niyazi mısri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
niyazi mısri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Kasım 2023 Salı

Devir - Niyazi Mısri

"Derler imiş halka-i zikre girip dönmez niçin,
Halk bir gez dönmeden ben nice kez devreyledim."

Niyazi Mısri

Tarikat ehli arasında devran ve çalgı vardır.Mesela, Kadiriler kudüm, Mevleviler ney, Rufailer def çalarlar.Bu haram mıdır, helal midir?Ehl-i tarik uluları der ki, bizim aramızda mahcup olmadığından ve o da zuhurat-ı İlahiyye ile şuhud olunur, haram değildir, hicap ehline göre haramdır.Devrandan murad bütün mezahirde birer birer Hakkı şuhud etmektir.Anın için Mısri efendi: "Benim devrim, devranım gizlidir.Halk bir kez dönmeden, ben nice defalar dönerim, fakat dostlarım devranımın ne olduğunu anlamadılar."

Niyazi Mısri Divan-ı Şerhi
Muhammed Nur

Anlar Bizi - Niyazi Mısri

Zât-ı Hakk’da mahrem-i irfân olan anlar bizi,
İlm-i sırda bahr-ı bî-pâyân olan anlar bizi.

Bu fenâ gülzârına bülbül olanlar anlamaz,
Vech-i bâkî hüsnüne hayrân olan anlar bizi.

Dünyâ vü ukbâyı ta’mir eylemekten geçmişiz,
Her taraftan yıkılıp vîrân olan anlar bizi.

Biz şol abdalız bıraktık eğnimizden şâlımız,
Varlığından soyunup üryân olan anlar bizi.

Zâhidâ ayık dururken anlamazsın sen bizi,
Cür’ayı sâfî içüp mestân olan anlar bizi.

Ârifin her bir sözünü duymaya insân gerek,
Bu cihânda sanmanız hayvân olan anlar bizi.

Kahr u lûtfü şey’i vâhid bilmeyen çeker azab,
Ol azabdan kurtulup sultân olan anlar bizi.

Ey Niyâzî katremiz deryâya saldık biz bugün,
Katre nice anlasın ummân olan anlar bizi.

Halkı koyup lâ mekân ilinde menzil tutalı,
Mısrıyâ şol canlara canân olan anlar bizi.

Niyazi Mısri

Ezelden nârına aşkın - Niyazi Mısri

Ezelden nârına aşkın yana geldim nihân içre,
Akıttım nice dem yaşlar gözümden dolu kan içre.

Hak ile bînişân iken kamû canlara can iken,
Düşürdü bî-mekân iken beni kevn-ü mekân içre.

Nice geldim, nice gittim, nice doğdum, nice öldüm,
Nice açtım, nice soldum şol gül gibi cihân içre.

Bulut olup göğe ağdım, matar oldum yere yağdım,
Güneş olup gehi doğdum zemîn-ü âsümân içre.

Niyazi Mısri

13 Kasım 2023 Pazartesi

İman ve Melamet - Niyazi Mısri Divanı Şerhi - Muhammed Nur

Devran odur kim devrini devr-i felek bilmez ola,
İnsan odur kim sırrını ins-ü melek bilmez ola.

Merkeb izinde su görüp deryayı gördüm sanma sen,
Derya odur kim ka'rını asla semek bilmez ola.

Adem odu kim nan ola hem ma-i hem zem'an ola.
Hayvandan ol adaldürür nan-ü nemek bilmez ola.

Kamil odur kim aç susuz çok çok emek çekmiş ola
N'âkıs olardır bunda kim nergiz emek bilmez ola.

Her bir Nebi, her bir Veli zilletle erdi menzile,
Mısri'ye söğsün şol ağız Allab demek bilmez ola.

Niyazi Mısri

İman üç kısımdır: Birincisi taklidi imandır ki, bu imanın doğru olup olmadığında çok anlaşmazlık vardır.Çünkü taklidi iman dil ile ikrardan ibarettir.Taklit az zor ile bozuluverir.Bu imanın doğru olması için, o insanın başını koparırsanız imanından dönmezde, o zaman taklidi iman doğru olur ve fayda verir ve illa hiçbir faydası yoktur.İkincisi istidlali imandır ki, Kur'an-ı Kerim'in Muhammed suresinin 19. ayetinde: "Fa'lem ennehü la ilahe illallah", "Bil ki Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur" buyurulan imandır.Üçüncüsü tahkiki imandır ki, bunun için Kur'an-ı Kerim'in Al-i İmran suresinin 18. ayetinde: "Şehidallah-ü ennehu la ilahe illa hüve  vel melaiketi ve ulul ilmi kaimen bilkıstı la ilahe illa hüvel aziz-ül-hakim", "Allah kendinden başka tapacak bir Rab bulunmadığı, adaleti ayakta tutarak açıkladı, melekler bunu ikrar ettiler.Gerçek ilim sahipleri ondan başka hiçbir Rab yoktur, O mutlak galiptir, yegane hikmet sahibi O'dur" buyurulmuştur.Yani kısaca Hak kendine şehadet eder.İşte tahkiki iman ve şuhudi iman sahibi olan Nebiler ve Resul ve Velilerin hepsi Melami tarifesindendir.Çünkü melaminin imanı iman-ı şuhudi'dir, anın için anlara melamet olunur, zira iman-ı taklidi ve istidlali sahibi olanlar, anların iman-ı şuhudilerine vakıf olamazlar, onlar ehl-i noksandırlar.Bu sebepten dahl-ü taarruz ederler.

Mısri Niyazi Divanı Şerhi
Seyyid Muhammed Nur

Cehlin azabı - Niyazi Mısri Divanı Şerhi - Muhammed Nur

"Kabri vahdet kûşesi haşri temaşagâh idi
Ey Niyazi kimde kim cehlin azâbı olmasa."

Marifetullaha erişen kişinin haşri, tevhid ehli haşri olup bir nevi temaşa yeri gibidir ve makamatladır.O tevhid ehli, "Cem, Hazret-ül Cem, Cem-ül-cem,Ahadiyyet) makamlarını temaşa ederek haşir olur.Eğer bir kimsenin cehaletle azabı olmazsa, yani Arif-i billah olursa, çünkü azap bütün cehaletten ileri gelir ki, o ise Hak'ı burada iken arif olmamaktan, yani bilmemekten dolayıdır.

"Azrail'e bürhan idin şer işde pehlivan idin,
Şeytanlara şeyân idin gele Deccal gele gele
                             Gör kim senin hâlin nola."


Mısri Niyazi Divanı Şerhi
Seyyid Muhammed Nur

Hacı Maksud Efendi'den (Hulusi Maksud) (1851-1929)


"Müderris, hoca, müfti ederler türlü bühtâni,
Edinmiş her biri bir cah bürünmüşler yalan içer.

Hulusi bendeni ya Rab halas et kavmi Mervandan,
Habibin nurunu hemrah edegar gulyaban içre"


Hacı Maksud Efendi
(1851-1929)

Niyazi'nin Dilinden Yunus'tur Söyleyen - Niyazi Mısri Divanı Şerhi - Muhammed Nur


Bahr içinde katreyim bahr oldu hayran bana
Ferş içinde zerreyim arş oldu seyran bana.

Dost göründü çün iyân kalmadı bir şey nihân,
Tufan olursa cihan bir katre tufan bana.

Surette nem var benim sıyrettedir ma'denim,
Kopsa kıyamet bugün gelmez perişan bana.

Kaf-ı dil Ankâsıyım sırrın âşinasıyım,
Endişeler hasıyım ad oldu insan bana.

Niyazi'nin dilinden Yunus'dürür söyleyen,
Herkese çün can gerek Yunus'dürür can bana.

Niyazi Mısri

"Sirettedir ma'denim" demek, her şey o madenden zuhura gelir demektir.Şiirdeki bu beyti Niyazi'nin dilinden Yunus (A.S.) söylemiştir.Zira Yunus (A.S.)'ın Hazreti Resulullah (S.A.V.) gibi miracı vardır.Hazreti Yunus balık karnında mirac etti, Hazreti Resul de bilinen şekilde miracını yaptı, ikisi de birdir ve hatta Hazreti Resul (S.A.V.): "Benim miracımı Hazreti Yunus'un miracı üzerine tafdıl, yani üstün tutmayın" buyurdu.İşte Hazreti Yunus miracında Hak ile Hak olduğu cihetle bu bahrı Niyazi efendinin lisanından söyledi demektir.

...

Mısri Niyazi Divanı Şerhi
Seyyid Muhammed Nur

19 Aralık 2019 Perşembe

tufan



"...Bir katresi de Nuh'a tufandır" 
Aşık Seyrani 

"Tufan olursa cihan bir katre tufan bana" 
Niyazi Mısri

3 Temmuz 2019 Çarşamba

cehennem üzerine, niyazi mısri & elias canetti

"Çıkar ağzından ateşler yakar şeytan-ı mel'unı
Sanasın yidi tamunun azabı kendidür va'iz"

(Ağzından çıkan ateşler adeta lanetlenmiş şeytanı yakmakta, zannedersiniz ki yedi cehennemin azabı bizzat kendisidir.)

Niyazi Mısri

---

"Adamın öyle bir cehennem demesi var ki, sanki orada cezasını çekmiş, sonra da herkesin rızasını alarak salıverilmiş gibi."

Elias Canetti


19 Ocak 2019 Cumartesi

son sivasî: niyazî-i mısri, fakihler ve sofuların kavgası, ali fuat bilkan

Halvetiyye'nin Mısriyye kolunun kurucusu kabul edilen Niyazı-i Mısri (1618-1693), gerek kendi döneminde gerekse daha sonraki dönemlerde düşünce ve inançları bakımından çok tartışılan mutasavvıftır.Malatyalı olan Mısri'nin asıl adı Mehmet olup bir süre Mısır'da kaldığı için Mısri lakabıyla anılmıştır.Niyazî-i Mısri, eserlerinden de anlaşılacağı gibi, sözünü esirgemeyen ve hiç kimseden de çekinmeyen bir karaktere sahiptir.Köprülü Fazıl Ahmed Paşa'nın kendisini Edirne'ye davetiyle Edirne Ulu Cami'de vaazlarda bulunmuş ve halkın büyük ilgisi ve sevgisine mazhar olmuştur.Ancak "vaazlarında devlet adamlarının ve dönemin yolsuzluklarını dile getirmesi" bir süre sonra sadrazam tarafından Rodos Adası'na sürgün edilmiştir.

Kadızadelerin son lideri olan Vani Mehmed ile çeşitli mücadelelere girişen Mısri, Rodos'ta dokuz ay kaldıktan sonra önce Edirne'ye davet edilmiş, ardından da Bursa'ya dönmüştür.Burada irşad faaliyetlerini sürdürmüş, ancak cezbeli sözleri ve şer'i esaslara aykırı bazı düşünce ve tavırlarından dolayı, 1677 yılında Limni'ye sürgün edilmiştir.Niyazî-i Mısri, affedilerej 1692 yılında yeniden Bursa'ya dönmüş, ancak bu kez Kadızadelilerin de kışkırtmasıyla yöneticiler tarafından taciz edilmiştir.1693 tarihinde müritleriyle birlikte Avusturya seferine katılmak isteyen Mısri, bazı dedikodular sebebiyle, etrafına topladığı müritleriyle isyana kalkışacağından korkularak bu faaliyetinden alıkonulmuş ve kararından vazgeçmeyince de tekrar Limni'ye sürgün edilmiştir.

Niyazî-i Mısri, Limni'de sürgünde iken 1694'te vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir.

Niyazî-i Mısri'nin bazı şiirlerinde dönemin tartışmalarına ait düşünce ve yorumlara rastlanmaktadır.

İki bölmüş, cihan halkın birini Cennete salmış
Eliyle kürsiden birin tamuya sarkıdur va'iz

(Vaiz, cihan halkını ikiye ayırıp bir bölümünü cennete salmış, bir bölümünü de kürsüden eliyle cehenneme sarkıtır halde...)

Çıkar ağzından ateşler yakar şeytan-ı mel'unı
Sanasın yidi tamunun azabı kendidür va'iz

(Ağzından çıkan ateşler adeta lanetlenmiş şeytanı yakmakta, zannedersiniz ki yedi cehennemin azabı bizzat kendisidir.)

Ali Fuat Bilkan
Fakihler ve Sofuların Kavgası
17. Yüzyılda Kadızadeliler ve Sivasîler
İletişim Yayınları