"İdgâha varalım, dolaba dilber seyrine; görelim âyîne-i devrân ne sûret gösterir" mantûkınca bir bayram günü şehir haricindeki meydanlığa gidüp çocukların oyununu dalgın algın seyr ederken bir genç Hoca'nın kavuğunu başından kaptığı gibi halkaya atar.Kavuk elden ele atlayup koşmağa başlar.Hoca her en kadar kavuğunu ellerinden kapmak isterse de muvaffak olamaz.Gençler hayli hırpalarlar.Çocuklara: "Etmeyin evladlar! Şu kavuğumu verin de gideyim." diye her ne kadar niyaz etmişse de alaydan, khkahadan, şevk u şataretten, gulguleden kimsenin kulağına girmez.Bakar ki saatlarca beklese boş, Hoca : "Lahavle!.." diyerek eşeğine binüp hanesine giderken çeşm-aşinalarından biri :" Efendi!Hani kavuğ-ı şerif?Böyle başı açık nereden teşrif?" demekle Hoca cevaben: "Küçüklüğü hatırına gelmiş de seyrangahta çocukların içine karıştı; oyun oynuyor" demiş.
Kavuğ-ı Şerif
Nasreddin Hoca
Pertev Naili Boratav
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder