...
Utanç duygusunu ortaya çıkaran amcasının orada olmasıydı.Kahkahanın kendisi değil, gözlemlenmiş olmasıydı.Onu tanıyan ve şaşıran biri tarafından.
...
Singer'in durumunda olduğu gibi, sıradan durumlar karşısında yıkıcı bir utanç duygusuna karşı her an uyanık olması gereken bir insan için yalnızlık temel ilke olmalı.Derin olmalı.Avunmak için başkalarını aramamalı.Asla.Bir dosta içini dökemez.İnsan, dostlarını kendi içinin korkunç yıkımına maruz bırakamaz, kendisini bile maruz bırakamaz.Yüzeysel tanıdıklarsa doğrudan tehdit edicidir.Peki böyle miydi onun durumu?Gençliği böyle mi geçmişti?Böyle geçmiş olması kuşkusu Singer'i tarif edemez derecede üzüyordu.
Bunun içinde neler yoktu ki?Gençliğini, kendisinden utanma korkusuyla bir mitolojiye çevirmişti.
...
Bir insanın gençlik yıllarının sunduğu armağanları alıp kullanmayı reddetmesi, kendilerinden sonra gelen gençliği gözleyenleri isyan ettirir."Edilgen genç adam" itici bir manzaradır ve öyle kalır; Singer de böyle biri olmayı bilerek seçmişti.
...
Notodden'i asla terk etmiyoruz, kendi yanlış anlamamıza sımsıkı sarılıyoruz.
...
Singer Notodden'de.Kendi yaşamını kurmaya başlamış, yine de beklentiler kanında kaynaşmayı sürdürüyor.Singer için bir kütüphane katman katman tozlu kitap yığılmış bir madendi.Kütüphane bir labirentti ve kataloglama sistemi bu labirentte dolaşmanın bir yoluydu.Bunu öğrenmeyi başarmış olmak ona büyük zevk veriyordu.Tozlu kitapların her biri labirentte kendi yerinde duruyordu, kodları bilen birinin en değerli hazineleri almak için bodruma inmesi yeterliydi.Singer'in sonunda kütüphaneci olmaya karar vermesi de kitapların bekçisi olma düşüncesinin ona çekici gelmesinden kaynaklanıyordu.Kendisini böyle görmek hoşuna gidiyordu.Seçtiği işle arasındaki en derin ve evet, en hoşuna giden başlantının metaforik bir boyutu vardı bu anlamda.Kitapların bekçisi.Bu düşüncenin gerçeği andıran yanlarını kütütphanenin bodrumunda; bir yana atılmış, tozlanmış, unutulmuş kitapların durduğu yerde buluyordu.Güncelliğini yitirmiş ilginç şeyler saklanmışi kayıtları tutulmuş, çelik boru ve alüminyum levhalardan oluşan raflara yerleştirilmişti.
...
"Kütüphanede ne yapıyorsun?" dşye sordu bir gün durup dururken.
"Oranın adı Deichmanske Kütüphanesi," dedi Singer, "biri sorarsa aklında olsun.Pek çok kütüphane var."
"İyi ama orada ne yapıyorsun?"
"Kütüphaneciyim"
"Peki bir kütüphaneci ne yapar?"
"Oo, pek çok şey.Ne tür bir kütüphanede çalıştığına bağlı."
"Sen ne yapıyorsun?"
"Ben mi?Şey, beni ortalıkta göremezsin.Genelde bodrumda oluyorumçHeyecanlı kitaplar hep oradadır.Artık kimsenin ilgilenmediği ya da onları görebilen az sayıda kütüphanecinin dışında kimsenin anlayamayacağı kadar önemli kitaplar bodrumdadır.Ben işte orada, aşağıdayım.Gün boyu güneş yüzü görmüyorum."
...
Dag Solstad
T. Singer
Jaguar Kitap
Çeviri: Deniz Canefe



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder