19 Mart 2020 Perşembe

moskova önlerinde, volokolamsk şosesi, aleksandr a. bek


...

Bir makalede okuduğum şeyleri hatırlıyorum: "Savaşta insanda iki duygu çarpışır.Görev bilinci ve kendini savunma içgüdüsü.Üçüncü neden olarak da disiplin gelir.Bu olduğu zaman görev bilinci öne geçer."

...

Bir Kazah atasözü vardır.Üç kelimeden kurulu: Şeref ölümden üstündür.

...

Aleksandr Vasilyeviç Suvorov, bize şu öğüdü bırakmıştır: 'Eğitim ne kadar ağır olursa, savaş o kadar kolay olur.'

...

Daha çok şey anlatmak isterim.Savaşa nasıl hazırlandığımızı, General Panfilov'un tabura gelip askerlerle nasıl söyleştiğini ve onlara durmadan "Zafer savaştan önce kazanılır" dediğini...

...

Eğer bu olursa Yoldaş Momiş-Uli, bu tabur değil Bulat olacaktır.Bulatın ne olduğunu bilir misiniz?Bu gravürlü çeliktir.Öyle resimli bir çelik ki dünyada hiçbir şey onu silemez.Ne demek istediğimi anladınız mı?

...

Cephede gülmek en ciddi şeydir.

...


General Panfilov, pek az önceki gelişinde inatla dikkatimi bir karşı saldırıya geçme olanağına çekmeye çalışmıştı.Ama benim sekiz kilometrelik cephemde sadece yedi yüz askerim var.Tüm taburu çekip savunma bölgemi boş bırakamam ya...Şimdi size komutanın iç acısını hangi kelime ile anlatayım: Gücüm az, gücüm az...

...

"Yoldaş Momiş-Uli" dedi, "savaşta her şey sizinle konuştuğumuz gibi yürümeyebilir.Savaşanlar kalem ve harita değil, insanlardır."

...

"Bugün düşman sizden elli kilometrede.Bu, kimse karşı koymadığı sürece çok yakındır; ama her ormancıkta, her ağaç ardında, her tümsekte bir karşı koyan varsa çok uzaktır."

...

Konuşmalarımızda vatan ve Moskova sözcükleri geçmedi.Onlar sözcüklerin arkasına gizlenmişlerdi; içimizdeydiler.

...

Savaş görmüş kişiler beni anlayacaktır.Böyle anlarda kin karşısında öbür bütün duygular ölür.

...

Ve birden kafamda çoktan beri aradığım kelimeler parıldadı.Psikolojik vuruş...En sonunda kendim için savaşın esrarını, zaferin esrarını isimlendirebilmiştim.

Psikolojik vuruş.Beyne, ruha...

...

Almanların kalkanları yokmuş.Onlar saldırıya karşı kalkanla değil, karınlarına dayadıkları mavzerlerle karşı koymayı, onlarla saldırmayı o anda öğrenmişler.Umutsuzlukla mı?En kritik anda işe el koyan komutanın etkisiyle mi?Neden bilinmez, bir anda kendilerine öğretilenleri anımsamışlar.Ateş açarak bizimkilerin üzerine saldırmışlar.

Bir anda her şey başkalaşmış.Savaşın yalın bir yasası harekete geçmiş.Çoğunluk ve silah üstünlüğü yasası.İki yüzden çok, öldürmek isteği ile dolu kızgın asker, bizimkilerin üstüne geliyormuş.Bizimkiler ise orada bir avuç insan, yarım takım.Yirmi beş kişi.

Daha sonra anladığıma göre savaş planında esasta bir hata yatmaktaymış: Büyük güçlere karşı az güçle savaştığın zaman, onu sarmaya, çember altına almaya çalışmadan savaşmalı.Bu acı bir ders oldu.


...

Demek onu şu anda görev değil, disiplin değil, daha ulvi daha büyük bir şey yönetiyordu.

...

Dünya arkadaşların dayanışması üzerinde duruyor.Arkadaşlık için içelim arkadaşlar.Savaş arkadaşlığı için.

...

Yine kopmuştuk.Ekmeksiz, bağlantısız ve mermisiz...Bütün tabur bir paket sigaraya sahipti.Yürüyor...yürüyorduk.

...

Boş söz değil: Felaket yalnız gelmez.Bunun en gerçeği savaşta görülür.

...

Bizim topraklarımızda yürüyoruz.Bizim topraklarımızda yürüyor, ama her adımda Kızıl Ordu'dan uzaklaşıyoruz.

...

Buna yetkim var.Biz dört yüz elli er, ordudan koparıldık.Taburumuz düşmanın aldığı topraklar içinde bir ada durumunda.Bu adada da en büyük yetki bende.Tabur komutanı olarak, burada tüm Sovyet Rusya yönetimini temsil ediyorum.Burada ben...-artık tutturup gittim- burada ben tüm genel komutanım.Bu küçücük toprakta, sağda, solda, ardımızda ve önümüzde düşman var; burada benim...-sözcük bulamıyordum- Ben...Ben Sovyet yönetimiyim.İşte kimmişim ben, kendi ordusundan koparılmış taburun komutanı.Sen ise zavallı bir korkak; hakkın ve yetkin yok diyorsun.Yalnız rütbeni atmaya değil, seni kurşuna dizmeye, sadece kurşuna dizmeye de değil, parça parça etmeye bile yetkim var.

...

"İşte Yoldaş Momiş-Uli, kanımc biz bir şeyi saklıyoruz: Gerçeğe karşı ihmalkarlık yaptık.O da böyle bir şeyi bağışlamıyor.Beni anlıyor musunuz?"

...

Komuta kademesinden koparılmış, kendi halinde kalmış olan kişi -parti eğitimi gördüğü için- kendi kendine kararlar alıyor, kendi gücü ve içgüdüsü ile harekete geçebiliyordu.İsterseniz örneği kendi taburunuzdan alınız.Siyasi yönetici Dordiya'ya kim buyruk verdi?

...

Şaşkınlıkla ona baktım.Bu "Koruyucu Melek" de ne demekti?

Panfilov, açıkladı:

"Kendini savunanın koruyucu meleği zamandır.Bu sözleri kimin söylediğini biliyor musunuz?Tanınmış bir Alman." Panfilov düşündü, sonra yineledi: "Alman milleti...Siz Yoldaş Momiş-Uli, Almanlara ırk olarak kin duymuyorsunuz değil mi?O kadar alçalmadınız değil mi?"

"Hiçbir zaman" dedim."Eğer kırık haçlı esaret bayrağı altına kardeşim Kazah girip oturursa ondan nefret ederim."

Panfilov birden anımsadı:

"Ben size Lenin'in çekilme konusundaki sözlerini söylemedim değil mi?O çekilme sanatının da, saldırı kadar önemli olacağını düşünüyormuş..."Çekilme deneyiminin elde edilmesi gereklidir" diye yazmış.Anladınız mı Yoldaş Momiş-Uli."

...


"Biz komünistler zor insanlarız."

Lenin, daha halk savaşının ilk günlerinde bu sözleri yazmış: Biz köylüler için zor insanlarız...

...

Birbirimizi yarım sözcüklerle bile anlayamayız.

...

-Bu öyküyü sizin için anlatmıyorum.
-Bana değil mi?
-Hayır, size değil.Gelecek kuşaklara.Öyküme kendi yaşantımın girmesi saçmalık olur.

...

"Düşmanı yok etme amacında hedefe ulaşmayan değil, sorumluluk korkusuyla hareketsiz kalan ve elindeki tüm gücü gerektiği sırada kullanamayan, cezalandırılmayı hak eder..."

...

"Çünkü size inanıyorum arkadaşlar.Her birinize ayrı ayrı inanıyorum.Siz de bana inanıyorsunuz.Bakın bir şey var.Ölmek o kadar güç değil...Ama yaşamak gerekli."

...

-Yoldaş Momiş-Uli, hiç duydunuz mu, çöl tavşanı kartalın saldırısına karşı koyar.

-Evet, ben çöl adamıyımdır.Duydum bunu.

-Görüyorsunuz ya uydurmamışım.Bana şöyle anlatmışlardı.Kartal, yukarıdan tavşanı gördüğü zaman bakışlarıyla dalacağı yönü kararlaştırır ve hayvanın üzerine dalarmış.Eğer tavşan bu sırada kaçmaya kalkarsa süzülür ve onu yakalarmış.Ancak çöl tavşanı kartalın onu gördüğünü anlayınca durur beklermiş.Kuş da gözleriyle nişan alır, bir taş gibi sanki onun üzerine düşermiş; işte hayvan o anı, kuşun artık yön değiştirmek için zamanı kalmadığı anı kollar, o zaman tabanları yağlarmış.

...

Yeter derecede yüreğimiz var Yoldaş Kombat.

...

Biz Kazahların bir atasözü vardır: "Eğer kalbin dağılması yazılmışsa hemen dağılsın."

...

Böyle dayanırsak, dayanamayacağız demektir.

...

"Biz düşmanın üzerine atılmak üzere hazırlandık.Sense beklemediğini yenmişsin.Sen aklını kaybetmemiş, sürprizi yenmişsin."

...

Moskova Önlerinde
Volokolamsk Şosesi
Alkesandr A. Bek
Yordam Edebiyat
Türkçesi: Naime Yılmaer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder