Defter-i Divanımız - Nur Yoldaş
Ergüder Yoldaş
Metin, "Ekşi Sözlük"ten 'kjm'ye aittir.
"Ergüder Yoldaşın çok güzel bir derlemesi, Nur Yoldaşın muhteşem eseri.
sultanı yegah albümünün en underrated şarkılarından biri...
şarkının sözleri pek çok farklı şairin gazelinden yada kıtasından seçilerek derlenmiştir.
aslında bu şarkı adından da anlaşılacağı üzere biz şiir tutkunlarının her zaman yaptığı gibi, kişinin beğendiği beyitleri alt alta yazdığı bir şiir defteridir, hatta belki iki sevgilinin ortak defteri... * * *
ancak benim için çok önem arzeden kısmı şudur ki, ergüder yoldaşın alt alta yazmak için tercih etmiş olduğu bu beyitlerin birçoğu benim de en sevdiğim gazellerin en sevdiğim beyitlerine denk düşmektedir.
o yüzden bu şekilde bir entry yazarak, isteyen tüm herkesin bu muhteşem gazellere kolayca ulaşmalarına olanak sağlamak istedim.
öncelikle şarkıda söylendiği -derlenmiş- haliyle sözleri paylaşalım:
01. gönüldendir şikayet kimseden feryadımız yoktur
02. ateş kesilir geçse saba gülşenimizden
03. o mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler
04. bir ah etsem bu dünyayı viran ederim ben
05. göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mahım
06. kurbanın olam var mı benim bunda günahım
07. o gül endam bir al şala bürünsün yürüsün
08. neler çeker bu gönül derdim şikayet olur
09. ben aşıkım sözüm de benim aşıkânedir
10. ne yanar kimse bana ateş dilden özge
11. ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayrı
01. [aslında bizim şikâyetimiz kendi gönlümüzdendir, kimseden şikâyetimiz yoktur.]
02. [serinliğiyle bilinen "saba" rüzgarı, bizim bahçemizden geçerse ateş kadar sıcak olur.]
03. [o balıklar ki denizin içindedirler, denizin ne olduğunu bilmezler.]
04. [ben bir ah çeksem bu dünyayı yıkarım.]
05. [gözüm gördü gönlüm de sevdi seni ey ay yüzlü güzel,]
06. [ne olur söyle bunda benim günahım nedir?]
07. [boyu bir gülfidanını andıran o güzel, bir kırmızı şala bürünüp yürüsün]
08. [gönlümün neler çektiğini söylerdim ama şikayetleniyor gibi olmamak için söylemem]
09. [ben bir aşığım, benden çıkan sözler de aşıkane sözler olacaktır,]
10. [ateş gibi olan kalbim haricinde benim için bir yanan yoktur]
11. [sabahleyin şiddetli esen "saba" rüzgarı haricinde de kapımı açan bir kimse yoktur zaten...]
aslında görüldüğü üzere sözler tam olarak bir anlam bütünlüğü içerisinde değiller, arada kopukluklar var, ancak bu beyitlerin orijinal alındıkları yeri bilenlere kısa kısa o asıl gazelleri anımsattıkları için pek kıymetli, zaten muhtemelen amaç da bu idi. yalnızca bu hali yeterli olmadığı için asıl alındıkları yerleri de paylaşmak istiyorum, alındıkları yeri bir kere öğrendikten sonra, bu derlemedeki küçücük bir beyiti her duyduğunuzda alındığı koca gazeldeki tüm duygular size yüklenmiş oluyor, nur yoldaşın o muhteşem sesinin de buna etkisi büyük tabii..
sırasıyla beyitlerin alındığı gazeller/kıtalar:
*********
01. gönüldendir şikayet kimseden feryadımız yoktur
belâ dildendir ol dildâr elinden dâdımız yoktur
gönüldendir şikâyet kimseden feryâdımız yoktur
niçün aşk ehlini yâd etmez ol la’l-i mesîh-âsâ
bilir hod âlem-i ervâha nisbet yâdımız yoktur
harâbât ehline rûz-ı hesâbı anma ey zâhid
bizim hergiz bu varlık defterinde adımız yoktur
doğup kumru-sıfat biz anadan tavk-ı mahabbetle
esîr-i kayd-ı derd ü mihnetiz âzâdımız yoktur
mukarrer şâir-i şîrîn-zebânız nev’iyâ ancak
bu devr içinde bir şöhret verir ferhâdımız yoktur.
anlam_____
[belâmın, sıkıntımın sebebi benim gönlümdür; yoksa o sevgiliden şikâyetimiz yoktur.
aslında bizim şikâyetimiz kendi gönlümüzdendir, kimseden şikâyetimiz yoktur.
o isa gibi dudakları olan sevgili, ölüler âlemindekilerden daha da ölü olduğumuzu bilir de âşıkları niye hatırlamaz?]
/hz. isa, edebiyatımızda sık sık ölülere hayat verme mucizesiyle geçer. burada da sevgili hz. isa’ya benzetilmekte, ölü hükmündeki âşığa öpüşüyle can vermesi istenmektedir./
[meyhanede oturup kalkanlara -ilâhi aşk sahiplerine- kıyametteki hesap gününü açma ey zahid! bizim asla bu varlık defterinde adımız geçmez bundan dolayı bizim için hesap yoktur.]
[biz kumru kuşu gibi anamızdan aşk halkasıyla doğmuşuz. bunun için dert ve üzüntü bağının tutsağı ol-muşuz, artık hürriyetimize kavuşma umudu kalmamıştır.]
/tavk, gerdanlık ve suçluların boyunlarına vurulan demir halka anlamlan yanısıra kumru, güvercin gibi kuşların boyunlarını çevreleyen farklı renkteki tüylerden oluşan şekil anlamına da gelir./
[ey nev’î! şüphesiz biz tatlı dilli bir şairiz. faka bu devirde bizi üne kavuşturacak ferhadımız yoktur.]
/ilk mısrada geçen şirin kelimesi tatlı anlamına gelmekle birlikte ikinci mısradaki ferhad ismiyle birlikte ferhad’ın sevgilisi şirin'i de çağrıştırmaktadır. şair şirin'i tanıtanın aslında ferhad olduğunu söylemektedir. (bkz: tenasüb)/
(bkz: nev'î)
*********
02. ateş kesilir geçse saba gülşenimizden
kan aktığı günden beri can-ı tenimizden,
yakut fer almış denilir madenimizden
biz bülbül-i muhrik dem-i gülzâr-ı firâkız,
ateş kesilir geçse sabâ gülşenimizden.
anlam_____
[derler ki; bedenimizden kan aktığı günden sonra,
yakut taşı o dökülen madenimizden -kanımızdan- rengini almıştır.]
[ayrılık gülbahçesinin, -içinin aşk ile yanması sebebiyle- nefesi ateş gibi olan bülbülleriyiz ki eğer bu gül bahçemizden, serinliğiyle bilinen "saba" rüzgarı geçerse, ateş kadar sıcak olur.]
/sultan ıı.selim'e ait bu beyit için yahya kemal; "bir beyti bir de câmi-i mâ’mûru var" demiştir. (bkz: selimiye camii)/
(bkz: ikinci selim)
*********
03. o mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler
cihân-ârâ cihân içindedür ârâyı bilmezler
o mâhîler ki deryâ içredür deryayı bilmezler
harâbât ehline dûzah azâbın anma ey zâhid
ki bunlar ibn-i vakt oldu gam-ı ferdâyı bilmezler
şafak-gûn kan içinde dâğını seyr eyler âşıklar
güneşde zerre görmezler felekde ayı bilmezler.
hamîde kadlerine rişte-i eşki takub bunlar
atarlar tîr-i maksûdu nedendür yayı bilmezler
hayâlî fakr şâlına çekenler cism-i uryanı
anunla fahr ederler atlas ü dibâyı bilmezler.
anlam_____
[dünyayı süsleyen varlık, yine bu dünya içindedir, ama aramasını, arayıp bulmasını bilmezler.
tıpkı denizin içinde olup da denizi bilmeyen, tanımayan balıklar gibi.]
[ey zahid! sen meyhanedekilere cehennem azabından bahsetme, onları bununla korkutmaya çalışma. zira bunlar zamanı yaşarlar ve yarın endişesi duymazlar.]
[âşıklar şafak rengini alan kanlar içindeki yaralarını seyrettiklerinde güneşi zerre kadar görmedikleri gibi gökteki ayın da farkına varmazlar. aşk derdini çekenler, madde âleminden soyutlanırlar, ruhları yücelir ve başka şeyle ilgilenmezler.]
[aşk derdinden iki büklüm olan boylarına gözyaşlarından bir ip takıp istek okunu atarlar, ama yayın neden yapılmış olduğunu bile bilmezler.]
/aşk derdiyle iki büklüm olan âşığın boyu yaya, sürekli sicim gibi dökülen gözyaşları da bu yayın, okun yerleştirildiği gergin ipine benzetilmiştir./
[hayâlî! çıplak bedenini fakirlik şalıyla örtenler bununla övünürler, atlas ve diba gibi kıymetli kumaşlar nedir bilmezler.]
/fakirlik tasavvufta hiç kimseye muhtaç olmamak, gönül zenginliği anlamlarına gelen değerli bir niteliktir. böyle olan insanlar pahalı kumaşlara, yani mala mülke, gösterişe değer vermezler./
(bkz: hayali)
*********
04. bir ah etsem bu dünyayı viran ederim ben
derdim nice bir sinede pinhân iderim ben
bir âh ile bu âlemi vîrân iderim ben
âh ile komam dilleri zülfünde huzura
cem'iyyet-i ağyarı perişan iderim ben
cem'iyyet-i ağyarı ger itmezse perişan
çerh-i feleği aksine gerdan iderim ben
yâr olmayıcak zehr-i sitemdir bana bâde
bilmem nice def-i gam-ı hicran iderim ben
gûyâ ki olur didelerim ma'den-i yakut
her gâh ki yâd-ı leb-i cânân iderim ben
bu hâl ile avarelik el virse bana ger
baştan başa dünyâyı gül-istân iderim ben
nefi gibi yârana dimem dahi nazire
yâ bu gazeli ziver-i dîvân iderim ben
anlam_____
[derdim çok fazla, hepsini tek bir gönülde gizlerim ben
bir ah çeksem bu dünyayı yıkarım ben]
[ah ederek, gönülleri senin saçlarında rahat bırakmam,
rakiplerin topluluğunu, dağıtırım, bozarım ben]
[şayet sevgilimin çevresinde toplanan rakipler topluluğunu, dağıtıp bozmazsa,
o feleğin çarkını tersine döndürürüm ben]
[sevgili yanımda olmayınca, şarap bana zulüm zehri olur,
şarap da zehir olunca bilmem, ayrılık üzüntüsünü nasıl giderebilirim ben.]
[her ne zaman ki sevgilinin dudağını andığımda
sanki gözlerim bir yakut madeni olur, /ağlamaktan kızarır/]
[şayet bu hal ile avarelik bana fırsat verirse,
dünyayı baştanbaşa gül bahçesi ederim ben.]
[nefi gibi dostların şiirlerine de artık nazire söylemem,
ya da söylersem bu gazeli divanın süsü /en beğenilen gazeli/ sayarım ben.
(bkz: nefi)
*********
05. göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mahım
06. kurbanın olam var mı benim bunda günahım
göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
kurbânın olam var mı benim bunda günâhım
âşıklığıma şâhid-i âdil mi değildir
evzâ-i hazînimle garîbâne nigâhım
memnûn-ı visâl eyle beni gel kereminle
yansın hased âteşlerine baht-ı siyâhım
ey seng dil etmez mi senin kalbine te'sîr
hârâları hâkister eden âteş-i âhım
bir bağrı yanık âşık-ı mihnet-zededir dil
ağlatma nahîfî kulunu cevr ile şâhım
anlam_____
[ey ay yüzlü sevgili, seni göz gördü, gönül sevdi.
kurbanın olayım benim bunda bir günahım var mı?]
[benim içler acısı halimle garip bakışım
âşıklığıma en sağlam delil değil midir?]
[gel kereminle vefa göster, beni mutlu kıl.
böylece kara bahtım kıskançlık ateşlerine yansın.]
[ey taş kalpli! mermerleri yakıp kül eden âh ateşim
senin kalbine etki etmez mi?]
[sultanım, bağrı yanık üzüntülü bir aşığın olan
nahifi kulunu cevr ile gel ağlatma.]
(bkz: nahifi)
*********
07. o gül endam bir al şala bürünsün yürüsün
o gül endâm bir al şâle bürünsün yürüsün
ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün
alub ağuşa bu çağında miyânı nâzın
saran ol servkadi vasıf öğünsün yürüsün.
anlam_____
[boyu bir gülfidanını andıran o güzel, bir kırmızı şala bürünüp yürüsün de,
şalının ucu ardı sıra gönlüm gibi sürünsün]
[nazın belini bu genç yaşında kucaklayıp
o servi boyluyu saran vasıf övünsün de yürüsün]
(bkz: enderunlu vasıf)
*********
08. neler çeker bu gönül derdim şikayet olur
cihânda âşık-i mehcûr sanma râhat olur
neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur
anlam_____
[bu dünyada birbirinden uzakta kalmış aşıklar zannetme ki rahat olurlar]
[şikayetleniyor gibi anlaşılmamak için bu gönlümün neler çektiğini söylemek istemiyorum] * *
(bkz: şeyhulislam yahya)
*********
09. ben aşıkım sözüm de benim aşıkanedir
kabrim taşına kim gam odumdan zebânedir
ta’n okun atma kim hatarı çok nişânedir
eyler kadeh zamâne gamın def’ galiba
devr-i kadeh muhâlif-i devr-i zamânedir
kaldırdı eşk-i dûn beni ol âsitâneden
kim maksadım benim dahi ol âsitânedir
vâ’iz sözüne tutma kulak gâfil olma kim
gaflet yuhusunun sebebi ol fesânedir
nezr etmişim firâkına kim yok nihâyeti
nakd-i sirişkimi ki tükenmez hızânedir
can vermeyem mi gurbete kim bîm-i ta’neden
yâd-i vatan figânına sensiz behânedir
ey dil hazer kıl âteş-i âhınla yanmasın
cismim ki derd kuşlarına âşyânedir
benden fuzûlî isteme eş’âr-i medh ü zem
ben âşıkım hemişe sözüm âşıkânedir
anlam_____
[gam ateşinin bir alevi olan kabrimin taşına,
/kanıma/ okunu atma ki tehlikesi çok bir hedeftir.
[kadeh galiba zamane gamını def eder,
çünkü kadeh devri zamane devirne muhaliftir.]
[geceleyin gözyaşı beni o eşikten kaldırdı.
halbuki benim de maksadım o yüksek makamdır.]
[şeriatın yalnız zahir kısmını anlatan kuru sofunun sözüne kulak verme ve gafil olma.
zira gaflet uykusunun sebebi o masaldır]
[sonu olmayan ayrılığına
tükenmez bir hazine olan gözyaşımın parasını adamışım.]
[gurbette can vermeyeyim mi, nasıl can vermem;
çünkü senin ayrılığından dolayı feryat etsem beni kınarlar.]
/güya vatan yad edip onun için figan ediyormuşum gibi yapıp senin yokluğundan feryat ediyorum, vatan yadı bahane oluyor, bunun için de gurbette canımı veririm./
[ey gönül kork, dert kuşlarına yuva olan cismin
ahının ateşi ile yanmasın]
[ey fuzuli benden medih ve zem, övme ve yerme şiirleri isteme!
ben aşıkım benim sözüm daima aşıkanedir.]
/bu sade nazmı ehli sanayi beğenmese
nevi ne gam bizim sözümüz aşıkanedir. şeklinde benzer bir beyit de (bkz: nev'î) ye aittir./
(bkz: fuzuli)
*********
10. ne yanar kimse bana ateş dilden özge
11. ne açar kimse kapım bad-ı sabahtan gayrı
hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı
garâzım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı
ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver
oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı
perde çek çehreme hicrân günü ey kanlı sirîşk
ki gözüm görmeye ol mâh-likâdan gayrı
yetti bî-kesliğim ol gâyete kim çevremde
kimse yok çizgine girdâb-ı belâdan gayrı
ne yanar kimse bana âteş-i dîlden özge
ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı
bozma ey mevc gözüm yaşı habâbın ki bu seyl
koymadı hiç imâret bu binâdan gayrı
bezm-i aşk içre fuzûlî nice âh eylemeyem
ne temettu' bulunur neyde sadâdan gayrı
anlam_____
[sokağının sonunda belâdan başka elde edeceğim bir şey yok; aşkının yolunda yok olup gitmekten başka bir hedefim yok.]
[ey âh! gam meclisinin ney’iyim, ateşe yanmış kuru vücudumda
arzudan başka ne bulursan savurup dağıt.]
[ayrılık günü yüzüme perde çek ey kanlı gözyaşı!
ki gözüm o ay yüzlüden başka bir şey görmesin.]
[kimsesizliğim o noktaya vardı ki,
çevremde belâ girdabından başka dönen kimse yok.]
[bana, ne gönül ateşinden başka kimse yanar,
ne de esen rüzgârdan başka kimse kapımı açar.]
[ey dalga, gözümün yaşının üzerindeki hava kabarcıklarını bozma,
ki onun şiddetli akışı bu gözden başka hiç bir şeyi sağlam bırakmadı.]
[fuzuli! aşk meclisinde nasıl olur da âh etmem?
ney'in sesten başka ne kazancı olabilir ki?]
(bkz: fuzuli)
*********
işte tüm bu gazelleri okuyup anladıktan sonra, nur yoldaşın seslendirdiği bu muhteşem parçayı tek bir kere dinlemeniz halinde tüm bu gazelleri okumuş gibi oluyor, aynı duyguları o kısacık 6 dakikada yaşıyorsunuz.
özet: toplama şarkı yapmışlar ama çok güzel" kjm/Ekşi Sözlük
sultanı yegah albümünün en underrated şarkılarından biri...
şarkının sözleri pek çok farklı şairin gazelinden yada kıtasından seçilerek derlenmiştir.
aslında bu şarkı adından da anlaşılacağı üzere biz şiir tutkunlarının her zaman yaptığı gibi, kişinin beğendiği beyitleri alt alta yazdığı bir şiir defteridir, hatta belki iki sevgilinin ortak defteri... * * *
ancak benim için çok önem arzeden kısmı şudur ki, ergüder yoldaşın alt alta yazmak için tercih etmiş olduğu bu beyitlerin birçoğu benim de en sevdiğim gazellerin en sevdiğim beyitlerine denk düşmektedir.
o yüzden bu şekilde bir entry yazarak, isteyen tüm herkesin bu muhteşem gazellere kolayca ulaşmalarına olanak sağlamak istedim.
öncelikle şarkıda söylendiği -derlenmiş- haliyle sözleri paylaşalım:
01. gönüldendir şikayet kimseden feryadımız yoktur
02. ateş kesilir geçse saba gülşenimizden
03. o mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler
04. bir ah etsem bu dünyayı viran ederim ben
05. göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mahım
06. kurbanın olam var mı benim bunda günahım
07. o gül endam bir al şala bürünsün yürüsün
08. neler çeker bu gönül derdim şikayet olur
09. ben aşıkım sözüm de benim aşıkânedir
10. ne yanar kimse bana ateş dilden özge
11. ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayrı
01. [aslında bizim şikâyetimiz kendi gönlümüzdendir, kimseden şikâyetimiz yoktur.]
02. [serinliğiyle bilinen "saba" rüzgarı, bizim bahçemizden geçerse ateş kadar sıcak olur.]
03. [o balıklar ki denizin içindedirler, denizin ne olduğunu bilmezler.]
04. [ben bir ah çeksem bu dünyayı yıkarım.]
05. [gözüm gördü gönlüm de sevdi seni ey ay yüzlü güzel,]
06. [ne olur söyle bunda benim günahım nedir?]
07. [boyu bir gülfidanını andıran o güzel, bir kırmızı şala bürünüp yürüsün]
08. [gönlümün neler çektiğini söylerdim ama şikayetleniyor gibi olmamak için söylemem]
09. [ben bir aşığım, benden çıkan sözler de aşıkane sözler olacaktır,]
10. [ateş gibi olan kalbim haricinde benim için bir yanan yoktur]
11. [sabahleyin şiddetli esen "saba" rüzgarı haricinde de kapımı açan bir kimse yoktur zaten...]
aslında görüldüğü üzere sözler tam olarak bir anlam bütünlüğü içerisinde değiller, arada kopukluklar var, ancak bu beyitlerin orijinal alındıkları yeri bilenlere kısa kısa o asıl gazelleri anımsattıkları için pek kıymetli, zaten muhtemelen amaç da bu idi. yalnızca bu hali yeterli olmadığı için asıl alındıkları yerleri de paylaşmak istiyorum, alındıkları yeri bir kere öğrendikten sonra, bu derlemedeki küçücük bir beyiti her duyduğunuzda alındığı koca gazeldeki tüm duygular size yüklenmiş oluyor, nur yoldaşın o muhteşem sesinin de buna etkisi büyük tabii..
sırasıyla beyitlerin alındığı gazeller/kıtalar:
*********
01. gönüldendir şikayet kimseden feryadımız yoktur
belâ dildendir ol dildâr elinden dâdımız yoktur
gönüldendir şikâyet kimseden feryâdımız yoktur
niçün aşk ehlini yâd etmez ol la’l-i mesîh-âsâ
bilir hod âlem-i ervâha nisbet yâdımız yoktur
harâbât ehline rûz-ı hesâbı anma ey zâhid
bizim hergiz bu varlık defterinde adımız yoktur
doğup kumru-sıfat biz anadan tavk-ı mahabbetle
esîr-i kayd-ı derd ü mihnetiz âzâdımız yoktur
mukarrer şâir-i şîrîn-zebânız nev’iyâ ancak
bu devr içinde bir şöhret verir ferhâdımız yoktur.
anlam_____
[belâmın, sıkıntımın sebebi benim gönlümdür; yoksa o sevgiliden şikâyetimiz yoktur.
aslında bizim şikâyetimiz kendi gönlümüzdendir, kimseden şikâyetimiz yoktur.
o isa gibi dudakları olan sevgili, ölüler âlemindekilerden daha da ölü olduğumuzu bilir de âşıkları niye hatırlamaz?]
/hz. isa, edebiyatımızda sık sık ölülere hayat verme mucizesiyle geçer. burada da sevgili hz. isa’ya benzetilmekte, ölü hükmündeki âşığa öpüşüyle can vermesi istenmektedir./
[meyhanede oturup kalkanlara -ilâhi aşk sahiplerine- kıyametteki hesap gününü açma ey zahid! bizim asla bu varlık defterinde adımız geçmez bundan dolayı bizim için hesap yoktur.]
[biz kumru kuşu gibi anamızdan aşk halkasıyla doğmuşuz. bunun için dert ve üzüntü bağının tutsağı ol-muşuz, artık hürriyetimize kavuşma umudu kalmamıştır.]
/tavk, gerdanlık ve suçluların boyunlarına vurulan demir halka anlamlan yanısıra kumru, güvercin gibi kuşların boyunlarını çevreleyen farklı renkteki tüylerden oluşan şekil anlamına da gelir./
[ey nev’î! şüphesiz biz tatlı dilli bir şairiz. faka bu devirde bizi üne kavuşturacak ferhadımız yoktur.]
/ilk mısrada geçen şirin kelimesi tatlı anlamına gelmekle birlikte ikinci mısradaki ferhad ismiyle birlikte ferhad’ın sevgilisi şirin'i de çağrıştırmaktadır. şair şirin'i tanıtanın aslında ferhad olduğunu söylemektedir. (bkz: tenasüb)/
(bkz: nev'î)
*********
02. ateş kesilir geçse saba gülşenimizden
kan aktığı günden beri can-ı tenimizden,
yakut fer almış denilir madenimizden
biz bülbül-i muhrik dem-i gülzâr-ı firâkız,
ateş kesilir geçse sabâ gülşenimizden.
anlam_____
[derler ki; bedenimizden kan aktığı günden sonra,
yakut taşı o dökülen madenimizden -kanımızdan- rengini almıştır.]
[ayrılık gülbahçesinin, -içinin aşk ile yanması sebebiyle- nefesi ateş gibi olan bülbülleriyiz ki eğer bu gül bahçemizden, serinliğiyle bilinen "saba" rüzgarı geçerse, ateş kadar sıcak olur.]
/sultan ıı.selim'e ait bu beyit için yahya kemal; "bir beyti bir de câmi-i mâ’mûru var" demiştir. (bkz: selimiye camii)/
(bkz: ikinci selim)
*********
03. o mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler
cihân-ârâ cihân içindedür ârâyı bilmezler
o mâhîler ki deryâ içredür deryayı bilmezler
harâbât ehline dûzah azâbın anma ey zâhid
ki bunlar ibn-i vakt oldu gam-ı ferdâyı bilmezler
şafak-gûn kan içinde dâğını seyr eyler âşıklar
güneşde zerre görmezler felekde ayı bilmezler.
hamîde kadlerine rişte-i eşki takub bunlar
atarlar tîr-i maksûdu nedendür yayı bilmezler
hayâlî fakr şâlına çekenler cism-i uryanı
anunla fahr ederler atlas ü dibâyı bilmezler.
anlam_____
[dünyayı süsleyen varlık, yine bu dünya içindedir, ama aramasını, arayıp bulmasını bilmezler.
tıpkı denizin içinde olup da denizi bilmeyen, tanımayan balıklar gibi.]
[ey zahid! sen meyhanedekilere cehennem azabından bahsetme, onları bununla korkutmaya çalışma. zira bunlar zamanı yaşarlar ve yarın endişesi duymazlar.]
[âşıklar şafak rengini alan kanlar içindeki yaralarını seyrettiklerinde güneşi zerre kadar görmedikleri gibi gökteki ayın da farkına varmazlar. aşk derdini çekenler, madde âleminden soyutlanırlar, ruhları yücelir ve başka şeyle ilgilenmezler.]
[aşk derdinden iki büklüm olan boylarına gözyaşlarından bir ip takıp istek okunu atarlar, ama yayın neden yapılmış olduğunu bile bilmezler.]
/aşk derdiyle iki büklüm olan âşığın boyu yaya, sürekli sicim gibi dökülen gözyaşları da bu yayın, okun yerleştirildiği gergin ipine benzetilmiştir./
[hayâlî! çıplak bedenini fakirlik şalıyla örtenler bununla övünürler, atlas ve diba gibi kıymetli kumaşlar nedir bilmezler.]
/fakirlik tasavvufta hiç kimseye muhtaç olmamak, gönül zenginliği anlamlarına gelen değerli bir niteliktir. böyle olan insanlar pahalı kumaşlara, yani mala mülke, gösterişe değer vermezler./
(bkz: hayali)
*********
04. bir ah etsem bu dünyayı viran ederim ben
derdim nice bir sinede pinhân iderim ben
bir âh ile bu âlemi vîrân iderim ben
âh ile komam dilleri zülfünde huzura
cem'iyyet-i ağyarı perişan iderim ben
cem'iyyet-i ağyarı ger itmezse perişan
çerh-i feleği aksine gerdan iderim ben
yâr olmayıcak zehr-i sitemdir bana bâde
bilmem nice def-i gam-ı hicran iderim ben
gûyâ ki olur didelerim ma'den-i yakut
her gâh ki yâd-ı leb-i cânân iderim ben
bu hâl ile avarelik el virse bana ger
baştan başa dünyâyı gül-istân iderim ben
nefi gibi yârana dimem dahi nazire
yâ bu gazeli ziver-i dîvân iderim ben
anlam_____
[derdim çok fazla, hepsini tek bir gönülde gizlerim ben
bir ah çeksem bu dünyayı yıkarım ben]
[ah ederek, gönülleri senin saçlarında rahat bırakmam,
rakiplerin topluluğunu, dağıtırım, bozarım ben]
[şayet sevgilimin çevresinde toplanan rakipler topluluğunu, dağıtıp bozmazsa,
o feleğin çarkını tersine döndürürüm ben]
[sevgili yanımda olmayınca, şarap bana zulüm zehri olur,
şarap da zehir olunca bilmem, ayrılık üzüntüsünü nasıl giderebilirim ben.]
[her ne zaman ki sevgilinin dudağını andığımda
sanki gözlerim bir yakut madeni olur, /ağlamaktan kızarır/]
[şayet bu hal ile avarelik bana fırsat verirse,
dünyayı baştanbaşa gül bahçesi ederim ben.]
[nefi gibi dostların şiirlerine de artık nazire söylemem,
ya da söylersem bu gazeli divanın süsü /en beğenilen gazeli/ sayarım ben.
(bkz: nefi)
*********
05. göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mahım
06. kurbanın olam var mı benim bunda günahım
göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
kurbânın olam var mı benim bunda günâhım
âşıklığıma şâhid-i âdil mi değildir
evzâ-i hazînimle garîbâne nigâhım
memnûn-ı visâl eyle beni gel kereminle
yansın hased âteşlerine baht-ı siyâhım
ey seng dil etmez mi senin kalbine te'sîr
hârâları hâkister eden âteş-i âhım
bir bağrı yanık âşık-ı mihnet-zededir dil
ağlatma nahîfî kulunu cevr ile şâhım
anlam_____
[ey ay yüzlü sevgili, seni göz gördü, gönül sevdi.
kurbanın olayım benim bunda bir günahım var mı?]
[benim içler acısı halimle garip bakışım
âşıklığıma en sağlam delil değil midir?]
[gel kereminle vefa göster, beni mutlu kıl.
böylece kara bahtım kıskançlık ateşlerine yansın.]
[ey taş kalpli! mermerleri yakıp kül eden âh ateşim
senin kalbine etki etmez mi?]
[sultanım, bağrı yanık üzüntülü bir aşığın olan
nahifi kulunu cevr ile gel ağlatma.]
(bkz: nahifi)
*********
07. o gül endam bir al şala bürünsün yürüsün
o gül endâm bir al şâle bürünsün yürüsün
ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün
alub ağuşa bu çağında miyânı nâzın
saran ol servkadi vasıf öğünsün yürüsün.
anlam_____
[boyu bir gülfidanını andıran o güzel, bir kırmızı şala bürünüp yürüsün de,
şalının ucu ardı sıra gönlüm gibi sürünsün]
[nazın belini bu genç yaşında kucaklayıp
o servi boyluyu saran vasıf övünsün de yürüsün]
(bkz: enderunlu vasıf)
*********
08. neler çeker bu gönül derdim şikayet olur
cihânda âşık-i mehcûr sanma râhat olur
neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur
anlam_____
[bu dünyada birbirinden uzakta kalmış aşıklar zannetme ki rahat olurlar]
[şikayetleniyor gibi anlaşılmamak için bu gönlümün neler çektiğini söylemek istemiyorum] * *
(bkz: şeyhulislam yahya)
*********
09. ben aşıkım sözüm de benim aşıkanedir
kabrim taşına kim gam odumdan zebânedir
ta’n okun atma kim hatarı çok nişânedir
eyler kadeh zamâne gamın def’ galiba
devr-i kadeh muhâlif-i devr-i zamânedir
kaldırdı eşk-i dûn beni ol âsitâneden
kim maksadım benim dahi ol âsitânedir
vâ’iz sözüne tutma kulak gâfil olma kim
gaflet yuhusunun sebebi ol fesânedir
nezr etmişim firâkına kim yok nihâyeti
nakd-i sirişkimi ki tükenmez hızânedir
can vermeyem mi gurbete kim bîm-i ta’neden
yâd-i vatan figânına sensiz behânedir
ey dil hazer kıl âteş-i âhınla yanmasın
cismim ki derd kuşlarına âşyânedir
benden fuzûlî isteme eş’âr-i medh ü zem
ben âşıkım hemişe sözüm âşıkânedir
anlam_____
[gam ateşinin bir alevi olan kabrimin taşına,
/kanıma/ okunu atma ki tehlikesi çok bir hedeftir.
[kadeh galiba zamane gamını def eder,
çünkü kadeh devri zamane devirne muhaliftir.]
[geceleyin gözyaşı beni o eşikten kaldırdı.
halbuki benim de maksadım o yüksek makamdır.]
[şeriatın yalnız zahir kısmını anlatan kuru sofunun sözüne kulak verme ve gafil olma.
zira gaflet uykusunun sebebi o masaldır]
[sonu olmayan ayrılığına
tükenmez bir hazine olan gözyaşımın parasını adamışım.]
[gurbette can vermeyeyim mi, nasıl can vermem;
çünkü senin ayrılığından dolayı feryat etsem beni kınarlar.]
/güya vatan yad edip onun için figan ediyormuşum gibi yapıp senin yokluğundan feryat ediyorum, vatan yadı bahane oluyor, bunun için de gurbette canımı veririm./
[ey gönül kork, dert kuşlarına yuva olan cismin
ahının ateşi ile yanmasın]
[ey fuzuli benden medih ve zem, övme ve yerme şiirleri isteme!
ben aşıkım benim sözüm daima aşıkanedir.]
/bu sade nazmı ehli sanayi beğenmese
nevi ne gam bizim sözümüz aşıkanedir. şeklinde benzer bir beyit de (bkz: nev'î) ye aittir./
(bkz: fuzuli)
*********
10. ne yanar kimse bana ateş dilden özge
11. ne açar kimse kapım bad-ı sabahtan gayrı
hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı
garâzım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı
ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver
oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı
perde çek çehreme hicrân günü ey kanlı sirîşk
ki gözüm görmeye ol mâh-likâdan gayrı
yetti bî-kesliğim ol gâyete kim çevremde
kimse yok çizgine girdâb-ı belâdan gayrı
ne yanar kimse bana âteş-i dîlden özge
ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı
bozma ey mevc gözüm yaşı habâbın ki bu seyl
koymadı hiç imâret bu binâdan gayrı
bezm-i aşk içre fuzûlî nice âh eylemeyem
ne temettu' bulunur neyde sadâdan gayrı
anlam_____
[sokağının sonunda belâdan başka elde edeceğim bir şey yok; aşkının yolunda yok olup gitmekten başka bir hedefim yok.]
[ey âh! gam meclisinin ney’iyim, ateşe yanmış kuru vücudumda
arzudan başka ne bulursan savurup dağıt.]
[ayrılık günü yüzüme perde çek ey kanlı gözyaşı!
ki gözüm o ay yüzlüden başka bir şey görmesin.]
[kimsesizliğim o noktaya vardı ki,
çevremde belâ girdabından başka dönen kimse yok.]
[bana, ne gönül ateşinden başka kimse yanar,
ne de esen rüzgârdan başka kimse kapımı açar.]
[ey dalga, gözümün yaşının üzerindeki hava kabarcıklarını bozma,
ki onun şiddetli akışı bu gözden başka hiç bir şeyi sağlam bırakmadı.]
[fuzuli! aşk meclisinde nasıl olur da âh etmem?
ney'in sesten başka ne kazancı olabilir ki?]
(bkz: fuzuli)
*********
işte tüm bu gazelleri okuyup anladıktan sonra, nur yoldaşın seslendirdiği bu muhteşem parçayı tek bir kere dinlemeniz halinde tüm bu gazelleri okumuş gibi oluyor, aynı duyguları o kısacık 6 dakikada yaşıyorsunuz.
özet: toplama şarkı yapmışlar ama çok güzel" kjm/Ekşi Sözlük
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder