Bir su birikintisinden geçerken ona: "Dikkat et cop diye düşersin!" dedim.O: "hayır, cup diye düşerim" dedi.
Bununla inadına benim gibi düşünmediğini anlatmak istiyordu.
Çocukken oynadığım bebeklerin saçı ekseriya tutkalla yapışmış olduğu için merak edip açıp bakardım.Ayni merakla acaba ne ile yapışmış diye elimi uzattığım zaman nedense saçlarımın bir kısmı elimde kalmış ve üstüme başıma dökülmüştü.Bu saçlara yün katılmak şartile iyi bir kumaş yapılabilir mi diye düşündüm.Halbuki o, benim ayı sırtına benzettiği kaburga kemiklerimin üstündeki deriden iyi işlenmek suretiyle birkaç çift sağlam iskarpin çıkarabileceğini söylüyordu.
Beni, şımartıldığı babası tarafından alınan otomobille bir ormana götürmüş ve "İstersem seni şimdi burada bırakır ve kurtlara yem ederim." demişti.Halbuki o, bu sözleri söylemeden ben onu buradaki ağaçlardan birine asılmış, kuşlar tarafından didiklenmekte olan yanaksız ve gözsüz bir maslûp halinde tahayyül ediyordum.
Beni öperken, yamyamlık damarı kabarmış, "Harrt!" diye dudağımın bir parçasını koparmıştı.Artık nasıl olsa bir kere kopmuş olan bu parçayı, bari o yutmadan ben yutayım dediğim zaman o benden daha açık göz davrandı ve yuttu.İkimiz de insan eti yiyorduk.Fakat ben kendi etitmi, o başkasının etini tercih etmişti.
Bütün bir gece onun başını kucağımda yatırarak ikide bir kusmasına yardım ediyordum.Fakat artık çıkaracak bir şey kalmadığı için boyuna safra geliyordu: "Bu safralar acı bir şeydir, bari şeker ye de ağzın tatlansın!" diye zorluyordum.Halbuki o, üzerine şeker ekilecek olursa acılığın gideceğini ve sonra yenilebileceğini iddia ediyor ve benim böyle yapmaklığımı istiyordu.
Fikir İhtilafı
Yeni Ses, S. 3(7), İkincikanın 1940, s. 7.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder