18 Ekim 2018 Perşembe

bojack horseman 5. sezon 6. bölüm, beatrice horseman cenaze töreni anma konuşması & final müziği


BoJack Horseman - 5. Sezon 6. Bölüm
Beatrice Horseman Cenaze Töreni
Anma Konuşması

"Buraya gelirken Jack in the Box'a uğradım ve tezgâhın arkasındaki kız "Selam!Harika bir gün mü geçiriyorsunuz?" dedi."Bugün nasılsınız?" değil,"Harika bir gün mü geçiriyorsunuz?".Bu boktan bir durum çünkü bana onunla aynı fikirde olmama sorumluğu yüklüyor, harika bir gün geçirmiyorsam olumsuz olan ben oluyormuşum gibi.Genelde insanlar nasıl olduğumu sorunca gerçek cevap "boktan" oluyor ama boktan diyemiyorum çünkü boktan olması için iyi bir sebebim olmuyor."Boktan" deyince onlar da "Neden? Sorun ne?" diyorlar.Benim de "Bilmem, her şey." demem gerekiyor.Dolayısıyla bunun yerine insanlar nasıl olduğumu sorunca "harikayım" diyorum.Ama Jack in the Box'taki kız harika bir gün geçirip geçirmediğimi sorunca boktan hissetmeye iznim olduğunu düşündüm.Bugün iyi bir sebebim var.Ona "Annem öldü." dedim.Ve hemen gözyaşlarına boğuldu.Artık onu teselli etmem gerekiyordu ve bu sinir bozucuydu ve o esnada arkamda insanlar sıra olmaya başladılar ve Jack in the Box'taki kızı ağlattığım için bana yargılayıcı bakışlar atıyorlardı.Ve kız yüksek sesle ağlayarak "Çok üzgünüm." diyordu, ben de "Önemli değil." diyordum.Yani, önemli tabii ama anlarsınız ya, önemli değil işte."Duble Jack Menüsü sipariş etmek istiyorum ve gitmem gereken bir yer var." "Ağlamayı bırakıp kızartmaya mı başlasak?" dedim.Ve kız tekrar özür dileyip menünün yanında bedava churro teklif etti.Ve oradan çıkarken "Annem öldüğü için bedava churro yedim." diye düşündüm.Kimse size anneniz öldüğünde bedava churro yersiniz demiyor.Neyse, affedersiniz. Bu, konuşmanın bir parçası...


Pekâlâ.Başlıyoruz. Hadi yapalım şunu.İşte buradayım. BoJack Horseman bir anma konuşması yapıyor, hadi başlayalım.Hey piyanocu, orgdan tören melodisi alabilir miyim?Güzeldi. Bugün iyi bir refakatçim olmayacağı için endişeleniyordum.Sanırım annemin bir organ bağışçısı olması iyi olmuş!Orga ne oldu?Neden komediyi profesyonellere bırakmıyorsun?Olur mu? Bu annemin cenazesi bayım.Biraz saygı gösteremez misin?Bunu kabul ediyorum.Beatrice Horseman kimdi? Olayı neydi?Yani, o bir attı.1938'de doğdu, 2018'de öldü.Bir kez bir törene katıldı ve bir kez de koca bir sigarayı tek bir nefeste içti.Yaparken izledim.Gerçekten olağanüstü bir kadındı.O kadın dolu dolu bir hayat yaşadı.Hem de son ana kadar ve sanırım o an bu an.İnsanı gerçekten düşündürüyor, değil mi?Hayat, değil mi? İlerliyor, bir şeyler oluyor. Sonra da ölüyorsun.Benden bu kadar. Harikaydınız!Garsona bahşiş verin!Şaka yapıyorum, garson falan yok.Ama annem hakkında söyleyeceklerim bu kadar.

Lafı uzatmaya gerek yok, değil mi?Peki şimdi ne olacak? Bilmiyorum.Anne senin bir fikrin var mı?Hiç mi yok?Anne?Yok mu?Ekleyeceğin bir şey yok mu?Benimle gurur duyuyorsan bir kere tıkla.Annemle aynı odadayken o "Kapa çeneni ve bana içki hazırla." demeden sürekli konuşabilmemin ne kadar harika olduğunu söyleyebilir miyim?Anne çenemi kapatmam gerektiğini düşünüyorsan bir kez tıkla.Hayır mı? Emin misin?Bu anma konuşmasını bana çevirerek seni utandırmak istemem.Gerçekten oturmamı ve başkasının konuşmasını istiyorsan bir kez tıkla.Alınmam.Hayır mı? Cenaze senin.Kapalı tabut konusunda kusura bakma.Açık tabut istemişti ama anlarsınız ya, o artık ölü.Ne istediği kimin umurunda?Hayır, bu kötü oldu. Pardon.Bence öldüğünde nasıl göründüğünü görseydi o da böyle olmasını isterdi.Şöyle görünüyordu...Tepesi atmış bir oyuncak dinozor gibiydi.Otopsideki adam gözlerini kapatamadı.Artık suratı sonsuza dek devasa bir dehşet ve ızdırap hâlinde dondu kaldı.Ya da annemin deyimiyle salı gününde!Salı günü! Annemin deyimiyle salı günü.Hey anne, bu şaka hakkında ne düşündün? Beğendin mi?Komedimle hiç ilgilenmedin ki.

Bir hikâyem var.Bir ergenken lisedeki yetenek gösterisinde bir komedi performansı sergileyecektim.Giymek istediğim havalı bir ceket vardıçünkü Albert Brooks gibi görünürüm sanıyordum.Aylarca o ceket için para biriktirdim ama nihayet yeterince biriktirip mağazaya gittiğimde ceket yoktu.Başka birine satmışlardı.Eve gidip anneme söylediğimde "Bu sana ders olsun.Bir şeyler istediğinde böyle olur." demişti.Sonunda her şeyin benim hatam olduğu hayat dersleri verme konusunda oldukça başarılıydı.Ama sonra yetenek gösterisi günü annemin bana bir sürprizi vardı.O ceketi bana almıştı.Nasıl söyleyeceğini bilmese de bunun beni sevdiği anlamına geldiğini biliyordum.İşte bu annem hakkında iyi bir hikâye.Gerçek değil ama iyi bir hikâye, değil mi?
Maude bölümünde babası hakkında yaptığı konuşmadan çaldım.İzlerken ailem ölünce haklarında anlatmak istediğim tarzda bir hikâye olduğunu düşünmüştüm.Ama hiç böyle hikâyem yok.

İyi olmakla alakalı öğrendiklerimin hepsini TV'den öğrendim.Ve TV'deki kusurlu karakterler insanlara değer verdiklerini böyle sürpriz jestlerle gösterirler.Ve sanırım bir parçam hâlâ sevginin bu olduğuna inanıyor.Ama gerçek hayatta büyük jestler yeterli olmaz.İstikrarlı ve güvenli bir biçimde iyi olman gerekir.Her şeyi batırıp en iyi arkadaşını kurtarmak için öylece tekneyle okyanusa açılamaz, bir gizemi çözmeye Kansas'a uçamazsın.Her gün yapmalısın ve bu çok zordur.Küçükken belki de büyük bir jestin yeterli olabileceğine inanabiliyorsun.Ailenin istediğin gibi olmadığını defalarca düşünsen de her an sana harika bir sürpriz yapabileceklerine inanıyorsun.Hep bunu, annemin zor bir kadın olduğunu düşünsem de içten içe beni sevdiğini, bana değer verdiğini ve hayatını birazcık aydınlattığımın bir ispatını bekledim.Şu anda bile kendimi beklerken buluyorum.Anne beni seviyor,bana değer veriyor ve hayatını birazcık aydınlattığımı düşünüyorsan bir kez tıkla.Annem uykuya asil bir şekilde dalmadı.Tırnaklayan, dövüşen ve çabalayan o suratla göçtü gitti.Onu görseydiniz yemin ederim, şu anda onun taklidini harika yaptığımı düşünürdünüz.


Hastanede son anlarında onun yanındaydım ve gerçekten korkunç, anlamsız çığlıklar ve ağlamalarla doluydu ama bir an vardı, garip bir sakinliğin olduğu ufacık bir an.Bana doğru bakıp "Seni görüyorum." dediği bir an.Bana söylediği son şey buydu, "Seni görüyorum.".Bir karar ya da hayal kırıklığı açıklaması değil, yalnızca odada birinin daha olduğunun kabulü ve basit bir onayıydı."Merhaba, sen bir insansın ve seni görüyorum."Size şunu söyleyeyim, 54 yaşında biri olarak annenizin sizi ilk kez gördüğünü hissetmek garip bir his.Özlemini çektiğin, başından beri istediğin şeyin görülmek olduğunun farkına varmak çok garip.Ve sonunda görülmek seni rahatlatmıyor.Şöyle hissettiriyor, "Anlaşılan ne istediğimi biliyormuşsun ve onu bana vermek için son ana kadar beklemişsin." Daha büyük bir zalimliğe hazırdım.Son nefesinde onun yüzünü nasıl kara çıkarttığımdan, ne kadar şişman ve aptal olduğumdan ve Lindy hop dansı için ne kadar uzun olduğumdan bahsedeceğinden emindim.Ne kadar ilgiye muhtaç, yük ve utanç kaynağı olduğumdan.Tüm bunlara hazırlıklıydım."Seni görüyorum" a hazırlıklı değildim.Yalnızca benim annem ölürken bir bağ kurma anıyla beni sarsacak kadar kötü olabilirdi. Belki de ona fazla itibar atfediyorum.Belki de bağ kurmakla ilgisi yoktu.Belki de o anlamda değil de "Dünyanın geri kalanını kandırıyor olabilirsin ama ben kim olduğunu biliyorum." anlamındaydı.Bu anneme çok daha uygun.Belki de kelime anlamıyla "Seni görüyorum." demiştir."Sen görüş açıma giren bir nesnesin."Son anlarında hiç kendinde değildi, belki de bir şeylere yormak aptalcadır. 

90'larda Horsin' Around adında çok ünlü bir dizide oynuyordum.Lütfen alkışlamayın.Ve bir keresinde dizinin bir hayranı,"Hey, sevdiği kızın yalnızca aptalca bir iddia yüzünden onu dansa çağırdığını öğrendiğinde atın Ethan'a moral konuşması yapması gerektiği bölümü hatırlıyor musun?" diye sormuştu."Karede atın olduğu bölümlerde mutfak tezgâhında bir kâğıt bardak görünüyor ama Ethan'ın olduğu karelerde kâğıt bardak yok.Dizi burada hafızanın nesnelliğinin değişken olduğunu ve iki insanın aynı anı tamamen farklı şekillerde deneyimleyebileceğini göstermek mi istedi?"Ve bende şunu söyleyecek yürek yoktu, "Hayır adamım, ekipten biri kahve bardağını orada unutmuş." Bunun yerine "evet" dedim.Belki bu da o kahve bardağı gibidir.Belki de her küçük şeye bir anlam atfetmeye çalışacak kadar aptalızdır.Belki de biri "Seni görüyorum." dediğinde sadece "Seni görüyorum." demek istiyordur.Belki de benimle konuşmuyordu bile.Çünkü aslında pek de bana bakmıyordu.Arkama bakıyordu. Odada başka kimse yoktu.Benimle konuştuğunu düşünmek istiyorum ama o an pek kendinde değildi, kim bilir ne görüyordu.Kiminle konuşuyordun anne?Demek söylemiyorsun. Gıkın çıkmıyor.Buna davul yok mu?Tanrım, sana ne kadar ödüyorsam fazlaymış.


Belki de babamı gördü.Babam on yıl önce bir düelloda aldığı yaralardan dolayı öldü.Babanız ölünce kendinize bir sürü soru soruyorsunuz.Mesela, "Dur bakalım, 'düelloda öldü' mü dedi?" ve "Kim düelloda ölür ki?" Bu olay tümüyle aptalca.Babam ömrünü bir kitabı yazmaya harcadı ama sergileyecek bir kitapçı ya da eleştiri yazacak bir gazete bulamadı.Sanırım sonunda bir gazete oldukça komik olduğunu düşündü çünkü bir eleştiri yayınladı ve onu yerden yere vurdu.Çok gururlu olan babam gururuna yapılan bu saldırıya müsamaha göstermemeye karar verdi.Eleştirmenin erkekliğin nasıl bir şey olduğunu bilmediğini iddia etti.Kefaretin şafakta silahlarla ödenmesini talep etti.Gazeteye dünyada kitabını beğenmeyen kim varsa onunla düello yapabileceğini söyleyen bir mektup yazdı.San Francisco uçağının ve otelin masraflarını dahi ödeyecekti.Bu haber sonunda Montana'dan onun kadar deli bir serseme kadar ulaştı ve teklifi kabul etti.Golden Gate Parkı'nda buluşup anlaştılar.On adım, sonra da ateş.Ama on adımın ortasında babam kitabı gerçekten okuyup okumadığını ve ne düşündüğünü sordu ama nereye gittiğine bakmıyordu.Açıktaki bir ağaç köküne takıldı ve kafasını bir taşa çarptı.Keşke o zaman da Jack in the Box'a gitseydim.Belki bedava churro alabilirdim.Butterscotch Horseman'ın oğlu olduğuma dair gösterecek bir şey olsa iyi olurdu.Anma konuşmasını sevgili annem yapmıştı.Ömrüm boyunca ona veya onun hakkında iyi bir kelime söylediğini duymadım ama cenazesinde, "Kocam öldü ve artık her şey daha kötü." demişti."Kocam öldü ve artık her şey daha kötü."Bunu neden söyledi bilmiyorum.Belki de bunun cenazede söylenecek bir şey olduğunu düşünmüştür.Belki de birinin onun hakkında öyle söylemesini ummuştur."Annem öldü ve artık her şey daha kötü."Belki de mirasını çarçur ettiğini ve ödenmez borçlar bıraktığını biliyordu ve dul karını öyle bırakmak gerçekten boktandır."Haberler kötü, kocanızı kaybettiniz ama merak etmeyin, evi de kaybettiniz!"Belki de tüm havalı mücevherlerini satıp bir eve taşınacağını biliyordu.Belki de bunu kastetmiştir.Bunu mu kastetmiştin anne?

Bu iki kişilik gösteriyi ben taşıyorum.Penn ve Teller'da sessiz olan en azından kâğıt numarası yapardı. Piyanocu, anneme komik bir şey söylediğimde davul çalmaya ne dersin?Evet ama şimdi değil.Komik bir şey söylediğimde.Mesela... Pekâlâ.Annemle 20 yaşındaki bir erkeğin farkı nedir?Biri tabura girer, diğeri tabuta.Bu komik bir şey örneğiydi.Sağ ol. Bir daha deneyelim.Hey anne, annemle bir düzine Paskalya yumurtasının farkı nedir?Biri bir kutuda taşınır, biri bir kutuda gömülür. Bir tane daha? Bu son.İlk yılındaki bir edebiyat öğrencisiyle annem, Beatrice Horseman'ın farkı nedir?Biri düzgünce okur, diğeriyse koca bir fahişedir!Evet, biraz aşırıya kaçmış olabilirim.Bu odadakiler için fazla "annem koca bir fahişe" kaçmış olabilir.Özür dilerim anne, koca bir fahişe değilsin.Koca bir fahişeydin ve artık ölüsün.İlk kez bir seyircinin önünde performans sergilediğimde annemleydim. Önceden salonda akşam yemeği kulübüyle gösteriler yapardı ve bana...Bana "The Lollipop Song" u söyletirdi.O partiler gerçekten büyük olaylardı.Skeçler, sihirbazlık numaraları ve ırklara karşı duyarsız vodviller olurdu ve büyük finalde her zaman annemin yaptığı bir dans olurdu.Yalnızca bu partilerde çıkardığı o elbisesini giyerdi ve bu inanılmaz gösteriyi yapardı.Çok güzel ve üzücüydü. Babam bu partilerden nefret ederdi.Kendini çalışma odasına kilitler ve sessiz olmamız için duvara vururdu ama her zaman annemin dansını izlemek için dışarı çıkardı.Elinde viskisiyle kapı eşiğinden ayrılmaz ve kaçarak evlendiği bu alaycı, küçümseyici kadını huşu içinde izlerdi.İki ebeveyninden de fazlasıyla korkan bir çocuk olarak o zarafet anının bir anlamı olduğunun her zaman farkındaydım.

Bir şekilde birbirimizi anlardık.Mahvolmuş insanlar olarak ben, annem ve babam birbirimizi anlardık.Annem bu anlar, bu çok nadir, kısa ve öz durumlar dışında hayatı boyunca boğuluyormuş gibi hissettiğini bilirdi.Ve o anlarda aniden yüzme bildiğini hatırlardı.Ama sonra genelde yüzemediğini, boğulduğunu tekrar hatırlardı.Ve bunu anlardı.Benim ve babamın da bunun farkında olduğumuzu anlardı.Boğuluyor ve birbirimizi nasıl kurtaracağımızı bilmiyorduk ama birlikte boğulduğumuzun farkındaydık.


Ve hastanedeyken onu "Seni anlıyorum." anlamında söylediğini düşünmek istiyorum.Ebeveynlerinin ölmesinin garip yanı bunun sırada senin olduğun anlamına gelmesidir.Yani, elbette söz konusu ölüm olduğunda bir bekleme listesi yok.Hepimiz her an Snapchat'teki bir ergen tarafından ezilebiliriz.Ve bunu bilmenin bizi daha maceraperest, daha kibar, daha affedici yapacağını düşünürsünüz.Ama bizi daha ufak, daha aptal ve daha önemsiz yapıyor.Hatta yakın zamanda ölümün kıyısından döndüm.Bir akrobasi sahnesi yolunda gitmedi ve binadan düştüm.Ben bir aktörüm, dublör kullanmam.Philbert adında yeni bir dizide oynuyorum.Philbert benim, dizinin yıldızı.Henüz yayınlanmadı ama Emmy sarhoşluğu başladı bile. Sarhoşluktan bahsetmişken...Her sabah iki tane içmem gerekiyor ama çekim takvimi yüzünden günlerim o kadar şaştı ki artık sabah ne demek onu bile bilmiyorum.Burada çok fazla cenazeye katılıp da artık yasın ne demek olduğunu bile bilmeyen biri için bir şaka gizli.Bırakayım da bunu kendiniz çözün.

Neyse, o binadan düşerken ve paniğe kapıldığımda ne düşündüm biliyor musunuz?Aptal beynimin ölmeden önce düşündüğü son şey."Üzülmeyecekler."Süper düşünce beyin.Hayır, bu...Şunu biraz azalt, olur mu?Kimlerin üzülmesini istediğimi bile bilmiyorum.Annem ölmeden önce bile kim olduğumu zar zor hatırlıyordu.Ve elbette babam da ölü.Onunla yaptığım son konuşma romanıyla ilgiliydi.Bu kitabın onun mirası olacağından çok emindi.Belki de bu değersiz hayatında yaptığı boktan şeylerin intikamını alacağını düşünüyordu.Belki de almıştır.Bilmiyorum. Hiç okumadım.Neden onun için bunu yapayım ki?


Horsin' Around adındaki dizide oynuyordum.Cidden alkışlamayın ya.Güzel alkışlamıyorsunuz.Dostum Herb Kazzaz tarafından yazılıyordu ve o da öldü.Sarah Lynn adında küçük bir kız oynuyordu.Ve yetimlerle alakalıydı.Başlarda kanal şöyle demişti,"Yetimliklerinden çok bahsetmeyelim çünkü seyirci yetimleri üzücü bulur ve kendileriyle ilişkilendirmezler.".Ben yetimlerin üzücü olduğunu düşünmezdim, şanslı olduklarını düşünürdüm çünkü ebeveynlerini istedikleri gibi hayal edebilirlerdi.Özlemini duyacakları bir şeyleri vardı.Neyse, bir sezon finalinde Olivia'nın öz annesi kasabaya gelmişti.O bir keşti ama artık temizdi ve tekrar Olivia'nın hayatında olmak istiyordu.Elbette o Olivia'nın kusursuz yetişkin hâli gibiydi, birlikte AVM'ye gittiler, her zaman istediği gibi kulaklarını deldirdi...Pardon, hâlâ izlemeye devam ediyorsanız Horsin' Around'ın altıncı sezon finaliyle alakalı spoiler.Neyse, at onu uyarmaya çalışıyordu."Dikkatli ol, annen seni hep yüzüstü bıraktı.".Ama Olivia atın kıskançlık ettiğini düşünüyordu ve annesi California'ya taşındığını söyleyince Olivia onunla gitmeye karar verdi.Ve kanal seyirciyi merakta bırakmıştı, Olivia temelli mi gitmişti?Elbette bu bir dizi olduğu için temelli gitmemişti.Elbette bu bir dizi olduğu için Olivia'nın annesi eski hâline dönüp rehabilitasyona gitmişti.Olivia eve kadar otostop çekip Mr. T, Alf ve Stomp ekibinin arabasına binmişti.Elbette öyle olmuştu.Çünkü ya ne olacaktı?Olivia diziden ayrılacak mıydı?Sitcomlarda mutlu son olmaz, çünkü herkes mutlu olursa dizi biter ve her şeyden önce dizinin devam etmesi gerekir.Dizi her zaman devam eder.Horsin' Around'a aptalca, kötü ve gerçek dışı diyebilirsiniz ama şundan daha gerçek bir şey yoktur, asla mutlu bir son olmaz çünkü dizi her zaman devam eder.Sanırım ta ki etmeyene kadar.

Annem cenazesinde eski dizim hakkında bu kadar konuştuğumu bilse hiç hoşuna gitmezdi.Belki de aptal oğlunun bunu bile doğru yapamamasını komik bulurdu. Kim bilir?Ne dememi istediğine dair bir ipucu bırakmadı.Tek bildiğim açık bir tabut istediğiydi ve aptal oğlu onu bile beceremedi.Burada durup onu memnun etmeyi bildiğimi söylemeyeceğim.Hayatımın çoğu bunu anlamak için beyhude çabalarla geçmiş olsa da.Ama sürekli ICU'da bana bakarak..."I.C.U." "Seni görüyorum." Yüce Tanrım, yoğun bakım ünitesindeydik.Yalnızca tabelayı okuyormuş.Annem öldü ve elime geçen tek şey o bedava churro oldu.Tüm bunların en boktan yanı ne biliyor musunuz?Tezgâhın arkasındaki o yabancının bedava churro vermesi, o küçük nezaket, annemin tüm lanet hayatım boyunca bana gösterdiği şefkatten çok daha fazlasıydı.Biri için iyi bir şey yapmak ne kadar zor olabilir ki?Jack in the Box'taki o kadın beni tanımıyordu bile.Ben senin oğlunum.Sahip olduğum tek şey sendin!Bir arkadaşım var.Ve onunla tanışmamdan hemen sonrababası öldü ve onunla cenazeye gittim.Ve aylar sonra bana neden hâlâüzgün olduğunu anlamadığını çünkü babasını sevmediğini söylemişti.Bana mantıklı geldi çünkü babam öldüğünde bana da aynısı olmuştu.Ve şimdi de aynısı oluyor.Nasıl mı?Şu Ted Danson'ın oynadığı Becker dizisi gibi.Diziyi güzelleşeceğini umarak baştan sona izlemiştim ama hiç güzelleşmemişti.Tüm doğru parçalar vardı ama bir araya getirememişlerdi.Ve yayından kalktığında gerçekten çok üzülmüştüm.Diziyi sevdiğim için değil, çok daha iyi olabileceğini bildiğim ve bu artık mümkün olmayacağı için.Ebeveynlerini kaybetmek de böyle bir şey.Becker gibi.Aniden ilişkinizin asla istediğiniz gibi olmayacağını fark edersiniz ama yaşadıkları sürece bunu kabul etmeseniz de bir yanınız, lanet olası aptal bir yanınız hâlâ o ihtimale tutunmaya devam eder.Ve o ihtimal ortadan kalkana dek bunu fark etmezsiniz bile.



"Annem öldü ve artık her şey daha kötü."Çünkü artık odanın karşısından bana bakıp "BoJack Horseman seni görüyorum." diyen bir annem olmayacağını biliyorum.Ama sanırım bunu bilmek iyi oldu.Geçmişte ve şu anda bana sahip çıkan biri olmadığını ve hiçbir zaman da olmayacağını bilmek iyi oldu.Güvenebileceğim tek kişinin kendim olduğunu bilmek iyi oldu.Artık bunu biliyorum ve bu iyi bir şey.Bunu bilmem iyi bir şey.Yani... Annemin ölmesi iyi oldu.Yani, lafı uzatmanın anlamı yok.

Beatrice Horseman 1938'de doğdu ve 2018'de öldü ve ne istediğine dair hiçbir fikrim yok.
Tek bildiğim hepimizin istediği şeyi istiyordu; görülmek."

BoJack Horseman S05E06 
Final Music


Altyazı Çeviri: Faruk Berk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder