16 Ekim 2011 Pazar

çay, nihat genç

Kardeşlerin acısını, ölümü bastırmayı, bu köyde bir bardak çayla öğrettiler…
...
 … 
Bu topraklarda hepimizin ilk işi önce çay içmektir.Hayata girmek için tutkunun, hayatın tutkalı gibidir. 

Hepimizi aynı karakterden, Anadolu insanını mutlu gerginler yapar.Mutlu gerginlik, sadece bize has bir birleşim. 
… 
Semaverin güzelliği, köşklere yalılara değiştirilmez.Çay tutkumuz bizi imha edip kurtaracak kadar manyakçadır, kölesiyiz. 
… 
Sıcacık küçük bir masal.Çay dilimize, boğazımıza kuş uçmaz kervan geçmez egzotik bir tad bırakır. 
… 
Bu talihsiz hayat yolunda, güvenle yürüyebilmek için akla değil, duygularımıza ihtiyacımız var.Akılla davranırsak, suçlarız kendimizi.Oysa duygular hep bizi savunur.Çay, her durumda kendimizi savunabilmenin tek yolu.Bu yüzden çaysız kalmak, veba olmuş gibi üzer bizi! 
… 
Çay içerken kalabalıklar içinde dahi ‘halvete’ çekilir, sonsuz bir derinliğe dalarız.Ölümü, yalnızlığı, hasreti, gurbeti, yalnız ve yalnız ‘çayla’ bastırırız.İçimize bir göl genişliği verir. 
… 
Kan rengi, akşamın rengi, ruhumuzun gözlerine sürme gibi çekilir. 
… 
Çay, bedenimizle öyle içten bir dostluk kurar ki, su bile kendini yabancı hisseder! Ve nasıl gülümser çay bardağı, ne tatlı bir zehir. 
...
Yazma bunları, yoksulluğun ve yorgunluğundan bir kulübe yap kendine, çay ve sigara iç ömür boyu orada… …


Nihat Genç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder