3 Temmuz 2019 Çarşamba

cennet diye bir yer, hüseyin ferhad


Hiçbir Tanrı ergenlik çağındaki bir prensesi incitmezdi.

(Bir Isfahan Gecesi)

---

O, bir ölümsüzdür.Semavi otağına geri çekilmiştir.Tedbil-i vücudunu da vedia, andaç bırakmıştır, şan olsun için tebaasına!
...
İkinci seans.Attila'nın terekesi, soykası dul ve yetimlerce yağmalandı.Atları ve köpekleri oklandı.Koruluğu yakıldı, ona ve yakınlarına tahsis edilmiş yollar sürüldü.Prensesler saçlarını, prensler sakallarını yoldular.Beyler hançerle yüzlerini çizdiler, alpler sinsin dansları yaparak ellerindeki meşalelerle vücutlarını dağladılar.

(Flagellum Dei Attila)

---
Tanglu'daki kırkıncı gece; Camoka'nın ölürken anımsadığı olağanüstü gecelerin en gizemlisiydi.Bu nedenle o gecenin eşkali hala seyir defterinde hiç kağşamadan durur.Zira o gece Camoka kadim suretine dönüşmüş, nebat ve hayvanat burcuyla örtüşmüştü.
...
Camoka kendi yayının kirişiyle boğulduğunda, başucunda dalgalanan dokuz parçalı Moğol tuğunun gölgesi Altay dağlarına düşüyordu.

(Mağrur Ol Noyan)

---

Çölü sevdim.Seher vaktini sevdim.Shura cinlerini daha çok sevdim.

Kavmim beni lanetledi.Ben de kavmimi.

Otağım ebabil kuşları tarafından taşlandı.Tuğum yıkıldı.Gülüm soldu, bülbülüm sustu.Ak libasım karardı, nikabım yırtıldı.Adalet yerini buldu.

Esrarengiz bir kalemşor değilim artık, maskeli bir silahşor.Nüfus kütüğüme leke düşürdüm, tarihimden yaprak.Gittiğim yollardan geeri geldim.Hayal'le Hakikat'in hududunu kahhar kalbimin başlangıç çizgisi bildim.Aklıma şüphe üşürdüm, fitne ve fesat.

Şu tabloda, şu çöl tablosunun kenarında iğreti duran şu Babil Kulesi'nin şerefesinden kadim zamanlara seyir halindeyim şimdi.

(Sonsuzluğun Hududu)

---

Hattatlar düpedüz hayaları burulmuş birer şövalye, birer kaşiftirler.Harflere mecbur, kelimelere mahkumdurlar.Meğerki onlardan suret, insan teni, kadın kokusu esirgenmeseydi, eminim şu an her biri birer Michelangelo, birer Miro, birer Picasso olarak selamlanırdı.

(S'imge Bahçeleri)

---

İsmail.Sen İsa aleyhü's-selam gibisin.Seni doğuran Meryem ise seni koruyan da Meryem'dir, Fatıma'dır, Sümbüle'dir.İsmail sen bizi anne seçtin.Allahu teala seçimini gördü ve onadı.İsmail sen Azerbaycan'ın, İran'ın sevgilisisin.Sen geleceğin, büyük yenilgilerin habercisisin.Şeyh Haydar'ın, alnı kızıl tuğralı evliyanın bir emanetisin sen bize.Sümbüle'nin ellenmemiş, diş, dudak izi olmayan emceklerine süt veren Allah, bakire Sümbüle'yi hazreti Meryem'le eşleyen yüce Rabb, sana İsmail için teşekkür ederiz.
...
Şaşaladım.Ne yapacağımı, nasıl davranmam gerektiğini unuttum bir an.Belleğime sığındım.Dilimin ucuna gelen Cemal Süreya'nın "Vakit Var Daha" şiiri oldu.

Dikkatle dinledi."Deve, devenin üstünde bir tabut, biri çekiyor deveyi/üçü de Ali: deve, deveyi çeken ve tabutun içindeki" dizelerini tekrar etti."Herhalde önemli bir kalemşorunuzun şiiri" dedi."Çok ilginç bulduğumu söyleyemem.Lakin yüreğimin koordinatlarına vakıfsın, belli.İçimdeki ben'dir Ali.Ali Hudey'dir.
...
İsmail aşkla konuşuyordu."Elimize nice imkanlar geçti, fakat değerlendiremedik" dedi."Zira lider diye ortaya atılanlar, birer soytarıydı.Örneğin Hasan bin Sabbah.Yoo, Hasan Sabbah bir soytarı değildi.Lakin fikir haznesi dardı.Evrenin hududunu tahmin edecek kudrette değildi.Gerçi iktidara talip de değildi.Alamut Kalesi, üç beş bin fedai, gılman vesaire yetti ona.Çok düşmanı da yoktu.Nizamü'l-Mülk, Ömer Hayyam zaten kadim arkadaşlarıydı.

İtiraz ettim."Nizamü'l-Mülk sitemle söz eder ondan.Düşman kafesine koyar."

"Laf.Her ikisi de sonuna dek sadık kalmışlardır birbirleirne.Nizamü'l-Mülk bilge, onurlu bir insandı, sırf Sultan Sencer'e kişisel sevgisinden, vefa borcundan ötürü Hasan Sabbah'tan uzak durmuştur.Bir de Hasan Sabbah'ın yığınlara yön verebilecek, ülkeler yönetebilecek karakterde olmadığını bildiğinden..."

"Rivayetler sizi doğrulamakta" dedim."Hatta Hasan Sabbah'ın Nizamü'l-Mülk'ün hatırı için Sultan Sencer'i ve öbür hükümdarları öldürtmediği söylenir."

"O da laf.Eğer Sultan Sencer Haşhaşiler tarafından katledilseydi Alamut Kalesi yüz küsur yıl ayakta kalabilir miydi sanıyorsun?Ne kadar kıt akıllı olsa da Hasan Sabbah gibi bir harami bunu bilirdi, biliyordu."

"Harami mi dediniz?"

"Harami veya eşkıya veya haydut.Ama kesinlikle bir önder, sözüm ona bir Dağ Şeyhi değil."

"Ama hemen bütün vakayinamelerde, İsmailiyye bahsinde, ondan bir imam, bir lider diye söz ediliyor."

"Ebu Bekir'den de tarikat kurucusu diye söz ediliyor ona bakarsan.Ömer'den bu diye, Osman'dan şu diye.Tarihe, kadim tarihe dikkatle bak, Ali'den, Aliyyü'l-veliyullah'tan başka fikir zelzelesi yaratan, yıldızlar uçuran kim var?Buhara'da, Semerkant'ta yuvalanan 'mevali' Türkleri saymazsak, Arap aleminden İslam felsefesine katkıda bulunun alimlerin sayısı iki elin parmaklarını geçmez.Mezhep ve tarikatları sana anlatamam şimdi, fakat Hasan Sabbah İsmailiyye dairesinde deryada bir katre bile değildir."

(Şah İsmail'in İki Günü)

---

...Sonunda patlamıştı üstad. "Sen kimsin" demişti."Allah'ın düş torbamıza musallat ettiği bir cin mi?.."

Gülmüştü Akşit."Ben şamanım.Gök Tanrının bir kılavuzuyum.Görevim yerküreyi onun adına temaşa etmektir."
...
Ne denir?Kendi benliğini lanetleyen bir kalemşor hangi kelimelerle tenzih edilir?

(Kalbimin Yırtılan Yeri)

---

Kitap okunsun içindir.Kimi kitaplar hem okunsun, hem bakılsın ve dokunulsun içindirler.

Doğrusu ya, ansiklopediler ve kutsal kitaplar, ateş istemek için çaldığım kapılar oldular hep.Hiçbir seferinde de elim boş dönmedim.
...
Maskımı çıkardım işte.Gözlerime bakan herkes Bilge Kağan'ın ruhunu görebilir.

Hüseyin Ferhad
Cennet Diye Bir Yer



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder