk, sevmiş sevmesine de, gölgeleri izin vermemiş anne olmasına.Hayaletli bir kadındı annem çocukluğumda.Evde beyaz geceliğiyle dolaşan, cılız sarı saçları omuzlarına dökülen, sessiz, kaşık kadar bir kadındı.
---
Osmanbey’de yaşlı bir kadın telefonunu uzatıp “Evladım, gözlerim görmüyor, şu rehberden Arif’i siler misin?Öldü o,” dedi.Sildim.
---
Saplanıp kaldım ona.Bir adım ötesi yok.Varsa uçurum.
---
…her şey bir şeye iyi gelirdi onun güzellik salonu dünyasında.
---
Hani koltuğun ucuna oturursun her an kalkacak gibi, arkana yaslanıp rahat ettirmezsin ya  kendini.Aynen öyle, her seferinde yeni bir hayatın ucuna oturdum ben de.
---
Sabah çayın altının yakılmasıyla hayat başlar, akşam çayın altının söndürülmesiyle günün bittiği haber verilirdi.


Melisa Kesmez
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz

of freaks and men (1998), aleksey balabanov


Doğan Emre İlgar'a teşekkür ile...


"Hiç şüphesiz sinema çok gözde bir konu dostum! Sinema gerçek bir sanat dalı olacak.
İçinde diyalogları da barındıran bir sanat dalı.Ne resmin, ne edebiyatın ne de fotoğrafçılığın yapamadığını...sinema yaparak gerçekleri halkın gözlerinin önüne serecek.Halkın gözünde hareketli görüntülerin bıraktığı etkiye sen de şahit oldun.Senin fotoğraflarının da nesli tükenecek.Kısa sürede her şeyin değiştiğini göreceksiniz.Çok önemli, çok yeni bir şeyin eşiğindeyiz.Sinema daha bu değişikliklerin başlangıcı olacak."


Ama ben normalim.
Babamın kitaplarında görmüştüm.
Böyle olmuyordu.
Bir kadına âşık olmak için onu kırbaçlaman gerekmiyor.



Pro urodov i Iyudey




Of Freaks and Men (1998)
Aleksey Balabanov

üzerine, alphonse allais, kara mizah antolojisi



Dalgınlık üzerine: Gözlüğünü kaybetmek ve bulup taktıktan sonra aramaya koyulmak.

Kandırma üzerine: Evinden çıkmadan, piyanoya oturup saat başı (ve ayrıca her yarım saatte bir) çalar saat sesi çıkarmak ve komşularda böyle bir saate sahip olunduğu izlenimi uyandırmak.

Dikkatsiz olmak üzerine: Kalabalıkta kaybolmak ve polis karakoluna gidip eşkalini bildirmek.

Dikkatli olmak üzerine: Ellerinin üzerinde yürüyüp kafasına kiremit düşmesini engellemek.

İyi niyetlilik üzerine: Duvarda bir delik açıp, gece gece kapıcıyı uyandırmadan evine girebilmek.

Alaycı olmak üzerine: Gece vakit bir dükkan sahibini öldürüp kapısına “vefat nedeniyle kapalıdır” ibaresini koymak.

Beceriklilik üzerine: Barometreye bakıp satın kaç olduğunu öğrenmek.

Terbiyelilik üzerine: Kıçının üzerine oturmadan önce ondan özür dilemek.


Alphonse Allais

Kara Mizah Antolojisi
Enis Batur