Bu noktada izleyicilerden biri (anlaşılması güç ve kısık sesle konuşuyordu, bu da sözünün bölünmesinin kolay olduğu anlamına geliyordu) "körü körüne mutluluğun" "körü körüne mutsuzluğun" antitezi olduğunu söyleyerek yanıtladı."Körü körüne mutsuzluk" anı bırakmadan sonlanır (tıpkı savaşta hücuma kalkan, sürekli emir almanın ıstırabından kurtulmaktan başka hiçbir şey istemeyen, bilinçsizce ve durmaksızın koşan, ama kurtarıldıktan sonra tüm bunları unutan askerler gibi).Rem Koolhaas'a göre ne Coney İsland'ın otomatları ne de daha sonra "filizlenen sinema" "körü körüne mutluluk" vermeye yetecek güçte bir umut doğuramazdı.Oysa sürpriz anları, başka dünyalara dair ani içgörüler ve filmin akla getirdiği anılar "körü körüne mutluluğu" ima eder ve bununla ilgili söylentiler kulaktan kulağa yayılır.Böylesi "körü körüne mutluluk" anlarının olabileceği iması bile yeni bir medyanın haklı çıkarmaya yeterlidir.
---
...Aslında büyük sergilerin filmlerinin (örneğin Başkan McKinley'in öldürüldüğü Buffalo'daki Panamerikan Sergisi gibi) veya katil Czogolch'un idamı ve Amerikan gemilerinin Havana Limanı'nda batması gibi olayları konu alan filmlerin sinematografik röprodüksiyona olan talebi karşılayamayacak kadar nadir oldukları anlaşılmıştı.Profesör Hansen'e göre, eldeki hammadde -gerçeklik- sinematografik gereksinimi karşılamaya yetmiyordu.Kurmaca konulardaki enflasyonun nedeni buydu.
---
"Ölü bir yıldızın bedeninden birçok ruh beslenir."
...İmparatorluk sarayında geçen bir filmde oynayan 200 figüran için üzerinde Muhafız Süvari Alayı arması olan iç çamaşırları dikilmişti.
-Filmde iç çamaşırları hiçbir zaman görünmüyor.
-Yüzlerindeki gururlu ifadelerde görünüyorlar.
---
...Yönetmenler ve dramaturglar bu "savaş enkazının" izleyicide bir hayranlık uyandırdığını fark ettiler.Daha evvel ulaşılmaz olan güçlü bir isim ve servet sahipleri, artık yakından görülebiliyordu.Bu, para karşılığında onur kırıcı işlerde (uşak,kahya,kart oyuncusu,yaşlı kadınların refakatçisi olarak) çalışmaya hazır oldukları anlamına geliyordu.Günlük hayatta özgür bir kadının kendisine bu atıl insan yığınından hayat arkadaşı seçtiği oluyordu: gelenek (kadın) ve yeni edinilen zayıflık (subaydaki) birbirine muhtaç oldukları için, güçlü bir birlik oluşturuyordu.
Sinemayı ele geçiren bu fantezi akıntısına kapılanların çoğu, gerçek hayatlarıyla uyuşmasa bile bu olasılıkla oynuyorlardı.Ernst Lubitsch buna "gözden düşmenin dramatürjisi" demişti.Die Bergkatze'de, bir soyguncu çetesinin başına geçen Avusturya-Macaristan teğmeni ve önce çeteyi yöneten , sonra da teğmen ile evlenen genç kadın konu edilir.Bundan böyle, zayıflık gösteren hiçbir adam kendini vurmak zorunda kalmayacaktı.
---
Bugünün hatası yarının kalitesidir.
---
Faşistler mutluluk vaatlerinde hep cömert olmuştur.
Ve çekici felaket tasvirlerinde açık yürekli.
---
...Kaufman çekim için akordeon, trompet ve iki piyanodan oluşan dört kişilik bir orkestra istemişti.Civar kasabalarda orkestraya bir de keman katılmıştı.1917 yılına kadar perdelere hakim olan melodramlardaki gibi, film sahnelerine eşlik eden müzik.
İlk olarak "dönüşümlerin" sekansları: beyin, kaslar, sinirler, eller veya ayaklar hareket etmektedir.Elbiseler, elektrikli ışıklı, tahıl, dokuma, et ürünleri, hatta para üretilir.Bu üretimlerin her birinin dönüş yolu gösterilir.Örneğin, yirmi dakika önce kesilen ineğin hatırası.Şimdi mezbahadayız, organları tekrar içine dolduruluyor.İneğin vücut parçaları tekrara birleştiriliyor.Derisi üzerine çekiliyor.Geri geri giden inek (yalnız veya sürüsüyle) mezbahayı terk ediyor.Kır yollarından köyüne, otlağına yol alıyor.Mutlu inekler.
Alexander Kluge
Sinema Hikayeleri
Lemis Yayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder