O akşam alay subaylarına yakındaki çatışmaya ilişkin belli "özel emirler" bildirildi.Bunlar arasında partizan faaliyeti görülen yörelerde "köylere karşı toplu cebir tedbirleri ve meşhur "Komiser Emri" vardı.Sovyet siyasal subayları, Yahudiler ve partizanlar SS'e ya da Gizli Sahra Polisi'ne teslim edilecekti.Feldmareşal von Brauchitsch'in çoğu kurmay subaya ve haliyle bütün istihbarat subaylarına bildirilen 28 Nisan tarihli emriyle, ordu komutanları ile cephe gerisi alanlarda faaliyet gösteren SS Sonderkommando ve güvenlik polisi arasındaki ilişkileri düzenleyecek temel kurallar ortaya konuldu.Onların "özel görevleri" esasen "iki karşıt siyasal sistem arasındaki nihai kapışma"nın bir parçasını oluşturacaktı.Son olarak, bir yargı emri uyarınca Rus sivilleri her türlü temyiz hakkından mahrum bırakıldı ve askerler sivillere karşı işleyecekleri cinayet, tecavüz, ya da yağma gibi suçlardan fiilen muaf tutuldu.
...
Alman komutanlarının en büyük hatası "İvan"ı yani sıradan Kızılordu askerini hafife almaktı.Kuşatılan ya da sayıca düşük konuma geçen Sovyet askerlerinin, Batı ordularındaki akranlarının teslim olacağı bir ortamda dahi çarpışmayı sürdürdüklerini kısa sürede anladılar.Barbarossa'nın ilk sabahından itibaren olağanüstü cesaretin ve özverinin sayısız örnekleri yaşandı, her ne kadar büyük çapta karışıklığın yol açtığı panik olayları muhtemelen aynı sayıya ulaşmış olsa da.Brest-Litovsk Kalesi'nin savunulması en çarpıcı örnektir.Alman piyadeleri bir haftalık yoğun çatışmadan sonra tesisi ele geçirdi; ama bazı Kızılordu askerleri ilk saldırıdan sonra yeni mühimmat ya da erzak ikmali olmaksızın neredeyse bir ay dayandı.Savunucularından biri duvara şu yazıyı çiziktirdi: ""Ölüyorum ama teslim olmayacağım.Elveda Anavatan."
...
Bu mücadeleye Komünist Parti öncülük etmeliydi; çünkü faşizm tamamen yok etmeye yönelikti.Vasili Grossman'ın Yaşam ve Yazgı romanı bu mantığı iyi yansıtır.Stalinizm'le ters düşmüş eski bir Bolşevik olan Mostovskoy, "Menfur faşizm bize Lenin'in davasının haklı olduğunun başka bir kanıtını, kapsamlı bir kanıtını gösteriyor." diye bildirir.
...
Genç bir tank komutanı istiladan tam bir ay sonra, "Amacımız milyonlarca hayattan daha mühim bir şeyi savunmaktır." diye yazdı güncesine."Kendi hayatımdan söz etmiyorum.Yapılacak yegane şey anavatana biraz yarar sağlayacak şekilde hayattan ayrılmaktır."
...
Ukrayna'da Alman ordusuyla birlikte olan bir gazeteci, "Bu ölülere, bu ölü Tatarlara, bu ölü Ruslara yakından bakmalı" diye yazmıştı."Bunlar yeni cesetler, kesinlikle gıcır gıcır.Pyatiletka (beş yıllık plan) denen yeni fabrikadan henüz çıkmışlar.Hepsi aynı.Seri üretim malı.Endüstriyel bir kaza sonucu ölen bu işçilerin cesetleri yeni bir soyu, güçlü bir soyu simgeliyorlar.
...
"Uçsuz bucaksız Rusya bizi yutuyor" diye yazdı karısına Feldmareşal von Rundstedt, emrindeki orduların Uman'ı başarıyla çembere almasından hemen sonra.Alman komutanlarının ruh hali kendini beğenmişlik ve tedirginlik arasında gidip gelmeye başlamıştı.Çok geniş toprakları ele geçiriyorlardı, ama önlerinde ufkun sonu yok gibiydi.Kızılordu'nun iki milyonu aşkın asker kaybetmesine karşın, ortaya habire yeni Sovyet orduları çıkıyordu."Savaş başladığında" diye yazdı General Halder güncesine 11 Ağustos'ta, "yaklaşık 200 düşman tümeni olduğunu hesaplamıştık.Daha şimdiden 360 tanesini saymış durumdayı."Kapı kırılmıştı, ama yapı çökmüyordu.
...
Madalyalar konusunda bile alaycılık ortaya çıktı.Ertesi yıl verilmeye başlanan kış harekatı madalyasına kısa sürede "Donmuş Beden Nişanı" adı takıldı.
...
Ara sıra mezalim durduruldu, ama aralar pek uzun sürmedi.295. Piyade Tümeni'nin papazları 20 Ağustos'ta, kurmay başkanı Yarbay Helmuth Groscuth'e Belaya Çerkov kasabasında 90 Yahudi öksüzün berbat koşullarda tutulduğunu bildirdi.En büyükleri yedi yaşında olan çocuklardı bunlar.Anne babaları gibi kurşuna dizileceklerdi.Bir rahibin oğlu ve inançlı bir Nazi karşıtı olan Groscurth, o ilkbaharda Barbarossa'ya ilişkin yasadışı emirlerin ayrıntılarını Ulrich von Hassell'e gizlice aktaran Abwehr (savunma) subayıydı.Hemen mıntıka komutanını arayıp buldu ve infazın durdurulması için diretti.Sonderkommando'nun başındaki Standartenführer Paul Blobel'in müdahalesini Reichsführer SS Himmler'e rapor edeceği yolundaki uyarıya rağmen, daha sonra Altıncı Ordu karargahıyla temas kurdu.Feldmareşal von Reichenau da Blobel'e destek verdi.90 Yahudi çocuk ertesi akşam, Sonderkommando'yu vicdan azabından kurtarmak için Ukraynalı milislerce kurşuna dizildi.
Groscurth konuyla ilgili eksiksiz bir rapor yazarak doğrudan Güney Ordu Grubu karargahına gönderdi.Dehşet ve öfke içinde karısına şunu yazdı: "Bu savaşı kazanamayız ve kazanmamıza da fırsat verilmemelidir."
...
Stalin'in uluslararası hukuktan hoşlanmayışı Hitler'in imha savaşı planına uygun düşmüştü; dolayısıyla Sovyetler Birliği itilanın üzerinden bir ay geçmeden Lahey Sözleşmesi'ne karşılıklı uyulması yönünde bir öneride bulununca, nota cevapsız kaldı.Stalin böyle inceliklere uymaya genellikle inanmayan biriydi, ama Alman kıyımının vahşiliği onu sarsmıştı.
...
Müttefik ordularının asıl zaafı ancak o sonbaharda sınamadan geçti.Hitler itiraf etmemekle birlikte, hatasını anladığında, felaketten kaçınmak için artık çok geçti.O aşamadaki neredeyse takıntılı aşırı iyimser hırsları üzerine düşünüldüğünde , Lev Tolstoy'un 1886'da yazdığı "Bir İnsanın Ne Kadar Toprağa İhtiyacı Vardır?" hikayesini hiç okumadığı ya da okuduysa bile sindirmediği açıkça görülür.
...
384. Piyade Tümeni'ndeki bir bölük komutanını şaşırtan bir şekilde, Kazaklar Alman askerlerinin yağmalarından sonra bile dostça tutumlarını sürdürdüler.Ona hediye olarak yumurta, süt, hıyar turşusu ve hatta tam but halinde jambon verdiler.Komutan kazların tanesi iki marktan satın alınmasını sağlayacak bir düzenleme getirdi."Açık söylemek gerekirse, insanlara doğru davrandığınız zaman, ellerindeki her şeyi veriyorlar." diye yazdı güncesine."Hayatımda hiç buradaki kadar bol yemek yemedim.Hasta düşene kadar kaşıklarla bal ve akşamları da haşlanmış jambon yiyoruz."
...
Birçok bina daha dümdüz oldu ya da tutuşup yandı.Anneler ölmüş bebeklerini kucakladı; çocuklar ise yanı başlarında can veren annelerini kaldırmaya uğraştı.
...
Bir Sovyet ağır havan taburunun komutanı olan Yüzbaşı Sarkisyan, denk olmayan güçler arasındaki bu muharebeyi kederle izledi ve gördüğü şeyleri daha sonra yazar Vasili Grossman'a anlattı.Uçaksavar toplarının her susuşunda Sarkisyan'dan şu feryat yükseldi: "Eyvah, şimdi işleri bitik!Tamamen yok edildiler!" Ama her seferinde bir duraklamadan sonra toplar yeniden ateşlendi."Stalingrad savunmasının ilk sayfası işte buydu" diye ilan etti Grossman.
...
"Şu anda gecikme suça denktir."
...
Sovyet tutsakların sorgulanması Almanların nasıl bir kararlılıkla karşı karşıya olduğunu gösterdi."Bir bölükten geriye sadece beş adam sağ kalmış; onlara Stalingrad'ın asla bırakılmayacağı emri verilmiş" diye belirtildi bir raporda.
...
Askerleri en çok etkileyen ise yaralıların feryatlarıydı.Bir Alman "Bu bir insan sesi değil" diye yazmıştı güncesine."Acı çeken bir yabani hayvanın donuk bağırışı basbayağı."
...
Sergey adlı bir asker 23 Eylül'de karısı Lyolya'ya şu yalın mesajı yazdı: "Almanlar bize karşı koyamayacak." Mektubunda ev bahsi hiç yoktu.
...
Rus askerleri muharebede sürekli sigara içiyordu."Çarpışırken sigara içmeye izin var" diye anlatmıştı bir tanksavar tüfekçisi Simonov'a."Hoş görülmeyen şey hedefi vuramamak, bir kere ıskaladın mı, artık hiç sigara yakamazsın."
...
Stalingrad cephesindeki sıhhiye hizmetlerine yön veren zihniyetim daha açık bir ipucu, Moskova'daki Şçerbakov'a rapor edilen hastanelerdeki "sosyalist yarışma"nın sonuçlarıydı.İaşeciler birinci, cerrahlar ikinci ve sürücüler üçüncü sıradaydı.Bu uygulamada esas alınan ölçütlerin hepsi bazen bir akşamda iki kez olmak üzere kan nakli için çokça kan verdikleri için sıklıkla düşüp bayılan sıhhiyecilerin içten fedakarlığını son derece küçültmekteydi."Eğer onlar kan vermezse, askerler ölür" diye açıklanmaktaydı bir raporda.
...
"Biz Ruslar Stalingrad Muharebesi'nde ideolojik bakımdan hazırlıklıydık.Her şeyden önce, bedel konusunda hayallerimiz yoktu ve bunu ödemeye hazırdık." Bu sözler eski bir muharip subaya ait.Sovyet devletinin ve askerden çoğunun pek az hayale kapıldığını söylemek doğru olur.Dehşet verici muharebe gerginliğine katlanmayan ya da katlanamayan azınlığı da hatırlamak, çoğunluğun sergilediği cesareti aşağılamaz, aksine doğrular.
...
Sovyet rejiminin kendi askerlerine karşı neredeyse düşmana karşı sergilenen düzeyde bağışlamaz tutum takındığının göstergesi Stalingrad Muharebesi sırasında yargısız ve yargılı olmak üzere toplam idam sayısının 13.500'ü bulmasıdır.
...
Cephedeki askelerin siperlerinde Yoldaş Stalin'in kahramanca önderliğini hararetle konuştuğu ve çarpışmalarda Za Stalina! (Stalin İçin) narasıyla saldırıya geçtiği yolundaki gazete haberleri sırf propagandadan ibaretti.Asker şair Yuri Belaş bir ara şu mısraları yazmıştı:
Doğrusunu söylemek gerekirse -
siperlerde düşündüğümüz son şey
Stalin'di
Sovyet basını kişisel kahramanlık hikayelerini ne kadar abartırsa abartsın, resmi makamların bireye saygıdan yoksun oluiu Stalingrad'daki propagandayla doğrulanmaktaydı.Gazeteler anlaşıldığı kadarıyla Çuykov'ın bir askeri konsey toplantısındaki şu sözlerini sloganlaştırdılar: "Her asker kentteki taşlardan biri haline gelmelidir."
...
Cesetleri iç çamaşırlarına kadar soymak üzere, askerlerin geceleri ara bölgeye gönderildiği bile olurdu.Ölmüş silah arkadaşlarının ortalıktaki yarı çıplak görüntüsü birçok kişiyi isyan ettirdi.Kış var gücüyle bastırdığında, kar kamuflajı elbiseleri özellikle değerli hale geldi.Bir yaralı asker beyaz tulumunu kana bulanmadan önce çıkarmaya çalışırdı.Kar kamuflajı elbisesini çıkaramayacak kadar ağır yaralı olan bir askerin, elbiseyi ondan alanlardan lekeler için özür dilemesi çok rastlanan bir olaydı.
...
"Elveda yoldaşlar, ricat etmediğimizi bilin."
...
Stalin'in makam odasına 18. yüzyılda Türklerin baş belası Aleksandr Suvorov'un ve Napoleon'un inatçı hasmı Mihail Kutuzov'un yeni asılmış portreleri hakimdi.
...
Paulus'un 27 Kasım tarihli emrinin sonunda bunu destekler yöndeki slogan (Direnin!Führer bizi buradan çıkaracak" çok etkili olmuştu.(Schmidt daha sonraları bu ibarenin Altıncı Ordu karargahından kaynaklandığını inkar etmeye çalışacak ve hatta alt kademedeki bir komutanca uydurulduğunu ileri sürecekti.
...
Özellikle karlı stepte kalan Alman piyadeleri, "çatısız kale" hakkında şakalar yapmaktaydı.Totaliter bir sistemde eğitim görmüş olan gençlerin çoğu, içinde oldukları berbat durumun ardındaki sebeplerin anlatılmasını beklememekteydi.Führer'in teminatı onlar için asla kırılmayacak bir sözdü.
...
16. Panzer Tümeni'ne doktor olarak hizmet veren Dr. Kurt Reuber adlı rahibin birlik komutanı, başka bir tümenin terk ettiği pir piyanonun koyulabilmesi için özellikle büyük bir sığınak kazdırmıştı.Orada, toprak duvarların sesi boğması nedeniyle yukarıdan duyulmayan yeraltında Bach, Handel, Mozart ve Beethoven'in acıklı sonatlarını çalardı.Yorumu güzeldi, ama anlaşıldığı kadarıyla takıntılıydı da."Birlik komutanı duvarlar bombardımanlarla titrediğinde ve yukarıdan toprak döküldüğünde bile çalmaya devam ederdi." Subaylar dışarıdaki çarpışmalarla ilgili rapor vermek üzere içeriye girdiğinde dahi piyanosunu bırakmazdı.
...
En iyi donanımlı Sovyet askerleri keskin nişancılardı.
...
Stalingrad çevresinde 1942'nin son birkaç haftasında Kızılordu'nun gözde şarkısı, benzer kıvrak melodisiyle Lili Marlene'in bir Rusça dengi olan Zemlyanka'ydı.(Yeraltı Sığınağı) Aleksey Surkov'un önceki kış bestelediği ve en meşhur mısraından dolayı bazen "Dört adım var ölüme" olarak da bilinen bu unutulmaz şarkı, "aşırı kötümser" havası nedeniyle ilk başta ideolojik bakımdan marazi sayılıp mahkum edildi.Ama Zemlyanka cephe hattı birlikleri arasında öylesine tutuldu ki, komiserler duruma başka bir açıdan bakmak zorunda kaldı.
Daracık sobadaki ateş titreşiyor
Odundaki sakız gözyaşı gibi sızıyor
Ve sığınakta çalınan akordeon bana
Senin gülücüğünü ve gözlerini çalıyor.
Moskova'ya yakın kar beyazı bir tarlada
Çalılar senden bir haber fısıldadı bana;
Diri çıkan sesim ne kadar hazin
En çok bunu duymanı isterim.
Şimdi sen çok uzaktasın ya
Engin karlar var artık aramızda
Öylesine zorken sana gelmem,
Burada dört adım var ölüme.
Çal akordeon, kar fırtınasına inat çal
Yolunu şaşırmış mutluluğu çağır buraya
Senin tükenmez aşkın sayesinde
Soğuk sığınakta ısınıyor içim.
...
Führer her zaman konuşmaya yön vermeye çalışarak, olaylara kendi bakışını dayatır ve cephenin sadece bir kesiminden haberdar muhatabını genel duruma hakim bir izlenim vererek bastırırdı.Bu görüşmede de aynı şey yaşandı.
...
O sırada yaralıları ayırma istasyonları öylesine aşırı kalabalıktı ki, hastalar yatakları da paylaşmaktaydı.Ağır yaralı bir askerin silah arkadaşlarınca içeriye taşındığında, umutsuz birçok vakayla zaten uğraşmaktan bir doktorun onlara el işaretiyle gitmelerini bildirmesi sıkça karşılaşılan bir durumduçBir Luftwaffe çavuşu bu durumu sonradan şöyle anlatacaktı: "Çok büyük ıstıraplarla, ağrıdan kıvranan birçok askerle ve ölüyle karşılaştığımız ve yardım etme imkanının olmadığı kanısına vardığımız için, tek bir söz etmeden teğmenimizi taşıyıp geri götürdük.Yerde birbirine sokulmuş halde yatan, birçoğunun kolu ya da bacağı kopuk olan, ölesiye kan kaybeden, soğuktan donan ve yardım edilmediği için sonunda ölen bütün o talihsiz adamların isimlerini hiç kimse bilmiyor.Alçı sıkıntısı yüzünden doktorlar parçalanmış uzuvları kağıtla bağlamak zorundaydı.Ameliyat sonrası şok vakaları hızla arttı." diye anlatacaktı bir cerrah sonradan.Difteri vakalarında da büyük bir artış vardı.İşin en kötü tarafı yaralıların üstünde bitlerin toplanmasıydı."Ameliyat masasında bitleri üniformalardan ve deriden spatulayla kazıyıp ateşe atmamız gerekiyordu.Bitleri üzüm salkımları gibi kümeleştikleri kaşlardan ve sakallardan ayıklamamız gerekiyordu."
...
Kessel'den yeni gelmiş bir Luftwaffw binbaşısı Feldmareşal Milch'e Paulus'un şu sözlerini aktardı: "Şimdiden sonra ne tür yardım gelirse gelsin, çok geç olacak.Bıktık artık.Askerlerimizde mecal kalmadı." Binbaşı Don Ordu Grubu'nun batısındaki genel durum üzerine ona bilgi vermeye çalıştığında, şu karşılığı vermişti:
"Ölüler askeri tarihle artık ilgilenmez."
...
Bitleri ayıklamak imkansızdı.Bandajları değiştiren sıhhiye erlerinin bileklerine ve kollarına doğru hastadan gri bir bit yığını tırmanmaktaydı.Bir adam öldüğünde, bitlerin canlı beden arayışıyla cesetten topluca yrılışını görmek mümkündü.
...
Paulus ve Albay Wilhelm Adam 25 Ocak'ta bir bomba patlaması sonucu hafif kafa yaraları aldılar.Çariçe ağzının beş kilometre kadar güneybatısında General Moritz von Drebbet 297. Piyade Tümeni'nin bir kısmıyla birlikte teslim oldu.Onu teslim almaya gelen Sovyet albayı, "Birliklerin nerede?" diye sordu."Moskova tehciri"nin bir başka Alman komüsti olan yazar Theodor Plievier'in Sovyet radyosunda yaptığı bir programa göre, Moritz van Drebber yorgunluktan ve aşırı soğuktan kırılmış geriye kalan bir avuç askerine baktı ve şöyle cevapladı: "Albay, birliklerimin nerede olduğunu açıklamama gerek var mı sahiden?"
...
Paulus ve Schmidt'e türlü keskin metal eşyyı da kapsayan "yasak maddeler" için valizlerini aramakla görevli olduklarını bildirdi.Schmidt köpürdü."Bir Alman feldmareşali tırnak makasıyla intihar etmez!" diye bağırdı.
...
Goebbels ülkeyi askeri kederde kenetlenmek üzere radyo istasyonlarını ve basını seferber etti.Gazetelere trajediyi nasıl sunacakları konusunda talimatlar yağdırdı.Bu dramatik kavgayla ilgili her sözün tarihe geçeceğini unutmamaları gerekirdi.Basın her zaman Rus yerine Bolşevik kelimesini kullanmaktaydı."Bütün Alman propagandası Stalingrad kahramanlığından Alman tarihindeki en değerli varlıklardan biri haline gelecek bir efsane yaratmalıdır."Özellikle konuya ilişkin Wehrmarcht bildirisi "önümüzdeki yüzyıllarda yürekleri heyecanla titretecek bir tarzda kaleme alınmalıydı.Sezar'ın askerlerine nutkuyla, Büyük Friedrich'in Leuthen Muharebesi öncesinde generallerine hitabıyla ve Napoleon'un imparatorluk muhafızlarına çağrısıyla denk düzeyde olmalıydı.
Bildiri Strecker'in teslim olmasından yirmi dört saat sonra telsizde özel bir duyuru olarak yayınlandı."Führer karargahından, 3 Şubat 1943.Wehrmarcht Yüksek Komutanlığı, Stalingrad Muharebesi'nin sona erdiğini duyurur.Bağlılık yemininin gereğini yerine getiren Altıncı Ordu, Feldmareşal Paulus'un örnek teşkil edecek önderliği altında, düşmanın ezici sayı üstünlüğüyle imha olmuştur.(...)Altıncı Ordu'nun fedakarlığı boşa gitmedi.Tarihsel Avrupa misyonumuzun siperi olarak, altı Sovyet ordusunun saldırılarına karşı koydu.(...)Onlar Almanya'nın yaşaması için öldü.
...
Duvarlardaki Nazi propaganda sloganları gittikçe arttı; ama müstehzi Berlinliler duvar yazısını tercih etti: "Savaşın keyfini sür, barış çok daha kötü olacak." Propaganda sözcük dağarcığında "Diren" en aşırı kullanılan kelime haline geldi.
...
Tutsaklık neredeyse çarpışma kadar belirsiz bir kaderdi.
...
Antony Beevor
Stalingrad
Yapı Kredi Yayınları
Çeviri: Nurettin Elhüseyni