"
İnandığım şeyin ne olduğunu bilmiyorum!Ama hayatım boyunca hep inandıklarımın aksini yaptığımı biliyorum! (Regine)
---
Sen hiç gerçek duygularla okunmasına rağmen yanlış söylenen bir şarkı duymadın mı?Neden bir insan sahte duygular yoluyla gerçek hisler besleyemesin?Buna, sana inat olsun diye kapıldığını sanma.İnsan ciddiye almadığı bir duygu için kendisini öldürebilir, inan!İnsan bir şeyi ciddiye almadan da onu yaşayabiliyor; hepimizin yaptığı gibi. (Regine)
---
Bu kadar uzun zamandır evli olunca, sürekli de dört ayak üzerinde yürüyünce, sürekli çift soluk alıp her şeyin üzerinden iki farklı düşünce biçimiyle geçince, önemli şeylerin arasındaki zaman önemsiz şeylerle dolu olunca, insan doğal olarak bazen tıpkı bir ok gibi havanın çok az olduğu bir yerleri özlüyor.İnsan geceleri uyandığında daha az önce düzenli bir biçimde alıp verdiğimiz soluğun bizi orada bırakarak nasıl da çekip gittiğini görerek bundan ürküyor.Ama doğrulmuyor.Kalkmıyor bile.Bunun yerine bir kibrit yakıyor.Sonra orada ete bürünmüş birinin daha yattığını farkediyor.Ancak budur aşk. (Thomas)
---
Kendimi gördüğümü mü sanıyorsunuz?Aman Tanrım, aynada gördüğüm şey yalnızca bir leke.Gözler insanın hayatı boyunca hiç yıkamadığı eller gibidir; böylelikle kirli bir alışkanlıkla her şeye dokunmayı sürdürüyorsunuz.Bunun önüne geçmek mümkün değil.Bazen onları dağlamak istiyorum,
bütün dokunuşlardan arınmaları için, yalnızca sizin görüntünüzü saklamaları için. (Anselm)
---
Zira insan inandığında ayağı takılır, düşer.Ama insan yalnızca inandığı sürece hayatta kaldığından işte... (Anselm)
---
İnsanın yüreğinde kendisine hak olarak gördüğü her şey fevkalade bulaşıcıdır. (Anselm)
---
Reformcular galiba duygusuz olmak zorundalar; dünyayı yüz seksen derece döndürmek isteyen biri, fikirlerinin dışındaki hiçbir şeyle içli dışlı olmamalı. (Anselm)
---
Zayıflık duymamak güçlü olmanın bir işareti değildir. (Anselm)
---
Gençliğimizde tutkulu insanların içlerinde hiç duygu olmadığını, onun yerine yalnızca şekilsiz, çıplak bir gücün kopan fırtınalarının olduğunu bilirdik. (Thomas)
---
Bunlar rüzgarın sallamadığı ağaçlar. (Anselm)
---
Tevazu sonuncu olmak isteyip sondan birinci olmaktır! (Thomas)
---
Anselm, bir kişiden ancak bir deli doğar, iki kişidense yepyeni bir insanlık. (Thomas)
---
Olmayacak şeyler yaptım.Belki engizisyonun var olduğu bir yüzyılda yaşamalıydım.Eğer biriyle bir konuda fikir ayrılığı yaşıyorsam yırtıcı bir duygusuzluk göz kırpar bana.Bunu görebilen biri bunun ardında saklanan o boğulmakta olan insanların kayığa binmek için verdikleri utanmaz kararlılığı fark edecektir. (Anselm)
---
Ah Maria, ben kötü bir insandan bile daha azına sahip olan biriyim; bilginliğini kaybetmiş bir alim, seçtiği yöntemlerle her zaman yanılmış bir insan. (Anselm)
---
Hakikat her daim saldırılara maruz kalır ama yine de ulvidir. (Stader)
---
Bakın Ferdinand; insanın içi güneş tanrısının atları gibi tertemiz olabilirken dışı sizin dosyalarınızda olduğu gibidir. (Regine)
---
Ah sen var ya!Sen yalnızca bir insan umurunda olmadığı sürece onun hakkında iyi şeyler söylersin. (Regine)
---
Sıradışı bir serüven dahi ters yüz edilmiş bir sıradanlıktan başka bir şey değildir.Hatta tarla sürerken takılan boyunduruk içerisinde öküzlerin yaşamı bile Thomas gibi birinin hayatından daha zengindir; atlarının yanında yatan bir faytoncunun bile dünyadan ondan, hatta senden daha fazla haberi vardır! (Anselm)
---
Sanki samimi olan her şey, doğal olan her şey korkuymuşçasına, felaketmişçesine. (Anselm)
---
Ah, sen kapanmak bilmeyen iltihaplı bir yaradan ibaretsin. (Anselm)
---
Tanımadığınız, tarifsiz bir korkuyu yatıştıran her aldatmaya, kötülüğe, yalana merhamet edin. (Anselm)
---
Ne kadar çok insanın yaşamaya katlanmaktan mahvolduklarını tahmin bile edemezsiniz. (Anselm)
---
Bundan ziyade, bütün dışlanmış insanları toplayan bir birlik kurmak gerekir ki bu kadar büyük farkla mağlup olmasınlar. (Thomas)
---
Kafasına bir şey koyduğunda, içinde bunu yapma isteği kalmamış olsa bile, yalnızca bundan vazgeçemediği için sonuna kadar gidiyor. (Regine)
---
Dünyada gerçeğin karşısında dürüst olmayan, yalanların ardında gerçek olan insanlar vardır. (Regine)
Bir arkadaş bulursun, sahtekar çıkar.Bir sahtekarın üçkağıdını ortaya çıkartırsın, arkadaşın olur. (Thomas)
---
Görülen o ki, ben böylesi sizin gibi "yaratılıştan arta kalan bir parçası" henüz vücut bulmamış olan, kabına sığmayan, "volkanik" insanları anlayamıyorum. (Fraulein Mertens)
---
İçinde olduğumuz çağ yalnızca kısa duygularla uzun düşüncelere izin veriyor. (Thomas)
---
Siz haklısınız.İnsan ancak kendini kaybettiği oranda kendinde olur. (Thomas)
---
Tıpkı gözbebeklerinin ufacık oluncaya dek küçüldüğü gibi biz de hayatımızı sınırlıyoruz.Hiçbir şey görmüyor, büyük yanlışlar yapıyoruz.Sonra bir yaprak gibi yavaşça, derin, sonsuz bir mekanın içinden süzülerek düşüyoruz. (Thomas)
---
İçimde bir yarın var, bugün yok. (Thomas)
---
Anlaşılan etrafımızı sarıyormuş gibi görünen bu bilinmezlik belirli insanlarda farklı aralıklarla büyüyor.Bütün öteki insanlarda kemikleşmiş olan bir şeylerin bazı insanlarda dah esnek oluşu gibi. (Thomas)
---
Sen insanlardan ülküleri olmasını bekliyorsun; ama aynı zamanda da bu ülküler uğruna sonuna kadar gitmemeleri gerektiğini söylüyorsun...Sen sahip olduğumuz en büyük değerler uğruna ölmek gerektiğini söylerken, kimsenin onlar için bir saat bile yaşayamayacağını varsayıyorsun. (Thomas)
---
Sen bu hastaların arasında kala kala hastalanmış birisin. (Josef)
Ben şu veya bu konuda hasta olabilmek, dünyayı yatay bir açıdan görebilmek için senin gibi insanlarla mücadele etmek gerektiğini düşünüyorum. (Thomas)
---
Geceleri uyandığımda yataktan kalkıp odada yürümeye asla cesaret edemem.Yalnızca elimi bile yorganın altından çıkarıp başımın altına koysam elimi hemen yine yorganın altına sokmak zorunda kalıyorum.Elimi karanlıkta görmeksizin, kendisinin orada, yabancı bir dünyada, öylece duruşu o kadar gizemli bir şey ki...O artık benim elim falan değil, onu hemen yorganın altına sokmalıyım, yeniden yerine yerleşmesini sağlamalıyım. (Regine)
---
Regine, ben bir hayalperestim.Sen de bir hayalperestsin.Bunlar duygusuz gibi görünen insanlar.Gezinerek dünyada kendilerini yuvalarında gibi hisseden insanların ne yaptıklarına bakarlar.İçlerinde onların hissetmedikleri bir şey taşırlar.Her anın içerisinde her şeyin içinden geçerek dipsizliğe inen bir düşüştür bu.Batmadan.Yaratılış haline dönüşür. (Thomas)
Robert Musil
Hayalperestler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder