|
Çizim: Erdem Çolak |
Gecikmiş karşılaşmalar, yaşamımda hep olağandışı rol oynamışlardır.Kitaplar konusunda olduğu gibi yerler konusunda, insanlar, resimler konusunda da böyledir bu.Tüm yaşamımı orada geçireceğimi yazgım önceden belirlemişçesine özlediğim kentler vardır.Bu kentleri ziyaret etmekten kaçınmak için türlü bahanelere sığınırım, göz göre göre kaçırdığım her yeni fırsat, onların önemini artırır ve sanki yalnız ve yalnız onlar için yaşıyormuşum, bu yerler olmasaydı çoktan göçüp gidecekmişim duygusuyla dolmama neden olur.Kendilerinden söz edilmesinden müthiş hoşlandığım kişiler vardır, dinlerim, okurum, onlar hakkında kendilerinden daha çok şey biliyorumdur sanki, ama resimlerine bakmaktan sakınırım, neye benzediklerini anlama girişimlerinde hiç bulunmam.Öte yanda yıllarca aynı sokakta gördüğüm kişiler vardır, tek bir sözcük bile etmem onlara, yanlarından tıpkı onların bana yaptığı gibi sessizce geçer giderim; soran gözlerle birbirimize bakarız, ama ikimiz de dudaklarımızı sımsıkı kapalı tutarız.Bunlarla ilgili olarak olası ilk konuşmamızı belleğimde oluştururum, müthiş şaşırtacak birçok özellik yaratırım kafamda, bunu büyük bir hevesle yaparım üstelik.Nihayet, haberleri olmadan yıllardır sevdiğim kişiler vardır; yaşım ilerler, o utkulu anı, duygularımı seslendirmeyi düşlemeyi hiç bırakmamama karşın, sevgimi onlara söyleme tasarılarım giderek daha aldatıcı hale gelir.Gelecekle ilgili bu titiz, ayrıntılı hazırlıklarım olmasa yaşamak olanaksız gelecek bana sanıyorum, üstelik bunların, ansızın hiç beklenmedik anlarda başıma gelen ve beni anında çarpan şaşırtıcı olaylardan daha az önemli olmadığını adım gibi biliyorum.
Elias Canetti
Gözlerin Oyunu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder