tourette sendromu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tourette sendromu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ağustos 2019 Salı

karısını şapka sanan adam, oliver sacks



1885 yılında Charcot'un öğrencisi olan Gilles de la Tourette bugün kendi ismiyle anılan şaşırtıcı sendromu tarif etti.O zamanlar hemen Tourette sendromu diye isimlendirilen bu hastalığın özellikleri haşarı bir espri anlayışı ve sıradışı maskaralıklara duyulan bir eğilimle birlikte sinirsel enerji aşırılığı, tuhaf hareket ve fikirlerin fazlalığı: tikler, ani ve hızlı hareketler, özgün tavırlar, yüz ifadeleri, sesler, küfürler, elde olmadan yapılan taklitler ve çeşitli konpülsiyonlardır.Tourette sendromunun en ağır şekilleri, duygusal, içgüdüsel ve imgesel hayatın her yönünü kapsar.
...
Varsayalım ki tikleri uzaklaştırdın, geriye ne kalacak?Ben tiklerden oluşuyorum, başka da bir şey yok.

(Tikli Ray)

---

O zamana kadar sayısız pandomimci, taklit ustası, palyaço ve şaklaban görmüştüm ama hiçbiri bana, şimdi şahit olduğum bu korkunç ve inanılmaz olayın yaşattıklarını yaşatmamıştı.Bu gerçekten de her yüz ifadesinin, çok hızlı, otomatik ve kontrolsüz bir tekrarıydı.Tam bir taklit de sayılmazdı.Kadıncağız, yanından geçen sayısız insanın yüz ifadesini çabucak takınıyor, bunu daha da geliştiriyordu.Böylece her taklit, en ağırbaşlı jest ve ifadelerin bile abartılarak tekrarlandığı bir parodi veya dalga geçme sürecine dönüşüyordu.Kuşkusuz, bu abartılı davranışları belirli bir niyete dayanmıyordu.Sadece tüm ahreketlerin saptığı, çılgınca ve süratli bir şekilde kontrolden çıktığı anlardı bunlar.Yani, hafif bir gülümseme aşırı bir şekilde abartılarak, saniyenin onda biri gibi kısa bir süreliğine vahşi bir yüz ifadesi haline geliyor, sakin bir jest kontrolden çıkarak gülünç bir konvülsif hareket halini alabiliyordu.

(Ele Geçirilmiş) 

---


Geceyarısı duymaya başladığı İrlanda şarkıları, diğer bir ifadeyle korteksindeki müzikal hafıza izlerinin aniden harekete geçmesi, bir inme geçirmesinden kaynaklanıyordu.Durumu normale döndükçe de şarkılar giderek azaldı.

Nisanın ortasına doğru şarkıların hepsi kayboldu ve Bayan O.C. yeniden eski haline döndü.Ona neler hissettiğini sordum, özellikle de şarkıları özleyip özlemediğini.Gülümseyerek, "Bunu sormanız çok tuhaf ama, evet genel olarak onlardan kurtulmak beni çok rahatlatsa da eski şarkıları biraz özlediğim doğru.Şimdi çoğunu hatırlayamıyorum.O dönem, sanki bana unuttuğum çocukluğumun bir parçası geri verilmiş gibiydi.Üstelik şarkıların bazıları da olağanüstü güzeldi." dedi.
...
Esther Salaman'ın "istemsiz hatırlamalar"la ilgili çok hoş bir kitabı vardır.1970 senesinde basılan kitabın adı nlar Koleksiyonu'dur.(A collection of moments) Orada Esther Salaman, kutsal ve değerli çocukluk anılarının korunması ve hatırlanması mecburiyetinden bahseder ve bunun eksikliği halinde insanın hayatının ne kadar fakir ve köksüz olacağını anlatır.Çocukluk anılarını hatırlamanın ne kadar büyük bir keyif verdiğini, bu anıların kişiye hayatın gerçekliğini daha çok hissettirdiğini söyler.Kitabında bu konuyla ilgili Dostoyevski ve Proust başta olmak üzere pek çok yazardan otobiyografik alıntılar vardır."Hepimiz geçmişimizden sürülmüşüz" diye yazar, işte bu yüzden geçmişi hatırlamaya ihtiyacımız vardır.Bayan O.C 90 yaşında artık hayatının sonbaharını yaşarken, çocukluk anılarına serebral(beyinsel) bir sorun sebebiyle vakıf olmuştur.

(Hatıralar - Bayan O.C.)


---

Peki, sana bir hikâye anlatacağım.Adamın biri doktora gitmiş ve unutkanlıktan dert yanmış.Doktor ona her zamanki sıradan soruları sormuş ve 'peki bu unutkanlıklardan biraz bahseder misin?' demiş.Hasta 'hangi unutkanlıklar?' diye yanıt vermiş.
...
Korsakov 1887'de şöyle yazmıştır: "Neredeyse yalnızca yakın zamanlara dair hafıza zarar görür; yeni yaşantılar çabucak unutulurken, çok eski zamana ait anılar düzgün bir şekilde hatırlanır.Bu da hastanın yaratıcılığının kıvrak zekâsının ve kaynaklarının büyük ölçüde korunmasını sağlar."
...
Bir adam ayağını veya gözünü kaybettiğini bilir ama benliğini kaybederse, bilecek bir "ben" artık orada olmadığı için durum değişir.
...
Onun hakkında konuşan bir kişi kaçınılmaz olarak ruhani bir kayıptan bahsetme eğilimi içinde oluyordu.O kayıp bir ruhtu: gerçekten de bir hastalık sonucunda "ruhsuz" kalmış olabilir miydi?Bir gün rahibelere "Sizce bir ruhu var mı?" diye sormuştum.Bu soruyu neden sorduğumu anladıkları halde, çok sinirlendiler; "Jimmie'yi git bir de şapelde gör ve kendin karar ver!" dediler.
...
Jimmie'nin, ruhani bir dikkat ve hareket sırasında kendini, gerçekliğini ve sürekliliğini bulduğu açıkça görülüyordu.Rahibeler haklıydı, burada ruhunu buluyordu.Luria'nın sözleri geliyordu aklıma; "Bir insan sadece hafızadan ibaret değildir.Duyguları, iradesi, duyarlılıkları, vicdani varlığı...ve işte burada ... ona dokunabilir ve önemli değişikliği görebilirsin." Hafıza, zihinsel süreçler ve us tek başlarına onu ayakta tutmaya yetmiyordu.Ama vicdani dikkat ve hareket bunu yapabiliyordu.
...
Meslektaşım Dr. Leon Protass bana son zamanlarda gördüğü bir hastasını anlatmıştı; çok zeki bir adam , karısı ve çocukları olduğunu birkaç saatlik bir süre boyunca, hayatının otuz senesini kaybediyordu.Böyle ataklar çok hızlı olarak, tamamıyla iyileşme gösterir, ama yine de bir anlamda, zenginliklerle dolu olarak yaşanmış, amacına ulaşmış, dolu dolu hatırlanan ve yıllar süren hayatı tamamıyla silme gücünde olan "ufak sektelerin" en korkuncudur.Tipik olarak bu korku başkaları tarafından yaşanır.Hasta bunun farkında değildir, amnezisine karşı amnezik durumdadır; ilgisizce hayatına devam edebilir ve sonra sadece bir günü değil (alkol kanamalarında sıklıkla rastlandığı gibi) hayatının yarısını kaybedip farkına da varmaz.İnsanın hayatının büyük bir bölümünü kaybedebileceği gerçeği çok korkunçtur.
...
Geçmişlerinde fosilleşmiş bu tür hastalar, sadece orada kendilerini rahat hissederler.Onlar iin zaman durmuştur.Stephen R.'nin buraya döndüğünde korku ve kafa karışıklığı içinde, artık olmayan geçmişi için bağırdığını duyuyorum.Ama ne yapabiliriz?Bir zaman makinesi yapabilir miyiz?

(Kayıp Denizci)



---

Hayaller pek çok insana anlamsız ve sıradan gelebilecek fizyolojik bir olayın, ayrıcalıklı bir bilinç düzeeyinde olan bir kişi için, vecd dolu bir ilham kaynağı olabileceğine dair kendine özgü bir örnek teşkil ederler.Ara sıra epileptik auralar yaşayan Dostoyevski bunlara önemli anlamlar atfeder:

"Bazen sonsuz uyumun varlığını hissedebildiğiniz beş altı saniyelik zaman dilimleri olur...Bu anların yaşattığı en kötü şey ise, ürkütücü bir berraklık ve esrime duygusudur.Eğer bu durum beş saniyeden fazla sürerse ruh buna katlanamaz ve uçup gider.Bu beş saniye içinde tüm varlığımı bütünüyle yaşar, gerekirse bunun için hayatımı bile veririm.Üstüne üstlük büyük bir bedel de ödemiş olduğumu düşünmeden."

(Hildegard'in Hayalleri)


---

Büyükannesinin ölümünün ardından daha kararlı ve net bir tavır takındı."Artık atölyelere ve derslere katılmayacağım.Bunların bana bir yararu dokunmuyor.Kendimi toparlamamda yardımcı olmuyor."Ardından hayran kaldığım, düşük IQ'suna rağmen metafor kullanabilme gücüyle yerdeki halıya baktı ve,

"Sanki canlı bir halıyım.Halınızdaki gibi bir modele, bir desene ihtiyacım var.Bir desen yoksa parçalara ayrılıyorum, çözülüyorum." dedi.

(Rebecca)


Oliver Sacks
Karısını Şapka Sanan Adam
Yapı Kredi Yayınları
Çeviren: Çiğdem Çalkılıç


2 Temmuz 2019 Salı

horace and pete (2016), louis c.k.

Horace and Pete (01X01)
Trump - Seçelim de Bu Saçmalık Son Bulsun




Bugünkü önemli haberlerimiz bunlar:
Adaylar ön seçimler için hazırlanıyor.
Kurultay yarın gece Iowa'da yapılacak.
Donald Trump anketlerde hâlâ Ted Cruz'un önünde.
Des Moines'teki mitingde Trump destekçileri "Adamın hası o." dediler.
- Trump, Tanrım!
- Ne? Neden Trump olmasın?
Çünkü puştun teki.
Münazaralardan çekiliyor ve ne bileyim...
Bence ülkeyi mahveder.
Tamam, ne olmuş?
Neden öyle olmasın?
Bu ülkenin nesi öyle harika ki?
Bak dostum, ona oy verirsek mahvolmayı istiyoruz demektir.
- Mahvolalım o zaman.
- Öyle sanırım.
- Selam Marsha.
- Selam Pete.
Hiçbir şey sonsuza dek sürmez.
Demokrasi de böyle düşüşe geçer, değil mi?
Halk yozlaşır ta ki böyle bir adamı seçip elde kalanı mahvedene kadar.
Eskiden harikaydık.
Eskiden iş gücü harikaydı.
Eskiden eğitimliydik.
Eskiden ahlaklı gibi davranırdık, değil mi?
Şimdi her şey Çin'de bebekler tarafından yapılıyor.
Herkes bilerek aptal
ve hiç kimse hiçbir şeyi umursamıyor...
...tüketici zevkler hariç,
bu yüzden neden Trump olmasın?
Seçelim de bu saçmalık son bulsun.
Onun sloganı bu olmalı.
"Trump: Seçin de bu saçmalık son bulsun."


Horace and Pete (01X02)
Bambi ve Yahudi Soykırımı

Şu zavallıcıklara bak.
-Neye?
- Mülteciler.
S.kerler öyle karmaşayı.
Kendi ülkelerinde kalmaktansa boğulmayı tercih ediyorlar.
Veya korsanlar tarafından öldürülüyorlar.
- Tüm Dünya geriye gidiyor.
- Evet.
Ayrıca Avrupa ülkeleri bu insanları ülkelerine aldıklarından...
...anlaşılan tecavüz ediyorlarmış.
Bir sürü tecavüzcü mülteci varmış.
Hepsi tecavüzcü değil sonuçta.
Bunların olması yanlış tabii.
Ama o insanların her birinin tecavüz ettiğini söyleyemezsin.
Herkes tecavüz ediyor olsaydı tecavüz edilecek kimse kalmazdı.
Bu cümlelerin bazılarını geri almak istiyorum.
Bu mültecilerdeki tuhaf olay,Almanya'ya kaçıyorlar.
Varıyorlar, bir kampa koyuluyorlar.Bir Alman kampına.
- Evvelden yaşananlar gibi.
- Evet, peki...
...ya Almanya bunları alışkanlıktan yok etmeye başlarsa?
"Arkadaşlar üzgünüz ama kamplarda böyle yapılıyor sanıyorduk."
- O şekilde konuşma.
- Niye?
Gerçekte neler yaşandığını bilmiyorsun.
Orada değildin.
Orada olan birini tanıyorum.
- Kamplardan birini özgürlüğe kavuşturmuş.
- Öyle mi?
Müfrezesiyle birlikte bir kampa girmişler.
İnsanların açlıktan ölmek üzere olduğunu görmüşler.
Tüm müfreze ağlamaya başlamış ama tek o ağlayamamış.
Ağlamama sebebi afalladığından değil ama.
Tek bir gözyaşı bile dökememiş.
Herkes hüngür hüngür ağlıyormuş.
Kamptaki esirler bu ağlayan insanlara bakıyormuş.
Hâlâ ağlayamıyormuş.
Kendini tuhaf ve suçlu hissetmiş.
Bazı şeyleri düşünmeye başlamış.
Annesini ve çocuklarını.
Gene ağlayamamış.
Son olarak Bambi'yi düşünmüş.
Bambi mi?
Evet, 1942'de çıkmıştı.
Askerler savaşa gitmeden önce.
Bambi'nin annesinin vurulduğu anı düşünmeye başlamış.
Bebek gibi ağlamış.
- Ben tersini yaptım.
- Nasıl yani?
Flört ettiğim bir kızla Bambi'yi izliyordum.
Balerindi.
Bambi'nin annesi vurulduğunda ağlamaya başladı, balerin kız.
Onunla birlikte ağlamak istedim.
Hislerim olduğunu göstermek istedim.
Ama umurumda değildi.
Ne yani, Bambi'de ağlamak için
Yahudi Soykırımını mı düşündün?
Çok üzücü.
Üzücü değil mi?
Hangisi, Bambi mi Yahudi Soykırımı mı?
İstediğin zamanda hislerini göstermenin bu kadar zor olması üzücü.


Horace and Pete (01X02)
Tourette Sendromu



...Kafadan kontak ama iyi kız.
Senden hoşlandığı da belli.
- Ve sen de... Yani...
- Ne?
Ben ne? Ne diyorsun?
Sırf ikimiz de hastayız diye onunla mı birlikte olmak zorundayım?
Bu ne demek a.ına koyayım?
Kendi türüme mi bağlı kalmalıyım?
"Normal kızlardan uzak dur Pete.
Kendin gibi manyaklarla takıl Pete."
- Hayır, onu kastetmiyorum.
- Ben kastediyorum.
Mantıklı da.
Siz iki manyak birlikte olmalısınız.
Çocuk yapmayın ama.


Horace and Pete (01X03)
Final Şarkısı


Asla
Sorunlarımdan yakınamam
Sorunum yok olanlarla
Çekerim taburemi bara
Horace & Pete's'te
Merak ederim bazen
Neden kendimizi lime lime ediyoruz?
Tek ihtiyacım düşünmek için biraz vakit
Veya belki de bir içki
Horace & Pete's'te
Horace ve Pete


Horace and Pete (01X05)
İntihar, Yas & Alkol






Neden yaptı?
Neden intihar etti?
Bilmiyorum.
Belki yalnızdı.
Bu kadar komik gelen ne a.ına koyayım?
yalnız insanlar.
"Ay çok yalnızım."
- Sen hiç yalnız kalmadın mı?
- Asla.
- Evet çünkü her zaman sarhoştun.
- İçmeseydin yalnız mı olurdun?
- Bilmiyorum.Bunu öğrenecek kadar içmemişliğim olmadı.


Horace and Pete (01X05)
İnternet & Toplu İntihar


İnternet gelmiş geçmiş en kötü şey.
Her şeyi mahvediyor.
İnternetten nefret ediyorum.
Kapat o zaman.
İnterneti kapatabileceğini biliyorsun, değil mi?
Evet, internetin açma-kapama tuşu var.
Hayat gibi değil.
Hayatın sadece kapama tuşu var.
Yine de harika ama.
İstediğin zaman çekip gidebilirsin.
İlginç olan ise hayat ne kadar kötü olursa olsun çoğu insan o tuşa basmıyor.
En kötü durumdakiler-
Hatta özellikle en beter yerdekiler 
bunun bir parçası olmak zorunda değilken hayata devam etmeyi seçiyor.İnternet gibi.
Suriye'ye bak mesela, daha iyiye gideceği yok.
O insanların bir geleceği yok.
Çoğunun sonu IŞİD veya zehirli gaz.
Ama toplu intihar haberleri görmüyorsun.
Niye onlar intihar etmiyorlar?
Bir gece dünyadaki herkesin intihar ettiğini düşünsenize.
Bebeklerin bile.
Bir bebeğin intihar edişini düşünün.
Bir keresinde bir bebeğin kendini öldürüşünü görmüştüm.
Aferin o bebeğe.
En azından bazı insanlar gibi bebekliğin ne kadar kötü olduğundan yakınıp durmadı.
Bu aşırı canımı sıkıyor lan.
Ne zaman biri boktan hayatından yakınsa, s.ktir git o zaman, diyesim geliyor.
Seni burada tutan yok.
Git işte.
Bunu hiç anlamayacağım.
Hayatı kötü olan insanlar neden s.ktir olup gitmiyor?
Çünkü belki hayatları daha iyiye gidebilir.


Horace and Pete (01X05)
New York is My Home - Dion and Paul Simon


Horace and Pete (01X06)
Çikolata Anısı



Pekâlâ, en eski anın ne?
- Paskalya.
- Paskalya mı?
- Evet, üç yaşımdayken.
- Güzel miydi?
Tüm günü hatırlamıyorum ama epey Paskalya'yı hatırlıyorum.
Çünkü barda önemli bir gündü.
Mekânımızda her sene Paskalya'da büyük bir parti verirdik.
- Ne güzelmiş.
- Evet.
O Paskalya'da, üç yaşımdayken...
...çok yaşlı bir adam vardı, sanırım müdavimlerdendi.
O Paskalya'da geldi.
Ben de diğer çocuklarla takılıyordum.
Bir çeşit çikolata yiyorduk
ve bu yaşlı adam, o...
...eğildi ve suratında çok tuhaf bir ifade vardı.
Ve elinde et dolu bir kâğıt tabak vardı.
Bir anda tabağı düşürdü ve kusmaya başladı.
Ortalığa kopkoyu kan kusuyor.
ve...
- Aman Tanrım.
- Ve o öldü.
Aman Tanrım.
Evet.
Ve...
Yere düşer düşmez altına sıçtığının kokusunu alabiliyorduk.
Üç yaşımda olmama rağmen o an öldüğünü biliyordum.
O günden beri çikolata yiyemedim.
Tanrım!
Bu çok korkunç.
Hafızamın iyi olduğunu söyledim, iyi anılarım olduğunu değil.



Horace and Pete (01X06)
Beni Gerçekten Sevseydin


Beni gerçekten sevseydin, tüm bunları hiç sorun etmezdim.
Bana gerçekten bir kez olsun,
...biraz sevgi gösterseydin.





Horace and Pete (01X07)
Kurt - Sodom & Gomora


Çok bilmiş Casey Louistein'in kimin Hitler olduğunu söylemesine ihtiyacım var,
çünkü herkes Hitler olmuş.
Bana neyin ne olduğunu söylemesi için
bir Hollywood oğlancısına ihtiyacım var.
Oğlancı, oğlancı.
Bu kelimenin kökeni neye dayanıyor?
- Sodom'a.
- Evet, Sodom ve Gomora.
O hikâyede neler olduğunu hiç bilmiyorum.
Sodom ve Gomora hikâyesini bilmiyor musun?
Tam olarak bilmiyorum.
Homoların yanmasını gerektiğini oradan biliyoruz, İncil'e göre.
Bu benim fikrim değil ama İncil'de bize bunlar öğretiliyor.
O hikâye ne?
Sodom ve Gomora ne?
Ulusların babası İbrahim ve erkek kardeşi Lut...
...kendilerine yaşayacak yer seçiyorlar.
Niye farklı yerler seçmeleri gerektiğini bilmiyorum...
...ama birbirlerine yakın oturamıyorlar.
İbrahim yabanı seçiyor, dini bütün insanlarla çadırlarda yaşıyorlar.
Günah vesaireden uzak.
Ve Lut ise, bence karısı lüks şeyleri sevdiği için Sodom'a gidiyor.
Orası da eşcinseller mahallesi gibi, güzel yer yani.
Gomora'da ne hata yapıldığını tam olarak bilmiyorum.
Sodom'da götten s.kiş olduğunu biliyorum.Deliğin yanlış kullanımı.
Gomora'da işler bundan on kat beter olsa gerek, çünkü konusu bile açılmıyor.
Lut, Sodom'a taşınıyor.En büyük şehir.
İnsanlar hayatlarını kurtarmak için doğru deliği kullanmıyorlar.
Ve bildiğiniz gibi Tanrı bu konuları çok önemsiyor.
Tanrı, İbrahim'e gidiyor. "Bir şey söylemem gerek."
"Kardeşinin yaşadığı yer var ya, kafayı yersin."
"Ellerine ne geçerse s.kiyorlar."
"Orayı yakıp kül edeceğim.
İşler o raddeye vardı."
Sonra İbrahim de "Tanrım lütfen yapmayın."
"Şehirdeki herkesi öldürmeyin."
"Ya şehirde yirmi doğrucu insan varsa?
Yirmi doğrucu insan, onları öldürmeyin."
Tanrı da "Tamam kontrol edeceğim." diyor.
"Hayır. Yokmuş."
Sonra İbrahim "Ya 10 kişi varsa?" diyor.
Tanrı'yla Yahudi gibi pazarlık yapıyor.
Tanrı'ya tak etmiş,
"On kişi bile yok." diyor.
Diyor ki "Üzülme, kardeşini ve ailesini kurtaracağım."
Sonra Tanrı, gezgin kılığına giren iki melek gönderiyor.
Onlar bu büyük felaketten önce Lut'u şehirden çıkaracaklar.
Kutsal felaket diyelim.
Melekler gidiyor ve Lut'a olanları anlatıyor.
Bir anda kapı çalıyor ve tüm şehir evin önünde toplanmış.
Tüm şehir.Şehirdeki tüm erkekler, gençler orada.
Evin etrafını sarmışlar ve şöyle diyorlar:
"Lut, evine gelen erkekler var ya, o yabancılar?"
"Onları dışarı gönder, çünkü onları s.keceğiz."
- Yok artık.
- Evet.
- İncil'de böyle mi yazıyor?
- Yorumumu katıyorum ama-
Onları s.kecekler. Benim de kafama yatmıyor.
Sebebini bilmiyorum.
Belki her deliği s.ktiler de yeni delik kalmadı.
Lut oraya taşındığında bu s.k kervanından nasıl kurtulduğunu bilmiyorum.
Her neyse Lut diyor ki:
Bu da çok önemli çünkü İncil'e göre homoların kötülüğünün yanı sıra...
heteroseksüel bir adamın göt deliği bekaretinin, 
senin çöp a.ından çok daha kutsal olduğunu anlıyoruz.
A.ıma çöp mü dedin sen?
Hayır, Tanrı'nın gözünde
tüm a.lar çöp.
Bana göre değil, ben seviyorum.
Ama diyorum ki İncil'e göre seninki benim bir göt kılımdan bile değersiz.
Hikâyede böyle.
Bu adamları dışarı gönder diyorlar,
Lut ise "Aman Tanrım, yapmayın."
"Lütfen misafirlerimizi s.kmeyin."
"Topluca."
Sonra diyor ki "İki kızımı alın."
- Hayır!
- İki kızı var, evet.
Bir şeye tecavüz etmeniz gerektiğini biliyorum, diyor.
En azından doğru delikten edin.
Hatta istediğiniz yerden s.kin.
Ama lütfen hiç tanımadığım bu iki adama zarar vermeyin.
Bu olay amcamın başına da geldi.
Meleklerin başı belada.
Melekler diyor ki: "Şimdi biz devreye gireceğiz."
Ve herkesi kör ediyorlar.
Şehirdeki herkes kör oluyor.
Sonra insanlar kör olmalarına rağmen melekleri arıyorlar.
En sevdiğim kısım burası.
"Nerede bu melekler? Bizim olmalılar."
Melekler, Lut ve ailesini şehirden çıkarıyorlar.
Çünkü patlama vakti geldi.
Sonra diyorlar ki:
"Sakın arkanıza bile bakmayın."
"Doğruca koşup gideceğiz buradan.
Ne olursa olsun arkanıza bakmayın."
"Hiçbir eşyanızı almayın, buradan kaçıp gideceğiz."
Sonra beraber koşuyorlar ve Lut'un karısı...
eşyalarını falan çok özlediğinden sanırım...koşarken özlem içinde geriye bakıyor.
Ve bir anda toza dönüşüyor.
Evet.
Bu aptal a.cık-
Hop, hop, hop!
Doğru konuş!
Nasıl doğru konuş?
O kelimeyi burada kullanmıyoruz.
- Sınırı burada mı çekiyorsun?
- Evet, o kelimeyi burada söyleme.
- Sen söylemiyor musun?
- Hayır, söylemiyorum.
Senin için söyleyeyim o zaman.
- A.cık!
- Pekâlâ!
Defol buradan.
Defol. Defol git.
Hiç ona bakma!
Beni dinle.
Hemen çık git.
Sylvie biz öyle bir şey yapmayız.
Ne yapıyorsun?
Arkanı dön ve çık.
Ne oluyor a.ına koyayım ya?
Belki de gitmelisin Kurt.
- A.cık dediğim için mi kovuyorsunuz?
- Seni kovuyorum.
- Belki de gitmelisin.
- Bir daha da dönme.
Hayır, hayır, yapma böyle.
- Dön ve çık!


Horace and Pete (01x07)
Zayıflık Üzerine



Seninle iletişim kurmaya çalışıyordum...
ve gördüğüm kadarıyla senin için bir değerim yok.
Ama bu hep böyle.
Biriyle temas kurmaya çalıştığımda böyle oluyor.
Yeni bir insana karşı gardımı indiriyorum.
Tipik.
O kişiye giderim, içten konuşurum.
Hislerimi ortaya koyarım.
Ve sanki hiç yokmuşum gibi davranırlar.
Hiç doğmamışım gibi.
Sanki ailem hiç tanışmamış, beni hiç doğurmamışlar.
Veya erkek kardeşimi.
Ben bir insanım.
Benim bir hikâyem var, aynen öyle.
Tüm gece kardeşime bakardım, çünkü ailem her gece işteydi.
Bir gece eve gelmediler.
Ona baktım, artık kardeşim mutlu ve güçlü.
Çünkü onu büyüttüm.
Onu doğru büyüttüm.
Ondan sadece iki yaş büyüğüm.
Ve artık benimle konuşmuyor.
Ve bana bak.
Güçlük çekiyorum, bu yüzden zayıf görünüyorum.
Hiç kimse bana bakmak istemiyor.
İnsanlar, zayıflara bakmak istemiyor...
...çünkü bu onlara kendi zayıflıklarını hatırlatıyor.
Ama anlamadıkları şey-
Anlamadıkları şey şu; biri güçlük çekiyorsa bu onun güçlü olduğunu gösterir.
çünkü zayıflar güçlük çekmez.
Ölür giderler.
Benim için ne düşünürsen düşün...
...ben hayattayım.
Ben hayattayım.
Bu yüzden devam et.
Beni görmezden gel, gününe devam et.
Seni özel hissettiren kişi ben olmama rağmen.
Tıpkı kardeşim gibi.
Tıpkı kardeşim gibi.
Ona beni yok sayacak gücü verdiğimdeki gibi.
Seni göklere çıkardım ve şimdi beni göremiyorsun.
Hiç sorun değil.
İstediğini yap!
Bu hiç değişmiyor.
Yaşayarak alıştım.






Horace and Pete (01x08)
Pete ve Yaşam



Vaktin bitmeden yapacaklarını düşünsene.
Ne yapabilirim ki?
Hayatını yaşa.
Ne için?
Hayatımı yaşamamın bir bölümü uyanmak, işbaşı yapmak.
Kendime bakmak, ilişkilerimi sürdürmek.
Uyumak ve yemek.
Neşe dolu bir yaşam değil ki.
Ama devam ediyorsun çünkü her zaman bir ihtimal vardır.
Bazı günlerin iyi geçer.
Hatta geçmeseler bile bilirsin ki elbet iyi bir gün geçirebilirsin.
Hatta harika bir gün.
Bir nevi gelecekte ne olacağını bekleyerek vaktini yiyorsun.
Hayatın neler sunacağını görmek için.
Belki piyangoyu tutturursun.
Özel biriyle tanışırsın.
Belki Mets playoff'ları kazanır.
Veya playoff'lara kalıp kalamayacaklarını görürsün.
Veya bu seneki Paskalya'yı iple çekmek gibi.
Seninle konuşmayı seviyorum.
Televizyonu seviyorum.
Ama şunu anlamalısın Horace.
Hayatım kâbusa dönmek üzere.
Zihnim deliliğe sürüklenecek.


Horace and Pete (01x09)
Babam Ayda Yürüdü


"Babam ayda yürümenin hayalini kurdu.
Sonra ayda yürüdü ve bundan bıktı."


Horace and Pete (01x09)
Aşk ve Uyumluluk


İnternet buluşması falan mıydı?
- Evet.
- Tabii.
O iş yalan.
O çocuk pisliğin tekiydi.
Bunu nereden biliyorsun?
Uyumlu olmayabilirler yani.
Bir kadınla öyle konuşulmaz.
Niye?
Eskiler öyle diyor diye mi?
Eşitlik var, eşitlik.
İkisinin de birbirlerine bağırdıklarını duydum.
Fark etmez.
Yani kız ona bağırabilir ama erkek ona bağıramaz?
Doğru.
- Bunu nereden çıkardın?
- Bir yerden çıkarmama gerek yok.
Doğru olan bu.
Bir kadınla öyle konuşulmaz, asla.
Niye?
Çünkü kadınlar güzeldir.
Melek gibiler, her biri.
Kurt haklı ama.
İnternetten flört etme işe yaramıyor.
- Match.com'dan falan mı tanıştınız?
- Evet.
Evet.
En beteri.
Buradaki sorun, sizi evveliyatınıza ve ilgi alanlarınıza göre eşleştiriyorlar.
Sen de "Harikaymış, ne kadar ortak yönümüz var." diyorsun.
Ama sonra görüyorsun ki insanlar ortak ilgi alanlarıyla birbirlerine bağlanmıyor.
- Kesinlikle.
- Ne bağlıyor peki?
- Kimya.
- Evet.
Bu sitelerdeki sorun şu, hepsi aynı şeyi yapıyor.
Yüzeysel saçmalıklarla eşliyorlar.
Bu da sahte bir uyumluluk yaratıyor.
Sonra aceleyle bir ilişkiye başlıyorsun ve sonuç ortada!
Meğer birbirimizden hoşlanmıyormuşuz.
Birbirleriyle gerçek anlamda tanıştıklarında birbirlerinden nefret ediyorlar.
- Çünkü zıt kutuplar birbirini çeker.
- Evet.
Etrafınızdaki çiftlere bir bakın.
İlişkileri harika ve içlerinden birisi:
"Böyle biriyle birlikte olacağımı hiç sanmıyordum." diyor.
Veya "Bir Cumhuriyetçiyle çıkacağımı hiç sanmıyordum."
Örnekleri çoğaltabiliriz.
Peki ne yapayım? Zıt ilgi alanları olan birini mi bulayım?
Hayır, o da işe yaramıyor.
O zaman ne yapmalı?
Yani aşkı nasıl bulursun?
Bir markette olursun.
Soğan fiyatlarına falan bakıyorsundur.
Kafanı kaldırırsın ve oradadır!
Göz göze gelirsiniz ve kendiliğinden gelişir.
Çünkü bu işler böyle olur.
Evet, öyle.
Peki bunu nasıl olduracağım?
Olduramazsın.
Arayarak olmaz.
Bu yüzden "aşka düşmek" derler.
Bilerek düşemezsin.
Eskiden bir aktördüm.
Düşme dersi almıştım, gerçekten düşmüş gibi göstermek için.
Denedim durdum.
Neredeyse bin defa düşmüşümdür.
Kazayla düşmüşüm gibi göstermek için ama başaramadım.
Bu yüzden...
Aktörlüğü bıraktım.
Bunun hiç yararı olmadı.
Yani...Bunun için ne yapmalı?
Kabullenerek.
Aşkın nadir bulunduğunu...
...ve muhtemelen asla başına gelmeyeceğini kabullenerek.
Sen böyle mi yapıyorsun?
Kabulleniyorsun?
Hayır.
Hayır, ben- Kırık kalple dolaşıyorum.
Ve çok içiyorum.
Yalnız olmaktan nefret ediyorum.
Ve bir gün bu beni öldürecek.


Horace and Pete (01x09)
Pete ve Kayıp Dünyası


Eski hâlime dönmem mümkün değil.
Buradaki hâlime bile.
Ne yapacaksın peki?
Pes mi edeceksin?
Keşke izin versen.
Neden burada olduğunu sanıyorsun?
Yani burada olmadığını biliyorsun, değil mi?
Biliyorum.
Biliyorum.
Muhtemelen bir yerlerde donarak ölüyorumdur...
...veya bir markette levye sallayıp duruyorumdur.
O yüzden buradayım.
Buradayken en azından...
Bak Pete, bir seçeneğim yok tamam mı?
Beni yolun sonunda mutlu son beklemiyor.
Şanssızım işte.
O kadar.
Kısa çöpü çekmişim.
Bu yüzden burada olmayı seviyorum.
Çok sürmeyeceğini biliyorum.
Ya bir polis beni bayıltacak...
..ya da bir hastanede ilacı dayayacaklar.
Veya öleceğim.
Şunun tadını çıkarmama izin verir misin?
Yalvarırım.
Tadını çıkarmama izin ver.
Biraz olsun.
Tamam evlat.Tadını çıkar bakalım.


Horace and Pete (01x09)
Garry Shandling


"Dünya en nihayetinde ayakta kalamayacak kadar gürültülü ve karışık.
Herkesin çenesini kapaması gerek.
Cevaplar sessizlikte.
Keşişler bunu göstermek için kendilerini ateşe veriyor.
Bir düşünün."

Garry Shandling


Horace and Pete (01x10)
Mr. Horace and Marry Ann



Sylvia nerede?
Dün gece eve gelmedi.
Tina'yla birlikte.
Onlarda kalabileceğini söyledim.
Ne yapıyorsun?
Yalan mı söylüyorsun?
İki etti, saat daha 9:00.
Şimdiden iki yalan söyledin.
Ağzını her açışın yalanın habercisi.
Dişini fırçalarken bile yalan söylüyorsun.
O ağzından yalan çıkmayan tek an-
İşte sporseverler eğlence başlıyor.
Horace Wittel ve dişli rakibi Mary Ann Wittel arasındaki geleneksel karşılaşma.


Horace and Pete (01x10)
Trump ve Boşluk Olgusu


Trump'ı çözdüm var ya.
- Öyle mi?
- Evet.
Yaşayan en muhtaç insan o.
Aşırı muhtaç ve başkanlığa her şeyden çok ihtiyacı var.
Ve hepimiz ona oy vereceğiz
çünkü cömert bir ülkeyiz.
Ve ihtiyacı olanlara yardım ederiz.
Belki karşılığını vermek istiyordur.
Bunu hiç düşündün mü alaycı çitlembik?
Hayır, bunu yapamaz.
Karşılık falan veremez.
Bu onun boşluğunu daha da derinleştirir.
Bunu anladın mı?
Google'a "Trump hayır işi" yaz.
Tek çıkacak şey bir ergenin bir siyahiye sakso çekişi olacak zaten...
...her şey buna bağlanıyor.
Trump'ın başkanlık boşluğu var, anladın mı?
Başkanlıktan aşağı hiçbir şey o boşluğu doldurmayacak.
On milyar dolar hedefi gibi onu da başaracak.
Çünkü on milyarı bulduğu zaman boşluğu dolmadı.
"Aman Tanrım boşluğumda daha çok yer var." dedi.
Savaştan kaçan nice Rus karılarım doldurmuyor.
Kapıcıma selam vermek doldurmuyor.
Penn Gillette'e emrivaki yaptığım salak programım doldurmadı.
Özgür dünyanın lideri olmalıyım ve herkes beni sevmeli.
Bu boşluğundan haberdar ve doldurmak için uğraşıyor.
Ve Amerika, iyi olduğumuz için ona yardım edeceğiz.
Tamam.
Trump acı çektiği için ona oy vereceğiz yani?
Kibarlıktan veya sevecenlikten başkanımız olmasını sağlayacağız?
Evet, Batboy gibi.
Batboy'u hatırlıyor musunuz?
Hepimiz el atacağız.
Batboy ne?
Batman olmak isteyen kanserli çocuk.
Tüm şehir toplanıp "Sen Batman'sin!" demişti.
Bir arkadaşım var, on yaşında.
Ve o...
Komşum yahu.
On yaşında bir arkadaşımın olması normal, değil mi?
Evet, bir tane olabilir.
Her neyse, geçen konuşuyorduk ve karnının ağrıdığını söyledi.
Bana dedi ki, Koca Adam...
Bana öyle diyor, Koca Adam.
Dedi ki, karnım çok ağrıyor.
Karnıma yumruk atmak istiyorum çünkü çok ağrıyor.
Ben de dedim ki, o şekilde ağrın geçmez Esmeralda.
Karnın ağrıyorsa ve onu daha da ağrıtırsan
o zaman sen daha çok acı çekersin.
Ona dedim ki ağrıyan yerini bulmalısın...
...ve ona karşı nazik ve iyi olmalısın.
Ona süt, bal, ilaç vermelisin.
Böylece o ve sen iyileşirsiniz ve her şey düzelir.
Sonra düşündüm ki, eğer bir kişi senin parçan olmuşsa...
...sana zarar vermesini nasıl engellersin?
Onlara karşı iyi davranarak.
Onlara değer vererek, onlara süt ve bal vererek.
Sana zarar veren insanlara bakman gerek.
Evet, hepimiz birbirimize bağlıyız.
Bu hippi saçmalığı doğru.
O sadece bir Trump değil, o bizim Trump'ımız anlıyor musun?
Ve acı çekiyor, şişmiş.
Üzerine çabucak buz koymalıyız.
Beyaz Saray'a koymalıyız.
Ona başkan olduğunu söyleyemez miyiz?
İyileşmesi için numara yapsak?
- Batboy gibi mi?
- Evet, Batboy gibi.
Onu Batboy'layabilir miyiz?
Aman kimin umurunda?
Boş versenize.
Ben oy vermiyorum, bence sinir bozucu.

Horace and Pete (01x10)
Simon & Garfunkel - Amerika
Dizi Finali



Horace and Pete (2016)
Louis C.K. 
Türkçe Altyazı: Andaç Akalın