15 Mart 2023 Çarşamba

Rus Tazısı - Milorad Paviç


Yazdığım kağıdın üzerinde, enfiye için gizli gözü olan 1898 tarihli bir çalar saat uyuyor.Saatin içinde uzun süredir gizli kalmış bir cebin canlı kalbi sürekli olarak atmaktadır.Baba tarafından dedemin babası Doktor Stevane Mihailovitch yaşamının son yıllarını bu saatin üzerinde saydı.Yargıç emeklisi bu dul adamın 1922 yılında Sombor'daki ölümünün ayrıntıları garip gelebilir.Hem de öyle tuhaftı ki, ne büyükannemler ve kızları, ne de Sombor'daki aile dostları Lalochevitchler, onun, şehir kilisesinin öğleden sonraları düşen gölgesine gömüldüğünü asla açıklamamışlardır.

...

Kimi günler, köşelerinden birinin sağır ve diğer üçünün sesli olduğu büyük odasının ortasında, köpeğin önünde ayakta duruyor ve raftaki kitapların kahramanlarından daha yaşlı olduğunu hissediyordu.

...

"Eğer bütün deliler beyaz şapka giyseydi, her gün kar yağdığı söylenirdi."

...

(Rus Tazısı)

---

"Seni sanatta usta yapma niyetinde değilim." dedi müzik hocası."Senin, sanatının bir neferi olmanı istiyorum, çünkü ben bile usta değilim, bu mesleğin basit bir subayıyım.Ben ustaları sevmem.Köpeğin pireleri taşıması gibi, her zaman bilgileriyle birlikte yanılsamalarını ve eksikliklerini taşırlar.Her sabah, sen tırnaklarını kemirirken, aklında tutman istenen kırıntı yığınının altına gömerler seni.İstemediğin şeyi belleğine yerleştirmen yerine istediğin şeyi unutmayı öğren, bu daha önemli ve güçtür.Genellikle hedefi hayatta en önemli şey olarak göstermeye çalışarak "Benim düşüncemi benimse" derler sana.Yine de hayatını tek bir hedef üzerinde değil, bu hedefe götüren yol üzerinde geçireceksin.Bu nedenle, yol seçimi hedefin kendisinden daha önemlidir."

...

(Parola)

---

Sabahleyin, manatırın önüne çıkarıldı ve sümüğü gözlerinden aksın ve karnından işesin diye ayaklarından asıldı.Başı boş bir kovaya sokuldu ve göğsüne bir mızrak sokulduktan sonra kovanın kanla dolması beklendi.Böylece kendi kanında boğuldu.

...

(Axeanocilas)

---

Bununla birlikte Petohlieb'e, ayakları yüzünden başını kaybedeceği önceden söylenmişti.Çünkü özel bir tutkusu vardı; açlık gibi, savaş sırasında bile asla zayıflamayan şu eğilimlerden biri.Avcıydı ve geceleri kardaki bir izi takip etmeyi biliyordu.Ses kadar koku alma yetisi de vardı, gözleri düşte olduğundan çok karanlıkta işine yarıyordu ve yürümekte olan sürünün etrafında büyük dolambaçlar yaparak izlerinin peşinden gidiyor ve karda dağılmış adımları gözlüyordu.Her zaman böyle zikzak yaparak, kendisine "Kardaki izlerin peşinden gitme!Biri anlar, gelir ve sana tuzak kurar.Farkına varmadan ölürsün..."diyen diğerlerinden iki defa daha fazla savaşa katıldı.

...

(Eugen Voss'un Ölümü)

---

Mezarlıklar insanlar gibi yaşlanır ve ölür, sadece ömürleri daha uzundur.Taşmeydan'daki Belgrad mezarlığı yok olduğunda, Tuna üzerinden Hacıpopovats ve Karaburma arasında inen yamaca önce bir ayı gömüldü, sonra bu yere bir şehir mezarlığı taşındı.Ardından insanın sonuna, gerçekten hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı zamana gerekli her şeyi sunan mağazalara sıra geldi.

...

(Tuz Tadı)

---

Kargaların sıradan kuşlar olmadığını söylemek istiyorum.Gagaları kapalıyken hiçbir şeyi isitmezler.Ama gakladıkları zaman işitme organları faaliyete başlar.Dolayısıyla ancak kendilerini ifade ettiklerinde başkasından gelen bir sözcüğü işitebildiklerinden asla işitmezler.Bununla birlikte kargaları gözleme zahmetine değen anlar vardır.Kırlangıçlar ve diğer göçmen kuşlar sonbaharda, dondan kaçarak, bizim bölgeleri terk ettiklerinde kargalar bir süre onlara eşlik eder, bitkin düşmelerini bekleyerek yol boyunca peşlerini bırakmayan yırtıcı kuşlardan onları korur.Kargalar, göçmen kuşlar gitmeleri için işaret edene kadar yırtıcı kuşları uzak tutmakla ve onlara meydan okumakla görevlidirler, işaret geldiğinde kargalar ayrılırlar.Yılda bir kez olur bu, her karganın hayatında da bir kez.Ama kuşlara her zaman eşlik edilir ve korunur.

Zoran Michitch'i dinlerken isteğinden daha uzun ve alıştığından daha fazla konuştuğu duygusuna kapıldım.Bize bir şey söylemektense bizim ne dediğimizi işitmek için ağzını daha sık açmaya çalıştığını hayretle fark ettim.Gerçekten de, ağzı kapalıyken sağırdı ve ancak kendisi de konuşurken bizi işitebiliyordu.

...

Bu düşten kaçmak için bir kez daha uyumalısın.Şimdi gördüğün düşlerden seni kurtarabilecek olan sadece düş içindeki düştür.O zaman özgür olacak, yeniden canlanacaksın, çünkü matematikteki iki eksi gibi iki düş birbirini etkisiz hale getirir.

...

(Soru işareti Hanı'nda)

---

"Akıl bir ayrıntıya takıldığında" diye düşünüyordu, "ayrıntı birleşir ve bütüne eklenir.Akıl, aynı anda birçok ayrıntıyı incelediğinde her şey dağılır, birçok parçaya bölünür ve hayat karmaşıklaşır.Bütün sorun buradadır."

...

Bir yılanın kurbağaya bakışı gibi gözlerini öğrencisine dikerek, "Hangi günde olduğumuzu söyle bana, ama samimi olarak!" dedi.

...

Tchiks-Lioubina Sokağı'nda hızla ilerlerken "Bunu yapmam gerek" diye fısıldadı.

O sırada, giysisini temizlesin diye vermiş olduğu temileyicinin önünden geçtiğini fark etti.

"Giysimi almak için durabilirim, böylece zaman kazanırım." dedi kendi kendine ve öyle de yaptı.

"İşte temiz" dedi görevli."Ama leke olmadığı konusunda sizi uyarmalıyım.Sizin leke sandığınız şey, burada, sol taraftaki gerçekte giysinizin tek temiz yeri.Çok kirliydi ve bu küçük beyaz leke, kirden kurtulmuş tek yerdi..."

(Yumurta)

---

Yüzyılımızın otuzlu yıllarında, hala kuyuların beslendiği ve tırnakları acı vermesin diye yağmurdan  önce kesildikleri dönemde, İvan Miak denen biri Belgrad Belediye Mahkemesinde zabıt katibi olarak çalışıyordu.Ona ilişkin, şaka yollu, acı bir ad, acılaşmış bir soyad denmekteydi.Kaşlarını eken ve kirpiklerini sulayan ve bir düka altını gibi sarı bıyığı olanlardandı.Bir tütün tabakasının içinde bulunsaydı sigara diye içilirdi.Düşük ücretiyle yaşıyordu, çünkü bir hırsızın evinde arı beslenmediğine inanıyordu.Saçlarını bir tasın içinde kendi kesiyordu, küllü çamaşır suyuyla yıkanıyordu, yarım ekmeğin yanına yarım meteliklik domuz kavurmasını garnitür yapıyor ve hepsini fırına koyuyordu.Canına tak dediğinde, Miloe Vassitch'in öğrencisi, mimarlık öğrenimini bir türlü bitiremeyen bir kızla evlendi.Onun yanında, Miak'ın yaşamı değişti ve kendini hızla, canlıların ve ölülerin düşte ayrı ayrı görüldükleri bir yol ayrımında buldu.Garip bir küçük hayvan duvar saatine girdi ve orada yeni bir zamanı vızıldamaya başladı.

...

O gece arkadaşı kirş bardağını kafaya dikerken şöyle diyordu:

"Bizler, ancak bir yüzyıl sonra ortaya çıkmak üzere kalplerimizde olgunlaşacak hastalıklara maruz kaldık; bunlara biz değil, çocuklarımız dayanabilecek.Genellikle, bu hastalıkları bütün hayatımız boyunca taşıdığımızı ve ölümümüzün başka bir ölümün işareti olduğunu bilmeden, bu hastalıklar bizde ortaya çıkmadan ölürüz..."

...

(Zehirli Aynalar)

---

Milorad Paviç
Rus Tazısı
Türkçesi: Işık Ergüden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder