19 Ocak 2019 Cumartesi

güeros (2014), alonso ruizpalacios




Bu sabah defterlerimi gözden geçiriyordum ve ilk sömestirde yazdığım bu şiiri buldum.Bana, dünkü gösteride, evden uzakta olmak hakkında söylediklerimizi hatırlattı.Daha önce hiç evimiz olduysa, tabii.Arkadaşlarım, tükenmeyen bir arzuyla kavrulan sadece sizler değilsiniz.İşte geliyor. Hazır mısınız?

"Evin Genişleyişi"

Harabeye bakıyoruz uzun uzun...
...sanki evin izlerini hatırlayacak gibiyiz...
...sanki her bir taş, bize büyüdüğümüz yerlerden haber verecek.
Ne çok yıkıntı var.
Fakat şu taş yığını, şu, diğerlerinin üzerinde yükselen...
...o taş yığını ev işte.
...ve kimse onu harap edemez artık.
"Ev her yere yayılsın," dedi birimiz.
Ve birleşelim, onu avuçlarımıza almak için...
en sevdiğimiz yerlere götürelim diye...
...bir hışımla suya fırlatalım diye...
ki, ağaçların en yüksek dallarına...
ve kuyuların mahremine kadar ulaşsın.
Böylece, evin taşları diğer taşlara karışabilir.
Böylece, geceleri sıcacık bir zeminde yatabiliriz...
...ve güvende oluruz, duvarlar ve çatı olmadan.




Yalnızlıktan bahsetmişken, şöyle yazmış arkadaşım:

"Turna"

Daha önce hiç bu kadar yakından görmemiştim.
Köpeğim, onu sahildeki teknede saklı bulduğunda...
gözleri hâlâ öne arkaya oynuyordu.
Bakmak, oradan kaçmak için yaptığı bir eylemdi sanki.
Kanatları kırıktı, saz gibi zarif o uzun boynu...
çamurla kaplıydı, 
birkaç tüy ancak görünüyordu.
Karıncalar açık yarasını kemiriyor,
kenarlarından akan kuş kanını içiyorlardı.
Belli belirsiz soluyordu turna...
...küreğimin sapı, başını ezdiğinde.



-Sikeyim Meksika sinemasını.Üç beş tane işsizi yakalayıp siyah-beyaz film çekerler ve sanat filmi yapıyoruz, derler.Ve bu sikik yönetmenler, işgal edilmenin küçük düşürücülüğünden hoşnutsuz olarak  eski Dünya'ya gider ve Fransız eleştirmenlere ülkemizin domuzlarla, harabelerle, diyabetiklerle, sıfırı tüketenlerle, hırsızlarla, dolandırıcılarla, hainlerle, sarhoşlarla, pezevenklerle, aşağılık komplekslilerle ve çok bilmişlerle dolu olduğunu söylerler.
-Ama öyle zaten.

-Ama bizi küçük düşüreceklerse bunu kendi paralarıyla yapsınlar, vatandaşın parasıyla değil.





Bakışlarında, kayıp giden parmaklıkların yorgunluğu...
ve başka hiçbir şey.
Sanıyor ki, tüm dünya o parmaklıkların berisinde.
Ve ötesinde hiçbir şey.

Rilke, Panter




Babam derdi ki:

"Dünya bir tren istasyonu ve insanlar da yolcularsa,
şairler, o gelip gidenlerden değilllerdir.
İstasyonda durup trenlerin kalkışını seyredenlerdir onlar."





Güeros (2014)
Alonso Ruizpalacios
Altyazı Çeviri: @birOzufilmi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder