Tek sürekli etkileyici düşünce olarak intihar, kimsenin kendine ait düşüncesi değildi; herkeste sürekli olarak bu düşünce vardı, bazıları bu düşünce tarafından hemen öldürüldü ve diğerleri yalnızca sakatlandı, üstelik yaşamları boyunca sakat kaldılar; intihar düşüncesi ve intihar üzerine hep konuşuldu ve tartışıldı ama bu hep sessizce yapıldı; içimizden tekrar tekrar gerçek bir intiharcı çıktı, çoğunun adlarını artık bilmediğim için anmayacağım, oysa hepsini de dehşet vericiliğin kanıtı olarak asılı ve paramparça halde gördüm.
---
Dünyaya getirilir ama yetiştirilmeyiz.Bizi dünyaya getirenler, yarattıkları yeni insanı yok etmek için gereken her türlü beceriksizliği ve akılsızlığı yaparlar.Doğuştan gelen her türlü potansiyelini daha hayatının ilk üç yılında mahvetmeyi başarırlar, üstelik bu başarılarıyla mümkün olan en büyük suçu işlediklerinin farkında değildirler.Hiç düşünmeden ve sorumsuzca dünyaya getirdiklerinden başka onun hakkında hiçbir şey bilmezler.Bizi dünyaya getirenler, yani ebeveynlerimiz tam bir cehalet ve alçaklık içinde bizi dünyaya getirmişlerdir.
---
Deli muamelesi görme pahasına da olsa, ebeveynlerimizin tıpkı kendilerinden öncekiler gibi dünyaya getirme suçu işlediğini ve bu suçun mutsuzluk yaratmak, giderek mutsuzlaşan bir dünyanın mutsuzluğunu artırmak için başkalarıyla işbirliği yapmak anlamına geldiğini söylemekten korkmamalıyız.
---
Ruhum çalkantılıydı, çevremdeki şeyler hakkında kendi hükmümü veriyor ve onlara kimsenin yardımı olmadan kafa yoruyordum.İnandıklarımdan biri, hakikatin hiçbir koşulda baskıya ve şiddete yenilmeyeceğiydi.
---
Öğretmenlerin kendileri, duyumsadığım üzere, zavallı ve mahvolmuş ruhlardı, nasıl olur da bana söyleyecek bir şeyleri olabilirdi?Öğretmenlerin kendileri, güvensizlik, tutarsızlık ve zavallılıktı, onların anlattıkları nasıl olur da benim için az da olsa faydalı olabilirdi?
---
Bir topluluk olarak okulun daima kurbanları olur; benim zamanımda da lisedeki kurbanlar bu ikisi, mimarın kötürüm oğlu ile coğrafya öğretmeniydi, toplumun tüm zalimliği ve alçaklığı her gün bir hastalık gibi bu ikisine yansımış, onlarda patlamıştı.
Neden
Bir Değini
Thomas Bernhard
---
Dünyaya getirilir ama yetiştirilmeyiz.Bizi dünyaya getirenler, yarattıkları yeni insanı yok etmek için gereken her türlü beceriksizliği ve akılsızlığı yaparlar.Doğuştan gelen her türlü potansiyelini daha hayatının ilk üç yılında mahvetmeyi başarırlar, üstelik bu başarılarıyla mümkün olan en büyük suçu işlediklerinin farkında değildirler.Hiç düşünmeden ve sorumsuzca dünyaya getirdiklerinden başka onun hakkında hiçbir şey bilmezler.Bizi dünyaya getirenler, yani ebeveynlerimiz tam bir cehalet ve alçaklık içinde bizi dünyaya getirmişlerdir.
---
Deli muamelesi görme pahasına da olsa, ebeveynlerimizin tıpkı kendilerinden öncekiler gibi dünyaya getirme suçu işlediğini ve bu suçun mutsuzluk yaratmak, giderek mutsuzlaşan bir dünyanın mutsuzluğunu artırmak için başkalarıyla işbirliği yapmak anlamına geldiğini söylemekten korkmamalıyız.
---
Ruhum çalkantılıydı, çevremdeki şeyler hakkında kendi hükmümü veriyor ve onlara kimsenin yardımı olmadan kafa yoruyordum.İnandıklarımdan biri, hakikatin hiçbir koşulda baskıya ve şiddete yenilmeyeceğiydi.
---
Öğretmenlerin kendileri, duyumsadığım üzere, zavallı ve mahvolmuş ruhlardı, nasıl olur da bana söyleyecek bir şeyleri olabilirdi?Öğretmenlerin kendileri, güvensizlik, tutarsızlık ve zavallılıktı, onların anlattıkları nasıl olur da benim için az da olsa faydalı olabilirdi?
---
Bir topluluk olarak okulun daima kurbanları olur; benim zamanımda da lisedeki kurbanlar bu ikisi, mimarın kötürüm oğlu ile coğrafya öğretmeniydi, toplumun tüm zalimliği ve alçaklığı her gün bir hastalık gibi bu ikisine yansımış, onlarda patlamıştı.
Neden
Bir Değini
Thomas Bernhard
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder