Öküzler vapurdan çıkıyor.
Öküzler sahneye gidiyor, başları birer birer kesilecek.Kesilirken böğürecekler.Gözleri açılıp, sonra buğulu bir cam gibi sönecekler.Kan içinde başları, kopup yere düşecek.
Öküzler sahneye gidiyor, başları birer birer kesilecek.Kesilirken böğürecekler.Gözleri açılıp, sonra buğulu bir cam gibi sönecekler.Kan içinde başları, kopup yere düşecek.
Öküzler koşuyor.
Öküz başına alacağı parayı düşünen celep gülüyor.
Öküzler koşuyor.
Öküzler köfte olacaklar.Soğanla terbiye edilmiş, cızır cızır köfteler.
Ya ben ne olacağım Yarabbi?
Sıkışmış insanların içinde nereye koşuyorum?Niçin vapurlar beni taşıyor, ve gözlerim buğulu?Burnumun sıcak nefesile hangi salhanede kesileceğim?
Kasap gülüyor:
-Yarana bıçak yağı sürelim.Siyah tırnaklı güdük ellerim keskin, inceltilmiş demiri kara sapından tutacak ve yumuşacık boynunda kıtır kıtır işliyecek.Ve kan, evvela damla damla...Sonra sicim gibi...Sonra oluk gibi dökülecek, üzerime sıçrayacak ve kafa kopacak.Kafanın kopmasını ben göreceğim.Ve kopan kafanın benim olmayıp senin olduğunu düşünerek sevineceğim.
Ve kasap gülüyor.
Asaf Halet Çelebi
Kasap
Ses, S. 5, 16 İlkkanın 1938, s. 3.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder